Yazar "Ateş, Halil" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Afak ve psödofak olgularda renk görmenin değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 1991) Ateş, Halil; Menteş, JaleÖZET 1988-1991 yılları arasında Ege üniversitesi Tıp Fakülte si Göz Hastalıkları Anabilim Dalı 'nda, toplam 245 olguya Farnsworth-Munsell 100-Hue Testi yapılmıştır. Bu olgulardan 25'i kontrol grubu, 150 si de çalışma grubu olarak alındı. Çalışma grubu 25 af ak, 25 ÜV absorbabl olmayan iol, 100 UV absorbabl iol takan olgulardan oluşuyordu. Olgulardan 99 tanesine (% 66 ) ameliyat yapılacak göze, 107 tanesinde ( % 78.4 ) ise diğer göze F-M 100 Hue Testi ya pılarak renk görme patolojisi yönünden kontrol yapılmıştır. Kataraktlı olgularda mavi -sarı, gözlüklü afak olgularda mor-kırmızı,iol'li olgularda mavi sarı renk def ekti ortaya çıkmıştır. UV absorbabl olanlar ile olmayan iol 'ler arasında belirgin fark çıkmamıştır. Kanımızca UV absorbabl iol 'ler tam anlamıya normal lens in yerini alamamıştır.UV geçişinin normal lense göre fazla olması retinanın etkilenim şansını artırmaktadır. Uzun dönemde yapılacak karşılaştırmalı çalışmalar retina ve makuladaki etkilenimi ortaya koyabilir. Katarakt ameliyatının ne zaman yapılacağı konusunda kabul edilen "hastanın entelektüel düzeyine göre az gördüğü zaman" görüşü üzerinde düşünmek gerekir. 42Öğe Behçet hastalığında arka segment bulguları(2001) Erakgün, Tansu; Ateş, Halil; Üretmen, Önder; Andaç, KutayAMAÇ: Behçet hastalığında arka segment tutulumunu incelemek. GEREÇ VE YÖNTEM: Behçet hastalığı tanısıyla izlenen 59 hastanın (40 erkek, 19 kadın) 114 gözü retrospektif olarak değerlendirildi. BULGULAR: Hastaların yaşları 18-51 (ort. 35.8 ± 7.8) arasındaydı. İncelenen 114 gözün 78'inde (%68) retina patolojisine rastlandı. Olguların 12'sinde tek taraflı, 31'inde ise iki taraflı retina bulguları saptandı. Retina patolojisi saptanan gözlerde makula ödemi (%29.5), vaskülit (%27), optik atrofi (%25.6) en sık gözlenen retina bulguları idi. Fundus floresein anjiyografisinde, damar geçirgenlik artışına ve makula ödemine bağlı hiperflöresans ve optik disklerde atrofiye bağlı erken hipofloresansı izleyen, geç hiperfloresansın en sık rastlanan anjiyografik patoloji olduğu görüldü. SONUÇ: Behçet hastalığının doğal seyrinde, gözün arka segment bulguları yüksek oranda saptanmaktadır. Gelişen görsel olumsuzlukları önlemek, tedaviyi zamanlamak ve yönlendirmek için bu bulguların tespiti ve değerlendirilmesi önemlidir.Öğe Clinical features and treatment results of Fuchs uveitis syndrome(2022) Yarımada, Semir; Barış, Mine; Değirmenci, Cumali; Ateş, Halil; Güven Yılmaz, SuzanPurpose: The study aims to evaluate the clinical features and treatment results of patients with Fuchs uveitis syndrome (FUS). Methods: A retrospective chart review was carried out for all the FUS patients who were treated and followed up at the Uvea Unit of our clinic between 2008 and 2019. Demographic data of all patients and best corrected visual acuity (BCVA), intraocular pressure (IOP) values, anterior and posterior segment examination findings at the time of diagnosis, and the complications along with medical and surgical treatments were analyzed. Results: The mean age of 56 patients included in the study was 40.19±9.69 (20–66) years and the mean follow-up period was 25.91±33.86 (1–154) months. The mean BCVA was 0.43±0.73 (0–3.1) LogMAR, and the mean IOP value was 17.75±9.64 (8–52) mmHg. At the time of admission, 19.6% patients were under systemic immunosuppressive treatment with corticosteroid and/or immunomodulator agents. The most common presenting symptoms were visual disturbance and blurriness (39.2%). Moreover, the most common complications were cataracts (53.5%) and IOP elevation (26.7%). Phacoemulsification was performed in 50% of eyes with cataracts, and BCVA showed a statistically significant increase postoperatively (p<0.0001). While pressure could be controlled with medical treatment in 73.3% of eyes with high IOP, 26.7% of eyes required glaucoma surgery. BCVA was found <2.10 logMAR in 20% eyes with glaucoma at the last visit. Conclusion: In eyes with FUS, the most common presenting symptom was visual loss and blurriness and the most common complications were cataract and IOP elevation. While the surgical treatment of cataracts can be successfully performed, blindness may develop in eyes with glaucoma despite treatment. Therefore, early diagnosis is essential to prevent unnecessary steroid use in these cases.Öğe Delphi perimetrisi: Glokomda görme alanı değerlendirmesinde pratik bir yöntem olarak geçerliliği(1998) Erakgün, Tansu; Ateş, Halil; Ateş, Yeşim; Haznedaroğlu, GünayAMAÇ: Delphi perimetri programı, Humphrey ve Octopus Görme Alanı Analizörü ile yapılabilen ve ortalama 1 dakikada, yüksek hassasiyetteki, sabit 4 noktanın eşik değerlerinin tesbiti ile istatistiksel tahmini görme alanını veren glokoma spesifik bir bilgisayar programıdır. Bu çalışmada, ortalama 15 dakika süren ve glokom tanısı koymada oldukça sık kullanılan Humphrey otomatize perimetrisinin Statpac programı ile Delphi programının bire bir karşılaştırması yapıldı. GEREÇ ve YÖNTEM: Kırkbeşi primer açık açılı glokom (PAAG), 2'si oküler hipertansiyon tanısıyla izlenen 15'l erkek, 32'si kadın toplam 47 hastanın 79 gözü S-30/2 Threshold ve Delphi perimetrileri ile, ortalama deviasyon (MD) ve ortalama duyarlılık (MS) açısından karşılaştırıldı ve sonuçlar Pearson'ın korelasyon katsayısı ile bire bir değerlendirildi. Ayrıca S-30/2 Threshold programının glokom yarıalan testi (glaucoma hemifield test- GHT) temel alınarak Delphi perimetrisinin sensitivite ve spesifitesi saptanmaya çalışıldı. BULGULAR: MD için sonuç korelasyon katsayısı 0,82 (p<0,001), MS için 0,85 (p<0,001) ile anlamlı bulundu. S-30/2 programına göre patolojik kabul edilen 48 görme alanına karşılık, tahmini görme alanında bunlara karşılık gelen 28 hasta mevcuttu. Buna göre sensitivite % 58,4 bulundu. S-30/2 programına göre normal kabul edilen 31 görme alanına karşılık, bunlara karşılık gelen 31 hasta saptandı. Buna göre spesifite %100 olarak belirlendi. SONUÇ: Otomatize perimetrilerde eşik testlerinin uzun süreleri göz önüne alındığında, yorgunluk etkisi ile test içi kısa dönem dalgalanmalarının özellikle yaşlı ve glokomu ilerlemiş hastalarda testin sonucunu etkileyeceği varsayılarak, Delphi perimetrisinden bu hastalarda yararlanılabileceği düşünülmekle birlikte, testin sensitivitesinin düşüklüğü, önemli sayıda olgunun ilk tanıda atlanacağı anlamına gelmektedir. Bu da, testin geçerliliğini önemli oranda düşürmektedir.Öğe Effect of tropicamide on laser flare meter measurements in patients with pseudoexfoliation(2019) Yılmaz, Suzan Güven; Karaca, Irmak; Onay, Melis Palamar; Ateş, Halil…Öğe Fuchs heterokromik iridosiklit hastalarında kornea biyomekaniği ve kornea değerlendirilmesi(2022) Yarımada, Semir; Değirmenci, Cumali; Palamar, Melis; Yılmaz, Suzan Güven; Ateş, HalilAmaç: Bu çalışmanın amacı Fuchs heterokromik iridosiklit (FHİ) tanılı gözler ile sağlıklı diğer gözlerin kornealarının ve kornea biyomekanik özelliklerinin karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Fuchs heterokromik iridosiklit tanılı 14 göz (Grup 1) ve sağlıklı diğer gözler (Grup 2) çalışmaya dâhil edildi. Tüm hastalara detaylı bir oftalmolojik bakıyı takiben Ocular Response Analyzer korneal biyomekanik özellikler ve speküler mikroskobi ile santral korneal kalınlık (SKK), korneal endotelyal hücre dansitesi (KEHD) değerlendirildi. Bulgular: En iyi düzeltilmiş görme keskinliği ve intraoküler basınç istatistiksel olarak benzerdi (p değerleri sırasıyla 0,077 ve 0,557). Korneal biyomekanik parametreleri olan korneal histerezis, korneal resiztans faktör, IOPcc ve IOPg değerleri her iki grupta istatistiksel olarak benzerdi (p değerleri sırasıyla; 0,521, 0,817, 0,980 ve 0,980 idi). Ortalama santral korneal kalınlık Grup 1’de 555,57±42,95 (467-626) mikron ve Grup 2’de 556,5±37,04 (480-623) mikron olarak saptandı (p=0,959). Ortalama korneal endotel hücre dansitesi Grup 1’de 2313±420,22 (1271-2717) ve Grup 2’de 2404,42±326,75 (1566-2834) hücre/mm2 saptandı (p=0,626). Sonuç: Sağlıklı gözler ile Fuchs Heterokromik İridosiklit tanılı gözler karşılaştırıldığında kornea biyomekanik parametreleri ve korneal endotel hücre dansitesi arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Bu sonuçlar literatürdeki birçok çalışma ile çelişmekte olup daha geniş vaka serileri ile yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Humphrey Swedish Interactive Threshold Algorithm (SITA) yöntemiyle Humphrey Standart Tam Eşik Değeri (Threshold) yöntemlerinin karşılaştırılması(2001) Deli, Belgin; Ateş, Halil; Üretmen, Önder; Andaç, KutayAMAÇ: Swedish Interactive Thresholding Algorithm (SITA) görme alanı yöntemini standart full threshold (standart tam eşik değeri- STED) yöntemiyle süre, güvenilirlik ve duyarlılık açısından karşılaştırmak GEREÇ VE YÖNTEM: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları ABD Glokom biriminde primer açık açılı glokom (PAAG) tanısı veya glokom şüphesi ile takip edilen 180 olgu (88 erkek, 92 kadın) çalışmaya dahil edildi. Tüm olgulara her iki görme alanı stratejisi (SITA ve STED) de uygulandı. BULGULAR: Çalışma kapsamına alınan 180 olgunun 43'ünün test sonuçları güvensiz kabul edilerek analizlere 137 olgu dahil edildi. Ortalama test süresi SITA'da 7.39±1.36 dakika, STED testinde ise 15.12±2.20 dakika idi, bu fark istatiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.0001). SITA programının STED programına göre süreyi % 50.6 oranında azalttığı saptandı. Mean deviasyon ve patern standart deviasyon açısından iki test arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmedi ( p>0.05 ). Bu iki test, testlerin güvenilirlik kriterlerine uygun yapılması, testin duyarlılığı ve görme alanı kriterleri açısından karşılaştırıldığında aralarında anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0.05). Görme alanındaki her bir nokta eşik değeri bakımından bire bir karşılaştırıldığında ortalama eşik değerinin SITA' da STED' den 0.97 dB (-2.58 - -3.80 dB) daha yüksek olduğu saptandı (p<0.0001). SONUÇ: SITA' nın test süresinin STED' e göre daha az olmasına rağmen, bu testin güvenilirlik açısından STED ile karşılaştırılabilir olduğu saptandı. Çalışmamızın sonuçları SITA stratejisinin glokomun tanısında ve takibinde rutin kullanılabileceğini düşündürmektedir.Öğe Olası Herpetik Ön Üveitlerde Göz İçi Basıncı Yüksekliğinin Sıklığı ve Prognozu(2016) Karaca, Irmak; Güven, Suzan Yılmaz; Ateş, HalilAmaç: Herpetik ön üveitlerde göz içi basınç yüksekliğinin (GİB) sıklığını saptamak ve klinik özelliklerinin prognoza olan etkisini araştırmak.Gereç ve Yöntem: Herpetik ön üveit tanısı alan hastalara ait tıbbi kayıtlar retrospektif olarak incelendi. Hastalar GİB normal seyreden (Grup 1), oküler hipertansiyon (OHT) saptanan (Grup 2) ve glokom gelişenler (Grup 3) olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Klinik sonuç ile klinik bulgular arasındaki ilişki araştırıldı. Bulgular: Altmış altı hastanın (32 kadın, 34 erkek) 66 gözü çalışmaya dahil edildi. Ortalama yaş 49.2±18.9 yıl, ortalama takip süresi 20.7±23.2 ay idi. İzlem sırasında 41 gözde (%62.1) GİB yüksekliği saptandı. Bunların 14 (%34.1)'ünde glokomatöz optik sinir defekti geliştiği görüldü. Yedi gözde (%50) GİB medikal tedavi ile kontrol altına alınırken 7 göze cerrahi uygulandı. Gruplar karşılaştırıldığında ön kamara reaksiyon şiddeti, atak sayısı, rekürrens sıklığı açısından farklılık göstermezken (p=0,332, p=0,098, p=0,457; Mann Whitney U test), granülomatöz keratik presipitatların (KP) varlığı OHT saptananlarda, korneal vaskülarizasyon gelişimi ise glokom gelişenlerde anlamlı yüksek bulundu (p=0.041, p:0.003; ki-kare testi).Sonuç: Herpetik ön üveitli hastalarda GİB yüksekliği oldukça sık (%62.1) olarak görülmekte ancak bunların az bir kısmı (%17.1) cerrahi girişim gerektirmektedir. Çalışmada klinik özellikler içerisinde granülomatöz KP varlığı oküler hipertansiyon sıklığında artış ile, korneal vaskülarizasyon varlığı ise hastalığın ciddiyeti ve uzun seyrinin bir göstergesi olarak artmış glokom riski ile ilişkili bulunmuştur.Öğe Primer Açı Kapanması Glokomu: Cerrahi Tedavi(2017) Ateş, Halil; Güven, Suzan YılmazAçı kapanması glokomunun zamanında tanısı ve doğru tedavisi, görmenin korunması için kritik öneme sahiptir. Cerrahi tedavi, tıbbi ve lazer tedavisine rağmen yetersiz göz içi basıncının kontrolü ile beraber optik sinir ve görme alanı hasarının devam ettiği durumlarda endikedir. Bu makalede primer açı kapanması glokomunda cerrahi tedavinin endikasyonları, komplikasyonları ve teknik özellikleri tartışılacaktır.Öğe Primer Açık Açılı Glokomlu Hastalarda %0.005Latanoprost / %0.5 Timolol Maleat ile %2Dorzolamid /%0.5 Timolol Maleat Sabit Kombinasyonlarının 24 Saatlik Göz İçi Basıncına Etkileri.(2012) Yüce, Berna; Yılmaz, Suzan Güven; Andaç, Kutay; Ateş, Halil…Öğe Selektif lazer trabeküloplasti ve lazer iridotominin tıbbi tedaviye uyum problemi olan hastalarda başarı oranının incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2012) Ateş, HalilAMAÇ: Oküler hipertansiyon ve açık açılı glokomu olan hastalarda Selektif Lazer Trabeküloplastinin (SLT) etkinliğini ve güvenirliğini başlangıç tedavi olarak araştırmak ve tedavi başarısını etkileyen faktörleri incelemek. GEREÇ-YÖNTEM: 2008-2011 yılları arasında SLT tedavisi uygulanan 63 hastanın 114 gözüne ait kayıtlar retrospektif olarak incelendi. SLT uygulanacak hastalardan çalışmaya yeni tanı almış ve herhangi bir nedenden dolayı anti-glokomatöz ilaç kullanamayan oküler hipertansiyonu (OHT), primer açık açılı glokomu (PAAG), eksfolyatif glokomu (EG), PG'u olan hastalar alındı. YAG lazer iridotomi uygulanan 3 hasta ilaç kullanan hastalar idi, her hastanın sadece bir gözüne Nd:YAG lazer iridotomi yapılarak sonuçlar diğer göz ile karşılaştırıldı. Komplikasyonsuz katarakt cerrahisi dışında herhangi bir göz içi cerrahisi geçiren hastalar çalışma dışı bırakıldı. 360° SLT tedavisi uygulandıktan sonra hastalar 1.gün, 1.ay, 3.ay ve daha sonra 3 ay aralıklarla takip edildiler. Takiplerde GİB'i yüksek seyreden hastalara tekrar SLT uygulandı veya ilaç tedavisi başlandı. YAG lazer uygulananlarda ilaç sayısı değişmedi. SLT tedavisi ve tolere edilebilen tıbbi tedavi ile hedef GİB değerinde düşüş elde edilemeyen hastalara glokom ameliyatı planlandı. BULGULAR: Çalışmaya alınan 29'u (%46) erkek, 34'ü (%54) kadın 63 hastanın yaş ortalaması 58,8±11,71(20-72) yıl olarak saptandı. 51 (%81) hastanın her iki gözüne, 12 (%19) hastanın ise tek gözüne olmak üzere toplam 114 göze SLT tedavisi uygulandı. Hastalar ortalama 19,2±5,8 (12-30) ay takip edildiler. SLT öncesi GİB ortalaması 25,6±3.27mmHg olan hastaların ortalama takip sonunda GİB değerleri 17.46±2.15mmHg'ya düşüş gösterdi. Takip süresi içinde 114 gözün 18'nde (%15,78) hedef basınca ulaşılamadığı için en az bir kere daha SLT yapıldı, 11 göze (%9,6) ise ilaç tedavisi başlandı. Alt grup incelemesinde OHT'lu 59 gözde %32, PAAG'lu 23 gözde %30, EG'lu 16 gözde %35 ve PG'lu 16 gözde %31 GİB düşüşü sağlandı. SLT'ye bağlı önemli bir yan etki gözlenmedi. YAG lazer iridotomi yapılan gözlerin tümüne Krukenberg çizgisi düzeyi başlangıçta grade 3-4 iken, lazer sonrası 12. Ayda 1 gözde grade 4 idi ve diğer gözlerde grade-2 düzeyinde idi. Göz içi basınçları arasında ND: YAG lazer öncesi ve sonrası bir fark bulunamadı. SONUÇ: Açık açılı glokom ve OHT olan hastalarda SLT tedavisi güvenilir ve etkili başlangıç tedavi seçeneğidir. Nd:YAG lazer iridotomi, pigmenter glokomi, olan hastalarda açiğa çıkan pigmentin kornea endoteli ve iridokorneal açı yapılar üzerinde birikimini yavaşlatmaktadır.;Göz içi basıncı, açık açılı glokom, oküler hipertansiyon, selektif lazer trabeküloplasti, SLT, YAG lazer iridotomi.Öğe Treatment results of standalone XEN-45 implantation in patients with primary and secondary open-angle glaucoma(2022) Erbey, Meryem; Barış, Mine; Ateş, Halil; Yılmaz, Suzan GüvenPurpose: The purpose of this study was to evaluate the treatment results and complications of XEN-45 microstent implan- tation in open-angle glaucoma. Methods: In this study, 17 eyes of 17 patients who underwent XEN-45 implantation with 0.2 mg/cc mitomycin-c between June 2016 and February 2018 were retrospectively examined. Pre- and post-operative best-corrected visual acuity (BCVA), intraocular pressure (IOP), number of antiglaucomatous drugs, endothelial cell count (ECC), retinal nerve fiber layer (RNFL) thickness, number of post-operative needlings, and post-operative complications were evaluated. Results: The mean age of the patients (11 M, 6 F) was 62.6±19.8 (29–94) years and mean follow-up period was 16.8±3.5 (12–21) months. The mean IOP which was 27.6±6.0 (21–40) mmHg before glaucoma surgery decreased significantly to 14.1±3.3 3.4 (8–20) mmHg at the last visit (p<0.001). The number of antiglaucomatous drugs was 3.9±0.8 (2–5) preopera- tively and 1.7±1.3 (0–3) at the final examination (p=0.001). Pre-operative BCVA was 0.78±0.99 LogMAR and 0.8±0.99 LogMAR at the last visit (Wilcoxon test, p=0.99). The ECC was 2356.8±533.3 (1635–3275) cells/mm2 preoperatively and 2338.7±472.7 (1712–3178) cells/mm2 at the last visit and did not show statistically significant difference (p=0.470). The pre- and post-op- erative RNFL thickness measurements were 61.4±11.8 (43–82) ?m and 61.3±11.5 (45–82) ?m at the last visit, respectively (p=0.764). Needling was required in 4 (23.5%) eyes. Post-operative complications were observed in four eyes (23.5%). In the early post-operative period (?1 month), shallow anterior chamber and hypotony were detected in 1 eye and were treated medically. As late complications (>1 month), Tenon’s cyst in two eyes and fibrotic bleb in one eye were observed. Conclusion: XEN-45 implant surgery in open-angle glaucoma patients is an effective surgical procedure for IOP control. With preserved visual acuity and ECC, causing no devastating complications, it can also be considered as a very safe option in open-angle glaucoma cases.Öğe Viskokanalostomi: Erken dönem sonuçlarımız(2003) Ateş, Halil; Üretmen, Önder; Andaş, Kutay; Onay, Melis PalamarAmaç: Viskokanalostomi yapılan açık açılı glokom olgularında elde edilen erken dönem sonuçları değerlendirmek Yöntem: Göz içi basıncı (GİB) tıbbi tedavi ile kontrol altına alınamayan 42 olgunun 42 gözüne Viskokanalostomi uygulandı. Olguların operasyon öncesi ve sonrası en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri, göz içi basınç değerleri, kullandıkları antiglokomatöz ilaç sayıları, görme alanı muayeneleri ile ön ve arka segment bulguları kaydedildi. Operasyon sırasında ve sonrasında gelişen komplikasyonlar saptandı. Ek tıbbi veya cerrahi tedavi almaksızın 21mmHg ve altında GİB'na ulaşılması tam başarı olarak kabul edildi. Sınırlı başarı ise ek tıbbi tedavi ile 21mmHg ve altında GİB'na ulaşılması olarak tanımlandı. Bulgular: Operasyon sonrası ortalama takip süresi 10.59±4.52 ay (6- 17 ay) idi. Operasyon öncesi ortalama GİB 24.88±8.39 mmHg (16-60mmHg) idi. Bu GİB değeri, operasyon sonrası 1. ayda %32.2, 3. ayda %37.3, 6. ayda %36.3 ve 12. ayda da %33.7 oranında azaldı (p<0.01). Operasyon sonrası 1. ayda %66.6 oranında tam başarı, %97.6 oranında ise sınırlı başarı elde edilirken, bu oranlar 12. ayda sırası ile %50 ve %81.81 olarak gerçekleşti. Operasyon sırasında hiçbir olguda ciddi bir komplikasyon gelişmedi. Operasyon sonrasında iki olguda mikroskopik hifema gelişti. İki olguya daha önceden var olan senil kataraktın ilerlemesi nedeni ile katarakt cerrahisi endikasyonu konuldu. Takip süresince 2 olguya Nd: YAĞ laser gonyopankçır uygu-landı. Tartışma: Erken dönem sonuçlarımız Viskokanalostomi ile açık açılı glokom olgularında düşük komplikasyon oranları ile GİB ve kullanılan ilaç sayısında operasyon öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı azalma elde edilebildiğini göstermektedir.