Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olguları ile sağlıklı kontrollerin DTI (Difuzyon tensor imaging) bulguları açısından karşılaştırılması
dc.contributor.author | Ercan, Eyüp Sabri | |
dc.contributor.author | Süren, Serkan | |
dc.date.accessioned | 2024-08-21T18:23:27Z | |
dc.date.available | 2024-08-21T18:23:27Z | |
dc.date.issued | 2012 | en_US |
dc.department | Ege Üniversitesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı | en_US |
dc.description | Araştırmacılar; Ali Bacanlı, Kemal Utku Yazıcı, Cem Çallı, Cahide Aydın | en_US |
dc.description | Araştırma Projesi -- Ege Üniversitesi, 2012 | en_US |
dc.description.abstract | DEHB, erken başlangıç gösteren, oldukça sık görülen ve işlevselliği yoğun bir şekilde etkileyen nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB'de yapısal ve fonksiyonel beyin görüntüleme çalışmaları ile ilgili literatür hızla büyümekte ve bu literatür giderek artan oranda geniş ölçekli beyin döngüleri arasındaki anormal etkileşimin DEHB patofizyolojisini yansıttığı görüşüne katkıda bulunmaktadır. DEHB'ye yönelik beyin görüntüleme çalışmaları çoğunlukla beyindeki bölgesel defisitleri incelemeye odaklanmışken son yıllarda bu yaklaşım beyin bölgeleri arasındaki fonksiyonel ve yapısal bağlantıların incelendiği - - connectivite - - yaklaşımına doğru kaymaya başlamıştır. (Ewijk 2012) Bu değişimle beraber DEHB patofizyolojisinde lokal yapısal ve fonksiyonel defisitler kavramı yerini çeşitli beyin döngülerinin organizasyonlarındaki bozulmaya bağlı disfonksiyon kavramına bırakmaya başlamıştır. (Cortese 2012) DTG bir çok beyaz madde yolağındaki anormallikleri yeteri derecedeki çözünürlükle gösterebilmesi patofizyolojisinde beyaz maddenin etkilendiği düşünülen Şizofreni, Otizm ve DEHB gibi psikopatolojilerde yoğun olarak kullanılmasını sağlamıştır. DTG yöntemi yöne bağımlı farklı difüzyonların FA (fraksiyonel anizotropi) değeri olarak somutlaştırılmasına ve ölçümlerinin yapılmasına olanak sağlar. Böylece özellikle su moleküllerinden zengin beyaz madde yolaklarının durumu in-vivo olarak gösterilebilmekte ve öncelikli olarak bütünlüğü bozulan beyaz madde yolakları tespit edilebilmektedir. Bu çalışmada; DEHB tanılı olgular beyin beyaz madde bütünlüğünü yansıttığı düşünülen çeşitli DTG parametreleri hesaplanarak , DEHB grubunun, sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırılması, DSM-V taslak kriterlerine göre sınıflandırılan DEHB alt tiplerinin kendi aralarında ve sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırılması ve olası beyaz madde anormalliklerini saptanması amaçlanmıştır. Çalışmamıza, Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniği'ne başvuran, deneyimli bir çocuk psikiyatristi tarafından yapılan yarı yapılandırılmış psikiyatrik görüşme (K-SADS-PL) sonucu DEHB tanısı alan, 8-15 yaş arası olgular alınmıştır. Daha sonra, bütün olgular, tanıya kör olan deneyimli iki çocuk psikiyatristi tarafından tekrar değerlendirilmiştir. Klinik tanı, "Best Estimate Procedure" yöntemiyle (aile ve çocukla yapılan yarı yapılandırılmış psikiyatrik görüşme, aile ve öğretmenler tarafından doldurulan ölçekler ve WISC-R iki alt test sonucu) konulmuştur. Olgular, DSM-V taslak kriterleri açısından da değerlendirilerek, 24 DEHB-Bil, 24DEHB-DE, 24 DEHB-Rest ve 24 sağlıklı kontrol olgusu, çalışmamızın örneklemini oluşturmuştur. Grupların oluşturulmasından sonra tüm olgulara, beynin genel olarak incelenmesine olanak sağlayan VBA yöntemi kullanılarak DTG uygulanmıştır. Elde edilen veriler, TBSS ile analiz edilmiştir. Çalışma sonuçlarımız DEHB-DEB tip ve DEHB-Restriktif alt tip tanılı olgularda konvansiyonel MRG ve DTG yöntemi kullanılarak yapılmış önceki çalışmalarla uygun olarak beyaz maddeyi oluşturan aksonal yolaklarda yaygın anormallikler tespit etmiştir. DEHB nörobiyolojisi ile uyumlu olarak bu anomaliklerin daha çok Frontostriatal ve frontoparyetal alanlarda olduğu görülmüştür. DEHB'li alt gupların birleşiminden oluşan ana DEHB grubu ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamış olması örneklem grubumuzu oluşturan DEHB olgularının olası farklı etiyopatogeneze sahip, dolayısıyla farklı beyin bulguları gösterebilecek farklı DEHB alt tiplerinden oluşmasından kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Bu anlamda sonuçlarımız literatürde DEHB alt tip ayrıı yapılmaksızın araştırmaya dahil edilen olgularla yapılan ve kontrol grubu ile farklılık saptamayan diğer bazı çalışmalar ile uyumludur. Bunun yanında örneklemi oluşturan DEHB'li olgulardan nispeten küçük yaşta olanlarda myelinizasyonda gelişimsel gecikmeye bağlı RD artışına sekonder FA değerlerinde rölatif azalmalar ile (Nagel 2011) daha büyük yaşta olan DEHB'li olgularda azalmış nöronal dallanma veya artmış sinaptik budanmaya bağlı RD'de azalmaya sekonder artmış FA değerlerinin (Silk 2008) saptanabileceği, bu durumunda örneklemimizle kontrol grubu arasında FA değerlerinde bir farklılaşma olmamasının diğer olası bir nedeni olabileceği düşünülmüştür. | en_US |
dc.identifier.endpage | 116 | en_US |
dc.identifier.startpage | 1 | en_US |
dc.identifier.uri | http://155.223.63.101/tez3/2012tip009.pdf | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11454/89755 | |
dc.language.iso | tr | en_US |
dc.publisher | Ege Üniversitesi | en_US |
dc.relation.bap | 2012-TIP-009 | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Araştırma Projesi | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.snmz | 20240821 | en_US |
dc.title | Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olguları ile sağlıklı kontrollerin DTI (Difuzyon tensor imaging) bulguları açısından karşılaştırılması | en_US |
dc.type | Project | en_US |
Dosyalar
Orijinal paket
1 - 1 / 1