Akut iskemik inme:
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2012
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Akut iskemik inme; ani başlangıçlı, sıklıkla fokal nörolojik defisite yol açan, travmatik olmayan nedenlerle ortaya çıkan beyin damar hastalığına bağlı olarak gelişen, 24 saatten uzun süren ya da 24 saat içinde ölümle sonuçlanabilen klinik tablodur. Günümüzde inme tanısı hastanın fizik muayenesini gerçekleştiren doktorun deneyimine ve radyolojik görüntüleme yöntemlerine dayandırılmaktadır. Akut inmenin akıbeti kesinlikle zamana odaklıdır ve erken başlatılacak trombolitik tedavisinden faydalanacak hasta için önem taşımaktadır. Anamnez ve nörolojik muayene aşamasından sonra en önemli basamak klinik ön tanıyı doğrulamak ve hemorajik inme ile iskemik inme arasında ayırıcı tanıyı yapmaktır. İskeminin merkezi olarak tanımlanan "Cor" yani kurtarılamaz doku etrafında bulunan ve erken tanı sonrası uygulanacak ek tedavi ile kurtarılabilecek doku olan penumbra tespiti mortalite ve morbidite de belirgin azalmalara neden olmaktadır. Trombolitik tedavinin mevcut olan 3 saatle sınırlı uygulama süresi penumbranın tespiti ile 6 saate kadar uzatılabilmektedir. Tanı yanısıra akut inme kliniği ile klinik izleme alınan hastanın takibinde perfüzyon görüntülemelerde reperfüzyon bulgularının saptanması, inme subtiplerinin prognozu açısından da faydalı olmakta; farklı alt gruplarda tedavi protokollerinde yeni yaklaşımlara ve trombolitik tedavi seçiminde de alt grup analizi ile daha yüksek başarı şansı elde etmeye olanak sağlamaktadır. Akut iskemik inmede inme alt grubunun belirlenmesi olası etiyolojik faktöre yönelik tedavi ve izlem protokollerinin oluşturulması açısından önemlidir. Causutive Classification of Stroke (CCS) Harvard Üniversitesi tarafından düzenlenen ve internet bağlantısı ile herkesin ulaşım şansının olduğu, kullanımı kolay, standartize ve güvenilir bir program olarak tüm dünyada inme ile ilgilenen hekimler tarafından kabul görmektedir. İnme subtipi analizi tedavi yaklaşımına olduğu kadar prognoz belirlemede ve daha inme oluşmadan önce olası etiyolojik faktöre yönelik önlemlerin alınmasını da sağlaması açısından oldukça önemlidir. Diffüzyon/perfüzyon MR görüntülemelerle tespit edilen kurtarılabilir doku ve reperfüzyon sürecinin inme alt grubu ile ilişkisinin tespiti, beyinde kurtalabilir dokuya yönelik yaptığımız tedavinin yönlendirilebilmesini ve daha da önemlisi trombolitik ya da girişimsel yöntemlerin uygulanması ile mortalite/morbidite ile sonuçlanan bu sürecin önüne geçilmesine olanak sağlayacaktır. Bu çalışmada iskemik inmelerin akut döneminde inme sınıflaması yapılarak olası etyopatogenetik faktörün ortaya konması ve bu dönemde inme alanındaki hemodinamik değişikliklerin DWI/PWI MRI mismatch alan ölçümleri ile değerlendirilerek etyoloji ile korelasyonu yanısıra bu durumun klinik bulgulara ve prognoza yansımasının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışamaya toplam 30 akut iskemik inme hastası alınmıştır. Tüm hastalara ilk 24 saatte, 48. saatte ve taburculuk öncesi Kranial MRG , Difüzyon MRG ve Perfüzyon MRG tetkikleri yapıldı. Hastalara yapılan tetkikler sonrasında elde edilen sonuçlar eşliğinde CCS formları dolduruldu. Tüm hastalarda inme subtipi analizi yapıldı. Hastaların perfüzyon MRG lerinde rCBv, rCBF ve rTTP haritaları oluşturuldu. MR çekimleri sırasında hastaların NIHSS skorları hesaplandı. İnme sonrası taburculuklarındaki mevcut durumun tespitini standardize etmek amacıyla GOS kullanıldı. Çalışma sonucunda rCBV haritalarındaki defisit alanlarının hasta prognozu açısından anlamlı olduğu görüldü. rCBV artan böylelikle defisit alanı azalan hastaların NIHSS skorlarında gerileme izlendi. Bu hastaların çoğunlukla supra-aortik büyük arter aterosklerozu nedenli inme geçirdiği saptandı. Penumbra hesaplamasında rTTP haritaları kullanıldı. Ancak rCBV haritaları ile prognostik olarak daha anlamlı sonuçlar elde edilebileceği saptandı. Bu bulgumuz literatür ile uyumluydu. Akut iskemik inme zamanla yarıştığımız tedavi protokolü olan; erken tanı ve tedavinin hastanın yaşam kalitesini belirgin bir biçimde etkilediği bir hastalıktır. Şu an kabul gören tek tedavi seçeneği olan trombolitik tedavi zamanı inme gelişimi baz alınarak yapılmaktadır. Elde edilen veriler eşliğinde bu zaman belirlemesinde, tedavi kararı verilmesinde ve doz belirlenmesinde perfüzyon MRG tetkikleri kullanılabilir. Bu amaçla daha çok çalışma yapılması gerekmektedir.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Nöroloji A.B.D.