Gebelerde, levobupivakain ile epidural doğum analjezisindebolus ve sürekli infüzyon uygulamalarının karşılaştırılması

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2009

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Günümüzde giderek artan sezaryen ile doğum, spontan vajinal doğum ile karşılaştırıldığında, hem anne hem bebeğe yüklediği intraoperatif hemodinamik ve cerrahi riskler, doğum sayısını kısıtlayıcı etkisi ve artmış maliyet nedeniyle dezavantajlıdır. Bu nedenle gebeler, fizyolojik olan spontan vajinal doğumu tercih etmeleri konusunda desteklenmelidir. Bu nedenle şiddetli doğum ağrıları azaltılmalıdır. Doğum analjezisinde en etkin yöntem epidural analjezidir. Bu amaçla analjezikler iki farklı şekilde; ya aralıklarla bolus olarak ya da sürekli infüzyon olarak uygulanabilir. Her iki uygulanım şeklinde de doğum eylemi için gerekli motor güç korunarak yeterli duyusal blok elde edilebilir, gebe konforu ve hakları korunabilir. Biz de çalışmamızın bolus (%0.25) ve infüzyon (%0.125) şeklinde uygulanılan levobupivakainin travay sırasında hemodinamik parametrelere olan etkilerini, analjezik etkinliklerini ve travay sonrası gebelerin memnuniyeti açısından farklılıklarını inceledik. Çalışmamıza 18–40 yaş arası, servikal dilatasyonu 2-4 cm olan ASA I–II, travayda baş prezentasyonu olan, yandaş obstetrik sorunu olmayan, epidural kateter takılması için bir kontrendikasyonu bulunmayan 40 gebe dahil edildi. çalışma öncesinde hastaların yaşı, kilosu, boyu, hemodinamik parametreleri; Non İnvaziv Kan Basıncı (NİKB), Kalp Atım Hızı (KAH), Fetal Kalp Atımı (FKA) kaydedi, kateter takılıp doğum analjesine başlandıktan sonra hemodinamik parametreler 5, 10, 15 dk’larda sonrasında da izlem boyunca takip eden her 30 dk’da bir monitorize edilip kaydededildi. VAS hemodinamik parametrelerle kontrol edildi. Epidural katateri takılıp testdozu ile yeri doğrulanılan gebeler randomize olarak iki gruba ayrıldı.1. gruba (Grup B, n = 20) VAS değeri 4 ve üzerinde olduğunda % 0.25 Levobupivakain (Chirocaine, ABBOTT LABORATUVARLARI) 10 ml (25 mg) yavaş bolus şeklinde uygulandı ve VAS değeri kontrol edildi. VAS 3 ve altındaki olan hastalar 30 dk aralıklarla kontrol edilip skor 4’ün üzerine çıktığında aynı doz tekrar edildi. 2. gruba ise (Grup S, n = 20) VAS değeri 4 ve üzerinde olduğunda % 0.125 Levobupivakain 10 ml bolus uygulandı. Grup S’de hasta kontrollü epidural analjezi için aynı konsantrasyonda 2,5 mL bolus doz, 15 dk kilitli kalma süresi olacak şekilde programlandı. Her iki grupta motor blok oluşumu bromage skalası sensitif blok seviyesi ise pin pirick testiyle değerlendirildi. Gebe memnuniyeti doğum sonrası sorgulandı.1. ve 5. dakika APGAR Skorları ve doğum süresince oluşan yan etkiler ve komplikasyonlar kaydedildi. Bizim çalışmamızda gebeler demografik verilerine göre incelendiğinde; yaş, kilo, gebelik sayısı, epidural katater yerleştirme zorluğu, epidural mesafe uzunluğu bakımından gruplar arsında bir fark bulunmadı (p>0.05). Gebelerin boyaları, gebelik haftasına, epidural kater takılım seviyesi, ve başlangıç servikal dilasyona bakıldığında ise iki grup arasında fark bulundu (p<0.05) Tüm bu demografik benzerlik ve farklılıklar sonrasında ortalama doğum süreleri arasında literatürlerede uygun olarak bir fark bulunmadı. Bu da demografik farklılıkların istatiksel olarak anlamlı olasa da klinik uygulama bakımından anlamsız olmasına bağlandı. İstenilen analjeziye ilk ulaşma süresi bakımından bolus grubu daha başarılı bulundu. Bu başarı hemodinamik parametlere (SAB, DAB, KAH), aşrı palyasyonuna, bakıldığında da doğumun erken döneminde devam etti (p<0.05). Ancak doğumun ilerlerleyen dönemlerinde, hemodinamik parametrelerdeki normalizasyon, epizyotomi ve doğumun III. evresindeki VAS skorları infüzyon grubunda daha başarılı bulundu (p<0.05) ve bu geç dönemdeki başarı uzun süreli ve dengeli analjezi seviyesine başlandı. Ancak sürekli lokal anestezik maruziyeti klinik olarak anlamsızda olsa infüzyon grubuda bolus grubuna göre daha fazla motor blok oluşumuna neden olmuştur. İnfüzyon grubundaki bu motor blok doğumun II. ve III. evresinin uzamasına (p<0.05), istatiksel olarak anlamsızda olsa %10 gebede forseps kullanılmasına neden olmuştur (p>0.05). Doğum evresinde fetal kalp atımları sürekli monitörize edilip takip edilen benzer doğum ağırlıklarına sahip yeni doğanların fetal kalp atımları, doğum ağırlıkları ve APGAR skorları arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Kullanılan lokal anestezik miktarı bakımından da daha az tüketimle daha iyi olan infüzyon grubu subjektifde olsa gebe memnuniyeti açısından da üstün bulunmuştur (p<0.05). Sonuçta; erken dönemde bolusla başlanan, ilerleyen dönemlerde infüzyon halinde devam eden epiduralli doğum analjezisinin hemodinamik parametreler, VAS skoru, fetal etkiler, lokal anestezik tüketimi ve gebe memnuniyeti bakımından daha iyi sonuçlar alınabileceği kanısına vardık.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.B.D.

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye