Yazar "Gökçe, Göksel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bakterilerde dışa-atım pompası yolu ile antimikrobiyal direnç gelişimini saptamada mikrodilüsyon yöntemi ve bis-benzimidin kullanımı(Ege Üniversitesi, 2013) Özer, Canan; Ermertcan, Şafak; Gökçe, Göksel; Yılmaz Köz, F. FerdaBakterilerde uzun yıllardır bilinen direnç mekanizmalarına son zamanlarda dısa-atım (efluks) pompa sistemleri eklenmistir. Bakterilerdeki dısa-atım pompa sistemleri transport proteinlerinden olusur. Bu transport proteinleri antimikrobiyal ilaçları aktif olarak hücre dısına atarak ilacın hedefine ulasmasını engellemektedir. Bu çalısmada, gram negatif bakterilerde bulunan dısa-atım pompalarına, PA?N, CCCP ve tiyoridazinin etkilerinin mikrodilüsyona dayalı pratik bir yöntem ve Bisbenzimid (Bb) maddesi kullanılarak arastırılması amaçlanmıstır. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D. Bakteriyoloji Laboratuvarında izole edilmis olan 24 adet gram-negatif bakteri kökeni (6 Escherichia coli, 6 Klebsiella pneumoniae, 6 Pseudomonas aeruginosa, 6 Acinetobacter baumannii) çalısmaya alındı. Bakteri kökenleri gerekli islemlerden sonra çalısmaya uygun süspansiyonlar haline getirildi. Bu süspansiyonlar 96 kuyucuklu siyah mikropleytlere aktarıldı. Daha sonra kuyucuklara PA?N, CCCP ve tiyoridazin ile Bb eklendi. Kuyucuklardaki floresans degerleri mikropleyt okuyucu kullanılarak belirlendi. Bu çalısmada, gram negatif bakterilerde dısa-atım pompaları üzerine en belirgin inhibitör etki PA N ile elde edildi. Egri altında kalan alana göre yapılan karsılastırmada, PA?N'nin en fazla inhibisyonu A. baumannii dısa-atım pompalarına gösterdigi saptandı. PA?N'nin en az etki gösterdigi bakteri ise K. pneumoniae oldu. CCCP'nin dısa-atım pompalarını inhibe etmedigi hatta bisbenzimid'in dısa-atımını arttırdıgı görüldü. Tiyoridazinin ise dısa-atım pompa aktivitesi üzerine etki göstermedigi sonucuna varıldı. Bakterilerde dısa-atım pompalarını inhibe eden maddeler enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde yeni bir adım olacaktır. Ancak bu inhibitör maddelerin insanlar üzerine toksik etkilerinin olmaması ve farmakokinetik özelliklerinin uygun olması gerekmektedir. Bu konuda daha çok sayıda arastırmaya ihtiyaç vardır. Bu tez çalısmasında kullanılan yöntemi pratik olması, uygulama kolaylıgı ve kısa sürede kantitatif sonuç alınması nedeniyle diger arastırmacılar tarafından kullanılabilecegini düsünüyoruz.Öğe Balon anjiyoplasti uygulanan tavşanlarda taurinin LOX-1 reseptör ekspresyonu üzerine etkileri(Ege Üniversitesi, 2008) Gökçe, Göksel; Kerry, Zeliha|Lektin benzeri okside düşük yoğunluklu lipoprotein reseptörü (LOX-1), yüksek oranda aterojenik LDL’nin damar endotel hücrelerine bağlanması ve internalize olmasından sorumlu temel reseptördür. Bu çalışma, balon hasarı ve oksidatif stresin tavşan ilyak arterinde LOX-1 ekspresyonu üzerine etkilerinin, ve bu etkilerin taurin tarafından düzenlenmesinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Balon hasarı, ilyak arterde aortik bifurkasyonun 2-3 mm önünde oluşturulmuştur. Oksidatif stres, özgül bir glutatiyon sentez inhibitörü olan butiyonin sülfoksiminin (BSO, 75 mg/kg b. wt., s.c) 15 gün uygulanmasıyla oluşturulmuştur (BSO grubu, n = 5). Taurin, içme suyu içinde % 1 oranında (ağ / hac) tek başına ya da BSO varlığında uygulanmıştır (Taurin Gubu ve BSO+taurin grubu, n = 5). Plasebo grubuna ve sadece taurin uygulanan gruba BSO çözücüsü olarak 4 ml % 0.9 NaCl verilmiştir. Orta kulak arteri kanüle edilerek hayvanların kan basınçları ölçülmüştür. Kan örneklerinde glutatiyon, okside glutatiyon, glutatiyon peroksidaz, katalaz ve malondialdehid düzeyleri spektrofotometrik olarak ölçülmüştür. Neointimal hiperplazinin büyüklüğü hematoksilin ve eozin ile boyanmış arter segmentlerinde incelenmiştir. Düz kas hücreleri intimal alandaki varlığı α-aktin antikoru ile saptanmıştır. LOX-1 ekspresyonu, immunohistokimyasal olarak belirlenmiş, LOX-1 protein ve gen ekspresyon düzeyleri Western Blot analizi ve kantitatif RT-PCR ile hesaplanmıştır. Taurin, BSO tarafından baskılanan plazma antioksidanlarının düzeylerini geriye çevirmiştir ve BSO’nun kan basıncında oluşturuduğu artışı baksılamıştır. Plasebo grubunda % 29,9 olan stenoz yüzdesi BSO grubunda % 72’ye çıkmıştır. Bu artışı, taurin % 42’ye geriletmiştir (ANOVA; BSO ve BSO+taurin; P <0,001; n =5). LOX-1 reseptörünün BSO grubunda hem intimal hem de medyal alanda eksprese olduğu gösterilmiştir. Taurin, BSO grubunda LOX-1 gen ekspresyonundaki artışı azaltmıştır. (ANOVA; BSO ve BSO+taurin; P <0.01; n = 5). Sonuçlarımız balon hasarı oluşturulmuş tavşan ilyak arterinde stenoz yüzdesi ve LOX- 1 ekspresyonunun oksidatif stresteki artışla korelasyon içinde olduğunu göstermiştir. Taurinden restenozun önlenmesinde terapötik olarak faydalanılabilir.Öğe Balon anjiyoplasti uygulanan tavşanlarda taurinin LOX-1 reseptör ekspresyonu üzerine etkileri(Ege Üniversitesi, 2008) Gökçe, Göksel; Kerry, ZelihaLektin benzeri okside düşük yoğunluklu lipoprotein reseptörü (LOX-1), yüksek oranda aterojenik LDL'nin damar endotel hücrelerine bağlanması ve internalize olmasından sorumlu temel reseptördür. Bu çalışma, balon hasarı ve oksidatif stresin tavşan ilyak arterinde LOX-1 ekspresyonu üzerine etkilerinin, ve bu etkilerin taurin tarafından düzenlenmesinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Balon hasarı, ilyak arterde aortik bifurkasyonun 2-3 mm önünde oluşturulmuştur. Oksidatif stres, özgül bir glutatiyon sentez inhibitörü olan butiyonin sülfoksiminin (BSO, 75 mg/kg b. wt., s.c) 15 gün uygulanmasıyla oluşturulmuştur (BSO grubu, n = 5). Taurin, içme suyu içinde % 1 oranında (ağ / hac) tek başına ya da BSO varlığında uygulanmıştır (Taurin Gubu ve BSO+taurin grubu, n = 5). Plasebo grubuna ve sadece taurin uygulanan gruba BSO çözücüsü olarak 4 ml % 0.9 NaCl verilmiştir. Orta kulak arteri kanüle edilerek hayvanların kan basınçları ölçülmüştür. Kan örneklerinde glutatiyon, okside glutatiyon, glutatiyon peroksidaz, katalaz ve malondialdehid düzeyleri spektrofotometrik olarak ölçülmüştür. Neointimal hiperplazinin büyüklüğü hematoksilin ve eozin ile boyanmış arter segmentlerinde incelenmiştir. Düz kas hücreleri intimal alandaki varlığı Ü-aktin antikoru ile saptanmıştır. LOX-1 ekspresyonu, immunohistokimyasal olarak belirlenmiş, LOX-1 protein ve gen ekspresyon düzeyleri Western Blot analizi ve kantitatif RT-PCR ile hesaplanmıştır. Taurin, BSO tarafından baskılanan plazma antioksidanlarının düzeylerini geriye çevirmiştir ve BSO'nun kan basıncında oluşturuduğu artışı baksılamıştır. Plasebo grubunda % 29,9 olan stenoz yüzdesi BSO grubunda % 72'ye çıkmıştır. Bu artışı, taurin % 42'ye geriletmiştir (ANOVA; BSO ve BSO+taurin; P <0,001; n =5). LOX-1 reseptörünün BSO grubunda hem intimal hem de medyal alanda eksprese olduğu gösterilmiştir. Taurin, BSO grubunda LOX-1 gen ekspresyonundaki artışı azaltmıştır. (ANOVA; BSO ve BSO+taurin; P <0.01; n = 5). Sonuçlarımız balon hasarı oluşturulmuş tavşan ilyak arterinde stenoz yüzdesi ve LOX-1 ekspresyonunun oksidatif stresteki artışla korelasyon içinde olduğunu göstermiştir. Taurinden restenozun önlenmesinde terapötik olarak faydalanılabilir.Öğe Ergotiyoneinin sıçanlarda cıva (II) ile uyarılan oksidatif doku hasarı ve vasküler reaktivite değişiklikleri üzerine etkilerinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2013) Makay, Özer; Arun, Mehmet; Gökçe, GökselCıvanın oksidatif strese neden olarak çeşitli organ ve dokularda oksidatif hasar oluşturduğu bir dizi çalışmada gösterilmiştir. Bununla birlikte, cıvaya in vivo kronik maruziyetin vasküler yanıtların endotelyal modülasyonu üzerindeki etkileri hakkındaki bilgiler yetersizdir. Çalışmada cıvaya düşük konsantrasyonda kronik maruziyetin sıçan torasik aortasındaki endotele bağlı yanıtlar üzerindeki etkileri ve bu etkilerin doğal bir antioksidan olan ergotiyonein ile modülasyonu incelenmiştir. Sonuçlarımız, ergotiyoneinin, düşük doz cıva ile uyarılan endotel disfonksiyonunu, nitrik oksiti süperoksit anyon yıkımından koruyarak önleyebildiğini göstermektedir.;Oksidatif stres, ergotiyonein, vasküler reaktivite, cıva, endotelyum, izole organ banyosu, kronik civa maruziyeti, sıçan.;Oxidative stress, ergothioneine, vascular reactivity, mercury, endothelium, isolated organ bath, chronic mercury exposure, rat.Öğe İnsan prostat kanseri hücre hatlarında STAMP1 ve STAMP2 genlerinin susturulmasının hücre poliferasyonu üzerine etkisi ve androjen reseptörü uyarılması ile ilişkisinin araştırılması(Ege Üniversitesi, 2016) Korkmaz, Ceren Gönen; Arun, Mehmet Zuhuri; Gökçe, Göksel; Sevin, GülnurProstat kanseri dünyada erkeklerde morbidite ve mortaliteye en çok neden olabilen ikinci kanser türüdür. Prostatın altı transmembran protein ailesi üyelerinden olan STAMP1, STAMP2 ekspresyonlarının prostat kanserinde arttığı bilinmektedir. LNCaP prostat kanseri araştırmalarında yaygın olarak kullanılan lenf düğümü metastazı hücre hattıdır. Bu çalışmamızda STAMP1 ve STAMP2 susturulmasının hücre büyümesi üzerine etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla çalışmamızda gerçek zamanlı hücre büyümesini incelemeyi sağlayan xCELLigence sisteminden yararlanılmıştır. STAMP1 ve STAMP2 susturulması günlere bağlı olarak artacak şekilde başarı ile gerçekleştirilmiştir. STAMP1 ve STAMP2 susturulması hücre büyümesinde 72 saat içinde herhangi bir değişiklik meydana getirmemiştir. Zamana bağlı değişen şekilde STAMPlerin hücre büyümesi üzerine etkilerini inceleyen çalışmalar STAMPlerin etkilerinin anlaşılmasına katkıda bulunabilir.;Prostat kanseri, LNCaP, xCELLigence, STAMP.;Prostate cancer, LNCaP, xCELLigence, STAMPs.Öğe Oksidasyon stres oluşturulan izole sıçan torasik aortasında vazodilatör ve vazokonstriktör ajanlara verilen yanıtlar ve nitrik oksit sentez inhibisyonunun bu yanıtlara etkisi(Ege Üniversitesi, 2002) Gökçe, Göksel; Kerry, Zeliha[Abstract Not Available]Öğe Oral uygulamaya yönelik b-bloker içeren katı lipit nanopartiküllerinin hazırlanması, farmakokinetik profillerinin ve kardiyovasküler etkilerinin değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2015) Gökçe, Evren H.; Gökçe, GökselNanoparticles, Nebivolol, hypertension, bioavailability, cardiovascular system.;Nanopartikül, Nebivolol, hipertansiyon, biyoyararlanım, kardiyovasküler sistem.;Proje kapsamında hipertansiyon tedavisinde oral olarak kullanılabilecek Nebivolol içeren katı lipit nanopartiküllerin (KLNler) geliştirilmesi ve nebivololün antihipertansif etkinliğinin arttırılması ve etkinliğinin ölçülmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Arteryel kan basıncının normal sayılan sınırların üstüne çıkması olarak ifade edilen hipertansiyon önemli bir sağlık sorunudur. Nebivololün karaciğerden ilk geçiş etkisine uğramasını önleyebilecek ilaç taşıyıcı formülasyonun geliştirilmesi önemlidir. Oral yolla uygulanan KLN'lerin; etkin maddenin çözünürlük/dissolüsyonunu arttırarak, karaciğerden ilk geçiş etkisini azaltarak, lenfatik drenajla dolaşıma katılarak ve ilacın gastrointestinal kanalda daha uzun süre kalmasını sağlayarak, ilaç etkinliğini arttırdığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Projemiz üç aşamalı olarak planlanmıştır. İlk olarak, nebivololün oral yol ile kullanılabilecek polietilen glikol (PEG) ve kitosan oligosakkarit laktat ile kaplı KLN'ler geliştirilmiştir. İkinci aşamada hücre kültürü ve farmakokinetik çalışmalar yapılmıştır ve ilacın biyoyararlanımı konvansiyonel dozaj şekliyle karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Üçüncü aşamada geliştirilen formülasyonun etkinliği, sağlıklı ve hipertansiyon oluşturulmuş hayvanlarda incelenmiştir. Kan basıncı, kalbin kontraktil gücü, kalbin atım hızının ve vasküler reaktivitenin belirlenmesi ile ilgili fonksiyonel çalışmalar yürütülerek ve kandan oksidatif stres parametreleri tayin edilmiştir. Son olarak homojenize edilmiş kalp ve damar dokularından ilgili proteinler ve bu proteinleri sentezleyen gen ekspresyonları moleküler düzeyde incelenmiş ve reaktif oksijen türlerinin düzeyleri konvansiyonel dozaj şekliyle karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bu projede nebivololün KLNler içinde hazırlanmasıyla oral biyoyararlanım arttırılmıştır. Hipertansiyon tedavisi için daha az dozla yan etkilerin de azaltılacağı bir alternatif sunarak hasta uyunucunun da artması beklenmektedir. Bu çalışmada kullanılan teknik büyük-ölçekli üretime uygun, etkin ve güvenilir formülasyonların geliştirilmesine olanak verecektir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda yeni bir ilaç taşıyıcı sistem olan nebivolol yüklü KLNlerin, hipertansiyon tedavisinde yeni umut olacağını düşünüyoruz.Öğe Posidonia oceanica türünün fenolik bileşenlerinin, validasyonu stabilitesi, antioksidan kapasitesi ve olası topikal formülasyonların değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2016) Gökçe, Göksel; Haznedaroğlu, M. Zeki; Homan Gökçe, EvrenPosidonia oceanica (Posidoniaceae) Akdeniz'de yayılış gösteren fanerogamlardandır. Bitki içeriğindeki fenolik bileşikler araştırılmış; ferulik asit, kaffeik asit, şikorik asit gibi antioksidan ve antikarsinojenik etkilerle denenen bileşenler analiz edilmiştir. Ekolojik tehdit altındaki türün önemine bağlı çok sayıda kültüre alma çalışması mevcuttur. Bu proje ile bitkinin ekstraksiyon öncesi saklama koşulları ile ekstraksiyon metotları validasyonu, radikal süpürücü kapasitesi ve olası topikal formülasyonları araştırılmıştır. Ekstrelerde en çok fenolik bileşik sıvı azotta getirilen örneklerde bulunmuştur. Bununla beraber deniz suyu içerisinde getirme yönteminde de ana bileşen yakın miktarda bulunmuştur. Ekstraksiyon yöntemlerinde fraksiyonlu ekstraksiyon yöntemi ile açık şekilde daha fazla ve miktarda madde elde edilebilmiştir. Bu nedenle formülasyon ve aktivite çalışmaları için bu ekstraksiyon yöntemi ile ekstre hazırlanmıştır. Elde edilen ekstre ile %2 konsantrayonda organojel formülasyonu hazırlanmıştır. Formülasyon komparatör antioksidan olarak kullanılan Ü- tokoferol'ün yaklaşık 1/3'ü oranında antioksidan kapasitedir. Stabilite çalışmalarında 6 ay sonunda total ekstre ve hazırlanan ekstreli formülasyon için total antioksidan kapasite değerlerinde sırasıyla % 3.7 ve % 2.8 azalma göstermiştir. Viskozite profilleri formülasyonun oda koşullarında 6 ay stabil olduğunu göstermiştir.;Posidonia oceanica, Fenolik bileşikler, Ekstraksiyon, validasyon, Formülasyon, Total antioksidan kapasite.;Posidonia oceanica, Phenolic compounds, Extraction, Validation, Formulation, Total antioxidant capacity.Öğe Tavşan lens epitelyum hücrelerinde telomer devamlılığı ve oksidatif stresin rolü(Ege Üniversitesi, 2014) Kerry, Zeliha; Gökçe, Göksel; Özşarlak Sözer, Gönen; Topçu, ZekiCataract, lens, oxidative stress, BSO, glutathione, taurine.;Göz lensinin opaklaşması olarak tanımlanan katarakt tüm dünyada körlük nedenlerinin yaklaşık %40'ını oluşturmaktadır. Katarakt ameliyatı en güvenilir ameliyatlardan biri olarak kabul edilmekle birlikte önemli oranda komplikasyonlara neden olmaktadır. Ayrıca hastaların %30-50'sinde 2 yıl içerisinde tekrar opaklaşma gelişmekte ve lazer tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır. Oksidatif stresin katarakt oluşumuna neden olan en önemli faktörlerden biri olduğu bilinmektedir. Normalde lenste yüksek oranda glutatyon bulunmaktadır. Gözde glikasyon oranının yüksek olması ve UV ışınlarına maruziyet nedeniyle ve yaşlılıkla birlikte özellikle diyabetin eşlik ettiği durumlarda oksidan denge bozulmakta ve katarakt gelişimine neden olmaktadır. Önerilen projede BSO uygulaması redükte GSH, total GSH düzeylerini ve GSH/GSSG oranın azaltmış ve taurin bu azaltmayı tersine döndürmüştür. BSO uygulaması okside glutatiyonun (GSSG) düzeyini değiştirmemiştir. BSO uygulaması MDA düzeylerini artırmış ve taurin bu artışı tersine döndürmüştür. Elde edilen bulgular lens dokusu için çok önemli bir antioksidan olan ve yaşla birlikte düzeyi azalan taurinin diyetle alımının katarakt sürecinin yavaşlatılmasında önemli bir yeri olabileceğini düşündürmektedir.;Katarakt, lens, oksidatif stres, BSO, glutatiyon, taurin.Öğe Türkiye'de yayılış gösteren zostera türlerinden elde edilen total ekstrelerin antidiabetik ve antioksidan aktivitelerinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2011) Gökçe, Göksel; Haznedaroğlu, M. ZekiZostera noltii, zostera marina, fenolik bileşikler, antidiyabetik aktivite.;Zostera noltii, zostera marina, phenolic compounds, antidiabetic activity.