Tavşan modelinde ekstracorporeal shock wave litotripsi esnasında gelişen renal hasarda sildenafil sitratın koruyucu etkisinin histopatolojik araştırılması
dc.contributor.advisor | Çıkılı, Necmettin | |
dc.contributor.author | Şimşek, Adnan | |
dc.date.accessioned | 2024-08-19T19:51:31Z | |
dc.date.available | 2024-08-19T19:51:31Z | |
dc.date.issued | 2005 | |
dc.department | Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı | en_US |
dc.description | Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz. | en_US |
dc.description.abstract | 7.ÖZET Vücut dışından şok dalgalan yardımıyla böbrek taşlarının kırılarak tedavi edilmesi anlamına gelen ES WL 20 yılı aşkın bir süredir güvenle uygulanmaktadır, ESNVL'nin temel çalışma prensibi, bir kaynakta üretilen enerjinin odaklanması ve taşın bu odak noktasına lokalize edilerek enerjiye maruz bırakılmasıdır, ESWL ile tedavi esnasında oluşan yüksek enerjiye bağlı böbrek ve çevre organ ve dokularda istenmeyen bir takım etkiler gelişmektedir. Bu etkilerin ortaya çıkışında temel olarak serbest radikal hasan ve şiddetli vazokonstruksiyonun önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Böbrekte gelişen bu istenmeyen etkileri en aza indirmeye yönelik klinik ve deneysel olarak yapılmış pek çok çalışına sözkonusudur. Çalışmaların temelinde böbreği serbest radikal hasarından konuna amaçlanmıştır, Son yıllarda NO, cOMP ve fosfodiesteraz (PDE) enzim inhibitörlerinin dokular üzerine etkisiyle ilgili pek çok çalışma yapılmıştır, PDES'in yoğun olarak platellit, akciğer ve damar düz kaslarında yeraldığı zaten bilinmekteydi. Bununla birlikte böbrek tubuluslarında da bu enzimin yeraldığtna dair iki yıl önce yayınlanmış araştırmalar sözkonusudur, BSvVL'nîn. temel renal hasarlarıma mekanizmalarından bîrinin vazokonstruksiyon ve buna bağlı iskemik nekroz oluşturması görüşüne bağlı olarak bu bölgedeki cGMP düzeylerini artırarak doku hasarını azaltabileceğimizi düşündük. Bunun amaçla, eGMP düzeyini artırmak için spesifik PDES inhibitörlerinden biri olan Sildenafil sitrat tercih edilmiştir. Bu çalışmada erişkin, erkek tavşanlarda ESWL esnasında oluşan renal hasarın, işlemden 45 dakika önce oral yolla verilen sildenafil sitrat ile azaltılıp azaltılamayacağı histopatolojik olarak araştırılmıştır.53 50 adet New Zelaııd tipi erişkin tavşan 5 gruba ayrıldı, ilk gruba, intravenöz îopromîd 2 cc/kg, 2,gruba oral yolla südenafil 1.6 mg/kg, 3, gruba ketamin anestezisi altında sol böbrek orta-alt polune 20kY büyüklüğünde 1250 şok dalgası(ESWL işlemiyle), 4, gruba ora.1 yolla, südenafil l,6 mg/kg verildikten 45 dakika sotıra ketamin anestezisi altında sol böbrek orta-alt polune 20kV büyüklüğünde 1250 şok dalgası(ESWL işlemiyle) uygulandı, son gruba ise shatn operasyonu uygulandı. Tüm deneklere işlemden 24 saat sonra bilateral nefrektomi uygulandı. Nefrektomi öncesinde letroperiton ve böbrekler tnakroskobik olarak değerlendirildi, Nefrektoroiden sonra böbrekler sağ ve sol olarak işaretlenerek % 4 formalin içerisinde l gece fiske edildi. Orta poldert alınan 4-6 mikron kalınlığındaki kesitler hetnatoksilen cosin île boyanarak ışık mikroskobunda değerlendirildi. Değerlendirme aşamasında tubuler nekroz 4 kısımda katagorîze edilerek araştırıldı. Tubuler nekrozun yanında diğer yapısal değişiklikler skorlanmaksıxın kaydedildi, Tubuler nekrozun gruplar arasındaki istatistiksel ilişkisinin araştırılması için veriler Kruskal Wallis yöntemi île değerlendirildi. Deney gruplarının değerlendirilmesi sonucunda Grup-1'de kullanılan radyokontrast ajanın düşük derecelerde tubuler nekroza yol açtığı, gnıp-2'de kullanılan sîldenafil sitratın böbrekte düşük derecede vakuolizasyona yol açmakla birlikte tubuler nekroza neden olmadığı saptanmıştır. ESWL gruplarında ise sîldenafil verilerek ESWL uygulanan grup-4 de tubuler nekroz skorunundüşük olduğu, ancak hasarlı böbrek sayısının kıyaslandığında yüksek derecede hasarlanrnanın sayıca grop-3'de daha fazla olduğu izlenmiştir. Tüm verilerin istatistik! incelemeleri anlamlılık içemıenıiştir{p>0,05). Sonuç olarak ESWL işleminden 45 dakika dnee oral yolla verilen sîldenafil sîirat renal tubuler nekrozun şiddetini azaltmaktadır. Ancak orta ve düşük dereceli nekroz gelişimini engelleyeınemektedir. İşlem sadece uygulanan böbreği değil kontrlateral54 bdbreği de etkilemekte ve burada yine akut tubuler nekroza neden olmaktadır, işlemden 45 dakika önce oral yolla verilen sîldenafil sitrat kontlateral böbrekte de renal tubuler nekrozun şiddetini azaltmaktadır. Yine orta ve düşük dereceli nekroz gelişimini engelleyeni emektedir, Sildenafıl île tubuler nekroz şiddetinin daha düşük saptanması, hasann geriye dönüşünün daha kolay olacağının göstergesidir. Ancak çalışmanın literatürdeki ilk çalışına olması göz önüne alındığında siidertafilm, ESWL'nin böbrek üzerine zararlı etkilerinden korunmak amaçlı kullanılabilmesi için genişletilmiş deneysel çalışma gruplarına ve klinik çalışına sonuçlarına ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır | en_US |
dc.identifier.endpage | 70 | en_US |
dc.identifier.startpage | 1 | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11454/88225 | |
dc.identifier.yoktezid | 171269 | en_US |
dc.language.iso | tr | en_US |
dc.publisher | Ege Üniversitesi | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/closedAccess | en_US |
dc.subject | Üroloji | en_US |
dc.subject | Urology | en_US |
dc.title | Tavşan modelinde ekstracorporeal shock wave litotripsi esnasında gelişen renal hasarda sildenafil sitratın koruyucu etkisinin histopatolojik araştırılması | en_US |
dc.type | Specialist Thesis | en_US |