Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda ghrelin düzeyleri

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2009

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Son yıllarda yağ dokusundan kaynaklanan leptin hormonunun tanımlanması ile vücudun enerji homeostazının sürdürülmesinde karmaşık düzenleyici bir nöroendokrin ağın varlığı dikkati çekmiş ve araştırmalar bu yönde ivme kazanmıştır. Mideden beyne önemli bilgiler sağlayan, geniş bir spektrumda biyolojik aktivitesi olan ghrelin, bu konuda yeni keşfedilmiş dönüm noktası niteliğinde nöroendokrin bir sinyal olup halen bilinmeyen, araştırmaya açık birçok yönü bulunmaktadır. Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda bulunan boy kısalığının etiyolojisi için yetersiz beslenme, genetik faktörler, IGF-1 ve büyüme hormonu aksı anormallikleri üzerinde durulmuş, kesin bir neden gösterilememiştir. Ghrelinin büyüme hormonunun güçlü bir salgılatıcısı olmasının yanı sıra iştah artırıcı özelliğinin bulunması bu çocuklardaki büyüme gecikmesinde kısmen bile olsa, rol oynayabileceğini düşündürdü. Ghrelin ve çocuklarda büyüme ilişkisini değerlendiren çok fazla çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızda bu ilişkinin varlığını anlayabilmek için yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda ghrelin düzeylerini normal boydaki sağlıklı çocuklarla kıyasladık. Çalışmamız için yapısal büyüme ve puberte gecikmesi tanısı konulan otuz erkek çocuk seçilmiş ve normal boyda, sağlıklı onbeş erkek çocuk kontrol grubunu oluşturmuştur. Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi tanısı koymak için, çocukların boylarının yaşa göre üçüncü persentilin (-2 SD'nin) altında bulunması, son 1 yıl içinde büyüme hızlarının yaşa ve cinse göre beşinci persentil altında kalması, ergenlik bulgularının gecikmiş olması, AGA olmaları, ailesel boy kısalığının bulunmaması, kemik yaşlarının takvim yaşına göre geri, boy yaşlarına uygun bulunması, tahmini erişkin boylarının normal olması, sistemik veya kronik hastalıklarının bulunmamasına dikkat edildi. Olguların 12 saatlik açlığı takiben, sabah 08.30'da ghrelin düzeyleri için kan örneği alındıktan sonra yaşlarına uygun standart kahvaltı ile beslenmeleri sağlandı ve tokluk ghrelin düzeyleri için kan örnekleri alındı. Alınan örnekler -80 ?C derin dondurucuda saklandıktan sonra ELISA yöntemiyle total (deaçile) plazma ghrelin düzeyleri ölçüldü, açlık ve tokluk düzeyleri arasındaki farklar hesaplandı. Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklar için elde edilen değerler kontrol grubundaki çocuklarla kıyaslandı. Ghrelin düzeyleriyle birlikte serum IGF-1 ve IGFBP-3 düzeyleri kıyaslandı. Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocukların açlık plazma ghrelin düzeylerinin ortalaması 824.23±523.46 pg/ml, tokluk plazma ghrelin düzeylerinin ortalaması 447.26±259.92 pg/ml idi (Şekil 2). Kontrol grubundaki çocukların açlık plazma ghrelin düzeylerinin ortalaması 687.38±481.43 pg/ml, tokluk plazma ghrelin düzeylerinin ortalaması 365.59±260.43 pg/ml idi (Şekil 2). Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocukların plazma ghrelin düzeyleri açlıkta ve toklukta kontrol grubundaki çocuklarla benzer bulundu (p>0.05). Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocukların açlık ve tokluk plazma ghrelin düzeyleri arasındaki fark 394.44±369.10 pg/ml, kontrol grubundaki çocukların 346.55±338.67 pg/ml idi, açlık ve tokluk düzeyleri arasındaki farklar anlamlı bulunmadı (p>0.05). Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocukların ortalama IGF-1 düzeyleri kontrol grubundaki çocukların IGF-1 düzeylerine göre anlamlı olarak düşük bulundu (p<0.05, sırasıyla 239.5±83.95 ng/ml, 339.20±63.08 ng/ml). Benzer ilişki IGFBP-3 düzeyleri açısından da bulundu (p<0.05, sırasıyla 3.09±0.54 mg/L, 3.62±0.41 mg/L). Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda IGF-1 düzeyleriyle açlık ghrelin düzeylerinin ters yönde ilişkili olduğu, ghrelin düzeyleri azalırken IGF-1 düzeylerinin arttığı görüldü (p<0.05). Tokluk ghrelin düzeyleriyle IGF-1 düzeyleri arasında anlamlı ilişki bulunmadı (p>0.05, Tablo 3, Şekil 3-4). Açlık ve tokluk ghrelin düzeyleriyle IGFBP-3 düzeyleri arasında anlamlı ilişki bulunamadı (p>0.05, Tablo 3, Şekil 5-6). Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda açlık ghrelin düzeylerinin takvim yaşı, kemik yaşı, boy, vücut ağırlığı ve VKİ'yle ters yönde ilişkili olduğu gözlendi (p<0.05, Tablo 3). Tokluk ghrelin düzeyleriyle vücut ağırlığı ve VKİ arasında ters yönde ilişki ilişki olduğu gözlendi (p<0.05, Tablo 3). Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda ghrelin düzeylerini kontrol grubuyla benzer bulmamız, yetersiz ghrelin düzeylerinin bu çocuklardaki iştah ve kilo azlığıyla beraber boy kısalığına neden olan bir faktör olduğu düşüncesini desteklemedi. Tersinden düşünüldüğünde ghrelin düzeyleri yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda azalmış olan iştahlarını ve yetersiz kalori alımını dengelemek için ?kompansatuar? artış göstermedi. Yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda ve kontrol grubundaki çocuklarda açlık ve tokluk ghrelin düzeyleri arasında fark bulunmaması, yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda besin alımıyla birlikte iştahın daha fazla baskılanmış olabileceği, doygunluk hissinin daha kısa sürede oluşarak daha az besin tüketildiği düşüncesinin zayıflamasına neden oldu. Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçlar ghrelin düzeylerinin yapısal büyüme ve puberte gecikmesi olan çocuklarda kontrol grubundaki çocuklara göre anlamlı bir değişiklik göstermediğini ortaya koydu.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.B.D.

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye