Kraniyotomide preoperatif anksiyetenin postoperatif ağrı üzerine etkileri
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2013
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Postoperatif ağrı, cerrahi travmaya bağlı ortaya çıkan inflamatuvar sürecin de eşlik ettiği ve doku iyileşmesi ile giderek azalan akut bir ağrıdır. Literatürde kraniyotomilerin ve pek çok nöroşirurjikal girişimin diğer cerrahi uygulamalar kadar ağrıya yol açmadığı belirtilmekte ise de, son yıllarda, hastaların büyük çoğunluğunda akut postoperatif dönemde orta-yüksek şiddette ağrı yakınması olduğunu destekleyen yayın sayısı giderek artmaktadır. Kraniyotomi sonrası ağrı insidansıyla ilgili farklı rakamlardan söz edilmektedir (%0-75) ve bu oran çoğunlukla % 40'dan fazladır. Postoperatif ağrı gelişimini etkileyen faktörler dört gruba ayrılmaktadır: demografik özellikler, psikolojik faktörler, preoperatif ağrı varlığı ve cerrahi ile ilişkili faktörler. Preoperatif dönemde hastaların % 60- 80' inin anksiyetesinin olduğu yapılan çalışmalarda bildirilmiştir. Preoperatif dönemde yüksek oranda anksiyeteye sahip olan kişilerde postoperatif ağrının daha fazla olduğu gösterilmiştir. Postoperatif dönemdeki ağrı 3-6 aydan daha uzun sürüyorsa kronik postoperatif ağrı ya da dirençli postoperatif ağrı olarak tanımlanmaktadır. Cerrahi yara iyileşmesini takiben persistan ağrı devam eden inflamasyonun bir sonucu olarak ya da periferik sinirlerde meydana gelen hasar kaynaklı nöropatik ağrı şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Literatürde, kraniyotomi sonrası kronik ağrı insidansının % 0 ile % 65 arasında olduğundan söz edilmektedir. Postkraniyotomi başağrısı sıklıkla insizyoneldir. Perikraniyal kas retraksiyonu, BOS basıncının düşmesi, duranın iritasyonu ve aseptik menenjit ağrının kaynağı olabilmektedir. Kadın cinsiyet, anksiyete ve depresyon varlığı ve kullanılan cerrahi teknik ile ağrının kronikleşmesi arasında güçlü ilişki olduğu bilinmektedir ancak literatürde kraniyotomi sonrası kronik ağrı gelişimi ile ilgili yapılan çalışmalarda farklı sonuçlara rastlanmaktadır. İntrakraniyal tümör tanısı konmuş hastalarda, preoperatif anksiyete sık görülen bir durum olmakla birlikte, literatürde kraniyotomi geçiren hastalarda preoperatif anksiyetenin postoperatif ağrı üzerine etkileri ile ilgili yeterli prospektif çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle; çalışmamızda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Anabilim Dalı{nda kraniyotomi uygulanan hastalarda preoperatif anksiye ve ağrı düzeyinin belirledik ve postoperatif akut ve kronik ağrı gelişimi üzerine olan etkilerinin araştırdık. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul izni alındıktan sonra, nöroşirürji ameliyathanesinde elektif kraniyotomi operasyonu uygulanacak ASA I- III grubundan 18- 70 yaş arasındaki gönüllü olgular, bilgilendirilmiş onam formu ile izinleri alınarak prospektif olarak çalışmaya dahil edildiler. Hastalardan bilgilendirilmiş onam formu ile izinleri alındıktan sonra, kendileri, geçirecekleri operasyon ve uygulanacak olan anestezi ile veya diğer perioperatif faktörler ile ilgili anksiyete düzeyi açısından, STAI I ve STAİ II (Durumluk ve Sürekli Kaygı Saptama İndeksi-(State Trait Anxiety Inventory) testi soruları ve visüel analog skala (VAS) ile ilgili olarak bilgilendirildiler. Çalışmamızda, bu bilgilendirme sonrası kraniyotomi uygulanan toplam 104 olguda; preoperatif dönemde, operasyon öncesinde STAİ I (State Trait Anxiety Inventory) ve STAİ II ölçeği kullanılarak anksiyetelerinin ölçümü, vizüel analog skoru (VAS) kullanılarak preoperatif ağrı olup olmadığı ve varsa şiddeti sorgulandı, kaydedildi. Operasyon öncesi ve sonrası bilinci kapalı, kooperasyonu kısıtlı, kognitif fonksiyonları kısıtlı olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Olguların demografik verileri, ASA (I-III) değerleri, eşlik eden hastalıkları, preoperatif ek ilaç kullanımları, özellikle antiepileptik ve analjezik kullanımları, alkol ve sigara kullanımı, preoperatif başağrısı varlığı ve preoperatif- postoperatif VAS- VRS skorları, preoperatif anksiyete kaynağı (cerrahi, anestezi, postoperatif ağrı, bilgilendirilme eksiği), operasyon çeşidi (vasküler/ tümör), operasyon süresi kaydedildi. Operasyon sonrasında hasta kendine gelir gelmez, bizimle ilişki kurup cevap verebilecek bilinç durumuna eriştiği an, postoperatif 0. dak. olarak belirlendi. İletişim kurulduktan sonra hastaya herhangi bir rahatsızlığı olup olmadığı ( bulantı kusma baş dönmesi üşüme titreme vs ) soruldu. Ağrısı olup olmadığı VAS ağrı skalalarına göre değerlendirilip; kalp hızı, sistolik ve diastolik kan basıncı değerleri, Ramsey bilinç skoruna göre sedasyon skorları, postoperatif bulantı kusma gibi herhangi bir problem varlığı değerlendirilerek not edildi. Aynı işlemler postoperatif 30. dak., 60.dak., 2.saat, 24.saat, 48.saat ve 6.ayda da tekrarlandı, eş zamanlı ölçümlerle analjezik tüketimleri saptandı. Hasta postoperatif dönemde ağrı yakınması belirttiğinde nöroşirürji kliniği postoperatif analjezi sağlama prokolüne göre analjezisi sağlandı. İstatistiksel değerlendirmeler Ege Üniversitesi Biyoistatistik Anabilim Dalı tarafından yapıldı. Ağrı skorları Kruskal-Wallis, ağrı skorları ile vital bulguların bağlantısı Spearman, zaman dilimlerine göre skorlar arası değerlendirme Wilcoxon, demografik veriler ve operatif veriler Ki- kare, parametrelerin kendi aralarındaki farklılıklar Mann-Whitney U testleri ile değerlendirildi. Çalışmaya katılan 104 hastanın 45' i erkek 59' u ise kadın olgudur. Erkeklerin 24' ü ASA I, 20' si ASA II ve 1 kişi de ASA III; kadınların 33' ü ASA I ve 26' sı ASA II' dir. Olguların postoperatif dönemde ağrı seyirlerine bakıldığında; preoperatif dönemde ve erken postoperatif dönemde (0.dk, 30.dk ve 1.saatte) VAS skorları 4 ve 4'ün üzerinde olanların postoperatif dönemde de (2.saat, 24.saat, 48.saat ve 6.ayda ) aynı seyiri devam ettirdiği izlendi. 30.dk VAS skoru ile 1.saat, 2. saat, 24.saat, 48.saat ve 6.ay VAS skorları arasında anlamlı ilişki bulunmaktadır (p<0.05). Postoperatif 30.dk ağrı skorları yüksek olan olguların 1.saat, 2.saat, 24.saat, 48.saat ve 6.aydaki VAS skorları yüksek seyretmektedir. 1.saat VAS skoru ile 0 dk VAS, 30.dk VAS, 2. saat, 24.saat, 48.saat ve 6.ay VAS skorları arasında anlamlı ilişki bulunmaktadır (p<0.05). Postoperatif erken dönemde ağrısı olan olguların ağrıları 6.ayda da devam etmektedir; bu da ağrının kronikleştiğini göstermektedir. Kadın olgularla erkek olguların preoperatif dönemde ve postoperatif izlemlerinde VAS skorları ortalamaları benzerdir. Preoperatif dönemde 104 olgudan 63'nün VAS skoru 4 ve 4' ten büyüktür (% 60.6). Olguların % 37.5' inin preoperatif dönmede orta-şiddetli düzeyde olan ağrısı postoperatif 6.ayda da devam etmektedir. Olguların %13.5' inin preoperatif dönemde ağrısı yokken postoperatif 6.ayda orta –şiddetli düzeyde ağrı gelişmiştir. Postoperatif 0.dk da VAS < 4 olan olguların % 20.2' sinde 6.ayda orta-şiddetli düzeyde ağrı saptanmıştır. Postoperatif 0.dk da VAS ≥ 4 olan olguların % 21.2' sinin ağrısı gerilerken % 30.8' inde orta-şiddetli düzeyde ağrı devam etmektedir. 104 olgunun % 51' inde (53 kişi) 6.ayda ağrı düzeyi orta-şiddetlidir. Postoperatif 0.dk ve 6.ay VAS skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.(p<0.05). 104 hastanın 43' ünde (% 41. 3) preoperatif anksiyete kaynağı varken 61 kişinin (% 58.7) yoktur. En sık cerrahi kaynaklı anksiyete geliştiği saptandı.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Anestezioloji ve Reanimasyon A.B.D.