Sellar bölgeye transsfenoidal endonasal endoskopik yaklaşım: Kadavra çalışması

Küçük Resim Yok

Tarih

2005

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

ÖZET Sellar bölge patolojileri yaşa göre dağılımlarında değişiklikler gösterse de primer santral sinir sistemi tümörleri içerisinde yaklaşık %20 ile sık sayılabilecek bir oranda karşımıza gelmektedir. Modern nöroşirurjinin temellerinin atılmaya başlandığı 20. yüzyılın başlarından itibaren bu bölge patolojileri cerrahların yoğun ilgi gösterdikleri alanlardan birisi olmuştur. Görülme sıklığının yüksek olması yanında patolojilerin çoklukla benign olması ve başarılı cerrahinin yüz güldürücü sonuçlar vermesi bu ilginin nedenleri arasındadır. Sık görülen bu patolojilerin cerrahi tedavisi amacıyla yeni tekniklerin ve yaklaşımların denenmesine hemen yüzyılın başlarında başlanmış ancak özellikle hipofız adenomlarının tedavisinde transsfenoidal yaklaşım genel kabul görüp yaygınlaşması 1970'lere dek mümkün olmamıştır. 1960'dan itibaren Avrupa'da Fransız Nöroşirurjiyen Guiot ve ardından kuzey Amerika'da Hardy 40 yıla yakın bir süre boyunca kenarda bekletilen yöntemi yeniden uygulamaya koymuşlar ve yöntemin öncüleri haline gelmişlerdir. Bu yıllarda operasyon mikroskobunun da devreye girmesiyle yöntem giderek yaygınlaşmış ve özellikle hipofızer mikroadenomlann tedavisinde giderek altın standard yaklaşım olarak kabul görmüştür. Endoskobun da, keşfedilip unutulduğu dönemler gösterse de transsfenoidal yaklaşımla benzer bir yolculuktan geçtiğinden bahsedilebilinir. ilk endoskop transsfenoidal cerrahinin 1907'de ilk kez Schloffer tarafından uygulanmasından neredeyse 100 yıl önce 1806'da Alman hekim Philip Bozzini tarafından geliştirilmiş ve 1900'lerin başlarında genel cerrahlar tarafından kullanılıyor olmasına rağmen 1960'lara dek yaygmlaşamamıştır. Ancak bu tarihte İngiltere'de Prof. Harold H. Hopkins'in devrim niteliğindeki katkılarıyla modern haline kavuşmuş ve aydınlatma ve görüntülemedeki giderek hızlanan gelişmelerle nihayet 1990'lı yıllardan itibaren tıbbın her alanında yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. 23Bu iki tekniğin buluşması ise 1994'den itibaren ABD'nde Dr. Jho ve Avrupa'da da Cappabianca ve ekibinin öncü ve üstün çalışmaları sayesinde olmuştur. Bu iki grubun önderliğinde endoskopi transsfenoidal cerrahide yeni bir yöntem olarak dikkatleri üzerinde toplamış ve tartışılır olmuştur. 10 yıl bir tedavi yönteminin genel kabulü ve hatta altın standart olarak kabul edilebilmesi için kısa bir dönem sayılabilir. Ancak bugüne dek elde edilen ve yayınlanan cerrahi sonuçlar mikroskobik transsfenoidal cerrahiden daha kötü değildir. Nasofarenks içerisinde daha az invaziv olduğu ve post-op iyileşmeyi hızlandırarak hastanede kalış süresini kısalttığı artık kabul edilmektedir. Başlıca eleştiri görüntünün iki boyutlu olması nedeniyle mikroskopta sağlanan derinlik hissi ve sahaya hâkimiyetin kurulamaması üzerinedir. Ancak, endoskopun sağladığı geniş panaromik gözlemleme imkanı bu dezavantajı gidermektedir. Ayrıca, üç boyutlu görüntü sağlayan binoküler endoskoplar da geliştirilmektedir. Biz bu yeni tekniğin henüz altın standart metot olarak kabul edilmese bile uygun vakalarda getirdiği avantajlar göz önüne alınarak kullanılması gerektiğine inanıyoruz. 24

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Nöroşirürji, Neurosurgery

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye