İnsan over dokusu üzerinde karbondioksit pnömoperitonyum ile oluşturulan iskemi/reperfüzyon modelinde histopatolojik ve biyokimyasal olarak oksidatif stres belirteçlerinin incelenmesi

Küçük Resim Yok

Tarih

2022

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/closedAccess

Özet

Laparoskopik cerrahi son iki dekatta ilgili tüm cerrahi branşlarda kullanım alanı giderek artan cerrahi bir yoldur. Teknik olarak batın boşluğunun karbondioksit gazı ile şişirilmesi ve sonrasında 3-mm ile 10-mm arasında değişen boyutta trokar ismi verilen kanalların batın boşluğuna yerleştirilmesi ve bu trokarlar içerisinden batın içerisine optik sistemlerin ve cerrahi aletlerin ulaştırılması ile cerrahinin gerçekleştirilmesidir. Laparoskopik cerrahi için batının gaz ile şişirilmesi işlemine pnömoperitonyum ismi verilmektedir. Laparoskopik cerrahiyi gerçekleştirebilmek için pnömoperitonyum gerekli olmakla beraber pnömoperitonyum fizyolojik sistemler üzerine olan yan etkileri de bulunmaktadır. Özellikle yüksek basınçlarda yapılan pnömoperitonyum intraabdominal organlar üzerine olan iskemik hasarlara neden olabilmektedir. Bu iskemik hasar dan daha da önemlisi operasyon sonrasında oluşturulmuş intraabdominal basıncın ortadan kaldırılması sonrasında iskemi gelişen organların kan akımları da normale dönmekte ve reperfüzyon hasarı da görülebilmektedir. Literatürde bu etkilerin araştırıldığı birçok deneysel hayvan çalışması dikkat çekmektedir. Fakat tüm çalışmalarda hayvanlar üzerinde pnömoperitonyum iskemi ve reperfüzyon hasarları gösterilse de insanlar üzerinde böyle bir etki olup olmadığı tartışmalıdır. Yaptığımız çalışmada, EÜTF Kadın Hastalıkları ve Doğum AD'nda ''Cinsel Kimlik Bozukluğu'' tanısı olan olgulara laparoskopi yardımlı vaginal histerektomi ve bilateral salpingoooferektomi (LAVH)" uygulanmıştır. Hastalardan alınan over dokusu üzerinde iskemi-reperfüzyon hasarı açısından pnömoperitonyumun etkileri araştırılmıştır. Yapılan çalışmada amaç, operasyon başında pnömoperitonyum hasarı minimal olan bir taraftaki over ile operasyon sonunda alınan, pnömoperitonyum etkisi altında kalmış ve operasyona devam edilirken reperfüzyona uğramış karşı taraftaki over arasındaki hasar karşılaştırılmıştır. Operasyon tekniği nedeniyle vaginal yola geçiş yapıldığında pnömoperitonyum sonlandırıldığı için sonradan çıkartılan overde reperfüzyon oluşturulmuş ve böyle bir hasarın olup olmadığı araştırılmıştır. Ovaryan hasar, histopatolojik olarak foliküler dejenerasyon, vasküler konjesyon, hemoraji ve inflamatuar hücre infiltrasyonu derecelendirilerek (yok, hafif, orta, şiddetli) karşılaştırılmıştır. Ayrıca apoptozis açısından immünohistokimyasal olarak değerlendirmeler de yapılmıştır. Ek olarak, iskemi-reperfüzyon hasarına bağlı olarak oluşan oksidatif stresi belirleyen biyobelirteçler ve iskemi-reperfüzyon hasarı ile ilişkili yeni parametreler de analiz edilmiştir. Çalışma sonunda, uygulanan yöntemin iskemi-reperfüzyon hasarına yol açmadığı belirlenmiştir. Elde edilen veriler, pnömoperitonyum uygulamasının doku hasarı açısından güvenilirliğine yönelik güncel literatüre katkı sağlayacaktır.

Açıklama

Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum A.B.D. Araştırma Projesi
Araştırma Projesi elektronik ortamda bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye