Atriyal septal defektli olgularda transkateter yolla kapatılmasının sağ ventrikül fonksiyonları üzerine etkisi
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2013
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Atriyal septal defektli olgularda transkateter yolla kapatılmanın sağ ventrikül fonksiyonları üzerine etkisi: strain ve strain rate ekokardiyografi. Amaç: Konjenital kalp hastalıklarının tanısında, prognozunda ve uygulanan tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde sağ ventrikül fonksiyonlarını değerlendirmek önemlidir. Ancak sağ ventrikülün karmaşık geometrisi, sol ventriküle göre farklı fizyolojiye sahip olması, onun ekokardiyografik yöntemle değerlendirmesini de farklı kılmakta ve zorlaştırmakta. Miyokardın bölgesel deformasyonunu gösteren strain ve strain rate ekokardiyografi yöntemi son zamanlar gelişmekte olup, atriyal septal defektli hastalarda sağ ventrikülün fonksiyonları ile ilgili bize fikir sunmaktadır. Bu çalışmada atriyal septal defekti olan olgularda perkutan yolla defekt kapatılmasının sağ ventrikül global ve segmentar strain ve strain rate değerleri üzerine etkisi araştırılmıştır. Yöntem ve bulgular: Çalışmamıza sekundum tip atriyal septal defekt tanısı almış 22 hasta ve 22 benzer yaş dağılımına ve özelliklere sahip sağlıklı bireylerden ibaret kontrol grubu alındı. Hasta ve kontrol grubu konvansiyonel ekokardiyografik yöntemle değerlendirildi, buna ek olarak sağ ventrikül serbest duvar ve interventrküler septumun bazal, mid ve apikal segmentlerinin pik sistolik strain ve strain rate analizleri yapıldı. Hasta grubunda cihazla kapatılma öncesi ve sonrası 3. ve 6. aylarda sağ ventrikül konvansiyonel ekokardiyografik değişkenlerin ve strain ve strain rate değişkenlerinin nasıl değiştiği değerlendirildi. Kapatılma sonrası 3. ve 6. ayda sağ ventrikülün ''bozulmuş'' parametrelerinin büyük kısmının tamemen gerilediği gözlendi . Böyle ki perkutan yolla ASD kapatılmasının RV deformasyonununun ortadan kaldırdığı ve anlamlı düzeyde RV' nin hızlı şekilde remodelingine sebep olduğu gözlendi. Hasta ve kontrol grubu arasında konvansiyonel ekokardiyografik değişkenler karşılaştırıldığında sağ atriyum çapları, sağ ventrikül çapı , sağ ventrikül sistolik ve diyastolik volüm, sağ ventrikül sistolik ve diyastolik alan, sağ atriyum alanı, Qp/Qs hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek saptandı. RV sistolik fonksiyonları değerlendirildiğinde TAPSE , sistolik pulmoner arter basıncı hasta grubunda anlamlı olarak daha yüksekti . Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi hasta grubunda kontrol grubuna göre daha düşük saptandı. Hasta grubunda defektin cihazla kapatılma sonrası sağ ventrikül proksimal çıkış yolu çapı, sağ atriyum çapı ve alanı , sağ ventrikül sistolik ve diyastolik volüm, sağ ventrikül sistolik ve diyastolik alan kapama öncesine göre anlamlı derecede azaldı. Aynı zamanda, kapama öncesi ve sonrası 3. ay için kıyaslandığında TAPSE anlamlı derecede azalmış ve bu anlamlılık 3. ve 6. ay için de kıyaslandığında devam etmiştir. RV fac ise kapama öncesine göre kapama sonrası anlamlı düzeyde artmıştır, 3. ve 6. aylar arasında ise fark saptanmamıştır. Hasta grubunda kapama öncesi ve sonrası Renkli Doku Doppler (RDD) parametreleri ve türevlerinden (MPI, İVA) İVA 3. ay için kıyaslandığında anlamlı derecede artmış, 3. ve 6. aylardaki değerler kıyaslandığında ise fark saptanmamıştır. MPİ değerleri arasında da anlamlı fark saptanmamıştır. RDD S amplitudu kapatılma sonrası anlamlı düzeyde olmasa da artış göstermiş, A dalgası anlamlı düzeyde olmayarak azalmış, E dalga amplitudu ise anlamlı olarak azalmıştır. Ama buna rağmen Eʹ/Aʹ oranındaki değişiklik anlamlı saptanmamıştır, bu da Doku Doppler parametrelerinin gerçekten volüm bağımlı olmadığını göstermektedir. Bu analizler hasta grubunda cihazla kapatılma öncesi ve sonrası 3. ve 6. aylarda ve kontrol grubu için yapıldı. Hasta ve kontrol gurubu arasında GS ve GSr benzer oranda saptandı. Pik sistolik strain ve strain rate değerleri karşılaştırıldığında RV lateral bazal, lateral mid ve lateral apikal S/SR ve septal bazal ve septal apikal S/SR ve septal mid SR değerleri açısından her iki grupta da anlamlı fark saptanmadı. Bir tek septal mid strain değeri hasta grubunda anlamlı olarak daha yüksek saptandı. Fark anlamlılık derecesi kazanmasa da RV serbest duvar strain değerleri kontrol grubunda hasta grubuna göre daha yüksek olup, septum strain değerleri ise ise tam tersi, hasta grubunda kontrol grubunda göre daha yüksek saptandı. Kapama öncesi ve sonrası 3. ve 6. aylarda GS ve GSR değerleri arasında anlamlı fark saptanmadı. Ama kapama öncesi ve sonrası 3. ayda lateral bazal strain, lateral mid strain anlamlı derecede artmıştır. 3. ve 6. aylar arasında ise sağ ventrikül lateral ve septal duvar segmentleri için strain değerleri arasında fark saptanmamıştır. Strain rate değerleri ise kapama öncesi ve kapama sonrası 3. ay için değerlendirildiğinde septal bazal, mid ve apikal segmentler için belirgin azalmış olup, apikal ve mid segmentler için bu fark istatistiksel olarak anlamlı düzeye ulaşsa da, septal bazal segment için anlamlı saptanmamıştır. Kapama sonrası 3. ve 6. aylarda bakılan lateral ve septal duvar bazal, mid ve apikal segmentler için hem strain ve hem de strain rate değerleri arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Kapatılma öncesi septum ve RV serbest duvar strain değerleri kıyaslandığında bazal, mid ve apikal segment strain değerleri kendi aralarında anlamlı farklı değilken, cihazla kapatılma sonrası septal strain değerlerinde düşüş, RV serbest duvar strain değerlerinde artış gözlendi. Bu değişim istatistiksel olarak anlamlılık kazandı. Kapatılma öncesi septum ve RV serbest duvar strain rate değerleri kıyaslandığında bazal, mid ve apikal segment strain rate değerleri kendi aralarında anlamlı farklı değilken, cihazla kapatılma sonrası septal strain değerlerinde düşüş gözlendi. Bu değişim cihaz implantasyonu sonrası lateral strain rate'in septal strain rate'den istatistiksel olarak anlamlı yüksek olmasına sebep oldu. Sonuç: Bizim bu çalışma sonucunda RV serbest duvar strain'nin (özellikle bazal ve mid segment) daha iyi boşaltma hacmi nedeniyle RV deformasyon değişkenliklerini yansıtacağı fikri ön plana çıktı. Kapatılma sonrası septum fonksiyonunun ASD transkateter kapatılma sonrası azaldığı gözlemlendiği için, bunu interatriyal septuma cihaz implantasyonu sonrası interventriküler septumda da cihazın deformasyona katkıda bulunabileceği düşünüldü.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kardiyoloji A.B.D.