Rotator kaf kaslarının anatomisine genel bakış ve kinezyolojik bantlama tekniği ile ilişkilendirilmesi

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2018

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

M. supraspinatus, m. infraspinatus, m. subscapularis ve m. teres minor tendonlarıyla birlikte articulatio humeri etrafında bir manşet (rotator kaf) meydana getirdikleri için bu dört kasa rotator manşet ( kaf ) kasları denir. Omuz eklemini üst taraftan m. supraspinatus, arkadan m. infraspinatus ve m. teres minor, ön taraftan ise m. subscapularis destekler ve kuvvetlendirir. M. infraspinatus, m. teres minor ve m. supraspinatus tuberculum majus’ta sonlanırken; m. subscapularis tuberculum minus’ta sonlanır. M. supraspinatus dışındaki kaslar kola rotasyon hareketini yaptıran kaslardır. Omuz eklemi vücutta en geniş hareket yeteneğine sahip eklem bölgesi olmakla birlikte travmalarada en açık bölgelerden biridir. Rotator kaf kasları omuz eklemini kuvvetlendirir ve omuz eklemine destek görevi görmektedir. Omuz patolojileri günlük yaşam aktivitelerinin büyük çoğunluğunu önemli ölçüde etkilemektedir. Rotator kaf patolojilerini tanımlamak için subakromiyal sıkışma sendromu, rotator kaf tendiniti, kısmi veya tam rotator kaf yırtığı, kalsifik tendinit, subakromiyal bursit gibi tanımlar karşımıza çıkmaktadır. Subakromiyal sıkışma sendromu, rotator cuff tendiniti kronik omuz ağrısının en yaygın nedenlerini oluşturmaktadır. Son yıllarda popülerliği de artan etkin bir tedavi yaklaşımı olarak fizyoterapi ve rehabilitasyon tedavi yöntemleri arasında kinezyolojik bantlama tekniği yer almaktadır. Kinezyolojik bantlama tekniği ve kinezyolojik bant 1973 yılında Japon kiropraksi ve akupunktur uzmanı Dr. Kenzo Kase tarafından geliştirilmiştir. Eklem hareketlerini sınırlamaksızın insan derisinin yapısal özellikleri ve esnekliğine benzer bir bantlama tekniğinde daha başarılı sonuçlar alınabilineceği amaçlanmıştır. Kinezyolojik bantlar uygulandıkları deri üzerinde kaldırıcı etkiye sahip ve deri ile dış ortam arasında hava dolaşımına izin verebilecek özelliktedir. Etki mekanizması net olmamakla beraber bantlamanın deri üzerinde basınç oluşturarak kutanöz reseptörleri uyardığı ve bantlanan bölgede kas, eklem, deri, fasia ve dolaşım sistemi üzerinde fizyolojik değişikliklere neden olduğu belirtilmektedir. Kinezyolojik bantlama, kas-iskelet sistemi yaralanmalarında, sportif performansın geliştirilmesinde, pediatrik problemlerin tedavisinde ve yaralanmaların önlenmesinde kullanılması ile son 10 yıldır literatürde yerini almıştır. Etki alanlarındaki çalışmalar halen devam etmektedir. Kinezyolojik bantlamanın bant tipleri X, Y, I, tırmık, halka veya ağ şeklinde şeritler halinde olarak sınıflandırılmıştır. Kas teknikleri, fasia düzetlme tekniği, alan düzeltme tekniği, fonksiyonel düzeltme tekniği, nöral teknik, bağ tekniği ve lenfatik düzeltme tekniği olmak üzere kinezyolojik bantlamanın uygulama teknikleri tanımlanmaktadır. Çalışmamızdaki amacımız, rotator kaf kaslarının başlangıç ve sonlanma noktalarının değerlendirilmesi, morfometrik ölçümlerinin yapılarak kinezyolojik bantlama tekniğinin daha etkili bir şekilde uygulanmasına yardımcı olmaktır. Bu çalışmada, rotator kaf kaslarının başlangıç sonlanma yerleri, tendonları, m. infraspinatus’un bölümlerinin birbirleriyle açıları, lig. coracoacromiale’nin şekli, acromion uzunluğu, scapula uzunluğu, omuz dirsek mesafesi, omuz bilek mesafesi incelendi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda bulunan belirgin makroskopik patoloji gözlenmeyen sağ ve sol olmak üzere %10’luk formalin ile tespit edilmiş 30 üst ekstremite kadavra örnek üzerinde çalışıldı. M. supraspinatus, m. infraspinatus, m. teres minor ve m. subscapularis kaslarının kas ve tendon uzunlukları ölçüldü ve değerlendirildi. M. infraspinatus’un pennasyon açısı değerlendirildi. Lig. coracoacromiale iç ve dış kenarları, genişliği ve kalınlığı ölçüldü. Lig. coracoacromiale subtiplendirilmesi yapıldı. Scapula ve acromion uzunlukları, omuz-dirsek ve omuz- bilek mesafesi ölçümleri yapılarak değerlendirildi. Varyasyonların olup olmadığı gözlemlendi. Kaydedilen ölçümler SPSS kullanılarak istatistik analizi yapıldı ve Pearson Korelasyon testi uygulandı. Çıkan anlamlı sonuçları özetlersek, m.infraspinatus’un, m. supraspinatus’un ve m. subscapularis’in kas ve tendon uzunlukları birbirleriyle ters orantılı sonuçlandı. M. infraspinatus ve m. teres minor tendon uzunlukları birbiriyle ve kas uzunlukları birbirleriyle doğru orantılı , m. infraspinatus tendon uzunluğu m. supraspinatus tendon uzunluğu ile ters orantılı, m. supraspinatus kas uzunluğu ile doğru orantılı olarak saptandı. M. teres minor tendon uzunluğu m. infraspinatus kas uzunluğu ile ters orantılı ,m. supraspinatus tendon uzunluğu m. subscapularis tendon uzunluğu ile doğru orantılı saptandı. Lig. coracoacromiale’nin lateral kenarı ile m. supraspinatus kas uzunluğu arasında (+) korelasyon, lig. coracoacromiale genişliği ve medial kenarı arasında (-) korelasyon, lig. coracoacromiale genişliği ve kranial kısmın pennasyon açısı arasında doğru orantı bulundu. Lig. coracoacromiale genişliği ile m. supraspinatus tendon uzunluğu ve m.subscapularis tendon uzunluğu arasında ters orantı, m. teres minor kas uzunluğu ile lig. coracoacromiale kalınlığı arasında doğru orantı karşımıza çıktı. M. supraspinatus tendon uzunluğu ile kaudal kısmın pennasyon açısı arasında (+) korelasyon saptandı. Scapula uzunluğu ile m. infraspinatus tendon uzunluğu ve m. teres minor tendon uzunluğu arasında (+) korelasyon, omuz-dirsek mesafesi ile omuz-bilek mesafesi doğru orantılı olarak saptandı. Çalışılan 30 kadavra örneklerinin tümünde tek bant görüldü ve proc. coracoideus’a tutunan kısmı acromion’a tutunan kısmından geniş olarak değerlendirildi. Bu nedenle lig. coracoacromiale’nin subtipini quadrangular tip ( Tip II) olarak değerlendirildik. Anatomik olarak rotator kaf kaslarında, tendonlarında, kas seyrinde varyasyon saptamadık. Çalışmamız sonucunda rotator kaf kaslarının kas ve tendon uzunluklarının birbirleriyle oranları, lig. coracoacromiale ile olan ilişkileri, scapula’nın m. infraspinatus ve m. teres minor’un tendon uzunlukları ile oranı ve saptadığımız bulgular, rotator kaf kaslarına yönelik kinezyolojik bant uygulamasında başlangıç noktalarının belirlenmesinde, kası veya tendonu kaplama yerinin belirlenmesinde, uygulanacak germenin saptanmasında yardımcı olabilir. Ortak insersiyo noktası ve fonksiyonları olan kaslara bant uygulanırken benzer yöntem kullanılabilmesi yönteme destek olabilir. Kinezyolojik bantlamanın etki mekanizması net olmamakla birlikte etkinliği ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. Kinezyolojik bantlama yönteminde doğru tekniğin yapılması önemli olup, rotator kaf kaslarına yönelik yaptığımız ölçümlerin bu kaslara kinezyolojik bant uygularken dikkat edilmesi gerekli noktalar olabileceğini düşündürmek yöntemin doğru yapılabilmesi konusunda ışık tutacaktır. Yöntemde doğru yolu izlemek, doğru yöntemi kullanmak kinezyolojik bant uygulamasının başarısını, etkinliğini arttıracaktır. Spor hekimlerine, fizyoterapistlere, bu konu alanında uzman kişilere rotator kaf kaslarına yönelik kinezyolojik bant uygulamasında etkinlik kazandıracağını ve yol göstereceğini düşünmekteyiz.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye