Yazar "Serin, Gürdeniz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adneksiyal kitleyi taklit eden ileum kökenli gastrointestinal stromal tümör(2020) Hortu, İsmet; Kocaoğlu, Gizem; Algül, Feride; Serin, Gürdeniz; Akdemir, AliAdneksiyal kitleler genellikle benign yapıda olup kadınlarda her yaş grubunda görülebilen patolojilerdir. Tıbbi özgeçmiş, fizik muayene, tümör belirteçleri ve görüntüleme yöntemleri preoperatif değerlendirme esnasında mutlaka birlikte yapılmalıdır. İnce barsak tümörleri diğer gastrointestinal tümörlerden daha az sıklıkta görülür. Günümüzde yüksek teknolojiye sahip görüntüleme yöntemleri sıkça kullanılıyor olsa da bu tümörler adneksiyal kitlelerle kolayca karışabilmektedir. Bu olgu sunumunda, adneksiyal kitle nedeniyle opere edilen ve gastrointes-tinal stromal tümör (GİST) olduğu ortaya çıkan 60 yaşında bir hasta sunulmuştur.Öğe Benign fibroblastic polyp of the colon: A case report(2009) Yakut, Başak Doğanavşargil; Serin, Gürdeniz; Akyıldız, Murat; Ertan, Yeşim; Tunçyürek, MügeGastrointestinal kanalda, belirli bir kategori altında sınıflanamayan çok sayıda polip vardır. Daha önce rektum karsinomu nedeniyle opere edilmiş 50 yaşındaki bir erkek hastada izlenen, ve bilinen bir polip kategorisine yerleştirilemeyen 6 mm çaplı sigmoidal bir polip sunulmaktadır. Fokal bir erozyonun eşlik ettiği, bazı alanlarda inflamatuvar fibroid polip kuşkusu uyandıran ve histolojik olarak kriptleri birbirinden ayırarak dizilim bozukluğuna yol açmış, benign görünüşlü bir iğsi hücre proliferasyonu ile karakterli olan lezyon, yakın zamanda, Eslami-Varzaneh ve ark. tarafından tanımlanan, "Kolonun benign fibroblastik polibi"hastalık spektrumu içerisinde değerlendirilmiştir. Olgu, ayırıcı tanı kriterleri ve literatür bilgileri eşliğinde tartışılmıştır.Öğe Endometrium karsinomlarında immünohistokimyasal olarak yanlış-eşleşme onarım (MMR) protein ekspresyonunun prognostik parametreler ile ilişkisinin araştırılması(2023) Serin, Gürdeniz; Zekioğlu, Osman; Akman, Levent; Savaş, Pınar; Özdemir, NecmettinAmaç: Endometrium karsinomlarında son yıllardaki en önemli gelişme moleküler sınıflama olmuştur. Bu sınıflamada tümörler dört gruba ayrılmıştır: 1-POLE mutant grup, 2-Mikrosatellit instabil (MSİ) grup, 3-Yüksek kopya sayısı grubu (P53 mutasyonu), 4-Düşük kopya sayısı grubu. Bu gruplardan POLE ve MSİ grup daha iyi prognoza sahip olması ve immün-kontrol inhibitör tedavisinden fayda görebilme potansiyelleri ile öne çıkmaktadır. Çalışmamızda immünohistokimyasal (İHK) yöntemle MMR proteinlerinde (MLH-1, PMS-2, MSH-2, MSH-6) nükleer ekspresyon kaybı olan ve olmayan olguların prognostik paramaterelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bölümümüzde 2017-2020 yılları arasında histerektomi materyalinde endometrium karsinomu tanısı almış ve İHK olarak MMR proteinlerinin değerlendirildiği 80 hasta çalışmaya alınmıştır. MMR kaybı olan ve olmayan olgular tümör boyutu, histolojik derece (HD), myometrial invazyon derinliği, lenfovasküler invazyon (LVİ) ve servikal tutulum açısından karşılaştırılmıştır. Bulgular: Olguların 37’sinde (%46,3) MMR proteinlerinin herhangi birinde kayıp mevcutken, 43’ünde (%53,7) kayıp izlenmemiştir. MMR protein nükleer ekspresyon kaybı açısından olgular karşılaştırıldığında, kayıp saptanan olguların %45,9'da (17/37), kayıp saptanmayan olguların ise %27,9'da (12/43) histolojik derece III'tü (p:0,03). Myometrium 1/2 dış invazyon, servikal stromal tutulum ve LVİ açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır. Sonuç: Çalışmamızdaki olguların yaklaşık yarısında MMR proteinlerinin en az birinde kayıp saptanmıştır. En sık kayıp MLH-1 ve PMS-2 kaybı olarak ortaya çıkmıştır. MMR proteinlerinde nükleer ekspresyon kaybı izlenen olguların HD’si kayıp saptanmayan olgulara göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek olma eğilimindedir.Öğe Incidental risk of malignancy in mature cystic teratoma: experience of a single tertiary center(Mre Press, 2023) Sancar, Ceren; Gasimova, Sahla; Serin, Gürdeniz; Zekioğlu, Osman; Özdemir, Necmettin; Akman, Levent; Coşan Terek, MustafaWe aimed to evaluate the incidental risk of malignancy in mature cystic teratomas (MCT) and check the management. We retrospectively reviewed records of patients diagnosed and treated with MCT and divided patients into two groups as pure MCT and malignant transformation of MCT. In our clinic incidence of incidental malignant transformation of ovarian MCTs was 2.7%. Median age (p = 0.005) and mass size (p = 0.027) were statistically higher in malignant group. The most common histological type of malignant transformations was malignant struma ovarii (35.7%). In malignant group, five-year disease-free survival was 66.7% and five-year overall survival was 86.7%. Although the risk of malignancy in mature cystic teratomas is rare, it should not be ignored. Age, mass size, and preoperative imaging should all be evaluated with suspicion and if available, frozen section should be used. Management is inconsistent as a result of its rarity. New management practices should be developed with further studies.Öğe New Insight of Tumor Microenvironment in Non-Small Cell Lung Cancer(2019) Sever, Tolga; Leblebici, Asım; Koç, Altuğ; Binicier, Çilem; Olgun, Aybüke; Edizer, Deniz Tuna; Serin, GürdenizAs in all living cells, cancer cells are evaluating is very important in the frames of tumor development and treatment. As in all evolutionary process, the environment of living cells has an important role. Tumor cells have an environment is called tumor microenvironment, affects the therapeutic response and clinical results. Tumor microenvironments involve various cell types, extracellular matrix substances that are in the niche of cancer cells. the microenvironment is not only important in tumorigenesis but it is effective on therapeutic efficacy. in this review, we carried out the interaction between non-small cell lung cancer and its microenvironment to point out the significance of the tumor environment.Öğe Overin Brenner tümörü: Tek merkez deneyimi(2019) Yıldırım, Nuri; Serin, Gürdeniz; Sahin, Cagdas; Güzel, Duygu; Dikmen, Ayşegül; Akman, Levent; Özsaran, Ahmet AydınAmaç: Bu çalı?mada nadir görülen bir over tümörü olan Brenner tümörlerinin klinik özellikleri vurgulanmaya çalı?ılmı?tır. Gereç ve Yöntem: Çalı?maya Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda opere edilmi? ve Brenner tümörü tanısı almı? hastalar dahil edildi. Hastaların geriye dönük incelemelerinde, ya?ı, tümör boyutu, tümör lokalizasyonu, operasyon endikasyonları ve yapılan operasyonun tipi, e?lik eden histopatolojik bulgular ve tümörün malignite durumu gibi bilgiler kaydedildi. Bulgular: Çalı?maya alınan 26 hastanın ortalama ya?ı 54’tü. Bir hastada malign Brenner tanısı konulurken diğer hastalarda tümör benign karakterde idi. ?ki hasta dı?ında, kalan tüm olgularda tanı insidental olarak kondu ve bu olgularda tümör boyutu 1 cm ve altındaydı. Sonuç: Brenner tümörleri, çoğunlukla benign karakterde ve insidental olarak saptanan neoplazilerdir. Genellikle diğer jinekolojik patolojiler nedeniyle opere edilen hastalarda, küçük boyutlarda saptanmaktadır. Malign Brenner tümörleri ise, diğer malign epitelyal over tümörleri gibi davranmaktadır.Öğe Primary ovarian rhabdomyosarcoma coexisting with Pseudo-Meigs’ syndrome in a young patient: a case report and brief literature review(2020) Gökçe, Şule; Kurugöl, Zafer; Orujov, Elvin; Serin, GürdenizPrimary rhabdomyosarcoma is one of the malignant soft tissue sarcomas of childhood originating from embryonic mesenchyme. the tumor can occur in the head, neck region, and limbs, and genitourinary system. Primary ovarian rhabdomyosarcoma is an extremely rare malignancy with a few documented pediatric patients in the literature. Pseudo-Meigs’ syndrome is a type of Meigs’ syndrome that is usually associated with other benign ovarian tumors or any other type of malignant tumors. It is a rare condition characterized by ascites, pleural effusion, benign ovarian tumors or fibroma-like tumors, and resolution of ascites and pleural effusion after the removal of the tumor. A patient of Asian origin came to our clinic with symptoms of mild dyspnea, and gradually increasing abdominal swelling. Magnetic resonance imaging scans indicated masses with solid cystic components on both ovaries with a suspicion of malignancy, showing bilateral pleural effusion and massive ascites. This is the first reported case of a pure primary ovarian rhabdomyosarcoma associated with a Pseudo-Meigs syndrome in a young girl.Öğe Primary ovarian rhabdomyosarcoma coexisting with Pseudo-Meigs’ syndrome in a young patient: a case report and brief literature review(2020) Gökçe, Şule; Kurugöl, Zafer; Orujov, Elvin; Serin, GürdenizPrimary rhabdomyosarcoma is one of the malignant soft tissue sarcomas of childhood originating from embryonic mesenchyme. The tumor can occur in the head, neck region, and limbs, and genitourinary system. Primary ovarian rhabdomyosarcoma is an extremely rare malignancy with a few documented pediatric patients in the literature. Pseudo-Meigs’ syndrome is a type of Meigs’ syndrome that is usually associated with other benign ovarian tumors or any other type of malignant tumors. It is a rare condition characterized by ascites, pleural effusion, benign ovarian tumors or fibroma-like tumors, and resolution of ascites and pleural effusion after the removal of the tumor. A patient of Asian origin came to our clinic with symptoms of mild dyspnea, and gradually increasing abdominal swelling. Magnetic resonance imaging scans indicated masses with solid cystic components on both ovaries with a suspicion of malignancy, showing bilateral pleural effusion and massive ascites. This is the first reported case of a pure primary ovarian rhabdomyosarcoma associated with a Pseudo-Meigs syndrome in a young girl.Öğe Sentinel lenf nodu pozitif meme kanseri olgularında nonsentinel lenf nodlarının tutulumunu etkileyen prediktif faktörler(Ege Üniversitesi, 2020) Serin, Gürdeniz; Özdemir, Necmettin; Zekioğlu, OsmanGünümüzde sentinel lenf nodu biyopsisi, invaziv meme kanseri olan hastalar için standart tedavi haline gelmiştir. İntraoperatif frozen kesit ile lenf nodları metastazları saptanabilir ve bu hastalarda aynı anda aksiller non-sentinel lenf nodu diseksiyonu yapılabilir. Ancak sentinel lenf nodunda metastazı olduğu halde birçok olguda aksiller diseksiyonda metastaz bulunmamaktadır. Çalışmamızda bu olguların tespit edilmesini sağlayacak frozen kesit bulgularının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bölümümüzde Ocak 2016- Aralık 2018 arasında 770 olguda sentinel lenf nodu incelemesi yapılmıştır. Çalışmamıza sentinel lenf nodunda metastazı bulunan ve sonrasında aksiller diseksiyon uygulanan 180 olgu alınmıştır. Frozen kesit ile sentinel lenf nodu incelemesinin özgüllüğü %79, 7 bulunmuştur. İzole tümör hücreleri içeren lenf nodları benign kabul edildiği taktirde frozen kesit ile sentinel lenf nodu değerlendirilmesinde 63 olgu yanlış negatif tanısı (%8) almış olup bu olguların %71'inde metastatik odak boyutu 2 mm'den küçüktür. Aksiller non-sentinel lenf nodu metastazı, sentinel lenf nodundaki en büyük metastatik odak boyutu ?4 mm olan olguların %9'unda (2/22), sentinel lenf nodundaki en büyük metastatik odak boyutu >10 mm olan olguların %71'inde (46/65); sentinel lenf nodlarında çevre yumuşak doku yayılımı bulunan olguların %73'ünde (66/90); frozen kesit sırasında çevre yumuşak doku yayılımı izlenen olguların %86'sında (43/50), çevre yumuşak doku yayılımı boyutu 2 mm'den büyük olan olguların %84'ünde (42/50) ve ikiden fazla sentinel lenf nodunda metastazı bulunan olguların ise %74'ünde (23/31) izlenmiştir. Sonuç olarak çevre yumuşak doku yayılımının frozen kesitte saptanması aksiller non-sentinel lenf nodu tutulumunu göstermekte en önemli bulgulardan biridir. Diğer bulgular ise metastatik lenf nodu sayısının 2'den fazla olması, en büyük metastatik odak boyutunun 10 mm'den büyük olması ve çevre yumuşak doku yayılımının en büyük boyutunun 2 mm'den daha büyük olması olarak sıralanabilir.;Meme kanseri, sentinel lenf nodu, frozen kesit, ekstrakapsüler yayılım.;Breast cancer, sentinel lymph node, frosen section, extracapsular extension.Öğe Sjögren sendromu tanısında minör tükrük bezi biyopsisinin yeri ve klinikopatolojik korelasyonu (2000-2007 yılları arasındaki minör tükrük bezi biyopsilerinin genel değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2008) Serin, Gürdeniz; Akalın, Taner[Abstarct Not Available]