Çeneler bölgesinde meydana gelen kemik defektlerinin solvent dehidrate allojen spongiöz kemik greftleri ile tedavisi

Küçük Resim Yok

Tarih

1998

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/closedAccess

Özet

98 ÖZET Çeneler ve yüz bölgesinde; konjenital, travmatik, dejeneralif ve neopfastik nedenlerle büyük çapta kemik dokusu kayıpları meydana gelmektedir. Böyle vakaların iyileşmesi çok uzun zaman almaktadır. Bazı olgularda, o bölgede belirgin defektler kalabilmektedir. Bu defektler, hastalarda foksiyonel, estetik ve psikolojik problemlere yol açabilmektedir. Otojen greftierie bu defektlerin tedavisi yapıldığında başarılı sonuçlar alınmakla birlikte çoğu zaman yeterli greft alınamadığından veya otojen greftlerin bilinen dezavantajları nedeniyle kemik yedek materyallerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle yüzyılı aşkın süreden beri araştırmacılar, otojen greftlerin taşıdığı özeliklere sahip kemik yedek materyalleri arayışlarını sürdürmektedirler. Son yıllarda tüm dünyada pek çok cerrahi kliniğinde sıvı azotta derin dondurulmuş, liyofilize ve dondurulmuş allojen spongioz kemik greftleri başarıyla kullanılmıştır. Ancak günümüzde bu tür greftlerin HIV, HBV, HCV, CJD virüsleri ile Mycobacterium tuberculozis ve Treponemma pallidum gibi bakterileri bulaştırabileceği saptanmıştır. Bu nedenie özellikle son on yıldır solvent dehldratasyon yöntemi ile elde edilmiş ve y-ışını ile sterilize edilmiş allojen spongöz greftler kullanılmaya başlanmıştır. Yapılan serolojik, mikrobiyolojik ve histopatoiojik çalışmalar, bu greftlerin güvenle99 kullanılabilecek, osteoindüktif etkili ve biyouyumlu kemik yedek materyalleri olduğunu göstermektedir. Biz de bu çalışmamızda 63 büyük çaplı kist ve 5 tümör olgusunda lezyonun tamamen çıkarılmasını takiben oluşan kemik defektlerinde, 6 hastada alveoloplasti operasyonunda, 4 hastada yapılan periferik nöroktomi sonrasında foramen incisivum, foramen mentale ve foramen infraorbitaie'nin kapatılmasında ve 4 olguda da travma sonucu oluşan kemik defektinin tedavisinde uyguladık. Hastalarımızın 24-36 aylık kontrolleri süresince 4 kist olgusunda, 1 yıl süre kemik greftinin ağız ortamıyla direkt ilişkili hale gelmesinin dışında hiçbir komplikasyona rastlamadık. Hastaların hiçbirinde postoperatif dönemde karsinojenik, toksik ve allerjik reaksiyonlar, aşırı ödem, ağrı, hematom, sekonder kanama, enfeksiyon ve greftin atılımı meydana gelmemiştir. Hastalarımızın klinik ve radyolojik kontrollerinde nükse rastlanmamıştır. Bu çalışmanın sonuçlan, SDÂS kemik greftlerinin büyük çaptaki kemik defektlerine uygulandığında, hızlı ve kompiikasyonsuz bir iyileşme sağladığını göstermekle birlikte, yaptığımız yurt içi ve yurt dışı literatür taramasında, az sayıda vaka takdimi dışında kapsamlı bir klinik çalışmaya rastlamadık. Bu nedenle SDAS greftleri ile ilgili olarak daha fazla bilgi kazandıracak yeni çalışmaların yapılması taraftarıyız. SDÂS kemik greftleriyie yapmayı planladığımız yeni araştırmalarımızda, greftin blok formunu ortognatik cerrahide yarık damak olgularının tedavisinde ve preprotetik uygulamalarda atrofik kretierin yükseltilmesi ve genişletilmesi amacıyla kullanımını amaçlamaktayız
100 SUMMARY In the maxillofacial region, large osseous defects are formed because of congenital, traumatic, degenerative and neoplastic pathologies. Healing of such defects take a long time. In some cases apperant defects may continue to exist which cause functional, esthetic and psychological problems. Succesful results can be achieved when autogen grafts are used to fill such defects. But, mostly because autogen graft material is not plenty enough to fill the defect or because of the known disadventages of autogen bone grafts, bone substitutes are usually needed for treating such defects. That's why, for more than a century scientists have been searching for a bone substitute which have the properties of autogen bone grafts. During the past few years, in many surgery departments all over the world, cryopreserved, lyophilized and frozen allogenic spongiosa bone grafts have succesfuliy been used. Today it's known that these kinds of grafting materials may carry microorganismus like HIV, HBV, HCV, CJD virus, Mycobacterium tuberculosis and Treponemma pallidum. For this reason, In the last decade grafts which are obtained by solvent dehidratation method and then sterilized by y-rays are prefered for101 use. Serologic, microbiologic and histopathologic surveys indicate that such grafts have an osteoinductive potential, are biocompatybiiity acceptable and can be used safety as bone substitutes. In our study we used SDAS bone graft for treating bony defects that occured after complete enucleation and / or curretage of large cystic lesions in 63 patients and tumoral lesions in 5 patients. Besides we used this biomateriai for alveofopfasty operations In 6 patients; for the closure of the foramens (foramen incisivum, foramen mentale, foramen infraorbitaie) after periferic neuroectomy in 4 patients; and for treating traumatic bony defects in 4 patients. During the follow-up period which lasted 24-36 months, the only complication occured was the iong lasting exposure of bone grafts to the orai cavity in 4 cyst cases. During the post-operative period, in non of the patients carsinogenic, toxic and allergic reactions, excessive edema, pain, hematoma, seconder hemorrhage, infection and rejection of the graft occured. We're planning to use block forms of SDAS bone grafts in our future studies which are going to be related to orthognathic surgery, treating cleft lip and palate cases and pre-prosthodontic surgery for augmentation of atrophic alveolar ridge.

Açıklama

Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.

Anahtar Kelimeler

Diş Hekimliği, Dentistry, Dehidratasyon, Dehydration, Çene anormallikleri, Jaw abnormalities

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye