Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 245
  • Öğe
    Üniversite sınavına hazırlanan lise son sınıf öğrencilerinin bilişim teknolojilerinden yararlanma düzeylerinin incelenmesi /
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Tunçak, Ali; İnceoğlu, Mustafa Murat
    Bu çalışmanın amacı; üniversite sınavına hazırlanan lise son sınıf öğrencilerinin bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanma düzeylerinin çeşitli sosyo-demografik değişkenlere göre incelenmesidir. Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden genel tarama modeline göre yapılmıştır. Veri toplamak için Özmusul (2011) tarafından geliştirilen Bilişim Teknolojilerinden Yararlanma Düzeyleri Ölçeği (BTYÖ) kullanılmıştır. Nicel araştırmayı desteklemek amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği de uygulanmıştır. Bu araştırmada üniversiteye hazırlanan lise son sınıf öğrencilerinin evlerinde bulunan bilişim teknolojileri imkanları, bunlardan yararlanma amaçları, ne düzeyde yararlandıkları, yararlanma düzeylerinin cinsiyetlerine, genel not ortalamalarına, anne ve babalarının eğitim ve mesleki durumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Araştırmanın evreni 2023-2024 Eğitim Öğretim yılında İzmir ilinde yaşayan üniversite sınavına girecek lise son sınıf öğrencilerdir. Ölçek, İzmir il genelinde bulunan Bornova ve Konak ilçelerindeki Anadolu Lisesi son sınıfta öğrenim gören 692 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırmanın bulguları, öğrencilerin bilişim teknolojilerini en çok bilgi edinme ve ödev yapma amaçlı kullandığını göstermektedir. Cinsiyet, genel not ortalamaları ve ebeveynlerin eğitim ve meslek durumlarının bilişim teknolojilerinden yararlanma düzeylerini etkilediği belirlenmiştir. Özellikle, erkek öğrencilerin teknolojiyi eğlence ve oyun için daha fazla kullandıkları, kız öğrencilerin ise daha çok bilgi edinme ve ödev yapma amaçlı kullandıkları tespit edilmiştir. Ayrıca, ebeveynlerin eğitim düzeyi arttıkça öğrencilerin bilişim teknolojilerini daha etkin kullandıkları gözlemlenmiştir. Bu araştırmanın literatüre katkısı, üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanma düzeylerini sosyo-demografik değişkenler ışığında inceleyerek eğitim ve teknoloji kullanımına dair yeni veriler sunmasıdır. Araştırma, bu alanda yapılacak ileri çalışmalar için bir temel oluşturarak öğrenci profillerine ve ebeveynlerin etkilerine dair daha derinlemesine analizler yapılmasına yönelik önemli ipuçları sağlamaktadır.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin dijital bağımlılık ve akıllı telefona bağlı dikkat dağınıklığı düzeylerinin dijital çelinme bağlamında incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Ülker, Halilcan; Altun, Eralp
    Uzaktan öğrenme sırasında öğrencilerin derse katıldıkları dijital araçtan veya diğer dijital araçlarından gelen dikkat dağıtıcı unsurlar öğrencilerde dijital çelinmeye neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin dijital çelinme durumlarını incelemek; akıllı telefona bağlı dikkat dağınıklığı ile dijital bağımlılık düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek, bunları çeşitli değişkenler ve dijital çelinme bağlamında irdelemektir. Nicel bir araştırma olan bu çalışmada tarama modellerinden tekil ve ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma grubu 2023-2024 eğitim öğretim yılında Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören öğrencilerdir ve 870 kişiden veri toplanmıştır. Toplanan verilerden eksik/kayıp veri içeren tüm katılımcıların verisi veri setinden çıkarılmıştır, sonuç olarak 722 veri analizlere dahil edilmiştir. Araştırmada kişisel bilgi formu, dijital bağımlılık ölçeği ve akıllı telefona bağlı dikkat dağınıklığı ölçeği olmak üzere üç adet veri toplama aracı kullanılmıştır. Üniversite öğrencilerinin %95,8'i dijital araçlarından gelen bildirimlerin farklı sıklık düzeylerinde dikkatlerini dağıttığını belirtmiştir. Dijital bağımlılık ölçeği toplam puanı ile akıllı telefona bağlı dikkat dağınıklığı ölçeği toplam puanı arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu bulunmuştur. Dijital bağımlılık ölçeği toplam puanının; cinsiyete ve sınıf düzeyine göre farklılaşmadığı, Türkçe Öğretmenliği bölümü ile Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümü arasında anlamlı farklılık gösterdiği ve ayrıca uzaktan eğitim deneyimini "Düşük" olarak belirtenler ile uzaktan eğitim deneyimini "Yüksek" olarak belirtenler arasında anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur. Akıllı telefona bağlı dikkat dağınıklığı ölçeği toplam puanının; cinsiyete göre farklılaşmadığı ancak dikkat/dürtüsellik alt boyutunun cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterdiği, Türkçe Öğretmenliği bölümü ile Özel Eğitim Öğretmenliği arasında ve Türkçe Öğretmenliği ile Okul Öncesi Öğretmenliği arasında anlamlı farklılık gösterdiği, belirtilen uzaktan eğitim deneyimine göre farklılaşmadığı bulunmuştur. Bu çalışmanın dijital çelinmeyle ilgili alan yazına katkıda bulunması beklenmektedir.
  • Öğe
    Uyarlanmış MEB Erken Çocukluk Özel Eğitim Sosyal Duygusal Gelişim Programı'nın hastanede kısa bağırsak sendromu tedavisi gören çocukların anneleri üzerindeki etkililiği
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Yasav, Deniz; Ardıç, Avşar
    Bu çalışmanın amacı "Uyarlanmış MEB Erken Çocukluk Özel Eğitim Sosyal Duygusal Gelişim Programı'nın hastanede kısa bağırsak sendromu tedavisi gören çocukların anneleri üzerindeki etkililiğinin belirlenmesidir. Araştırma Ege Üniversitesi Bağırsak Yetmezliği ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde yatarak tedavi gören 6 çocuk ve bu çocukların anneleriyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada tek grup ön test-son test kontrol grupsuz yarı deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmada MEB Erken Çocukluk Özel Eğitim Sosyal Duygusal Gelişim Programı, Portage Erken Eğitim Programı Gelişim Ölçeği, Katılımcı Bilgi Formu, Depresyon Ölçeği, Stres Envanteri, Yenilenmiş Anne Baba Sosyal Destek Ölçeği ve Katılımcı Memnuniyet Belirleme Aracı (KMBA) kullanılmıştır. Programın çocukların sosyal-duygusal gelişimleri üzerinde olumlu etkiler yarattığı, sosyal becerilerinin artmasına katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Ebeveynlerin stres ve depresyon düzeylerinde anlamlı azalmalar görülmüş, algıladıkları sosyal destek düzeylerinde artış sağlanmıştır; ancak, sosyal destekten duyulan memnuniyet düzeylerinde anlamlı bir değişim bulunamamıştır. Katılımcılar genel olarak programa yüksek memnuniyet göstermiş ve programın destekleyici olduğunu belirtmişlerdir.
  • Öğe
    Öğretmenler için program okuryazarlığı mesleki gelişim programının geliştirilmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Baysal, Okan; Başbay, Alper
    Program okuryazarlığı, son yıllarda Türkiye'de üzerine düşünülen ve tartışılan bir kavram haline gelmiştir. Öğretmenlerin program kullanımı, hakimiyeti ve uyarlaması büyük bir sorun oluşturmaktadır ve bu sorun program okuryazarlığı ile çözülebilecektir. Sınıf öğretmenlerinin program okuryazarlığına ilişkin gereksinimlerinin paydaşlar (akademisyen, okul yöneticisi ve öğretmen) tarafından belirlenerek mesleki gelişim programının tasarlanması, uygulanması ve etkililiğinin değerlendirilmesi yoluyla program okuryazarlığı düzeylerinin artırılması bu araştırmanın temel amacıdır. Karma yöntem deneysel desen ile yürütülen araştırmada, deneysel uygulama olarak program okuryazarlığına ilişkin mesleki gelişim programı hazırlanmış ve sınıf öğretmenlerine uygulanmıştır. Bu araştırmanın temel deseni, kontrol gruplu öntest – sontest yarı deneysel desen olarak belirlenmiştir. Denel işlem öncesinde, mesleki gelişim programını tasarlamak amacıyla ihtiyaç analizi için akademisyenlerle, okul yöneticileriyle ve öğretmenlerle görüşme gerçekleştirilmiştir. Temel desendeki verileri zenginleştirmek, denel işlemi gözden geçirmek ve işlem sonrasında katılımcıların süreci nasıl deneyimlediklerini ortaya çıkarabilmek için nicel ve nitel veriler toplanmıştır. Nicel veriler, Öğretim Programı Okuryazarlığı Algı Ölçeği, Program Okuryazarlığı Başarı Testi, Program Okuryazarlığı Dereceli Puanlama Anahtarı; nitel veriler ise Program Okuryazarlığı Mesleki Gelişim Programının Etkililiği Hakkında Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu ve araştırmacı günlüğü aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmaya, deney grubunda 50 ve kontrol grubunda 62 olmak üzere toplam 112 sınıf öğretmeni katılmıştır. Nicel veriler karışık desenler için faktöriyel ANOVA ve nitel veriler ise içerik analizi kullanılarak çözümlenmiştir. Nicel verilerin analizi sonucunda, katılımcıların program okuryazarlığı algı düzeylerinin anlamlı ve pozitif yönlü artış gösterdiği saptanmıştır. Nitel verilerin çözümlenmesi sonucunda, öğretmenlerin hizmet öncesi dönemde, bilgi eksikliği ve kuram – uygulama bağlantısı kopukluğu nedeniyle program okuryazarlığı açısından altyapı eksikliğiyle mezun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin mesleki deneyim sürecinde programı incelemedikleri bunun yerine hazır edindikleri yıllık planları kullandıkları saptanmıştır. Katılımcıların istekliliği ve etkin katılımı, kuram – uygulama bağlantısı kurulması, akademisyenlerin eğitmen olarak destek sağlaması ve donanımlı olması, öğretmene değer verme mesleki gelişim programının güçlü yönleri arasındadır. Mesleki gelişim programı sonrası katılımcıların, felsefe ve program ilişkisi, öğrenci merkezli program anlayışı, programı inceleme, irdeleme ve kullanma, program uyarlama konularında program yeterlikleri edindikleri sonucuna ulaşılmıştır. Program okuryazarlığı, öğretmenler tarafından programı anlama, eleştirme ve uyarlama olarak ifade edilmiştir. Bu sonuçlardan yola çıkarak program okuryazarlığı mesleki gelişim programını yaygınlaştırma çalışmalarının yapılabileceği anlayışı oluşmuştur.
  • Öğe
    Öğrenci ders değerlendirme ve PISA liderlik verilerinde yanıt stili yanlılığının incelenmesi üzerine ampirik bir çalışma
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Boztekin, Azime Betül; Aydın, Burak
    Öz bildirim ölçekleri, bireyin bir niteliğin derecesi hakkında kendini değerlendirmesi esasına dayanır. Yapılan araştırmalarda bireylerin ölçek maddelerine yanıt stili yanlılığı adı verilen bir ön yargı ile yanıt verebildiği ortaya koyulmuştur. Yanıt stili yanlılığı bireylerin maddelere yanıt verirken farkında olmadığı bir çeşit eğilimle bazı kategorilere yönelmesidir ve geçerliğin zedelenmesine sebep olur. Bu çalışmada Ege Üniversitesi 2021 öğrenci ders değerlendirme anketi verileri ve PISA 2015 Liderlik verileri yanıt stili yanlılığı eğilimi açısından incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda oluşturulan yanıt stili indeksleri ile bağımsız gruplar Welch t testi, tek yönlü varyans analizi ve çok düzeyli modeller ile analizler yapılmıştır. Ders değerlendirme anketi verileriyle yapılan bağımsız gruplar Welch t testi sonucunda cinsiyet değişkeninin yanıt stili yanlılığına etkisi üzerine güçlü bir kanıt bulunamamıştır. Sonrasında ise çok düzeyli modellerin koşulsuz modeli bu verilere uygulanmış ve fakültelerin de yanıt stili yanlılığı indekslerine ait varyansa etkisinin çok az olduğu görülmüştür. PISA 2015 Liderlik verileri ile yapılan, kümeli veri yapısının göz ardı edildiği, Welch t testleri ile çalışmaya Türkiye'den katılan ve diğer ülkelerden katılan müdürlerin yanlılık indeks ortalamaları arasında; ölçeği İngilizce dilinde ve diğer dillerde cevaplayan müdürlerin yanlılık indeks ortalamaları arasında önemli farklılıklar bulunmuştur. PISA 2015 liderlik verileri için, kümeli veri yapısı göz ardı edilerek, tek yönlü varyans analizi yapılmış ve müdürlerin görev yaptığı okulların bulunduğu kıtalar açısından yanıt stili yanlılığı indekslerinin ortalamalarında manidar farklılıklar olduğu görülmüştür. Son olarak PISA 2015 Liderlik verileri için, kümeli veri yapısı dikkate alınarak, çok düzeyli modeller analizi uygulanmış ve müdürlerin ülkelerin içinde kümelendiği durumda yanıt stilleri indekslerine ait ülkeler arası varyansın önemsiz olmadığı görülmüştür. Veri setine eklenen güç mesafesi, bireyselcilik, eril toplum, belirsizlikten kaçınma, uzun vadeye dönüklük ve hoşgörü değişkenleri ile yapılan çok düzeyli modeller analizi sonucunda ise bu değişkenlerin farklı yanıt stillerine ait indekslerin varyansını açıklayabileceği bulgusuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Kırılgan gruplar ile çalışan okul psikolojik danışmanlarının mesleki doyum düzeylerinin incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Turunç Başkan, Hazal; Kağnıcı, Di̇lek Yelda
    Bu çalışmanın amacı merhamet yorgunluğu ve sosyal adalet tutumunun kırılgan gruplarla çalışan okul psikolojik danışmanlarının mesleki doyum düzeylerini ne ölçüde yordadığını incelemektir. Çalışmaya Diyarbakır ilinin Bağlar, Yenişehir, Sur ve Kayapınar merkez ilçelerindeki devlet okullarında çalışan 200 okul psikolojik danışmanı katılmıştır. Çalışmada "Kişisel Bilgi Formu", "Mesleki Doyum Ölçeği", "Çalışanlar için Yaşam Kalitesi Ölçeği" ve "Sosyal Adalet Tutumu Ölçeği" kullanılmıştır. Çalışma bitiminde ulaşılan veriler SPSS 22 paket programı kullanılırak çoklu doğrusal regresyon analizi teknikleri ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre sosyal adalet tutumu ve merhamet yorgunluğu bağımsız değişkenleri birlikte kırılgan gruplarla çalışan okul psikolojik danışmanlarının mesleki doyum düzeylerininin %64'ünü açıklamaktadır. Merhamet yorgunluğunun alt boyutları olan mesleki tatmin ve tükenmişlik alt boyutlarının mesleki doyum düzeyini anlamlı bir şekilde yordadığı, ancak eş duyum yorgunluğunun yordamadığı ve sosyal adalet tutumunun alt boyutları olan sosyal adalete yönelik tutum, öznel normlar, algılanan davranışsal kontrol ve davranış sergileme eğiliminin mesleki doyum düzeyini yordamadığı görülmüştür. Çalışma sonucunda ulaşılan sonuçlar alanyazın çerçevesinde tartışılmış, yorumlanmış ve ulaşılan sonuçlara tavsiyelerde bulunulmuştur
  • Öğe
    LGBTİ+ bireylerin psikolojik dayanıklılıklarının sosyal dışlanma ve özgecilik düzeyleri tarafından yordanması
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Doğanay, Elif; Ulu, Elif
    Bu araştırmada LGBTİ+ bireylerin psikolojik dayanıklılıklarının sosyal dışlanma ve özgecilik düzeyleri tarafından yordanma gücü incelenmiştir. Araştırmanın evrenini Türkiye'de yaşayan ve 18 yaş üzeri LGBTİ+ bireyler oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini araştırmaya gönüllü bir şekilde katılan 300 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği, Sosyal Dışlanma Ölçeği, Özgecilik Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler, çoklu doğrusal regresyon analizi ile analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre LGBTİ+ bireylerin psikolojik dayanıklılıkları; sosyal dışlanma düzeyleri tarafından negatif yönde ve anlamlı düzeyde, özgecilik düzeyleri tarafından pozitif yönde ve anlamlı düzeyde yordanmaktadır. Araştırmada elde edilen bu bulgular, ilgili literatür ışığında tartışılmış ve yorumlanmıştır. Bu bağlamda araştırmacılara, psikolojik danışmanlara ve psikolojik danışman adaylarına önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Helikopter ebeveyn tutumlarının ergenlerin yaşam doyumları ve psikolojik iyi oluşları üzerindeki yordayıcı rolü
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Uysal, Senem; Pamukçu Karasu, Burcu
    Bu araştırmanın amacı 14-18 yaş aralığındaki ergenlerin anne ve babalarından algıladıkları helikopter ebeveyn tutumlarının psikolojik iyi oluş ve yaşam doyumu düzeylerini yordama gücünün incelenmesidir.Araştırmanın örneklemini, 2023-2024 eğitim-öğretim yılında İzmir ili Çiğli ve Karşıyaka ilçelerinde bulunan liselerde eğitim görmekte olan 14-18 yaş aralığındaki toplam 378 lise öğrencisi (230 kadın, 148 erkek) oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Algılanan Helikopter Ebeveyn Tutum Ölçeği, Yaşam Doyumu Ölçeği, Psikolojik İyi Oluş Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu aracılığıyla elde edilmiştir. Verilerin analizinde, anneden ve babadan algılanan helikopter ebeveyn tutumununpsikolojik iyi oluş ve yaşam doyumu düzeylerini yordama gücünü belirlemek amacıyla çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, ergenlerin anneden algıladıkları helikopter ebeveyn tutumununpsikolojik iyi oluş ve yaşam doyumu düzeylerini negatif yönde anlamlı düzeyde yordadığı; babadan algılanan helikopter ebeveyn tutumunun ise psikolojik iyi oluş ve yaşam doyumu düzeylerini yordamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Ortaokul öğrencilerinde internet oyun oynama bozukluğu ile ebeveyn yetkinliği, dürtüsellik ve saldırganlık arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Dirikal, Yelda; Özekes, Mustafa
    Bu araştırmanın amacı; ebeveyn yetkinliği, dürtüsellik ve saldırganlık düzeylerinin ortaokul öğrencilerinde internet oyun oynama bozukluğu düzeylerini yordama gücünü incelemektir. Araştırma grubunu ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile ulaşılmış 293 ortaokul öğrencisi ve bu öğrencilerin ebeveynleri oluşturmaktadır. Araştırmada veriler İnternet Oyun Oynama Bozukluğu Ölçeği, Ebeveyn Yetkinlik Ölçeği, Barratt Dürtüsellik Ölçeği- Kısa Formu ve Saldırganlık Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız değişkenlerin (ebeveyn yetkinliği, dürtüsellik ve saldırganlık) bağımlı değişkeni (internet oyun oynama bozukluğu) yordama derecesini belirlemek amacıyla çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar incelendiğinde ebeveyn yetkinlik düzeylerinin internet oyun oynama bozukluğu düzeylerini anlamlı düzeyde yordamadığı ancak ebeveyn yetkinliği ile internet oyun oynama bozukluğu arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Saldırganlık düzeylerinin ortaokul öğrencilerinin internet oyun oynama bozukluğu düzeylerini pozitif yönde ve anlamlı düzeyde yordadığı sonucu elde edilmiştir. Dürtüsellik düzeyleri ile ortaokul öğrencilerinin internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri arasında anlamlı düzeyde bir ilişki bulunmadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Psikolojik danışmanların ve danışanların bireyle psikolojik danışma sürecindeki deneyimlerine ilişkin algıları
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Büşra Şahin, Zeynep; Aladağ, Mine; Kemer, Gülşah
    Bu araştırmanın amacı; Türkiye'de özel psikolojik danışma merkezlerinde çalışan psikolojik danışmanların ve bu psikolojik danışmanlardan bireyle psikolojik danışma hizmeti alan danışanların, olumlu bir şekilde sonlandırılan bireyle psikolojik danışma sürecindeki yararlı/destekleyici ve zorlayıcı buldukları deneyimlerinin anlaşılmasıdır. Çalışmada, çok katmanlı, karmaşık ve öznel bir deneyim olan bireyle psikolojik danışma sürecini küçük bir örneklem grubu ile derinlemesine incelenmek amacıyla nitel ve nicel metodolojileri bir araya getiren Kavram Haritalama (KH, [Concept Mapping, CM]) yöntemi kullanılmıştır. KH katılımcıları tüm süreçlere dâhil eden bir karma bir yöntemdir. Araştırmacı katılımcılardan üç turda veri toplar ve toplanan nitel verideki tüm ifadeler katılımcılar ve istatistiki programlar tarafından analiz edilir ve düzenlenir. Kavram haritalama yöntemi üç veri toplama turunu içeren altı adım ve görevlerden oluşmaktadır. Birinci veri toplama turu, hazırlık ve ifadelerin oluşturulması (beyin fırtınası ve fikir sentezi görevleri) adımlarını; ikinci veri toplama turu, ifadelerin yapılandırılması (gruplama ve derecelendirme görevleri) ve ifadelerin temsili (istatistiksel analiz görevleri) adımlarını; üçüncü veri toplama turu ise haritaların yorumlanması (odak grup görüşmesi görevleri) ve haritaların kullanılması adımlarını içermektedir. Bu araştırmanın hazırlık adımında KH için ana odak soruları oluşturulmuş, psikolojik danışman ve danışan seçim ölçütleri belirlenmiş ve bu ölçütler ışığında katılımcılar belirlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubu seçim ölçütlerine uyan toplam 13 psikolojik danışman ve 17 danışandan oluşmaktadır. Birinci veri toplama turuna 11 psikolojik danışman ve 14 danışan katılmıştır. İkinci veri toplama turuna ilk tura katılan dokuz psikolojik danışman ve yedi danışan katılırken, bu turda seçim ölçütlerine uyan yeni iki psikolojik danışman ve üç danışan çalışma grubuna dâhil edilerek ikinci veri toplama turu 11 psikolojik danışman ve 10 danışan ile gerçekleştirilmiştir. Üçüncü veri toplama turunda odak grup görüşmelerinde ise ilk iki tura katılan katılımcılar arasından altı psikolojik danışman ve yedi danışan yer almıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, birinci veri toplama turunda araştırmacı tarafından geliştirilen "Psikolojik Danışman Kişisel ve Mesleki Bilgi Formu", "Süreç Değerlendirme Anketi- Psikolojik Danışman Formu (SDA-PD)", "Danışan Kişisel Bilgi Formu" ve "Süreç Değerlendirme Anketi-Danışan Formu (SDA-D)" kullanılmıştır. İkinci veri toplama turunda; birinci veri toplama turunda toplanan ifadelerin gruplanması ve derecelendirilmesi için "Gruplama Formları" ve "Derecelendirme Formları" hazırlanmıştır. Araştırmanın veri toplama sürecinde birinci veri toplama turunda; ifadelerin oluşturulması adımında ana odak sorular ışığında katılımcılar Google Doküman Anket Formu aracılığıyla çevrim içi beyin fırtınası yaparak ifadelerini oluşturmuşlardır. Bireyle psikolojik danışma deneyimlerine ilişkin psikolojik danışmanlar 98 yararlı, destekleyici ve 62 zorlayıcı olmak üzere 160 ifade; danışanlar ise 88 yararlı, destekleyici ve 47 zorlayıcı olmak üzere 135 ifade yazmışlardır. Katılımcıların tüm ifadeleri orijinal ifadelerden ayrıştırılmadan fikir sentezi yapılarak araştırmacı tarafından düzenlenmiştir. Fikir sentezi ile ifadeler düzenlendikten sonra psikolojik danışmanlara ait 62 yararlı, destekleyici ve 47 zorlayıcı deneyim olmak üzere 109 ifade; danışanlara ait ise 58 yararlı, destekleyici ve 31 zorlayıcı deneyim olmak üzere 89 ifade ortaya çıkmıştır. İkinci veri toplama turunda; ifadelerin yapılandırılması adımında katılımcıların ifadeleri kavramsal olarak gruplamaları ve ifadeleri kendi süreçlerindeki önemine göre 1 ila 10 arasında derecelendirmeleri için Proven by Users isimli Çevrimiçi Test Programı kullanılmıştır. Daha sonra ifadelerin temsili adımında gruplanan ifadeleri tutarlı bir görsel modele dönüştürmek amacı ile Grup Benzerlik Matrisi, Çok Boyutlu Ölçekleme ve Hiyerarşik Kümeleme Analizi yapılmıştır. Analizlerin sonucunda psikolojik danışmanların ifadelerinin 17, danışanların ifadelerinin ise 13 anlamlı grup altında toplandığı görülmüştür. Üçüncü veri toplama turunda; haritaların yorumlanması adımında psikolojik danışmanlar ve danışanlar ile Zoom Programı üzerinden iki ayrı çevrimiçi odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Odak grup görüşmeleri ile katılımcılardan istatiksel analizler sonucunda elde edilen haritalar ışığında (ön grup listesi, ön grup haritası ve nokta haritası) a) nihai grupları ve grup isimlerini belirlemeleri, b) grupları sınıflandırarak alanlar altında toplamaları ve alanlara isim vermeleri, c) sonrasında iki boyutlu haritadaki boyutlara/eksenlere isim belirlemeleri istenmiştir. Tüm bu görevleri bir arada beyin fırtınası yaparak tartıştıkları ve fikir birliğine vardıkları bir değerlendirme içinde yapmaları beklenmiştir. Sonuç olarak, psikolojik danışmanlar deneyimlerini "destekleyici-zorlayıcı" ve "müdahale-ilişki" eksenlerinde a) psikolojik danışma sürecinde temel adımlar, b) psikolojik danışma sürecinde yararlı ve destekleyici müdahaleler, c) psikolojik danışma sürecini etkileyen faktörler ve d) mesleki sorumluluk olmak üzere dört alan altında 18 gruptan oluşan bir yapıyla tanımlamışlardır. Danışanlar ise deneyimlerini "ilişki-kazanım" ve "destekleyici-zorlayıcı" eksenlerinde "a) kazanımlar, b) güven ve 3) zorlayıcı yanlar olmak üzere üç alan altında 12 gruptan oluşan bir yapıyla tanımlamışlardır. Ayrıca yapılan analizler sonucunda, psikolojik danışmanlara göre olumlu bir şekilde sonlandırılan bireyle psikolojik danışma sürecindeki en önemli ve etkili buldukları deneyimler "süpervizyon alma", "güvenli bir ilişki/bağ kurma", "psikolojik danışma hakkında bilgilendirme" ve danışanın hazırbulunuşluğu" olarak; en az önemli ve etkili buldukları ise "danışan ve psikolojik danışman arasındaki kültürel farklılıklar" olarak sıralanmıştır. Danışanlara göre ise en önemli ve etkili buldukları deneyimler "benim için huzur yerim, yalnız değilim: psikolojik danışmanımın sağladığı güven", "kaçtıklarım: kendimle yüzleşme", "canım psikolojik danışmanım: psikolojik danışmanımın tutum, davranış ve becerileri", ve "benim sınırlarım var: ilişkilerimde kabul ve sınır koymaya ilişkin özdeğerlendirme ve farkındalık geliştirme" olarak; en az önemli ve etkili buldukları ise "bağlamsal faktörler" olarak sıralanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular ilgili alanyazını ışığında tartışılmış, araştırmacılar, psikolojik danışmanlar, psikolojik danışman eğitimcileri ve danışanlara yönelik öneriler sunulmuştur.
  • Öğe
    Bilinçli farkındalık (mindfulness) eğitimi alan çocukların ebeveyn görüşlerinin incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Kahraman, Kübra; Sönmez, Sibel
    Bu çalışma, erken çocukluk dönemindeki çocukları bilinçli farkındalık eğitimi almış ebeveynlerin bilinçli farkındalık kavramına ilişkin algılarını, bakış açılarını, deneyimlerini ve çabalarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu çocukları bilinçli farkındalık eğitimi almış 10 ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak literatürün detaylı olarak taranmasının ardından araştırmacı tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Hazırlanan bu görüşme formu ebeveynlerin bilinçli farkındalığa dair genel bakış açılarını belirlemeye yönelik sorular, deneyim ve çabalarını belirlemeye yönelik sorular ve çocuklarına olan etkilerini belirlemeye yönelik sorular olmak üzere üç ana başlık altında derlenen 13 sorudan oluşmaktadır. Alınan yanıtların derinlemesine incelenmesi ve olguları açığa çıkarabilmek amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik desen (olgubilim) kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre ebeveynlerin bilinçli farkındalık kavramını tanımlama biçimleri literatürdeki bazı tanımlarla benzerlik gösterse de bazı belirli kavramlarla sınırlı kaldığı görülmüştür. Ebeveynlerin genel olarak bilinçli farkındalığı öğrenme ve uygulama açısından çaba gösterdiği ve çocuklarını da bilinçli farkındalık konusunda desteklediği görülmüştür. Ayrıca, bilinçli farkındalık eğitiminin çocukların sosyal duygusal öğrenme becerilerini geliştirdiği ve çocukların da bilinçli farkındalık eğitiminden ve egzersizlerinden oldukça memnun oldukları tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Toplumsal cinsiyet eşitliği temelli psikoeğitim programının üniversite öğrencileri üzerindeki etkisinin incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Aslan, Figen; Kahraman, Hanife
    Bu araştırma Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temelli Psikoeğitim Programının üniversite öğrencilerinin toplumsal cinsiyet tutumları ve romantik ilişkilerde akılcı olmayan inançları üzerine etkisini incelemektedir. Araştırma, Ege Üniversitesinin farklı fakültelerinde eğitim gören 24 katılımcı ile yürütülmüştür. Katılımcılar her grupta eşit sayıda kişi olacak şekilde kontrol ve deney gruplarına ayrılmıştır. Her iki grupta da 12 katılımcı bulunmaktadır. Katılımcılar üniversite kapsamında yapılan araştırma duyurusuna başvuran öğrenciler içerisinden rastgele seçilmiştir. Her iki gruba da ön test Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği ve Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar ölçeği uygulanmıştır. Ayrıca katılımcıların demografik özellikleri, araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ile toplanmıştır. Deney grubu katılımcılarıyla her biri yaklaşık bir buçuk saat süren 7 oturumluk Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temelli Psikoeğitim Programı uygulaması gerçekleştirilmiştir. Uygulama katılımcıların müsaitlik durumları sebebiyle çevrimiçi olarak yürütülmüştür. Kontrol grubuna ise herhangi bir müdahale olmamıştır. Psikoeğitim programı uygulaması bittikten sonra aynı ölçekler son test olarak tekrar uygulanmıştır. Uygulanan psikoeğitim programının içeriği kadın, erkek, evlilikte, cinsiyet rolleri, geleneksel tutum ve eşitlikçi tutum alt boyutlarında hazırlanmıştır. Psikoeğitim programının oturumlarında katılımcıların canlandırma, doğaçlama ve örnek olay inceleme gibi etkinliklerle oturumun teması doğrultusunda aktif rol oynamaları sağlanmıştır. Ön test ve son test uygulamalarında deney ve kontrol gruplarının ölçeklerden aldıkları puanlar istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Katılımcıların ön test sürecinde uygulanan demografik bilgi formuna verdikleri yanıtlar incelendiğinde, grupların yaş ortalaması, sosyoekonomik düzey, büyüdüğü yerleşim yeri gibi değişkenler bakımında oldukça benzer özelliklere sahip olduğu görülmüştür. Deney grubunun psikoeğitim uygulaması sonrasında Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeğinden ve Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeğinden istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek puan aldığı bulunmuştur. Psikoeğitim programının geçerliği bu sayede kanıtlanmıştır. Kontrol grubunun her iki ölçekten de aldığı ön test ve son test puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır. Deney grubunun toplumsal cinsiyet eşitliği temelli psikoeğitim programı uygulamasından fayda gördüğü ve bu bağlamda toplumsal cinsiyete dair daha eşitlikçi tutumlar, romantik ilişkilere dair ise daha akılcı inançlar geliştirdiği görülmektedir. Bulgular ilgili literatürle ilişkilendirilerek tartışılmış ve toplumsal cinsiyet eşitliği temelli psikoeğitim programının üniversite öğrencileri arasında romantik ilişkilerde daha eşitlikçi toplumsal cinsiyet tutumları ve rasyonel inançlar geliştirmede yararlı etkileri vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Okullarda sergilenen atasözleri ve özdeyişlerin Hofstede'in kültür sınıflamasına ve katılımcı görüşlerine göre incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Güven Eken, Şevket; Tonbul, Yılmaz
    Toplumlar geliştikçe işlerin daha iyi yapılması ve insanları organize etmek kurumlar meydana gelmiş ve bu da kurum kültürü kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kurum kültürünün önemli ve görünür olduğu yerlerden biri de eğitimdir. Okul kültürü olarak da ifade edilebilecek kavramın birçok bileşeni vardır. Artifakt denilebilecek okul kültürünün somut yansımaları okul kültürü için önemli faydalar ve fırsatlar barındırmaktadır. Okullarda kurum kültürünü yansıtacak artifakttan bazıları atasözleri ve özdeyişlerdir. Bu ifadelerin kullanımı, faydaları konusunda hem ilgili idarecilerin ilgisinin ve bilgisinin olmaması hem de bunların kullanımına ilişkinin belgenin dar kapsamlı ve uygulanmasına yönelik detaylara ait herhangi bir metnin olmayışı bu ifadelerin sağlayabileceği birçok faydanın okullarda gerçekleşmemesine ve başta okul kültürü olmak üzere bu konu ilgili çalışmalara sınırlılık oluşturulmasına neden olmaktadır. Hofstede'in geliştirdiği kültür sınıflaması toplumları karşılaştırıp toplumlar arasındaki benzerliği ele almaya çalışırken bunları sadece kendi oluşturduğu sorulara göre yapmış ve kendi soruları dışında materyal kullanmamıştır. Bu durum kültürü oluşturan birçok yapının görmezden gelinerek konunun tek bir yönden ve derinlemesine incelenmesine engel olmuştur. Bu kapsamda, mevcut çalışmanın amacı, okullarda yer alan atasözleri ve özdeyişlerin Hofstede'in kültür sınıflamasına göre çözümlenmesi ve bu ifadelerin okulların kültür aktarımı ve okul kültürü gibi kavramlara olan etkilerinin ve bu süreçte karşılaşılan sorunlara yönelik katılımcı görüşlerinin alınmasıdır. Bu araştırma kültür çalışması deseninde betimsel bir çalışmadır. Bu çalışmanın evrenini Bursa ili içinde yer alan 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Bursa ilinin Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerinde bulunan 575 resmi ilkokul, ortaokul ve lise oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemi Bursa ili içinde yer alan 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Bursa ilinin Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerinde bulunan 9 ilkokul, 9 ortaokul ve 18 lise (MTAL- Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Fen, Anadolu, İmam hatip) olmak üzere toplam 36 adet okul oluşturmaktadır. Araştırmaya konu olan çalışma materyali ise örneklemdeki okulların fiziksel çevre ve okulun iç kısmında yer alan atasözleri ve özdeyişlerdir. Okulların belirlenmesinde kolay ulaşılabilir örnekleme kullanılmıştır. Uygulama sonucunda elde edilen bulguların yorumlanması ve araştırma problemlerine göre soruların cevaplandırılması için iki ilkokul idare ve öğretmen, iki ortaokul idare ve öğretmen , bir mesleki ve teknik anadolu lisesi öğretmen ve idare, bir anadolu lisesi idare ve öğremtmen ve bir imam hatip lisesi idare ve öğretmen olmak üzere toplam 14 katılımcıya ulaşılmıştır. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak doküman incelemesi bağlamında okullarda yer alan atasözleri ve özdeyişleri kayıt altına almak için defter ve telefon, fotoğraf makinesi gibi araçlardan yararlanılmış ve ayrıca öğretmenlerden bulguların yorumlanması ve araştırma problemlerine göre soruların cevaplandırılması için görüşme formu ve öğretmenlere ait demografik bilgileri elde etmek amacıyla kişisel bilgi formu hazırlanmıştır. Toplanan verilerin analizi sırasında nitel analiz programı MAXQDA kullanılarak kod ve değişkenler görselleştirilmiştir. Katılımcı görüşleri alındıktan sonra elde edilen verilerin analizinde tematik analiz kullanılmış olup kod, kategori ve temalaştırma Excel programı aracılığıyla yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre okullarda yer alan atasözleri ve özdeyişlerin Hofstede'in boyutlarına göre (1) güç mesafesinde yüksek ve düşük güç mesafesine yönelik atasözleri ve özdeyiş sayıları eşit çıkmıştır. (2) Erillik-dişillik boyutunda erillik boyutuna ilişkin atasözleri ve özdeyişler daha fazla okullarda yer almaktadır. (3) Bireysellik ve toplulukçuluk boyutunda toplulukçuluk boyutuna ilişkin atasözleri ve özdeyişler daha fazla okullarda yer almaktadır. (4) Belirsizlikten kaçınma boyutunda düşük belirsizlikten kaçınma boyutuna ilişkin atasözleri ve özdeyişler daha fazla okullarda yer almaktadır. (5) Uzun dönem-kısa dönem oryantasyon boyutunda uzun dönem oryantasyona ilişkin atasözleri ve özdeyişler daha fazla okullarda yer almaktadır. (6) Hevesliliğe karşı kısıtlılık boyutunda heveslilik boyutuna ilişkin atasözleri ve özdeyişler daha fazla okullarda yer almaktadır. (7) Okullarda yer alan atasözleri ve özdeyişlerin faydalarına yönelik psikolojik sonrasında ise kurumsal temaya yönelik ifadelere ön plana çıkmıştır. (8) Okullarda yer alan atasözleri ve özdeyişlerin kullanımında karşılan sorunların en yaygın olanı söz konu ifadelerin toplumun değerlerine uygun olmama ve yanlış anlaşılma korkusu olarak ifade edilmiştir. Bu kapsamda politika yapıcılarına atasözleri ve özdeyişler başta olmak üzere artifaktların okul üzerindeki etkisi, Hofstede'in kültür sınıflaması ve değişen şartlar göz önünde bulundurarak okullarda ve eğitimde gerekli adımları atmaları önerilmektedir.
  • Öğe
    Girişimcilik odaklı stem etkinliklerinin 7.sınıf öğrencilerinin girişimcilik becerilerine ve mühendislik algılarına etkisi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Türkmen, Dilay; Namdar, Bahadır
    Bu çalışmanın amacı; girişimcilik odaklı STEM etkinliklerinin, yedinci sınıf öğrencilerinin girişimcilik becerilerine ve mühendislik algılarına etkisinin incelenmesidir. Çalışmada karma araştırma yöntemlerinden yakınsayan paralel desen kullanılmıştır. Çalışma, 2023-2024 eğitim öğretim yılında Iğdır ilinin Aralık ilçesine bağlı iki ayrı ortaokulda okumakta olan üç sınıfta toplam 53 7.sınıf öğrencileri ile yürütülmüştür. Çalışma grubu 53 öğrenciden, iki sınıf (32 kişi) kontrol, bir sınıf (21 kişi) ise deney grubunu oluşturmaktadır. Çalışma grubunun seçiminde amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Deney grubu ile öğretim programı kazanımları çerçevesinde girişimcilik odaklı STEM etkinliklerinin entegrasyonu ile ders işlenirken, kontrol grubu ile öğretim programına göre ders işlenmiştir. Çalışmada nitel ve nicel veri toplama araçları birlikte kullanılmıştır. Nicel veriler Deveci (2018b) tarafından geliştirilen "Fen Tabanlı Girişimcilik Ölçeği" kullanılarak elde edilmiştir. Nitel veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen "Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu" kullanılarak toplanmıştır. Bunun yanında, Mühendislik algısı için Knight ve Cunnigham (2004) tarafından geliştirilen "Bir Mühendis Çiz Testi" uygulanmıştır. Nicel verilerin analizinde bağımlı örneklemler t testi, bağımsız örneklemler t testi ve Mann Whitney U testi uygulanmıştır. Nitel verilerin analizinde ise içerik analizi kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları incelendiğinde, girişimcilik odaklı STEM etkinlikleriyle destekli öğrenim gören öğrencilerin girişimcilik becerilerine ilişkin puanlarında artış olduğu; girişimcilik ve mühendislik algılarında da gelişim meydana geldiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Üniversite giriş sınavına hazırlanan öğrencilerin öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin yordanmasında akademik ertelemenin ve umudun rolü
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Aydın, Rümeysa; Kahraman, Hanife
    Bu araştırmada üniversite giriş sınavına hazırlanan öğrencilerin öğrenilmiş güçlülük düzeylerini yordamada akademik erteleme davranışlarının ve umut düzeylerinin rolü incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini 2023-2024 yılında İzmir ili Bornova ilçesinde öğrenim görmekte olan lise son sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak Rosenbaum Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği, Akademik Erteleme Ölçeği ve Sürekli Umut Ölçeği kullanılmıştır. Veri toplama araçları aracılığıyla çalışmaya katılmaya gönüllü olan 515 lise son sınıf öğrencisinden veri toplanmıştır. Örneklemin cinsiyet dağılımı incelendiğinde veri toplanan grubun çoğunluğunu (%76.5) kadınların oluşturduğu görülmektedir. Araştırmanın değişkenleri arasındaki ilişkiselliğe bakıldığında öğrenilmiş güçlülük puanları ile akademik erteleme puanları arasında orta derecede negatif bir korelasyon bulunurken öğrenilmiş güçlülük puanları ile sürekli umut puanları arasında güçlü ve pozitif yönde bir korelasyon bulunmuştur. Elde edilen korelasyon analizi bulguları çalışmanın bağımlı değişkeni öğrenilmiş güçlülük ile bağımsız değişkenleri akademik erteleme ve umut arasındaki ilişkinin doğrusal regresyon modeli ile modellenebileceğini göstermiştir. Üniversite giriş sınavına hazırlanan öğrencilerin öğrenilmiş güçlülük düzeylerinin akademik erteleme ve umut tarafından ne ölçüde yordandığını belirleyebilmek amacıyla "En Küçük Kareler" tahmin yöntemi ile doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda akademik erteleme ve sürekli umut puanlarının öğrenilmiş güçlülük düzeyi için anlamlı birer yordayıcı olduğu bulunmuş ve akademik erteleme ile sürekli umut puanlarındaki değişkenliğin öğrenilmiş güçlülük puanlarında gözlemlenen değişkenliğin %47.8'ini açıkladığı görülmüştür. Çalışma sonucunda bulunan bulgular ilgili alanyazın doğrultusunda tartışılmış ve sonraki çalışmalar için öneriler sunulmuştur
  • Öğe
    MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı'nda ve etkinliklerde girişimcilik özelliklerine yönelik keşfedici bir inceleme
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Seven, Büşra Sultan; Sönmez, Sibel
    Bu çalışmanın amacı MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı ve etkinliklerinde girişimcilik özelliklerine ne derece yer verildiğinin ve öğretmenlerin bu konuya dair görüşlerinin bir incelemesidir. Araştırmanın çalışma grubunu İzmir ilinin dört farklı okulunda görev yapan 27 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak ayrıntılı literatür taraması sonucunda oluşturulmuş girişimciliğin beş boyutunu içeren (özerklik, proaktiflik, yenilikçilik, risk alma ve rekabetçi olma) bir kontrol listesi ve yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Hazırlanan bu kontrol listesi MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı ve MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı Etkinlik Kitabı'nda girişimcilik becerilerinin yer alma durumunu belirlemek amacıyla kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formunda ise öğretmenlerin girişimcilik hakkındaki düşüncelerini belirlemeye yönelik sorular olmak üzere toplam sekiz sorudan oluşmaktadır. Alınan yanıtlar ve MEB 2013 Okul Öncesi Programı'nın derinlemesine anlaşılabilmesi için doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı'nda girişimcilik becerilerinin tümünün genel olarak sınırlı olarak yer aldığı belirlenmiştir. MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı Etkinlik Kitabı'nda ise beş beceri boyutundan sadece üç tanesinin (özerklik, yenilikçilik, proaktiflik) yer aldığı saptanmıştır. Son olarak, yapılan öğretmen görüşmeleri sonucunda öğretmenlerin girişimciliğe karşı genel bir bilgilerinin olduğu ancak eğitim programı içerisine dahil etme ve sınıfta uygulayabilme açısından yetersiz olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Kekemelerde öz şefkat, geleceğe yönelik tutum, algılanan sosyal destek ve kekemeliğe yararı olmayan inançlar arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Özel, Halime; Özekes, Mustafa
    Bu araştırmanın amacı kekeme bireylerin kekemeliğe ilişkin yararlı olmayan inanç ve düşünceleri ile öz şefkat, algılanan sosyal destek ve geleceğe yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Araştırma grubunu ulaşılabilir örneklemle ulaşılmış 40 kadın 109 erkekten oluşan 149 kekeme birey oluşturmaktadır. Araştırmada veriler; Kişisel Bilgi Formu, Kekemeliğe İlişkin Yararlı Olmayan İnanç ve Düşünceler Aracı, Öz şefkat Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve Geleceğe Yönelik Tutum Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde değişkenlerin toplam ve alt boyut puanları arasındaki ilişkinin anlaşılması için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre kekeme bireylerin kekemeliğe ilişkin yararlı olmayan inançları ile öz şefkatleri, algıladıkları sosyal destek ve geleceğe yönelik tutumları arasında negatif yönde, anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Kekemeliğe ilişkin yararlı olmayan inançlar ile öz şefkatin alt boyutları olan öz nezaket, ortak insanlık hissiyatı ve farkındalık arasında pozitif yönde bir ilişki; öz yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleşme ile negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Kekemeliğe ilişkin yararlı olmayan inançlar ile geleceğe yönelik tutumun tüm alt boyutları (geleceği düşünme, pozitif gelecek beklentisi, yenilikçi olma) arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunurken, geleceği yönetme alt boyutu ile pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur. Bulgularımızda öz şefkat ile algılanan sosyal destek ve geleceğe yönelik tutum arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki yer almaktadır. Öz şefkatin alt boyutları olan öz nezaket, ortak insanlık hissiyatı ve farkındalık ile algılanan sosyal destek arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki tespit edilirken, öz şefkatin alt boyutları olan öz yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleşme ile algılanan sosyal destek arasında negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Kekeme bireylerin algıladıkları sosyal destek ile geleceğe yönelik tutumları arasında ise pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Araştırmanın bulguları, literatür doğrultusunda tartışılmış ve gelecek araştırmalar için çeşitli öneriler ifade edilmiştir.
  • Öğe
    Sosyobilimsel sorgulayıcı araştırmaya dayalı öğrenmenin ortaokul öğrencilerinin bilimsel araştırmanın doğası anlayışlarına etkisi
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Coşkun, Nazlı; Metin Peten, Duygu
    Bu araştırmanın amacı, fen öğretiminde sosyobilimsel sorgulayıcı araştırma yaklaşımının ortaokul öğrencilerinin bilimsel araştırmanın doğası anlayışlarına etkisini incelemektir. Araştırma, 2023-2024 eğitim öğretim yılı içerisinde İzmir'de bulunan bir devlet okulunun 7. sınıfında öğrenim görmekte olan 69 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, nitel deney (qualitative experiment) yöntemi kullanılmıştır. Dersler, deney grubunda sosyobilimsel sorgulayıcı araştırma yaklaşımı kullanılarak, bilimsel araştırmanın doğasına dayalı etkinliklerle işlenirken; kontrol grubunda öğretim programının olağan akışına uygun olarak yürütülmüştür. Ayrıca deney grubuyla her etkinlik sonunda sınıfta açık yansıtıcı tartışmalar yapılmış ve bilimsel araştırmanın doğasına ait boyutlar derinlemesine tartışılmıştır. Araştırmanın verileri, ön-test ve son-test şeklinde uygulanan "Bilimsel Araştırma Hakkındaki Görüş Anketi (VASI)", yarı yapılandırılmış görüşmeler ve açık yansıtıcı tartışma kayıtları ile toplanmıştır. Elde edilen nitel verilerin analizi sonucunda, uygulama öncesinde her iki grubun da, bilimsel araştırmanın doğası boyutları hakkında genel olarak yetersiz ve kısmen yeterli düzeyde görüşe sahip olduğu belirlenmiştir. Deney grubu öğrencilerinin tüm boyutlarda gelişme gösterdiği, kontrol grubu öğrencilerinin ise bilimsel araştırmanın doğası anlayışlarının yeterince gelişmediği görülmüştür. Ayrıca, deney ve kontrol grubu öğrencilerinin anketten elde ettikleri puan ortalamaları arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuç, açık yansıtıcı tartışmalar eşliğinde işlenen sosyobilimsel sorgulayıcı araştırmaya dayalı etkinliklerin, öğrencilerin bilimsel araştırmanın doğası hakkındaki görüşlerini geliştirdiğini göstermektedir.
  • Öğe
    Yetişkinlerin iyi oluş düzeylerinin yordanmasında pozitif şemaların rolü: Şema terapi modeli çerçevesinde bir inceleme
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Yortan, Afra Su; Pamukçu Karasu, Burcu
    Bu araştırmanın amacı yetişkinlerin PERMA Modeli'ne göre çok boyutlu iyi oluşunu yordamada sahip oldukları pozitif şema alanlarının rolünü incelemektir. Bu kapsamda değerlilik, iyimserlik, güven, başarı ve öz-yetkinlik pozitif şema alanlarının PERMA Modeli'ne göre çok boyutlu iyi oluşu (olumlu duygular, bağlanma, olumlu ilişkiler, anlam, başarı) yordama gücü incelenmiştir. Yapılan araştırmanın modeli ilişkisel araştırma modeli olup, araştırmanın katılımcıları kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Araştırma kapsamında 25-40 yaş aralığında 293 kadın ve 107 erkek olmak üzere toplam 400 katılımcıdan veri toplanmıştır. Araştırmanın verileri Kişisel Bilgi Formu, PERMA Ölçeği ve Pozitif Şemalar Ölçeği aracılığıyla elde edilmiştir. Verilerin analizinde çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, PERMA Modeli'ne göre çoklu iyi oluşun pozitif şemalar tarafından %60.2 oranında açıklandığı görülmektedir. Sonuçlar incelendiğinde, yetişkinlerde PERMA Modeli'ne göre çok boyutlu iyi oluşun; başarı, iyimserlik ve değerlilik pozitif şema alt boyutları tarafından pozitif yönde anlamlı düzeyde yordandığı; öz-yetkinlik ve güven pozitif şema alt boyutlarının ise çok boyutlu iyi oluşu yordamada anlamlı bir yordayıcı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin psikolojik iyi oluş düzeylerinin yordanmasında toplumsal cinsiyet rolleri ve temel psikolojik ihtiyaçların rolü
    (Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Ergen Kocabıyık, Bilgesu; Aladağ, Mine
    Bu araştırma üniversite öğrencilerinin sahip oldukları toplumsal cinsiyet rollerinin ve yeterlik, ilişkili olma ve özerklikten oluşan temel psikolojik ihtiyaçlarının karşılanma düzeyinin psikolojik iyi oluş düzeyleri üzerindeki rolünü incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini 598 Ege Üniversitesi öğrencisi oluşturmaktadır. Örneklem grubun temsiliyet gücünü arttırmak amacıyla öğrenciler yedi farklı fakülteden küme örnekleme yöntemiyle seçilmiştir. Araştırmanın verileri Psikolojik İyi Oluş Ölçeği, Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği, İhtiyaç Doyumu Ölçeği ve araştırmacı tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu uygulanarak elde edilmiştir. Araştırmanın verileri hiyerarşik regresyon analizi kullanılarak işlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre toplumsal cinsiyet rolü tutumu ile üniversite öğrencilerinin psikolojik iyi oluş düzeyleri arasında bir ilişki bulunmamıştır. Temel psikolojik ihtiyaçlardan yeterlik ve ilişkililik ihtiyacının karşılanması, psikolojik iyi oluşun toplam varyansının %45'ini açıklamaktadır. Psikolojik iyi oluş en önemli yordayıcısı yeterlik ihtiyacı olarak tespit edilmiştir. Geliştirilen modelde yeterlik ve ilişkililik ihtiyacının yanında özerklik ihtiyacının karşılanma düzeyinin üniversite öğrencilerinin psikolojik iyi oluş düzeyleri üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı görülmüştür. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, alanyazın çerçevesinde tartışılmıştır. Sonuçlar doğrultusunda gelecek çalışmalar ve uygulamalar için önerilerde bulunulmuştur.