Sezeryan hastalarında kronik ağrı insidansı
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2016
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Sezeryen operasyonları en fazla uygulanan cerrahi girişimlerden biridir ve gün geçtikçe oranı artmaktadır. Bu da beraberinde operasyon sonrası gelişen komplikasyonların anne sağlığı üzerindeki endişeleri arttırmaktadır. Bunlardan biride kronik ağrıdır. Bu çalışmada; sezeryan operasyonları sonrası gelişen kronik ağrının görülme sıklığı ve risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD'da Ocak 2015-Ekim 2015 tarihleri arasındaki dönemde sezaryen operasyonu geçiren olguların dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik verileri (yaş, kilo, boy), gebelik sayısı, operasyon süreleri, anestezi tipi (genel-rejyonal), kronik ağrı öyküsü, daha önceki operasyonu, ek hastalıkları, postoperatif dönemdeki analjezik miktarı kaydedildi. Çalışmaya dahil edilen tüm hastalar telefon ile aranacak ve telefon ile ulaşılabilen hastalara geçirdikleri sezaryen operasyonuna bağlı ağrı duyup duymadıkları sorgulandı. Ağrı tanımlayan hastalara bir test yapılarak ağrının yoğunluğu ve karakteristiği belirlendi. Elde edilen tüm veriler istatiksel olarak değerlendirildi. İstatiksel analiz için SPSS 21.0 for Windows programı kullanıldı. İstatistiksel yöntem olarak kategorik değişkenler için sayı ve yüzdeler, sayısal değişkenler için ortalama, standart sapma ve ortanca değerleri kullanıldı. Ayrıca grup karşılaştırmalarında ANOVA Test, Kruskal Wallis Testi, T Test, Ki-Kare testi ve Pearson istatistiği kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p değerinin 0,05 ten küçük olması durumu olarak kabul edildi. Bulgular: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD'da sezeryan operasyonu geçiren 387 olgunun yaşı, boy ve kilo değerleri arasında kronik ağrı ile aralarında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmazken, BMI, gebelik sayısı, daha önceki kronik ağrı öyküsü ile kronik ağrı arasındaki ilişki istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05).Çalışmamızda SSKA insidansı % 10.9 bulundu. Uygulanan anestezi yöntemleri ile kronik ağrının ilişkisi karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.004) Özellikle spinal anestezi ve genel anestezi altında sezaryen operasyonu geçiren olgularda kronik ağrı görülme oranının daha yüksek olduğu görüldü. Erken postoperatif dönemde uygulanan analjezi protokolünün kronik ağrı gelişme insidansı ile ilişkisi değerlendirildiğinde istatiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.03). Postoperatif analjezi yönetiminde tüm hastalarda multimodal bir protokol uygulandığını saptandı Bu protokoller içinde epidural analjezinin olduğu tedavi protokollerinde kronik ağrı insidansı arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı. Fakat post-op epidural analjezi uygulanan hastalada kronik ağrı yüzde değerinde fazla çıkmıştır. Kronik ağrının spinal ve genel anesteziye bağlı olarak daha yüksek olduğu tespit edildi. Epidural anestezi olan hastalarda ise SSKA oranı istatistiksel olarak daha düşük bulundu. Kronik ağrısı olan hastaların %41.3'ü (n=160) acil , %58.7'si (n=227) elektif sezaryen idi. Kronik ağrı açısından istatiksel olarak anlam bulunmadı. Sonuç: Sezaryen operasyonlarından sonra postoperatif dönemde annenin bebeği ile ilgilenebilmesine olanak sağlayacak şekilde ağrı tedavisinin yeterli sürede etkin bir şekilde sağlanmasının kronik ağrı gelişmesini önleme açısından gerekli olduğu kanısına varıldı.