Juvenil idiopatik artritli çocuklarda M-Mode ve doppler ekokardiyografi ile sol ventrikül fonksiyonlarının değerlendirilmesi
Küçük Resim Yok
Tarih
2000
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
7. ÖZET Çalışmamızdaki amacımız, jüvenil idiopatik artritli çocuklarda subkllnik kardiomiyopatinin varlığını M-mode ve Doppler ekokardiografik teknik ile araştırmak, hastalığın süresiralt gruplarır ilaç tedavisi ve laboratuar bulguları ile ilişkisini incelemek, elde edilen veriler doğrultusunda hastaların izlemine katkıda bulunmasını sağlamaktır. Çalışmanın en önemli özelliği bugüne dek literatürde yayınlanmış olan kronik artritler içinde en küçük yaş grubunu oluşturması ve jüvenil idiopatik artrit (JİA)'li hastaların laboratuar verileri ile sol ventriküle ait ekokardiografik parametrelerin tümümün değerlendirilip arasındaki korelasyonu içermesidir. Çalışma EÜTF Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Pediatrik Kardioloji Bilim Dalında yatarak izlenen aktif dönemde 18 JİA'li hasta ve yaş ve cinsiyet karşılaştırmalı 20 kontrol olgusuna uygulandı. JİA'li tanı göre 3 alt gruba ve tedaviye göre 2 alt gruba ayrıldı. Her olgu için sistemik muayeneleri ve hasta grubu için laboratuar tetkikleri yapıldıktan sonra, hasta ve kontrol grubuna M-mode ve Doppler ekokardiografik inceleme yapıldı. Bu inceleme ile ventrikül sistolik, diastolik fonksiyonlannı ve morfolojik ölçümlerini gösteren 20 parametre tek yönlü varyans analizi sonrasında Duncan testi, bağımsız iki grup için t testi ve parametreler arasında korelasyon analizi ile değerlendirildi. JİA'li olgularda ekokardiografik perikardial effüzyon ve valvüler hastalık bulgusu saptanmadı. İstatistiksel analizlerin sonucunda JİA'li olgular ile kontrol grubu arasında sistolik ve diastolik fonksiyonlar açısından anlamlı fark bulunmadı. Ancak sol ventrikülün morfolojik ölçümlerinde fark bulundu. Bu ölçümlerden sol ventrikül arka duvarın sistolik kalınlığı (LVPWs), interventriküler septumun sistol (IVSs).diastoldeki kalınlığı (IVSd) ve sol ventrikül end-sistolik volümündeki (ESV) 68artış toplam JİA grubu ile kontrol grubu arasında anlamlı derecede farklı idi. IVSd'deki artış nedeni ile IVSd/LVPWd oranı da anlamlı bulundu. Türk JİA popülasyonun ve çalışmamızın büyük çoğunluğunu oluşturan oligoartiküler başlangıçtı JİA'da IVSs deki artışı beklenildiği gibi kontrol grubuna göre anlamlıydı. Ayrıca HLA-B27 pozitif olguların bulunduğu oligoartiküler başlangıçlı alt grupta LA/AO oranı, poliartiküler alt grubuna ve kontrol grubuna göre düşük olup istatistiksel olarak anlamlıydı. Bu oranın düşüklüğü, aort anülüsündeki genişleme nedeni ile olup aortik valvüler hastalık öncül belirtisi olabilmektedir. Fakat HLA-B27 pozitif olguların sayısının azlığından dolayı HLA- B27 ile saptanan bulgular arasında ilişki saptanmadı. HLA-B27 ile valvüler hastalık arasındaki ilişkinin saptanabilmesi için çok sayıda hasta üzerinde çalışılması gerekmektedir. Sistemik başlangıçlı JİA grubunda ise ESV'de artış oligoartiküler ve poliartiküler başlangıçlı JİA alt gruplarına ve kontrol grubuna göre anlamlıydı. Subklinik kardiomiyopatilerde görülebilen ESV'de artış sistemik başlangıçlı JİA alt grubu için anlamlıydı. Fakat bu grupta hasta sayısının az olması nedeni ile diğer parametrelerde görülen farklılığı saptayamadık. Hasta grubu ile kontrol grubu arasında saptanan bu anlamlı bulgular daha önce yapılmış olan az sayıdaki çalışmalar ile uyumluydu. Saptanan bulgular ile hastalığın tedaviye dirençli olup olmaması arasında anlamlı bir ilişki yoktu. Sessiz romatoid kalp hastalığının, hastanın klinik görünümü ve aldığı tedavi ile korele olmaması; daha önce yapılan çalışmalarla uyumluydu. Sonuç olarak denilebilir ki, JİA'de görülebilen subklinik kardiomiyopati; sistolik ve diastolik fonksiyon bozukluğu ile karakterize olan, hastalığın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilen, ilk bulgu olarak morfolojik parametrelerle bozukluk ile kendini gösteren, hastalığın süresi ve tedavisinden bağımsız bir kardiak bozukluktur. Bu nedenle sol ventrikülde saptanan erken morfolojik değişiklikler anlamlı bir sonuçtur ve hastaların uygun tedavilerinin olduğu kadar erken kardiovasküler komplikasyonlar açısından uygun ekokardiografik takibinin de önemini ortaya koymaktadır. 69
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases