Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda lupus antikoagulan gelişme sıklığı ve klinik önemi
Küçük Resim Yok
Tarih
2005
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
ÖZET Bu çalışmadaki amacımız sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren Türk çocuklarındaki LA pozitifliği prevelansını ortaya koymak ve klinik seyrini incelemekti. Bu çalışma Haziran 2004-Nisan 2005 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim dalı Hematoloji Bilim dalında gerçekleştirildi. Olgular Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları genel polikliniğinden; sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme yakınması olan ve endikasyon olması durumunda Tonsillektomi ve/veya Adenoidektomi planlanan ve bunlar dışında herhangi bir hastalığı olmayan tamamen sağlıklı olgulardan ve Kulak Burun Boğaz Hastalıkları kliniğinden Tonsillektomi ve/veya Adenotonsillektomi yapılan hastalardan seçildi. Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme kriterleri; aynı yıl içinde 7 akut atak, ardışık 2 yılda her yıl için 5 atak ya da ardışık 3 yılda her yıl için 3 akut atak şeklinde tanımlandı. Olgulann % 41.81nin KBB'den, % 58.2'si Çocuk Sağlığı polikliniğinden geldiği görüldü. Yaşları ortalama 72 ay (5 yaş) olan 77'si kız, 88T erkek olmak üzere toplam 165 olgu çalışmaya dahil edildi. Olgularımızda LA gelişme oranı tüm popülasyon için % 4.8 olarak (8/165) saptandı. Sağlıklı kontrol grubunda ise sadece 2 hastada (2/120) LA pozitifliği saptandı (% 1.6). Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı. LA pozitif saptanan olguların 2 ay sonra yapılan kontrollerinde saptanan LA pozitifliğinin kontrole gelen 7 olguda normale döndüğü izlendi. Sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı idi. LA pozitif saptanan olguların ortalama yaşlan LA negatif saptananlara göre daha düşük saptandı ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı olarak değerlendirildi (54,6 ay-73 ay). Adenoid hipertrofisi olan hiçbir olguda LA pozitifliğine rastlanılmazken, Adenoid hipertrofisi olmayan olgularda LA saptandı. Başka bir deyişle LA pozitif saptadığımız 8 olgumuzun hiçbirinde Adenoid hipertrofisîne rastlanılmadı. Bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Çalışmaya alınan olgulardan toplam 6 tanesinde APTZ uzunluğu saptandı, bu oran tüm olguların % 3.6'sını oluşturuyordu. APTZ değeri uzun olup da LA negatif 55saptanan olguların oranı ise tüm popülasyonun % 2.5'ini oluşturuyordu (Toplam 4 olgu). APTZ değeri normal olarak saptanan 159 olgu vardı. Bu olguların ise 6 tanesinde LA pozitif bulundu (popülasyonun % 3.6'sı). Bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulundu. APTZ uzunluğunun LA pozitifliğini saptama duyarlılığının değerlendirilmesinde ise laboratuvarımızın APTZ uzunluğu için sınır değeri 39.6 sn olarak kabul ettiğimizde; APTZ'nin duyarlılığının düşük ancak spesivitesinin çok yüksek olduğu görüldü. APTZ değeri uzun saptanan 6 olgunun tümümün yapılan miksing ile APTZ'nin normale geldiği görüldü. Bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Hem APTZ uzun olan hem de LA pozitif saptanan hastalardaki başlangıç APTZ değerlerinin miksing yapılan diğer hastalara oranla daha az düzelme gösterdiği izlendi. Sonuç olarak sık enfeksiyon geçiren küçük çocuklarda, sağlıklı ve sık enfeksiyon geçirmeyen olgulara nazaran yüksek oranda LA pozitifliği gelişmektedir. Ancak söz konusu LA pozitifliği klinik olarak kanama veya tromboz tipinde bir sorun oluşturmadığı gibi, kısa bir sürede de kaybolmaktadır. Tonsillektomi öncesi yapılan hemorajik diatez testlerinde. APTZ yüksekliği bulunan ve LA pozitifliği gösteren olguların anamnezlerinde kanama öyküsü yok ise, sorunsuz olarak öpere edilebilecekleri açıkça görülmektedir. Yaptığımız çalışma ile literatürde bildirilen bulguların Türk çocuklarında da benzer özellikte olduğunu göstermiş olduk. 56
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases