Yazar "Soydan, Saliha" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2. Radikal prostatektomi materyallerinde histolojik prognostik faktörler ve parsiyel örnekleme yöntemleri üzerine bir çalışma(2002) Doganavsargil, Basak; Hekimgil, Mine; Şimşir, Adnan; Cal, Cag; Soydan, Saliha…Öğe Bölgemizdeki T-hücre ve NK/T-hücreli non-Hodgkin lenfomalar(Ege Üniversitesi, 2005) Soydan, SalihaGİRİŞ: T-ve NK-hücreli lenfomalar, Non-Hodgkin lenfoma (NHL)'ların nadir görülen alt tiplerindendir. Tüm malign lenfoma (ML)'ları oluşturan NHL ve alttiplerinin ve Hodgkin lenfoma (HL)'nın dağılımı belirgin coğrafik farklılıklar göstermektedir. Özellikle T- ve NK-hücreli lenfomalar ve bunların bazı alttipleri, Doğu ülkelerinde Batı ülkelerine göre yüksek oranda gözlenmektedir. Bu çalışmada, belirgin coğrafik farklılıklar gösteren T- ve NK-hücreli lenfoma ve alttiplerinin, dünya üzerinde farklı konumda olan Türkiye'deki insidansı araştırılmış ve elde edilen veriler Doğu ve Batı ülkelerindekilerle karşılaştırılmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalına 1997-2004 yılları arasında ulaşmış ve WHO sınıflamasının uygulandığı 1303 ML olgusu saptanmıştır. Bunlar içinde yer alan 120 T- ve NK-hücreli lenfoma olgusu çalışma kapsamına alınmıştır. Olgulara ait hemotoksilen & eozin ve immunhistokimyasal boyaların uygulandığı preparatlar gözden geçirilmiştir. Gerekli olanlara streptavidin-biotin peroxidaz yöntemiyle CD56, granzim-B ve EBV uygulanmıştır. Olgulara ait yaş, cinsiyet ve tümörün primer tutuluş yerini kapsayan klinik bilgiler yeniden değerlendirilmiştir. BULGULAR: Anabilim Dalımızda saptadığımız 1303 ML'nın %80.3'ü NHL ve %19.7'si HL'ya aittir. ML'ların %88.5'i B-hücreli, %11.5'i T-hücreli tiptedir. T-hücreli NHL'ların %20.8 (tüm NHL'ların %2.4'ü)'i prekürsör T-ALL/LBL, %79.2 (tüm NHL'ların %9'u)'si periferik T- ve NK-hücreli tümörlerdir. Periferik T-ve NK-hücreli lenfomalar içinde en sık karşılaşılan tipler; periferik T- hücreli lenfoma, sınıflanmamış (PTCL-U) (%36.6, tüm NHL içinde %4.2), anaplastik büyük hücreli lenfoma, primer sistemik (ALCL-S) (%17.5, tüm NHL içinde %2) ve anjioimmunoblastik T- hücreli lenfoma (AITL) (%9.2, tüm NHL içinde %1)'dır. Diğer alttipler ekstranodal NK/T hücreli lenfoma, nazal tip (%3.3), enteropati-tip T-hücreli lenfoma (ETTL) (%3.3), hepatosplenik T-hücreli lenfoma (%0.8), Mikozis fungoides (MF) (%5.8) ve anaplastik büyük hücreli lenfoma, primer kutanöz tip ALCL-C) (%1.6) nadir olup bunların her biri tüm NHL'ların %1'inden azını oluşturmaktadır. SONUÇ: T- ve NK hücreli tümörler ve bunların alttiplerine ilişkin elde ettiğimiz veriler, Doğu ülkelerinkinden çok Batı ülkelerinkilerle uyum göstermektedir.Öğe Çocukluk çağı akut lenfoblastik lösemileri(Ege Üniversitesi, 1991) Soydan, SalihaÇalışmamızda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı{nda 6.6.1989-23.11.1990 tarihleri arasında immünofenotip tayini yapılan 25 çocukluk çağı ALL olgusu klinik ve laboratuar bulguları ışığında değerlendirilerek; prognostik öneme sahip özellikleri, tam remisyon süreleri ve toplam sağkalım süreleri ile karşılaştırılmıştır. Olgularımız prognostik öneme sahip klinik bulgular açısından incelendiğinde 2 yaş altında prognoz, 2-10 yaş arasındaki olgulara kıyasla belirgin olarak kötü seyretmiştir. Kız çocuklarda erkeklerden daha kötü bir prognoz saptanmıştır. Splenomegali ve lenfadenopatili olgularda toplam sağkalım süresi kısalmış olup; tanı sırasında SSS lösemisi olan hastalar ile lenfoma-lösemi sendromlu olgular en kötü prognozu gösteren grupta yer almıştır. Prognostik öneme sahip laboratuar bulgular açısından olgularımız incelendiğinde; ilk lökosit sayısı 100.000/m3 üzerinde olanlar ve LDH değerleri 1.000 Ü/L üzerindekiler prognozu en kötü olan grupları oluşturmaktadır. FAB morfolojisi açısından olgularımız değerlendirildiğinde L3 ve L2 ALL'li olgularda prognoz, L1 morfolojisindekilere göre belirgin olarak kötü seyir göstermiştir. İmmünofenotip dağılımı açısından olgularımız araştırıldığında, T-ALL % 40, B-ALL % 4, non-T, non-B ALL % 56 oranında saptanmış; non-T, non-B ALL'lerin % 64'ü "common" ALL, % 36'sı "null" hücreli indiferansiye ALL olarak değerlendirilmiştir. Diğer çalışmalarda çocukluk çağı ALL olguları içinde % 18 oranında gözlenen pre-B ALL immünofenotipine olgularımızda rastlanmamıştır. T-ALL ise diğer serilerde % 10-20 oranında saptanırken, olgu grubumuzda 2 yada 4 kat sıcaklıkta artmıştır. Prognoz açısından immünofenotipler irdelendiğinde, "common" ALL'de toplam sağkalım süresi ortalama 12.8 ay olup, en iyi prognozu gösteren grup olarak belirmiştir. "Null" hücreli ya da indiferansiye ALL'de toplam sağkalım süresi ortalama 11.2 ay, T-ALL'de ise 9.6 aydır. T-ALL'li olguların yarısı hiç remisyona girmemiş olup, prognoz, tüm belirleyicileri negatif olan indiferansiye ALL olgularına kıyasla daha kötü bulunmuştur. B-ALL'li tek olgumuzun toplam sağkalım süresi ise 1.5 ay olup, immünofenotip grupları içinde en kötü prognoz B-ALL'de saptanmıştır.Öğe The differential diagnosis of lymphocyte-rich classical Hodgkin's lymphoma and lymphocyte predominant Hodgkin's lymphoma using the R.E.A.L. criteria. An immunohistochemical study on 45 cases(2000) Hekimgil, Mine; Soydan, Saliha; Yakut, Doğanavşargil Başak; Ertan, YeşimIn the present study, the two types, lymphocyte-rich classical HL (LRCHL) and nodular lymphocyte-predominant type (NLPHL), which were grouped together before the R.E.A.L. classification, were questioned on the basis of differential criteria and 45 cases were retrieved from last ten years' archival material. on histopathological examination, nodular pattern, the cytological features and intensity of Reed-Sternberg (RS) cells, the pattern and intensity of histiocytes, the presence of germinal centers with progressive transformation were analysed. An immunohistochemical study was performed using antibodies against CD20, CD45RO, CD3, CD30, CD15 antigens and streptavidin-biotin procedure. the cases were classified into three groups according to the histologic pattern and immunophenotypical features of the RS cells: I) diffuse, LRCHL (CD20-, CD30+/-, CD15+/-): n= 28; II) NLPHL (CD20+, CD30-, CD15-): n= 11; III) cases which could not be evaluated in former groups: n= 6. Four cases in the latter group showed a nodular pattern with RS cells negative for all markers, except for one case, which expressed both CD20 and CD15. the remaining two cases exhibited a diffuse pattern and the RS cells were CD20+, coexpressing CD30 in one. These findings suggest that, differential diagnosis according to the R.E.A.L. criteria is not distinctive between the two categories of HL in about 13% of cases, and further criteria need to be established to define the grey zone between the two entities which might lead to further therapeutic trials.Öğe Disseminated Mycobacterium fortuitum- chelonae complex infection in a child with IL-12 receptor deficiency(2000) Akşit, Sadık; Yılmaz, Deniz; Darcan, Şükran; Soydan, Saliha; Çavuşoğlu, Cengiz; Balık, Erol; Kütükçüler, Necil[Özet Yok]Öğe EVALUATION OF THE ROLE OF EPSTEIN-BARR VIRUS IN CASES OF NODAL OR EXTRANODAL T- AND NK-CELL LYMPHOMA USING EBER IN SITU HYBRIDIZATION(Vesalius Univ Medical Publ, 2015) Karaarslan, Serap; Hekimgil, Mine; Soydan, Saliha; Ertan, Yesim; Doganavsargil, BasakVarious racial and geographic differences have been observed in studies questioning the role of Epstein-Barr virus (EBV) infection in the etiology of T- and NK-cell lymphomas. The aim of this study was to evaluate the relationship of EBV with nodal or extranodal (skin excluded) T- and NK-cell lymphoma subtypes encountered in our geographic area. Sixty-two cases of peripheral T-cell lymphoma were included in the study. EBV-encoded early RNA (EBER) was detected by in situ hybridization. The distributions of T- and NK-cell lymphoma subtypes were as follows: 32 peripheral T-cell lymphomas, unspecified (PTCL, NOS), 13 anaplastic large-cell lymphomas (ALCL), 8 angioimmunoblastic T-cell lymphomas (AITCL), 4 extranodal NK/T-cell lymphomas, nasal type (NKTCL), 3 enteropathy-type T-cell lymphomas (ETTCL), 1 hepatosplenic T-cell lymphoma (HSTCL), and 1 subcutaneous panniculitis-like T-cell lymphoma (SPTCL). Using a cut-off value of > 25% of EBER-positive neoplastic lymphoid cells, EBV was positive in 22.6% of all cases. According to subtype, the neoplastic cells of 31.3% of PTCL, NOS and 100% of extranodal NKTCL, nasal type were EBER positive, whereas some cases of ALCL, AITCL, and ETTCL presented EBER-positive non-neoplastic cells, and all cells of HSTCL and SPTCL were EBV negative. Extranodal NKTCL, nasal type, presented the strongest association with EBV, followed by PTCL, NOS.Öğe EVALUATION OF THE ROLE OF EPSTEIN-BARR VIRUS IN CASES OF NODAL OR EXTRANODAL T- AND NK-CELL LYMPHOMA USING EBER IN SITU HYBRIDIZATION(Vesalius Univ Medical Publ, 2015) Karaarslan, Serap; Hekimgil, Mine; Soydan, Saliha; Ertan, Yesim; Doganavsargil, BasakVarious racial and geographic differences have been observed in studies questioning the role of Epstein-Barr virus (EBV) infection in the etiology of T- and NK-cell lymphomas. The aim of this study was to evaluate the relationship of EBV with nodal or extranodal (skin excluded) T- and NK-cell lymphoma subtypes encountered in our geographic area. Sixty-two cases of peripheral T-cell lymphoma were included in the study. EBV-encoded early RNA (EBER) was detected by in situ hybridization. The distributions of T- and NK-cell lymphoma subtypes were as follows: 32 peripheral T-cell lymphomas, unspecified (PTCL, NOS), 13 anaplastic large-cell lymphomas (ALCL), 8 angioimmunoblastic T-cell lymphomas (AITCL), 4 extranodal NK/T-cell lymphomas, nasal type (NKTCL), 3 enteropathy-type T-cell lymphomas (ETTCL), 1 hepatosplenic T-cell lymphoma (HSTCL), and 1 subcutaneous panniculitis-like T-cell lymphoma (SPTCL). Using a cut-off value of > 25% of EBER-positive neoplastic lymphoid cells, EBV was positive in 22.6% of all cases. According to subtype, the neoplastic cells of 31.3% of PTCL, NOS and 100% of extranodal NKTCL, nasal type were EBER positive, whereas some cases of ALCL, AITCL, and ETTCL presented EBER-positive non-neoplastic cells, and all cells of HSTCL and SPTCL were EBV negative. Extranodal NKTCL, nasal type, presented the strongest association with EBV, followed by PTCL, NOS.Öğe EVALUATION OF THE ROLE OF EPSTEIN-BARR VIRUS IN CASES OF NODAL OR EXTRANODAL T- AND NK-CELL LYMPHOMA USING EBER IN SITU HYBRIDIZATION(Vesalius Univ Medical Publ, 2015) Karaarslan, Serap; Hekimgil, Mine; Soydan, Saliha; Ertan, Yesim; Doganavsargil, BasakVarious racial and geographic differences have been observed in studies questioning the role of Epstein-Barr virus (EBV) infection in the etiology of T- and NK-cell lymphomas. The aim of this study was to evaluate the relationship of EBV with nodal or extranodal (skin excluded) T- and NK-cell lymphoma subtypes encountered in our geographic area. Sixty-two cases of peripheral T-cell lymphoma were included in the study. EBV-encoded early RNA (EBER) was detected by in situ hybridization. The distributions of T- and NK-cell lymphoma subtypes were as follows: 32 peripheral T-cell lymphomas, unspecified (PTCL, NOS), 13 anaplastic large-cell lymphomas (ALCL), 8 angioimmunoblastic T-cell lymphomas (AITCL), 4 extranodal NK/T-cell lymphomas, nasal type (NKTCL), 3 enteropathy-type T-cell lymphomas (ETTCL), 1 hepatosplenic T-cell lymphoma (HSTCL), and 1 subcutaneous panniculitis-like T-cell lymphoma (SPTCL). Using a cut-off value of > 25% of EBER-positive neoplastic lymphoid cells, EBV was positive in 22.6% of all cases. According to subtype, the neoplastic cells of 31.3% of PTCL, NOS and 100% of extranodal NKTCL, nasal type were EBER positive, whereas some cases of ALCL, AITCL, and ETTCL presented EBER-positive non-neoplastic cells, and all cells of HSTCL and SPTCL were EBV negative. Extranodal NKTCL, nasal type, presented the strongest association with EBV, followed by PTCL, NOS.Öğe Expression of Epstein-Barr-virus-encoded small nuclear RNA in nasopharyngeal carcinomas of Aegean Turkish patients(Springer, 2008) Ertan, Yesim; Hekimgil, Mine; Karaarslan, Serap; Soydan, SalihaNasopharyngeal carcinomas (NPC) are epithelial neoplasms which show a distinct geographical distribution and have a characteristic histology. These tumors have multifactorial etiology, including virological, environmental, and genetic components. The aim of the present study is to assess the relation between Epstein-Barr-virus (EBV) and subtypes of NPC in Aegean Turkish patients. In the present study, nasopharyngeal biopsies of 84 cases diagnosed as nasopharyngeal carcinoma, between 1998 and 2004, were reevaluated. In situ hybridization with the fluorescein-conjugated EBV-encoded small nuclear RNA (EBER) oligonucleotide probe was performed on paraffin-embedded tissue sections using an automated slide stainer system. Of 84 patients, 55 were men and 29 were women with ages ranging between 7 and 77 years (median 50, mean 46.73). Seventy-three of 84 cases were EBER positive. All of 62 cases (100.0%) with undifferentiated carcinoma, 8 of 16 (50.0%) with differentiated nonkeratinizing carcinoma, and three of six (50.0%) with keratinizing squamous cell carcinoma were EBV positive. EBER positivity was statistically significantly higher in undifferentiated carcinomas, compared to the other morphological subtypes (p=0.000). Our results showed that all morphological subtypes of NPC are highly associated with EBV latent infection in our region, and a higher prevalence was found for the undifferentiated subtype.Öğe Folliküler lenfoma ve folliküler hiperplazi ayırıcı tanısında BCL-2 ve PCNA'in yeri(Ege Üniversitesi, 1996) Ayhan, Semin; Soydan, SalihaFL ve FH arasındaki ayrım hematopatolojide en sık karşılaşılan ayırıcı tanı sorunlarından birisidir. Yalnızca histopatolojik bulgulara dayan klasik kriterler tanımlanmış olmakla birlikte her zaman tam ve kesin sonuca ulaşmak mümkün olmamaktadır. FL'nin klasik bulgularını tam olarak taşımayan, kuşkulu olgular her patolog için sorun yaratmaktadır. Son yıllarda bu sorunu aşma konusunda çok sayıda immunohistokimyasal çalışmalar yapılmış ve gösterilen çabaların ürünü olan yeni monoklonal antikorlar belirlenmiştir. Bu monoklonal antikorlardan birisi olan bcl-2'nin FL'larda yüksek oranda pozitiflik gösterdiği ve FH ile ayırıcı tanıda güvenilir bir kriter olarak kullanılabileceği öne sürülmektedir. Proliferasyon kapasitesini belirleyen bir nükleer antijen olan PCNA'ın ise NHL'larda histolojik derece ile uyumlu olarak yükseldiği kabul edilmektedir. Bu iki belirleyicinin Fl ve FH ayırıcı tanısındaki değerlerini immunohistokimyasal olarak araştırdığımız çalışmamızda 33 FL ve 30 FH olgusu ele alınmıştır. Öncelikle histopatolojik bulgular yönünden incelenen olgularda klasik tanı kriterleri tek tek değerlendirilmiş ve kapsül infiltrasyonu ve uniform hücrelerden oluşan folikül yapıları tüm FL olgularında saptanırken FH olgularının hiçbirisinde izlenmemiştir. Diğer histopatlojik bulgular FH ve FL ayrımında bu kadar çarpıcı bir fark göstermemiştir. Bu iki bulgunun en güvenilir histolojik kriterler olduğu sonucuna varılmıştır. İmmunohistokimyasal incelemede bcl-2 immunreaktivitesi 33 FL olgusunun 29 (%87,8)'unda saptanırken. FH olgularının hiçbirisinde izlenmemiştir. FL olgularnda histopatolojik alt gruplara yönelik ayrıntılı incelemede ise BHFL alt grubunda bcl-2 negatifliğin diğer alt gruplara göre anlamlı ölçüde yüksek olduğu, KÇHFL altgrubunda bcl-2 pozitifliğinin anlamlı ölçüde - nodüler' boyanma patterni şeklinde olduğu saptanmıştır. Yaptığımız bu çalışmada her iki belirleyicinin de ayırıcı tanıda histopatolojik bulgulara ek olarak kullanılabilecek güvenilir kriterler olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Histopathologic and immunophenotypic features of childhood and adult anaplastic large-cell lymphomas(2001) Hekimgil, Mine; Soydan, Saliha; Nart, Deniz; Ertan, Yeşim; Veral, Ali; Çağırgan, Seçkin; Çetingül, NazanThe t (2;5) (p23; q35) translocation associated with CDSO-positive anaplastic large-cell lymphoma (ALCL) creates a hybrid gene encoding the chimeric nucleolar protein nucleophosmin-anaplastic lymphoma kinase (NFM-ALK) protein, which can be demonstrated by immunostaining with ALK1 monoclonal antibody. in this study, 40 specimens of ALCL from 6 pediatric, 34 adult patients, were immunostained with monoclonal anti-bodies against CD30 (Ber-H2), EMA, CD45 (LCA), CD3, CD20 (L26), CD15, and ALK1 antigens, and results were correlated with histopathologic features. the mean age of the pediatric and adult patients was 10-years and 38-years, respectively. ALK1 was positive in 14 cases (35%) representing 83% of pediatric and 26% of adult patients, statistically significantly higher in the pediatric group (p= 0.01). Considering the better prognosis attributed to cases with t (2;5), it is interesting to note that the percentage of ALKl-positive cases is significantly higher in pediatric patients with coexpression of EMA, compared to adults.Öğe Histopathological and Immunohistochemical Features of 32 Cases of Splenic B-Cell Lymphoma and Leukemia(Ortadogu Ad Pres & Publ Co, 2009) Doger, Furuzan Kacar; Hekimgil, Mine; Ertan, Yesim; Sarsik, Banu; Soydan, Saliha; Nese, NalanObjective: Leukemias and non-Hodgkin lymphomas commonly involve the spleen or originate primarily in the spleen and then spread to other sites. Material and Methods: In this retrospective study, we examined the histopathological and immunohistochemical characteristics of 32 cases of primary or secondary splenic B-cell lymphoma and leukemia, in which the diagnosis was established according to the World Health Organization (WHO) classification. The immunohistochemical panel included ALK-1, BCL-2, BCL-6, CD3, CD5, CD10, CD20, CD21, CD23, CD30, CD43, cyclin D1, Ki-67, and TRAP. Results: There was no other nodal or extranodal disease involvement in the majority of patients diagnosed with lymphoma at the time of presentation, while cases of leukemia had undergone splenectomy for palliative purposes. The diagnoses were as follows: 11 cases of hairy cell leukemia (HCL, 34.4%), 8 cases of splenic marginal zone lymphoma (SMZL, 25%), 8 cases of diffuse large B-cell lymphoma (DLBCL, 25%) including 1 T-cell-rich B-cell lymphoma (TCRBCL), 4 cases of mantle cell lymphoma (MCL, 12.5%), and 1 prolymphocytic leukemia (PLL, 3.1%). Conclusion: Overall assessment of spleen, liver, bone marrow, and lymph node examinations and a detailed correlation of the histopathological and immunohistochemical features with the clinical findings are very helpful and usually lead to the final diagnosis in most cases of primary or secondary splenic B-cell lymphoma and leukemia.Öğe Histopathological and Immunohistochemical Features of 32 Cases of Splenic B-Cell Lymphoma and Leukemia(Ortadogu Ad Pres & Publ Co, 2009) Doger, Furuzan Kacar; Hekimgil, Mine; Ertan, Yesim; Sarsik, Banu; Soydan, Saliha; Nese, NalanObjective: Leukemias and non-Hodgkin lymphomas commonly involve the spleen or originate primarily in the spleen and then spread to other sites. Material and Methods: In this retrospective study, we examined the histopathological and immunohistochemical characteristics of 32 cases of primary or secondary splenic B-cell lymphoma and leukemia, in which the diagnosis was established according to the World Health Organization (WHO) classification. The immunohistochemical panel included ALK-1, BCL-2, BCL-6, CD3, CD5, CD10, CD20, CD21, CD23, CD30, CD43, cyclin D1, Ki-67, and TRAP. Results: There was no other nodal or extranodal disease involvement in the majority of patients diagnosed with lymphoma at the time of presentation, while cases of leukemia had undergone splenectomy for palliative purposes. The diagnoses were as follows: 11 cases of hairy cell leukemia (HCL, 34.4%), 8 cases of splenic marginal zone lymphoma (SMZL, 25%), 8 cases of diffuse large B-cell lymphoma (DLBCL, 25%) including 1 T-cell-rich B-cell lymphoma (TCRBCL), 4 cases of mantle cell lymphoma (MCL, 12.5%), and 1 prolymphocytic leukemia (PLL, 3.1%). Conclusion: Overall assessment of spleen, liver, bone marrow, and lymph node examinations and a detailed correlation of the histopathological and immunohistochemical features with the clinical findings are very helpful and usually lead to the final diagnosis in most cases of primary or secondary splenic B-cell lymphoma and leukemia.Öğe Hodgkin hastalığının ayırıcı tanısında immunohistokimyasal yöntemler(Ege Üniversitesi, 1995) Soydan, SalihaÇalışmamızda 1990-1994 yılları arasında Anabilim Dalımızda yalnızca hitopatolojik kriterlerle tanı almış tüm Hodgkin hastalığı ile karışması muhtemel olan non_Hodgkin lenfoma, malign histiyositoz, lenf nodülüne metastaz yapmış anaplastik karsinom, malign melanom ve malign fibröz histiyositoz olgularına ait preparatları, çeşitli immun marker'ların kullanıldığı immunohistokimyasal yöntemlerin eşliğinde yeniden değerlendirmeyi amaçladık. Arşivimizde 171 Hodgkin hastalığı, 482 non-Hodgkin lenfoma, bir malign histiyositoz, 20 metastatik anaplastik karsinom, 10 metastatik malign melanom ve iki malign fibröz histiyositoz tanısı almış olgulara ait preparatlar gözden geçirilmiştir. histopatolojik kriterlerle ayırıcı tanıda güçlük yaratan 30 nodüler sklerozan, 17 miks sellüler, 4 lenfositten fakir Hodgkin hastalığı ve 23 miks, büyük hücreli ve immunoblastik non-Hodgkin lenfoma, bir malign histiyositoz, 7 metastatik anaplastik karsinom ve 5 metastatik malign melanom olgusu CD45 (LCA), CD15 (Leu-M1), CD30 (Ki-1), CD68, UCHL-1, L-26, EMA, sitokeratin ve S-100 immun marker'ların kullanıldığı immunohistokimyasal yöntemlerin eşliğinde yeniden değerlendirilmiştir. Nodüler skelorozan Hodgkin hastalığı tanısı alan üç olgunun ve lenfositten fakir Hodgkin hastalığı tanısı alan bir olgunun anaplastik büyük hücreli lenfoma olduğu, iki nodüler sklerozan ve bir miks hücreli Hodgkin hastalığı tanısı alan olguların ise periferik T-hücreli lenfoma olduğu belirlenmiştir. immunohistokimyasal bulguların eşliğinde yeniden değerlendirilen 23 non-Hodgkin lenfomalı olgu içinde Hodgkin hastalığı özelliklerini taşıyan olgunun bulunmadığı, buna karşın 4 büyük hücreli, üç immunoblastik ve bir miks tipte periferik T-hücreli lenfoma tanısı alan 8 non-Hodgkin lenfomalı hastanın anaplastik büyük hücreli lenfoma olduğu belirlenmiştir. Malign histiyositoz tanısı alan bir olgu anaplastik büyük hücreli lenfoma olarak değerlendirilmiş olup metastatik anaplastik karsinomlu ve malign melanomlu hastaların tanısında bir değişiklik olmamıştır. Gerek kaynaklardaki veriler gerekse çalışmamızdaki bulgularımız Hodgkin hastalığında ayırıcı tanıda en büyük problem yaratan lezyonun ana plastik büyük hücreli lenfoma olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle çalışmamızda ayrıca 5 yıllık sürse içinde saptamış olduğumuz 20 anaplastik büyük hücreli lenfomaların histopatolojik, immunohistokimyasal ve klinik özellikleri araştırılmıştır. İmmunohistokimyasal inceleme sonucunda saptanmış olan anaplastik büyük hücreli lenfomalar, tüm HNL olgularının (482 olgu) %4.15'ini, büyük hücreli NHL olgularının (217 olgu) %9.22'sini oluşturmaktadır. Olguların yaş ortalaması 35, erkek: kadın oranı 1.5:1 dir. Histolojik inceleme sonucunda 20 olgunun alt tiplerinin; 13'ünün sık karşılaşılan tip, 5'inin Hodgkin ile ilişkili tip, 2'sinin ise dev hücrelerinden zengin tipte olduğu gözlenmiştir. Ki-1 ABHL'lı olgularımızın 11'inde T hücre, 4'ünde B hücre marker'ları saptanmış, üç olguda ne T, nede B hücre marker'ı izlenmiştir. İki olguda CD30 dışında diğer marker'lara bakılamamıştır. On bir olguda LCA, üç olguda CD15 pozitifliği saptanmıştır. Histopatolojik, immunohistokimyasal ve klinik bulgularımız kaynaklardaki verilerle karşılaştırılmıştır.Öğe Mitotic activity, p53 and bcl-2 protein immunoreactivity difference between morphological variants and subtypes of diffuse large B cell lymphoma(2006) Ertan, Yeşim; Soydan, Saliha; Tombuloğlu, Murat; Çağırgan, Seçkin; Dönmez, Ayhan; Saydam, Güray; Hekimgil, MineBu çalışmada, antiapopitotik bcl-2 gen ve p53 tümör supresör gen proteinlerinin, diffüz büyük B hücreli lenfomaların (DBBHL) morfolojik varyantları ve alt gruplarındaki immunreaktivite farklılıklarının değerlendirilmesi ve sözü edilen proteinler ve mitoz sayısı ile olguların sağ kalım süresi arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlanmıştır. Retrospektif çalışmamızda, ana bilim dalımızda 1995 yılı Ocak ayı ve 2001 yılı Aralık ayı arasında non-Hodgkin Işnfoma tanısı almış materyalimiz gözden geçirilmiş ve DBBHL tanısı almış 123 olgu saptanmıştır. Bunlardan yalnızca 53 olgu morfolojik varyant ve alt grup ve mitoz yanı sıra p53 ve bcl-2 immunohistokimyasal özellikleri bakımından değerlendirilmiştir. Elli altı olgunun 31'inin klinik takibi elde edilebilmiş olup, bu olgular yukarıda sözü edilen parametreler yanı sıra sağ kalım süreleri bakımından da değerlendirilmiştir.53 olgu Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflamasındaki kriterlere göre morfolojik varyant ve alt gruplara ayrılmış ve 22'si (%41.5) sentroblastik, 13'ü (%24.5) anaplastik, 7'si (%13.3) immunoblastik, 6'sı (%11.3) T hücreden zengin B hücreli lenfoma (THZBHL) ve 5'i (%9.4) primer mediastinal B hücreli lenfoma olarak değerlendirilmiştir. Plazmablastik lymphoma ve lenfomatoid granülomatozis tanısı alan morfolojik varyantlar saptanmamıştır. P53 ekspresyonu anaplastik lenfomada (%92.3), THZBHL (%16.7) ile karşılaştırıldığında yüksek oranda saptanmıştır (p < 0.0008 ). Bcl-2 ekspresyonu immunoblastik lenfomada (%85.7), anaplastik lenfoma ile karşılaştırıldığında yüksek oranda saptanmıştır. Sentroblastik lenfomada ortalama mitoz oranı ve 20'nin üzerinde mitoz değeri diğer lenfomalara göre yüksek bulunmuştur. Morfolojik varyantlar ve alt gruplara ayrılmaksızm genel olarak DBBHL'lar yanısıra morfolojik varyantlar ve alt gruptaki p53, bcl-2 ve mitoz değerlerinin sağ kalım süresini etkilemediği belirlenmiştir.Öğe Nazofarinks karsinomları 186 olgunun histopatolojik incelemesi(2001) Veral, Ali; Nart, Deniz; Kandiloğlu, Ali Rıza; Ayhan, Semin; Türkdoğan, Peyker; Soydan, SalihaBu çalışmada 186 nazofarinks karsinomu olgusunun histopatolojik özellikleri ve demografik verileri incelenmiştir. Olgularda E/K oranı 1.8/1 olarak saptanmıştır. Olguların 13'ü (%6.9) skuamöz hücreli karsinom, 37'si (%19.9) diferansiye non-keratinize karsinom ve 136'sı (%73.2) indiferan karsinom tanısı almıştır. İndiferan karsinom olgularının oranı literatüre göre yüksektir. 20 olgumuz (%10.7) 20 yaşın altındadır ve bu oran diğer ülkelere göre daha yüksektir. Olgularda yaş ortalaması 46.8 dır. İndiferan karsinomlarda yaş ortalaması diğer gruplara göre daha düşüktür.Öğe Systemic mastocytosis presenting with a prominent B lymphocyte proliferation in the bone marrow and extensive fibrosis of the spleen(Ios Press, 2007) Nese, Nalan; Cagirgan, Seckin; Ertan, Yesim; Sonmez, Ayhan; Soydan, Saliha; Hekimgil, MineSystemic mastocytosis is a disease characterized by multifocal mast cell proliferation in the bone marrow or other extracutaneous organs. Because of loosely scattered and hypo-/agranular mast cells, the diagnosis is sometimes very difficult. In the bone marrow, mast cell infiltration may be associated with prominent lymphoid infiltration leading to a misdiagnosis of a low grade non-Hodgkin lymphoma. A 49-year-old woman presented with right arm and leg pain, psychiatric symptoms, and diarrhea for four years. Physical examination and laboratory investigation revealed hepatosplenomegaly, anemia, mild thrombocytosis, mild leucocytosis and lymphacytosis. In the bone marrow biopsy, there was a prominent B lymphocyte proliferation reminiscent of a low grade non-Hodgkin lymphoma/leukemia and there were some spindle cells aggregates in paratrabecular location. The consecutive bone marrow biopsies were similar to the first. The subsequent splenectomy specimen exhibited striking fibrosis. In the lymph node sections, there was marginal zone hyperplasia. Multifocal accumulations of mast cells were strongly positive with mast cell tryptase and CD117 on immunohistochemical staining, though no metachromasia was identified in Giemsa and Toluidine Blue stained aspirates and tissue sections, probably due to hypo-/agranulation of mast cells. The case was presented to emphasize the importance of the antibody to mast cell tryptase in the diagnosis of mastocytosis and to discuss problems of differential diagnosis of systemic mastocytosis.