İdiopatik normokalsemik hiperkalsiürili hastalarda tip tayini ve tedaviye yanıtları
Küçük Resim Yok
Tarih
2000
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
7. ÖZET Bu çalışmada; idiopatik normokalsemik hiperkalsiürili hastalarda, hematüri sıklığını belirlemek, alttiplerini ayırdetmek, diyet ve tıbbi tedaviye yanıtlarını belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma grubu, 96 hastadan oluşuyordu. 8 hastada hiperkalsiüriye eşlik eden sistemik veya renal hastalık saptandığından çalışma dışı bırakıldı. 33 kız, 54 erkek toplam 87 hasta ile çalışıldı. Hastaların yaş ortalaması 7,6±2,8 yıl ve yaş dağılımı 3,4-15,9 yaş arasındaydı. Hiperkalsiüri 8 yaş altında kız ve erkeklerde eşit sıklıkta gözlenirken, 8 yaş üstünde erkeklerde daha sık gözlendi. Kız ve erkek hastaların başvuru anındaki Ca/kreatinin değerleri arasında istatistiksel olarak fark gözlenmedi (p>0,05). Hastaneye en sık başvuru semptomu hematüri idi. %74,7 hasta makroskopik veya mikroskopik hematüri yakınması ile başvurdu. Hematürinin postglomerüler olduğu düşünüldü. Serum fosfor düzeylerinin özellikle absorptif tip hiperkalsiürili hastalarda düşük olduğu gözlendi. Proksimal tubüler fonksiyonlarda bozulma saptanmasına karşın, distal renal tubüler fonksiyonlara ait patoloji izlenmedi. Üriner solut atılımı incelendiğinde ; üriner fosfat, ürik asid, sodyum, kreatinin ve okzalat düzeylerinin artmış olduğu bulundu. Üriner sitrat atılımı %50 hastada azalmıştı. 4 günlük sodyum ve kalsiyumdan kısıtlı diyet uygulamasından sonra yapılan oral kalsiyum yükleme testi ile 56 absorptif tip, 20 renal tip, 1 1 tiplendirilemeyen hiperkalsiürisi olan olgu saptandı. Absorptif tip hiperkalsiürili hastaların 16' sı absorptif tip 1, 36' sı absorptif tip 2, 4' ü absorptif tip 3 hiperkalsiüri idi. Oral kalsiyum yükleme testinden sonra bakılan PTH düzeyleri absorptif tip hiperkalsiüride düşük veya normal, renal hiperkalsiüride normal olarak bulundu. Bütün hastalara sıvı+diyet tedavisi verilerek 2 ay aralarla kontrollere çağırılan hastalardan diyet tedavisini sürekli uygulayan hastalarda üriner kalsiyum atılımı giderek azaldı, diyet tedavisini zaman zaman uygulayan veya uygulamayan 62hastalarda üriner kalsiyum atılımında azalma gözlenmedi. Diyet tedavisini uyguladığı halde 2 kez bakılan 24 saatlik üriner kalsiyum atılımı >4mg/kg/gün ve spot kalsiyum/kreatinin >0.21 bulunan hastalara tiyazid tedavisi başlandı. Bu grup hastalarda hiperkalsiüri tiyazid tedavisi ile kontrol altına alındı. Özellikle absorptif tip hiperkalsiürili hastalar diyet tedavisinden yarar görürken, renal hiperkalsiürili hastalar daha çok tiyazid tedavisinden yarar gördü. Hastaların %67,2' si diyet ile kontrol altına alındı. Tedaviye bağlı yan etki gözlenmedi. 33 aylık izlemde 4 hastada tip değişimi saptandı. Başvuru anında 13 hastada üriner taş vardı, izlemde yeni taş oluşumu izlenmedi. Pedigri çalışması ile renal ve absorptif tip 1 hiperkalsiürinin otozomal dominant, absorptif tip 2' nin multifaktöriyel kalıtıldığı düşünüldü. Sonuç olarak. Çocukluk döneminde ürolitiazis gelişimi erişkin hastalara göre daha az oranda saptanmaktadır. Ancak diyet alışkanlıklarının çocukluk döneminde kazanıldığı ve hiperkalsiürinin familyal bir hastalık olduğu düşünülürse; sıvı-diyet düzenlemesi ve hastalığın tekrarlamasında rolü olan metabolik bozuklukların düzeltilmesi, basit, daha ucuz ve etkindir. Türkiye gibi taş hastalığının yağın olduğu bir ülkede metabolik araştırmanın yaygınlaştırılması ve koruyucu tedavinin uygulanması önemli bir temel sağlık hizmeti olacaktır. 63
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Nefroloji, Nephrology, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases, Böbrek taşları, Kidney calculi