Yazar "Düzyaman, Eftal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 21
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bamyada verim ile ilgili özelliklerin erken seleksiyon kriteri olarak kullanılabilme imkanlarının araştırılması(Ege Üniversitesi, 2003) Düzyaman, Eftal; Vural, Hüseyin[Abstract Not Available]Öğe BAZI YEREL ENGİNAR ÇEŞİTLERİNİN DÖLLENME BİYOLOJİLERİ VE TOHUM VERİMLERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR(2022) Düzyaman, Eftal; Tekdal, AteşEge Üniversitesi Ziraat Fakültesi (EÜZF) Bahçe Bitkileri Bölümü deneme alanlarında yer alan enginar (Cynara cardunculus var. scolymus L.) koleksiyon parsellerinde yürütülen bu çalışmada; Sakız, Bayrampaşa, Kıbrıs Karası ve Vural 6 klonlarına ait toplam 298 başın döllenme biyolojileri ve tohum verimleri incelenmiştir. Birincil ve ikincil başlar düzeyinde yapılan ilk değerlendirmede, baş pozisyonunun tohum adedi/baş, bin dane ağırlığı ve çimlenme yüzdelerine etkisinin istatistik bakımdan önemli olmadığı tespit edilmiştir. Bundan sonra baş pozisyonu gözetmeksizin yapılan incelemelerde, panmiksi şartlarında açık tozlanmaya bırakılan çeşitlerden Vural 6 ve Bayrampaşa klonlarının sırasıyla 288 (a) ve 273 (a) tohum adedi/baş değeri ile en yüksek tohum verimlerine ulaştıkları belirlenmiştir (ortalama 201 tohum/baş) (p?0.01). İzole edilen başlarda çimlenme yeteneğinde olan tohum adedi/baş tüm çeşitlerde önemli ölçüde düşmüştür (p?0.01). Tohum bağlamada benzer bir düşüş, baş izolasyonu suni tozlanma ile kombine edildiğinde gözlemlenmiştir. Tohum adedi/baş, bin dane ağırlığı ve çimlenme gücü özelliklerine ilişkin ikili korelasyonlar çeşitler bazında farklılıklar göstermiştir. Bununla beraber, varyasyon kaynağı olarak çeşitler dikkate alınmadan yapılan değerlendirmede en güçlü korelasyonun bin dane ağırlığı ile çimlenme gücü arasında olduğu görülmüştür (p?0.01). Bazı Sakız ve Bayrampaşa klonlarının panmiksi şartlarında dahi hiç tohum bağlamadıkları görülmüştür. Islah ve F0 hibrit tohum üretimi bakımından önem arz edebilecek bu durumun ileriki çalışmalarla incelenmesi öngörülmektedir.Öğe Bazı önemli yerel biber çeşitlerinde Haploid ve katlanmış Haploid bitkilerin elde edilmesine yönelik çalışmalar(Ege Üniversitesi, 2023) Düzyaman, Eftal; Hariri, AbdulkerimYerel çeşitlerin ıslahında saf hatların elde edilmesi en önemli adım olup, geleneksel ıslahta bunun için harcanan zaman ve emek en önemli dezavantajlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna karşın anter kültürü, biber ıslahında kısa sürede ve düşük maaliyetle %100 homozigot hatların elde edilmesinde kullanılan en başarılı tekniktir. Bu çalışmanın amacı, iki yerel biber çeşidinin haploid ve katlanmış haploid bitkilerini elde etmek için anter kültürü tekniğinin etkinliğini araştırmaktır. Bu çalışmada, 'Üçburun' çeşidi ve 'Qarn Al-Ghazal' çeşitleri olmak üzere 2 yerel biber genotipi kullanılmıştır. Besin ortamı olarak Dumas de Vaulx ve ark. (1981) ve Murashige ve Skoog (1962) tarafından geliştirilen ortamlar kullanımıştır. Denemelerde; farklı ortamlar, alt kültürlerin yapılıp yapılmaması, ortamın aktif kömür veya AgNO3 içerip içermemesi gibi konular test edilmiştir. Her uygulama için; iyi gelişen anter sayısı, sağlıklı ve enfekte dikilen anter, embriyo sayısı, kallus sayısı, bitki sayısı ve bitkiye dönüşüm oranlarının belirlenmesi ve hesaplanması yapılmıştır. 'Üçburun' biber genotipinde, mevcut çalışmada ortam 1 olarak adlandırılan ve 0, 5 mg/l BAP, 4 mg/l NAA, %0, 25 aktif kömür, 7 g/l agar, 30 g/l sukroz ve 15 mg/l AgNO3 ve pH=5.8 içeren besi ortamı %4.85 bitkiye dönüşüm oranı ile en iyi sonucu vermiştir. 'Qarn Al-Ghazal' biber genotipinde ise %2.61 bitkiye dönüşüm oranı ile en başarılı sonuçları Kinetin + 2, 4-D Dumas de Vaulx içeren ortamı vermiştir. Besin ortamının %0.25 aktif kömür + 15 mg/l AgNO3 içermesi embriyo oluşumunu genotipe bağlı olarak arttırmıştır. 'Üçburun' çeşidinde alt kültür yaptıktan sonra ortam 1'dekiler hariç, elde edilen embriyoların tamamı bitkiye dönüşmüştür. Diğer faktörler göz ardı edildiğinde 'Üçburun' biber genotipi'Qarn Al-Ghazal' genotipine göre daha başarılı sonuçlar vermiştir. Ploidi düzeyi ile ilgili sonuçlar; elde edilen embriyolardan geliştirilen bitkilerin %88'inin haploid kromozom sayısına sahip olduğunu göstermiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, katlanmış haploid bitkilerin yerel biber çeşitlerinin ıslahı için potansiyel bir araç olarak kullanılabileceğini göstermektedir.;Yerel biber, anter kültürü, besin ortamı, haploid bitki, katlanmış haploid bitki.;Domestic pepper, anther culture, nutrient medium, haploid plant, doubled haploid plant.Öğe Bazı yerli enginar çeşitlerinin döllenme biyolojileri ve tohum verimleri üzerine araştırmalar(Ege Üniversitesi, 2018) Düzyaman, EftalBazı yerli enginar çeşitlerinin [Cynara cardunculus L. subsp. scolymus (L.) Hayek] döllenme biyolojisi ve tohum verimlerinin araştırıldığı bu çalışmada 'Sakız', 'Bayrampaşa', 'Kıbrıs Karası' çeşitlerine ve 'Vural No: 6' klonlarına ait 298 baş kullanılmıştır. Ege Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü deneme alanlarındaki enginar koleksiyon parsellerinde 2016-2017 yılları arasında yürütülen çalışmalarda çeşitlerin tohum verim ve kaliteleri birincil ve ikincil başlar düzeyinde incelenmiş, baş pozisyonunun tohum adedi/baş, bin dane ağırlığı ve çimlenme yüzdelerine etkisinin istatistik bakımdan önemli olmadığı tespit edilmiştir. Açık tozlanmaya bırakılan genotiplerde baş pozisyonu gözetmeksizin yapılan incelemelerde 'Vural No: 6' ve 'Bayrampaşa' sırasıyla 288 (a) ve 273 (a) tohum adedi/baş değeri ile en yüksek değere sahip olmuştur. 'Kıbrıs Karası' çeşidinin ise en yüksek bin dane ağırlığına (56 g) ve çimlenme yüzdesine (%79,71) sahip tohumlar ürettiği tespit edilmiştir. Açık tozlanan genotiplerde en güçlü korelasyonun ise bin dane ağırlığı ile çimlenme yüzdesi arasında olduğu görülmüştür. İzolasyon uygulaması yapılan 'Sakız' ve 'Vural No: 6' genotiplerinde tohum adedi/baş değerlerinde önemli ölçüde düşüşler görülmüştür. Aynı şekilde suni tozlama yapılan tüm genotiplerde de bu oran düşmüştür. 20 gün süreyle +4°C'de depolanan polenlerde yapılan canlılık testlerinde ise polenlerde canlılığının önemli ölçüde düştüğü tespit edilmiştir. Bununla beraber polenlerin kendilemelerde ve melezlemelerde kullanılma potansiyellerini koruduğuna kanaat getirilmiştir.;Enginar, Yerli Çeşitler, Çiçek Biyolojisi, Döllenme Biyolojisi, Tohum Üretimi, Tohum Kalitesi.;Artichoke, Domestic Varieties, Floral Biology, Reproductive Biology, Seed Production, Seed Quality.Öğe Bazı yerli ve yabancı bamya genoti plerinde melezler ve ebeveynlerin verim, verim komponentleri ve kalite özellikleri üzerinde araştırmalar(Ege Üniversitesi, 1998) Düzyaman, Eftal; Vural, Hüseyin1995 - 1997 yılları arasında yürütülen çalışmalarda yerli ve yabancı kaynaklı toplam 48 bamya genotipinin introdüksiyonu yapılmıştır. ABD, Hint, Afrika, Türkiye, İtalya ve Japonya genotiplerinden özellikle ABD ve Hint ticari çeşitleri yüksek verim özellikleri ile dikkati çekmişlerdir. Ebeveyn seçimi amacıya uygulanan 'Faktör' ve 'Hiyerarşik Cluster' analizi, melezleme programına seçilen ebeveynlerde yüksek bir varyabil itenin bulunmasını sağlamıştır. 'Faktör' analizi özellikler arasında ilişkilerden yararlanarak çok sayıda özelliğin birarada incelenmesine olanak vermiş, bu da genotiplerin çok yönlü incelenmesini kolaylaştırmıştır. "Hiyerarşik Cluster" analizi ise genotipleri benzerliklerine göre gruplamış ve birbirlerine daha az benzeyen genotiplerin ebeveyn olarak seçilmesini sağlamıştır. Ayrıca 'Cluster' analizi Türkiye'de yetişen bamyaların Afrika kıtası kökenli oldukları yönündeki yorumların doğrulanmasına olanak vermiştir. Melezler ve ebeveynleri üzerinde yapılan çalışmalarda incelenen özelliklerin çoğunlukla aditif genlerin kontrolünde olduğu, ancak aditif olmayan genlerin de etkili oldukları belirlenmiştir. Özellikle farklı ekojeografik bölgelerden temin edilen genotiplerin melezlenmesi ile iyi ebeveynin üzerinde heterosis etkileri görülmüştür. Özellikle Hindistan, ABD ve Türkiye genotipleri aralarındaki kombinasyonların verim özelliklerinde heterosis etkileri dikkati çekmiş, ancak aditif etkiler verim özelliklerini arttırmak bakımından yeterli bulunmuştur. Yerli genotiplerin verim haricinde diğer birçok özelliğinin de iyileştirilmesine ihtiyaç duydukları göz önüne alındığında, aditif genleri tek bir çeşitte toplayarak kombinasyon ıslahına gidilmesinin daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Çalışmada yer almamakla birlikte, bir bamya ıslahı programına entegre edilmesi gereken diğer bitkisel ve kalite özellikleri, iç piyasanın ihtiyaçları da göz önüne alınarak tartışılmıştırÖğe Bazı yerli ve yabancı bamya genotiplerinde melezler ve ebeveynlerin verim, verim komponentleri ve kalite özellikleri üzerinde araştırmalar(Ege Üniversitesi, 1998) Düzyaman, Eftal; Vural, Hüseyin1995 - 1997 yılları arasında yürütülen çalışmalarda yerli ve yabancı kaynaklı toplam 48 bamya genotipinin introdüksiyonu yapılmıştır. ABD, Hint, Afrika, Türkiye, İtalya ve Japonya genotiplerinden özellikle ABD ve Hint ticari çeşitleri yüksek verim özellikleri ile dikkat çekmişlerdir. Ebeveyn seçimi amacıyla uygulanan - Faktör' ve - Hiyerarşik Cluster' analizi, melezleme programına seçilen ebeveynlerde yüksek bir varyabilitenin bulunması sağlanmıştır. - Faktör' analizi özellikler arasında ilişkilerden yararlanarak çok sayıda özelliğin bir arada incelenmesine olanak vermiş, bu da genotiplerin çok yönlü incelenmesini kolaylaştırmıştır. - Hiyerarşik Cluster' analizi ise genotipleri benzerliklerine göre gruplamış ve birbirlerine daha az benzeyen genotiplerin ebeveyn olarak seçilmesini sağlamıştır. Ayrıca 'Cluster' analizi Türkiye'de yetişen bamyaların Afrika kıtası kökenli oldukları yönündeki yorumların doğrulanmasına olanak vermiştir. Melezler ve ebeveynleri üzerinde yapılan çalışmalarda incelenen özelliklerin çoğunlukla aditif genlerinin kontrolünde olduğu, ancak aditif olmayan genlerin de etkili olduğu belirlenmiştir. Özellikle farklı ekojeografik bölgelerden temin edilen genotiplerin melezlenmesi ile iyi ebeveynin heterosis etkileri görülmüştür. Özellikle Hindistan, ABD ve Türkiye genotipleri aralarındaki kombinasyonların verim özelliklerinde hererotis etkileri dikkati çekmiş, ancak aditif etkiler verim özelliklerini arttırmak bakımından yeterli bulunmuştur. Yerli genotiplerin verim haricinde diğer birçok özelliğinin de iyileştirilmesine ihtiyaç duydukları göz önüne alındığında, aditif genleri tek bir çeşitte toplayarak kombinasyon ıslahına gidilmesinin daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Çalışmada yer almamakla birlikte, bir bamya ıslahı programına entegre edilmesi gereken diğer bitkisel ve kalite özellikleri, iç piyasanın ihtiyaçları da göz önüne alınarak tartışılmıştır.Öğe Çeşme kavunu ıslahı projesi: I. farklı Çeşme kavunu populasyonlarının verim ve kalite özelliklerinin karşılaştırılması(Ege Üniversitesi, 2010) Duman, İbrahim; Düzyaman, EftalÇesme Kavunu, Cucumis melo, yerel köy çesitleri, genetik kaynaklar.;Çesme Melon, Cucumis melo, local landraces, genetic resources.;Çesme Yarımadasından toplanan 22 farklı Çesme Kavunu genetik materyali 2009 üretim sezonunda, Çesme-Çiftlikköy ve E. Ü. Ziraat Fakültesi Menemen Arastırma Uygulama ve Üretim Çiftligi'nde olmak üzere iki bölgede tarla denemesine alınmıstır. Agırlıkları genellikle 2 kg dolaylarında degisen ve yuvarlaga yakın olan Çesme Kavunu populasyonlarının, birbirlerinden çok farklı meyve sekillerine ve renklerine sahip olabildikleri belirlenmistir. Ege-8, Ege-10 ve Ege-15 olarak adlandırılan Çesme Kavunu populasyonları Çesme Bölgesi denemesinde ticari kontrol çesitlerine göre daha iyi verim özelliklerine sahip olmuslardır (p 0.05). Benzer sekilde Ege-7-1, Ege-13 ve üreticinin kontrol çesidi Çesme Bölgesinde (p 0.05), Ege-15 ise Menemen Bölgesinde (p 0.05) panelistlerden yüksek tat skorları elde etmislerdir. Her iki bölgede de tat skoru, briks{486} degeri ile pozitif bir korelatif iliski göstermistir (p 0.01). Çalısmada Çesme Kavunu populasyonlarına ait verim, meyve kalitesi ve tat özelliklerinin birbirlerinden çok farklı olabilmesi ve bölgeler bazında güçlü genotip {604} çevre interaksiyonu göstermesi, Çesme Kavunu ıslah hatlarının Çesme Bölgesinde gelistirilmesi gerektigine isaret etmektedir. Bu strateji aynı zamanda Çesme Kavununa ait genetik materyalin tarla kosullarında korunmasına da olanak verebilecek niteliktedir.Öğe The effects of different plant densities and nitrogen levels on some macro and micro element contents of okra(Selcuk Journal of Agriculture and Food Sciences, 2018-07-09) Yoldaş, Funda; Ceylan, Şafak; Elmacı, Ö .Lütfü; Duman, İbrahim; Düzyaman, Eftal; Özge, MuratField trials were conducted in two locations: the training fields of the Ege University Odemis Vocational High School and Ege University, Menemen Research, Application and Production Farm, where the effects of different plant densities and nitrogen levels on macro and micro element contents of okra (Abelmoschus esculentus L.) were investigated. The experiments were conducted using a split-plot design with three replicates, where the main plots consisted of nitrogen applications and sub-plots of plant densities. Nitrogen fertilizers were applied in the form of urea and ammonium nitrate. Five differ-ent nitrogen levels (0, 40, 80, 120 and 160 kg N ha-1) and two different dis-tances between rows (15 cm * 70 cm and 25 cm * 70 cm) were tested. Macro and micro nutrients in fruits and leaves were determined. The N content of the leaves increased with higher nitrogen levels in the Odemis location. The max-imum nitrogen content in leaves was determined at the 80 kg N ha-1 application in this location. Additionally, the content of Mg, Zn, and Mn in the leaves and P, Ca, Mg, Fe, and Zn in fruits significantly affected nitrogen doses at the Odemis location. The Mg, Cu and Zn uptake of leaves and Zn content in fruit when compared to the control parcel significantly affected nitrogen doses at Menemen.Öğe The effects of different plant densities and nitrogen levels on some macro and micro element contents of okra(2018) Yoldaş, Funda; Ceylan, Şafak; Elmacı, Ömer Lütfü; Duman, İbrahim; Düzyaman, Eftal; Özge, Murat…Öğe Eski yerel domates populasyonlarının organik koşullar altındaki performanslarının belirlenmesi(Ege Üniversitesi, 2013) Kaya, Seçkin; Düzyaman, EftalBu çalışma, 2008 ve 2009 yıllarında Bornova ve Menemen lokasyonlarında, yerel sofralık domates populasyonlarının organik tarıma uygunlukları ve organik çeşit geliştirme amacıyla kullanım olanaklarının araştırılması amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla, çeşitli kaynaklardan elde edilen 33 farklı domates genotipi taranmıştır. Domates genotipleri iki lokasyonda da açık tarla koşullarında, tesadüf blokları deneme desenine göre, her tekerrürde 30 bitki olacak şekilde organik tarım şartlarında yetiştirilmiştir. Bitkiler damla sulama yöntemi ile sulanmış ve gübreleme kompost çayı kullanılarak yapılmıştır. 2 yıl ve 2 ayrı lokasyonda kurulan denemelerde, verim, meyve çap ve boyu, meyve rengi, toplam suda çözünebilir kuru madde, titre edilebilir asit, C vitamini miktarı, meyve suyunda pH ve EC, bitkilerin yaprak alanı indeksi değerleri, oluşturulan biyokütle, nispi büyüme oranı, parsellerdeki yabancı ot miktarları, bitki vejetatif aksamındaki azot, fosfor ve potasyum miktarları belirlenmiştir. Elde edilen ortalama değerlere göre; verim açısından kontrol çeşitleri genellikle üstün performans sergilemişlerdir. Ancak, TR49646, PI6203302 GI, TR72500 ve Ege-3 genotipleri gösterdikleri yüksek ve kararlı verim değerleri ile bu özellik açısından umutvar bulunmuştur. Bu çeşitler sahip oldukları bu genetik potansiyel bakımından ileride yürütülecek organik ıslah programlarında kullanılabilir. Diğer yandan, genotipler çok çeşitli meyve kalite özellikleri sergilemişlerdir. TR69155 genotipi, sahip olduğu suda çözünebilir kuru madde ve C vitamini miktarı bakımından umutvar olarak belirlenmiştir TR40581 yaprak alanı bakımından, TR62573 vejetatif biyokütle ve nispi büyüme oranı bakımından, Ege-5 ve Ege-6 genotipleri ise besin maddelerinin etkin kullanımı bakımından umutvar özellikler sergilemişlerdir. Çalışmada, genotip {604} lokasyon ve genotip {604} yıl interaksiyonları önemli bulunmuştur. Ancak bu önem seviyesi genotiplerin önem seviyesine göre çok düşük kalmaktadır.;Domates, yerel populasyonlar, organik tarım, organik ıslah, çeşit geliştirme.;Tomato, local populations, organic farming, organic breeding, cultivar development.Öğe Farklı ekocoğrafik kökenli bamya genotiplerinin morfolojik varyabilitesi üzerinde bir araştırma(2002) Düzyaman, Eftal; Vural, HüseyinAfrika, Hindistan, ABD, Türkiye, Pakistan ve Japonya orijinli bamya genotiplerinin değerlendirilmesi amacıyla 29 farklı özelliğe dayanan dendo-gramlar hazırlanmıştır. Çalışmada yer alan pek çok genotip orijinlerine bağlı bir gruplaşma göstermiş ve geçişmeler sınırlı olmuştur. Özellikle Hindistan, Batı Afrika, Türkiye, ABD ve Nijerya kaynaklı genotipler çalışmanın her iki yılında da ayrı ayrı gruplaşma göstermişlerdir. Hindistan kaynaklı genotipler birbirlerine en çok benzeyen genotipler olarak dikkat çekerken, özellikle Batı Afrika kaynaklı genotipler çalışmada en büyük varyabiliteye sahip olmuşlardır. Türkiye bamyalarının da yüksek varyabiliteye sahip oldukları belirlenmiştir. Değerlendirilen materyalde yüksek düzeyde orijine özgün yapının varlığı ve gruplaşmalar arası benzerliklerin düşüklüğü bamya germplasm kaynaklarının değiştokuşunun sınırlı olmasına bağlanmıştır. Mevcut genetik kaynakların bamya ıslah programlarına entegre edilme olanakları da tartışılmıştır.Öğe Farklı iri etli domates genotiplerinin depolama sürelerinin belirlenmesi üzerinde araştırmalar(Ege Üniversitesi, 2012) Altun, Aşkın; Düzyaman, EftalBeef domates, ıslah, depolama, kalite.;Beef tomatoes, breeding, storage, quality.;İri etli domatesler uzun yıllardır tüketiciler tarafından görünümü ve bilhassa lezzetinden dolayı begenilerek tüketilmektedir. Bu tiplerde karsılasılan en büyük sorunlardan biri kısa olan depolama ömrü olmaktadır. Çalısmada sonbahar ve ilkbahar olmak üzere iki üretim döneminde serada yetistirilmis olan farklı genotiplere ait beef tipi domates meyveleri Subat- Mart ve Haziran-Temmuz aylarında 5°C sıcaklıkta %85-90 oransal nem kosullarında 15 gün süreyle depolanmıstır. Depolama öncesi ve 15 günlük depoma süresince 5'er günlük aralıklarla depodan çıkarılan meyve örneklerinde meyve sertligi, rengi, kuru madde, suda çözünebilir kuru madde (SKM), titre edilebilir asit (TA) miktarı, pH degeri, C vitamini, toplam fenol miktarı ve antioksidan aktivitesi degisimleri belirlenmistir. Her iki üretim döneminde de bazı genotiplerin bu kalite parametreleri bakımından üstün özelliklere sahip oldukları, hibrit çesitlerinden daha yüksek degerler verdigi görülmüstür. Bu domates genotiplerin depolanabilirlik özelliklerinin ortaya konması, ileride yeni çesitlerin ıslahında önemli olacagı düsünülmektedir.Öğe İki farklı domates çeşidinin (Lycopersicon esculentum Mill. ) in vitro koşullarında sürgün rejenerasyon yetenekleri üzerinde araştırmalar(Ege Üniversitesi, 1993) Düzyaman, Eftal; Tanrısever, Aliîn vitro koşullarında organogenetik kallus dokusunun belirmesi proliferasyon ve organogenesis göstermesi sonucunda ıslah hatlarının kurulmasına izin veren variyant bitkiciklerin elde edilmesi şansı vardır. Ancak bunun için kallus dokusu üzerinde yeterli sayıda sürgün re jenerasyonunun başarılması zorunludur. Düzenlenen birçok çalışma ile sürgün re jenerasyonu üzerinde etkili bazı önemli faktörler belirlenmiştir. En İyi koşulların biraraya getirildiği durumda organogenetik kallus başına maksimum 4 sürgün/kallus değerine ulaşılmıştır. Elde edilen sürgünlerin köklendirilip "Somaklonal Variyasyonlar"' m tarla koşullarında izlenmesi çalışmaların devamını oluşturacak tır. Elde edilen bulguları şu şekilde özetlemek mümkündür: 1. Kallus dokusunun organ ogenetik aktivitesini kültür süresince devam ettirmesi sağlanabilmiştir. Yeşil doku üzerinde sürgün re jenerasyonu esas olarak iki şekilde meydana gelmektedir: a) toplu halde lokal rejenerasyon ve b) bireysel farklılaşmalar. Kallus yüzeyinde beliren hücresel organizasyonlar farklılaşmanın yüzey dokusundan meydana geldiğine işaret etmektedir. Kallus proliferasyonu ile sürgün re jenerasyonu arasında net bir bağlantı bulunamamıştır. Yeşil kallus dokusu organogene sis göstermiş ancak ters dikilen hipokotillerin apikal kısımlarında beliren beyaz doku tüm kültür boyunca en ufak bir farklılaşma göstermemiştir. 2. Kültür ortamına düz (gövdedeki durumunun aynı), ters (gövdedeki durumunun tersi) ve yatay yerleştirilen hipokotiller ile düz (üst yüzeyleri üste gelecek şekilde) ve ters (alt yüzeyleri üste gelecek şekilde) yerleştirilen yaprak ve kotiledonlar arasında kallus proliferasyonu ve sürgün rejene rasyonu bakımından farklı tepkiler gözlenmiştir. Düz ve yatay hlpokotlllerde ters hipokoti İlere göre kallus proliferasyonu bakımından kültür sonuna kadar devam eden bir 50üstünlük izlenmiştir. Ancak sürgün rejenerasyonu bakımından ters dikim yapılan hipokotillerde sadece bir "gecikme" söz konusu olmuştur. Ayrıca, ters dikilen hipokotillerde meydana gelen köklen- melere paralel olarak sürgün rejenerasyonunun da artış gösterme sinin, köklerin olumlu etkilerinden kaynaklanabileceği tartışılmıştır. Yaprak ve kotiledonlarda ise dikim şekilleri farklı etkimektedir; ters dikilen (alt yüzeyleri üstte) düz dikilenlere (üst yüzeyleri üstte) göre kallus proliferasyonu ve sürgün rejenerasyonu bakımından kesin bir üstünlük sağlamıştır. Sürgün rejenerasyonu, hipokotillerdekine benzer şekilde "gecikmeli" olarak meydana gelmemiştir. 3. önerilen iki ayrı rejenerasyon sistemi arasında kallus ve sürgün oluşumuna izin vermeleri bakımından önemli farklılıklar görülmüştür. Bu durum, bir taraftan genotipik ihtiyaçların farklılığına işaret ederken diğer taraftan hazır sistemlerin kendi koşullarımızda başarı ile kullanabileceğimizi de göstermiştir. 4. Zayıf gelişen donör fidelerin (2200-2300 lüks'te gelişen) eksplantları rejeneratif yeteneklerini önemli ölçüde yetirmektedirler. Bunlar ile kurulan kültürlerde başarı sağlanamamıştır. - 5. Farklı iki çeşide (Rio Grande ve Brigade) ait yaprak, kotiledon ve hipokotil eksplantları sürgün rejenerasyon yetenekleri bakımından çeşitler düzeyinde bir fark meydana getirmişlerdir. Ancak, her İki çeşide ait eksplantlar yaprak> kotiledon>hipokotil şeklinde bir sıra takip etmişlerdirÖğe Impact of Nitrogen Levels and Planting Density on the Growth and Yield of Okra (Abelmoschus esculentus L. Moench)(2021) Düzyaman, Eftal; Yoldaş, Funda; Duman, İbrahim; Ceylan, Şafak; Elmacı, Ömer LütfüThe study was carried out to the effects of different plant densities and nitrogen levels on okra yieldand plant development. Field trials were conducted in two locations, the training fields of the EgeUniversity, Ödemiş Research and Training area, and Ege University Faculty of Agriculture,Menemen Research and Training Farm. The field layout was a split-plot design with 3 replicates,where main plots consisted of nitrogen applications and sub-plots of plant densities. Fertilizer wasapplied in the form of Triple Superphosphate, Potassium Sulfate, Urea and Ammonium Nitrate.Five different nitrogen levels (F1: 0, F2: 40, F3: 80; F4: 120 and F5: 160 kg N ha-1) and two differentrows spacing (PD1: 15 cm×70 cm and PD2: 25 cm×70 cm) have been tested. Yield and yieldcomponents, plant height at flowering, height of the first fruits, the number of leaves, the numberof branches, the number of days from sowing to first flowering, the number of days from sowing tofirst harvest, plant height, foliation status, total yield, yield of plant, average fruit weight, fruitlength, fruit diameter have been noted in the field experiments. Total yield ranged from 5923.8 to12888.9 kg ha-1at the Ödemiş location, while it was 3363.3-5009.2 kg ha-1at the Menemen location.In conclusion, the highest yield is taken from F2 in both plant densities in Ödemiş. In Menemen,the highest yield is taken from the dose of F3 (80 kg Nha-1) and F4 (120 kg Nha-1).Öğe İn vitro’da kültüre alınan enginar sürgün uçlarında sağlıklı gelişim oranını arttırma olanakları üzerinde bir araştırma(2010) Alp, Hüsamettin Aycan; Düzyaman, Eftal; Özzambak, ErcanBu çalışma, in vitro’da kültüre alınan enginar sürgün uçlarında gerek enfeksiyon gerekse kararmalarla meydana gelen kayıpları azaltmak amacıyla düzenlenmiştir. Sterilizasyon işleminde ek bir aşama olarak fungisit uygulanması ile sağlıklı gelişen eksplant oranını arttırmak mümkün olmuştur (p?0.01). Sterilizasyon işlemine ek olarak, MS besin ortamına gümüş nitratın doğrudan katılması da sağlıklı sürgün gelişimini arttırmaktadır (p?0.01). Bu çalışmaya göre, 10’ar dakika süreyle %6’lık Captan ve ardından %0.5 sodyum hipoklorit uygulaması ile sterilize edilen enginar sürgün uçlarının 100 $mgl^ {-1}$ gümüş nitrat içeren ortama dikilmeleri ile en fazla sayıda sağlıklı gelişen bitkicik (%61) elde edilebilmektedir (p?0.01).Öğe Kabak üretiminde farklı anaç-kalem kombinasyonlarının bitki büyümesi, verim ve meyve kalitesi üzerine etkilerinin belirlenmesi üzerine bir araştırma(Ege Üniversitesi, 2015) Düzyaman, Eftal; Alan, Özlem; Derman, Zeynep Ege; Şen, FatihBu çalışma, aşılı fide ile karpuz yetiştiriciliğinde büyümenin, meyve kalitesinin ve verimin anaç kalem kombinasyonlarına göre değişimini belirlemek amacıyla, 2012- 2014 yıllarında E.Ü. Ödemiş MYO arazi ve laboratuarları ile E.Ü.Z.F. Bahçe Bitkileri labaratuvarlarında yürütülmüştür. Çalışmada, anaç materyali olarak iki adet Cucurbita maxima {604} Cucurbita moschata F1 hibrit anacı ('Shintoza' F1 ve 'Obez' F1) ve bir adet Lagenaria siceraria anacı 'Macis' kullanılmıştır. Bu anaçlara aşılanacak ticari çeşitler olarak ise, yörede çiftçilerin beğenisini kazanmış olan 'Anthem' F1 ve 'Crimstar' F1 seçilmiştir. Anaç ve kalemler arasında tüm kombinasyonlarda yapılan aşılamanın yanı sıra, çalışmada kontrol olarak, 'Anthem' ve 'Crimstar' çeşitlerine ait aşısız fideler ile çeşit üstüne çeşit aşılı fideler kullanılmıştır. Kabak anacı üzerine aşılama ile karpuzlarda bitki büyüme özelliklerinden ana gövde uzunluğu, ana gövde üzerindeki boğum sayısı, yan gövde sayısı ve kök kuru madde oranında her iki çeşitte de istatiksel açıdan anlamlı artışlar olmuştur. Çalışmada her iki çeşidin meyve boyutlarında kabak anacı üzerine aşılama sonrasında istatiksel anlamda artışlar olmuştur. Bununla birlikte kabuk kalınlığı, suda çözünebilir kuru madde miktarı, pH, sertlik, fruktoz, glikoz, sakkaroz, toplam şeker, antioksidan aktivitesi, renk özelliklerinden parlaklık, kroma ve hue değerlerinde aşılama sonrasında ya çeşitlerden birinde ya da üretim dönemlerinin birinde değişim olmuştur. Kabak anacı üzerine aşılama sonrasında ortalama meyve ağırlığı, bitki başına meyve sayısı ve bitki başına verim istatiksel bakımdan önemli derecede artmıştır. Bu artışın oranı çeşitlere ve erkenci ve geççi üretim dönemlerine göre değişiklik göstermiştir. Özellikle de C. maxima {604} C. moschata melezi anaçlar olan 'Shintoza' F1 ve 'Obez' F1 daha çok verim artışı sağlamıştır. Bu çalışma sonuçlarına göre, bölgelere ve yetiştirme şekline uygun, verim yanında kalite özeliklerinin de yüksek olduğu anaçkalem kombinasyonlarının belirlenmesinin önemli olduğu sonucuna varılmıştır.;Karpuz, aşılı fide, verim, kalite, anaç kalem kombinasyonu.;Watermelon, grafting, yield, quality, rootstock-scion combination.Öğe Marul Üretiminde Ekim Öncesi Tohum Uygulamalarının Çimlenme Fide Çıkışı verim ve Bazı Kalite Özelliklerine Etkisi(1995) Duman, İbrahim; Eşiyok, Dursun; Düzyaman, Eftal…Öğe Organik koşullardaki uzun yıllık ekim nöbetinde kışlık ve yazlık sebze türlerinin performansının değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2016) Düzyaman, Eftal; Duman, İbrahimOrganik parselde uzun yıllık ekim nöbeti deseni oluşturulmasına yönelik planlanan bu çalışmada, ön bitki olarak yetiştirilen brokoli, bakla, fiğ ve nadas (= doğal vejetasyon) parsellerindeki bitkilerin toprağa karışımından sonra yapılan sakız kabağı ve kapya biber üretimindeki verim ve kalite değişimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, E.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde 7 yıldan beri sürdürülen "Organik Üretim" alanında yürütülmüştür. Brokoli ön bitki parsellerinde birim alan verim değeri ile bazı kalite özellikleri belirlenmiştir. Brokoli hasatından sonra tüm ön bitki parsellerindeki bitkiler toprağa karıştırıldıktan sonra aynı parsellerde yapılan sakız kabağı ve kapya biber üretiminde de ön bitki ve gübreleme parsellerine göre birim alan verim değerleri ile bazı kalite özellikleri değerlendirilmiştir. Çalışmada, brokoli parselinde her iki deneme yılında da gübreleme uygulamasına bağlı olarak yüksek toplam verim (2517 ve 1963 kg/da) elde edilmiştir. Ön bitki üretiminden sonra da birim alana en fazla yaş ot miktarı yine brokoli parselinden (4382 ve 3137 kg/da) karıştırılmıştır. Ön bitki sonra yetiştirilen kabak üretiminde gübre uygulaması önemsiz bulunurken, en yüksek verim fiğ parselinden (2379 kg/da) elde edilmiştir. Kapya biber üretiminde ise organik gübre uygulaması ile birim alan verim değerinde önemli iyileşme (3371 kg/da) sağlanırken yine fiğ ön bitki parselinde en yüksek verim değerine (3410 kg/da) ulaşılmıştır. Hem kabak hem de biber meyve kalite özellikleri bakımından ise ön bitki parselleri ve gübre uygulamaları arasında önemli bir fark belirlenmemiştir. Ancak en yüksek biber salça verim değerine (1390 kg/da) yine fiğ parselinde ulaşılmıştır. Ana bitki üretim parsellerinde yapılan yabancı ot tür ve miktar değerlendirmesinde ise brokoli parselinde kanyaş ve tarla sarmaşığı, fiğ parselinde de tarla sarmaşığı, topalak ve çayır otu en düşük oranda tespit edilmiştir. Çalışma sonunda, organik sakız kabak ve kapya biber üretiminde ön bitki olarak fiğ üretimi yapılmasının yararlı olacağı, birim alan gelirinin artırılması bakımından da brokoli üretiminin tercih edilebileceği sonucuna varılmıştır.;Organik, ekim nöbeti, ön bitki, kabak, biber, verim, kalite.;Organic, crop rotation, pre-crop, zucchini, pepper, yield, quality.Öğe Stability of yield performance of some processing tomato genotypes(2002) Düzyaman, Eftal; Vural, HüseyinTürkiye'de sanayi domatesi yetiştiriciliğinin yaygınlaştığı Marmara ve Ege bölgelerinde toplam dört çevrede örneklenen 21 sanayi domatesi genotipinin verim özelliklerine ilişkin stabilite değerleri incelenmiştir. Bu amaçla introdûksiyon çalışmaları tamamlanmış genotiplerin verim değerlerinden oluşan veri setine 'rank analizi' uygulanmıştır. NDM 055, Marzanpeel, XPH 5720, Dianapeel, Maxilandia ve özellikle Brixy genotiplerinin tüm çevrelerde stabil verim verdikleri belirlenmiştir. Hibrit tohum ithalatının üretim masraflarım büyük ölçüde artırdığı düşünüldüğünde, orta düzeyde verim değerlerine sahip olmalarına karşın (genel ortalama olan J0867 kg/da'a yakın) hibril olmayan Rio Fuego ve $T_2$ Improved genotiplerinin bölgeler itibarı ile stabil verim değerlerine sahip olmalarının Türk salça endüstrisinin ilgisini çekeceği düşünülmüştür. Bazı stabil olmayan hibrit genotiplerin bazı çevrelerde mükemmel verim değerlerine ulaşması, spesifik çevreler için özel adaptasyon çalışmalarına ihtiyaç olduğunu göstermiştir.Öğe Türkiye enginar gen kaynaklarının tuzluluğa toleranslılık bakımından taranması(Ege Üniversitesi, 2008) Zeybekoğlu, Emrah; Düzyaman, Eftal; Özzambak, Ercan; Yararbaş, Rıfat TarıkArtichoke, clone selection, breeding, NaCl, stress conditions.;Enginar, klon seleksiyonu, ıslah, NaCl, stres koşulları.;Türkiye'de olduğu gibi Dünyada enginar yetiştiriciliği özellikle Akdeniz sahil şeridinde yayılmış durumdadır. Bu nedenle enginar, birçok durumda düşük kaliteli sulama suyu ile sulanmakta ve tuzlu yetiştiricilik koşullarında strese maruz kalmaktadır. Bu durum enginar bitkisinin yetiştiricilik sırasındaki performansını da etkilenmektedir. Bu araştırmada, Ege ve Marmara bölgelerinden koleksiyonu yapılan ve halen Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçesinde muhafaza edilen ve aralarında 'Sakız', 'Bayrampaşa', '8 ve 6 nolu' klonlar, 'Kıbrıs Karası' ve 'Kıbrıs Erkenci'nin de bulunduğu birçok yerli ve yabancı klon, NaCl ile oluşturulan 6 ve 9 dS/m EC tuzluluk stersine karşı aseptik koşullarda taranmışlardır. Oluşturulan kültürlerde klonların, yaş ve kuru ağırlık bakımından tuzluluk stresine karşı farklı tepkiler göstermişlerdir. 6 ve 9 dS/m NaCl'ün oluşturduğu stres koşullarına benzer tepkiler veren klonlar arasında özellikle Sakız ve Bayrampaşa'ya ait birçok klon (3, 6, 8, 11, 15, 16, 19, 22, 53, 62, 75, 84 ve 85) incelenen bu parametreler bakımından ön planda yer almıştır. Bu klonlarla ilgili elde edilen bulguların tarla koşullarında da geçerli olup olmadığı test edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Çalışmaların devam ettirilmesi durumunda, ileriki ıslah çalışmalarında bu klonların genetik donör olarak kullanılmaları olanaklı hale gelebilecektir. Küresel iklim değişimi göz nüne alındığında benzer klonların kuraklık stresi bakımından da araştırılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.