Maksillofasiyal travma cerrahisi uygulanan hastalarda perioperatif ve postoperatif sorunlar: Prospektif, gözlemsel çalışma
Küçük Resim Yok
Tarih
2024
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Amaç: Maksillofasiyal travma çeşitli şekillerde meydana gelebilen (trafik kazaları, spor yaralanmaları, ateşli silah yaralanmaları, darp vb. gibi) yüz bölgesinde oluşan, yüksek enerjili travmalardır. Bu hastalarda maruz kalınan travmanın çeşidine bağlı olarak intrakranial kanama, servikal travma, toraks travması gibi ek patolojiler olabilir. Bunlara bağlı olarak da kanama, trismus, servikal omurga yaralanması, pnömoensefalus, özafagus yaralanması, subkutan amfizem, pnömomediastinum ve hava yoluyla ilgili sorunlar eşlik edebilir. Özellikle maksillofasiyal travmalarda zor maske ventilasyonu ve zor entübasyon sıklıkla görülür. Ayrıca çene-yüz bölgesinin cerrah ve anestezist arasında ortak çalışma alanı olması nedeniyle operasyon sırasında endotrakeal tüple ilgili sorunlar (tüpün çıkması, bükülmesi gibi), hipoksi ortaya çıkabilir. Bunun dışında genel anesteziye bağlı olarak hipotermi, hemodinamik instabilite, ekstübasyon sorunları, ağrı, bulantı-kusma gibi sorunlarda bu hastalarda sıklıkla karşımıza çıkabilir. Bu çalışmanın temel amacı maksillofasiyal cerrahide intraoperatif ve postoperatif dönemde karşılaşılabilecek sorunları belirlemek ve bunlara neden olabilecek ilişkili faktörleri saptamaktır. Gereç ve Yöntem; Etik kurul onayı sonrası, Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif cerrahi ameliyathanesinde maksillofasiyal travmaya bağlı operasyona alınan ve çalışmaya katılmayı kabul eden erişkin (18 yaş üzeri) 110 hastada gerçekleştirilen bu çalışmada, operasyon öncesi dönemde, hastaların demografik verileri (yaş, boy, kilo, cinsiyet, vücut kitle indeksi), geçirilmiş operasyon öyküleri, mevcut kronik hastalıkları, kullandığı ilaçları, travma etyolojisi, maksillofasiyal yaralanma dışı travmaları, alkol, sigara, madde kulanım öyküsü, ASA (American Society of Anesthesiologists physical status classification system) skorları kaydedildi. Fizik muayenelerinde; diş yapısı (eksik diş, sallanan diş), modifiye mallampati sınıflaması, boyun hareketleri (boyun ekstansiyon kısıtlılığı) boyun çevresi, ağız açıklığı, tiromental mesafe, sternomental mesafe, direkt laringoskopi de Cormack-Lehane sınıflaması ve entübasyon şekli kaydedildi. Standart anestezi indüksiyonu sonrası tüm hastalara aksiller bölgeden ısı monitörizasyonu uygulanarak vücut ısıları kaydedildi. Postoperatif dönemde uygulanan cerrahi tipi, operasyon ve anestezi süreleri, operasyon sırasında karşılaşılan sorunlar (kanama, hipoksi, hipotansiyon, kan transfüzyon ihtiyacı vs), postoperatif ilk 1 saat içerisindeki bulantı-kusma, titreme, oksijen satürasyonu, VAS (Vizüel Analog Skala) skoru ve hastanede kalış süreleri kaydedildi. Bulgular; Çalışma sonucunda maksillofasiyal travmalarda zor entübasyon oranı %7,2 olarak saptandı. Klasik antropometrik ölçümler (ağız açıklığı, sternomental mesafe, tiromental mesafe vs.) ve mallampati sınıflaması ile zor entübasyon arasında ilişki saptanmazken Cormack-Lehane sınıflaması (p<0,001), boyun hareketleri (p:0,002) ve eksik diş varlığı (p:0,012) zor entübasyon ile ilişkili bulundu. İntraoperatif dönemde hipotermi oranı %65,5 olarak saptandı. Operasyon süresi (p:0,007) ve anestezi süresi (p:0,012) hipotermi ile ilişkiliydi. Kilo (p:0,058) ve vücut kitle indeksi (p:0,056) ile hipotermi arasında sınırda bir ilişki saptandı. Hastaların hiçbirinde transfüzyon ihtiyacı olmadı. Postoperatif titreme oranı %22,7 olarak belirlenirken hipotermi ile postoperatif titreme arasında bir ilişki bulunamadı (p:0,76). Postoperatif bulantı-kusma 2 hastada (%1,8), postoperatif hipoksi 3 hastada (%2,7) saptandı. Tartışma ve sonuç; Maksillofasiyal travma cerrahisinde peroperatif dönemde en sık görülen sorun zor entübasyon ve hipotermiydi. Operasyon sırasında hipoksi ile karşılaşılmadı Postoperatif bulantı-kusma, hipoksi ve ağrı skorları da diğer cerrahilere göre daha az orandaydı.