Yazar "Özdemir, Yasemin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Tedavisi planlanmış vital süt dişi pulpalarındaki enflamasyonun sitokin düzeyleri yardımıyla belirlenmesi(Ege Üniversitesi, 2012) Özdemir, Yasemin; Eronat, CemalVital amputasyon tedavisi sonrası görülebilen bazı olumsuzlukların ortaya çıkmasının nedenlerinden biri tedavi sırasında pulpadaki biyolojik durum ve pulpanın enfeksiyondan etkilenme derecesidir. Son yıllarda çeşitli biyolojik durumlardaki pulpalarda sitokinler incelenerek sitokin seviyeleri ile klinik teşhis arasında objektif verilere dayanan bir ilişki kurulmaya çalışılmaktadır. Çalışmamızda üç farklı vital amputasyon tedavisi (Ca(OH)2, Formokrezol, MTA) uyguladığımız, çürüğün pulpaya ulaşmadığı (iatrojenik perforasyon) ve ulaştığı (çürükle perforasyon) toplam 47 süt dişinden alınan pulpa örneklerindeki IL-1α, IL-6, IL-8 ve TNF-α düzeylerini saptayarak, tedavinin başarısıyla olan ilişkisini göstermeye çalıştık. Çürüksüz ve irreversibl pulpitisli süt dişlerini pozitif ve negatif kontrol grubu olarak kullandık. Toplam 76 dişten elde edilen pulpa örnekleri eppendorf tüplerindeki PBS içinde -800C’de saklandı. Örnekleri sitokin düzeyleri ELISA testi yardımıyla belirlendi. Çalışma gruplarındaki amputasyon tedavisi yaptığımız dişler 18 ay boyunca klinik ve radyografik olarak takip edildi. Bulgularımıza göre, çürükle perfore olan grupta başarı düzeyi iatrojenik perfore olan gruba göre düşük olmasına rağmen fark istatistiksel olarak anlamlı değildir. Kullanılan materyaller başarı sırasına göre MTA (%92,3), Formokrezol (%78,6) ve Ca(OH)2 (%41,2) olarak bulunmuştur. Ca(OH)2 başarısı çürükle perfore olan dişlerde anlamlı olarak düşüktür. Çürükle perfore olan dişlerin IL-6 ve IL-8 düzeyleri iatrojenik perfore olan gruba göre yüksektir. TNF-α düzeyi iatrojenik olan dişlerde yüksektir. Materyal çeşidi gözetilmeksizin başarısız olan dişler değerlendirildiğinde, IL-1α, IL-6 ve IL-8 düzeylerin başarılı olan dişlere göre yüksektir. Sonuç olarak, çürükle perforasyon pulpadaki enflamasyon düzeyini arttırmakta ve bu durum özellikle Ca(OH)2 amputasyonu uygulandığında başarısızlığa yol açmaktadır. MTA, FK’e göre daha başarılıdır ve alternatif bir amputasyon materyali olabilir.Öğe Tedavisi planlanmış vital süt dişi pulpalarındaki enflamasyonun sitokin düzeyleri yardımıyla belirlenmesi(Ege Üniversitesi, 2011) Özdemir, Yasemin; Eronat, Cemal; Kütükçüler, NecilPulpotomy, MTA, Formocresol, Calcium Hydroxide, cytokines.;Vital amputasyon tedavisi sonrası görülebilen bazı olumsuzlukların ortaya çıkmasının nedenlerinden biri tedavi sırasında pulpadaki biyolojik durum ve pulpanın enfeksiyondan etkilenme derecesidir. Son yıllarda çesitli biyolojik durumlardaki pulpalarda sitokinler incelenerek sitokin seviyeleri ile klinik teshis arasında objektif verilere dayanan bir iliski kurulmaya çalısılmaktadır. Çalısmamızda çürügün pulpaya ulasmadıgı (Grup II) ve ulastıgı (Grup III) süt disi pulpa dokusundan ELISA yöntemiyle IL-1Ü, IL-6, IL-8 ve TNF-Ü düzeylerini saptayarak, uyguladıgımız üç farklı vital amputasyon tedavisi (Ca(OH)2, Formokrezol, MTA) yönteminin basarı ve basarısızlıgı ile olan iliskisini göstermeye çalıstık. Saglam (Grup I) ve irreversibl pulpitisli (Grup IV) süt dislerini pozitif ve negatif kontrol grubu olarak kullandık. Toplam 76 disten elde edilen pulpa örnekleri eppendorf tüplerindeki PBS içinde -800C'de saklandı. Örnekleri sitokin düzeyleri ELISA testi yardımıyla belirlendi. Çalısma gruplarındaki amputasyon tedavisi yaptıgımız disler 18 ay boyunca klinik ve radyografik olarak takip edildi. Bulgularımıza göre, Grup IV'te IL-1Ü, IL-6 ve IL-8 düzeyleri diger gruplara göre yüksektir. Grup III'te IL-6, IL-8 ve TNF-Ü düzeyleri Grup II'ye göre daha yüksektir. Fark istatistiksel olarak sınırda anlamlılık göstermektedir. Amputasyon tedavisi sonunda basarısız olan dislerde IL-1Ü, IL-6 ve IL-8 düzeyleri basarılılara göre anlamlı sekilde yüksektir. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte Grup III'te basarı oranı Grup II'ye göre düsüktür (%59,1 ve %77,3). Kullanılan materyaller basarı sırasına göre MTA (%92,3), Formokrezol (%78,6) ve Ca(OH)2 (%41,2) olarak bulunmustur. Dis çürük ile perfore oldugunda Ca(OH)2 kullanılmasının basarıyı kötü yönde etkiledigi görülmüstür. Sonuç olarak, pulpadaki enfeksiyon düzeyinin vital amputasyon tedavisinin basarısını etkiledigi sitokin düzeyleri yardımıyla gösterilmistir. Vital amputasyon tedavisinde pulpanın çürükle perfore oldugu durumlarda Ca(OH)2 kullanılmamalıdır.;Vital amputasyon, MTA, Formokrezol, Kalsiyum hidroksit, sitokinler.Öğe Vitamin D reseptör gen polimorfizmleri ile diş çürüğü ilişkisinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2010) Özkınay, Ferda; Çoğulu, Dilşah; Eronat, Cemal; Özdemir, YaseminÇürük olusumda etkisi olan faktörlerin incelenmesine yönelik birçok çalısma yapılmıs olsa da neden bazı bireylerin çürüge daha duyarlı, bazılarının ise daha dirençli oldugu konusu tam açıklık kazanmamıstır. Bu konuya yönelik immünolojik ve genetik çalısmalar günümüzde önem kazanmıstır. Son yıllarda bu çalısmalara D vitamininin metabolizmasında ve aktivitesinde rol oynayan çesitli genlerle ilgili çalısmalar da eklenmistir. Bu çalısmanın amacı, aktif çürüklü (yüksek-orta) ve çürüksüz çocuklarda Vitamin D Reseptör genindeki ApaI, FokI, Cdx2 ve TaqI polimorfizmlerinin sıklıgının arastırılması ve çürük risk faktörlerinin çürük olusumundaki etkisinin degerlendirilmesidir. Çalısmaya 6-12 yas arası, 150 (75 erkek, 75 kız, ortalama yas: 10,19±1,61) çocuk dahil edildi. Hastalarda çürük, dolgulu ve çekilmis dis varlıgı kaydedildi. Hastalar yüksek çürük riski (DMFT,dft>5)(n=55), orta çürük riski (DMFT, dft=1-5)(n=57) ve çürüksüz (n=38) olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Hastalardan EDTA'lı tüpe kan örnegi alındı ve alınan örneklerden DNA izolasyonları DNA izolasyon kiti ile yapıldı. VDR geninde ApaI, FokI, Cdx2 ve TaqI polimorfizmlerinin degerlendirilmesi için ilgili bölgeler Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile çogaltıldıktan sonra VDR genotiplemesi Restriksiyon Fragman Uzunluk Polimorfizmi ile yapıldı. Veriler ki-kare testi ve varyans analizi ile istatistiksel olarak degerlendirildi. Çalısmada, dental plak varlıgı, oral hijyen alıskanlıkları ve seker tüketimi ile dis çürügü arasında istatistiksel olarak anlamlı iliski oldugu gözlendi. Aktif çürüklü ve çürüksüz çocuklarda Vitamin D Reseptörü TaqI gen polimorfizm varlıgının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık gösterdigi tespit edildi (p=0,029). ApaI, FokI, Cdx2 gen polimorfizmi ile dis çürügü arasında istatistiksel olarak anlamlı bir iliski saptanmadı. Gelecekte, VDR gen polimorfizmlerinin yüksek çürük riskine sahip bireylerin erken tesbitinde yol gösterici olabilecegi düsünülmektedir.;Vitamin D receptor, dental caries, Streptococcus mutans, polymorphism.;Vitamin D reseptör, dis çürügü, Streptococcus mutans, polimorfizm.