Kritik hastada kan transfüzyonunun laktat ve santral venöz oksijenasyon değerleri üzerindeki etkileri
dc.contributor.advisor | Demirağ, Kubilay | |
dc.contributor.author | Öztürk Baş, Esin | |
dc.date.accessioned | 2019-04-01T12:52:32Z | |
dc.date.available | 2019-04-01T12:52:32Z | |
dc.date.issued | 2013 | |
dc.department | Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi | en_US |
dc.description.abstract | Yoğun bakım hastalarında dokulara oksijen sunumunu arttırmak ve doku oksijenasyonunu düzeltmek amacı ile eritrosit süspansiyonları sıklıkla kullanılmaktadır. Kan transfüzyonunda temel amaç hemoglobin düzeyinde bir artış sağlayarak kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırma ve böylece dokulara oksijen sunumunu arttırmaktır. Doku oksijen sunumu ve tüketimindeki dengesizlik sonucunda doku hipoperfüzyonu ve hipoksi anaerobik metabolizmaya neden olur ve son ürün olarak laktat üretilir. Kan transfüzyonu sonrası hastalara yeterli hemoglobin düzeyinin sağlanması ile doku perfüzyonu artması ve kan laktat düzeyinin düşmesi beklenir. Santral venöz oksijen saturasyonu (ScvO2), oksijen sunumu ile oksijen kullanımı arasındaki dengeyi global olarak yansıtır. Yoğun bakım hastalarında kan transfüzyon uygulamasının oksijen sunumu üzerine etkisinin kanın depolanma süresi ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Transfüze edilen eritrositlerin, özellikle transfüzyondan hemen sonraki dönemde morfolojisi bozulmaktadır. Depolanmış eritrositlerde 2,3 difosfogliserat düzeyindeki düşüş nedeni ile eritrositlerin oksijen salıverme yeteneği azalır ve bu da eritrositlerin deforme olmalarını kolaylaştırır. Dolayısıyla eritrositlerin depolanma süresi de transfüzyonun etkinliğini etkileyen önemli bir faktördür. Çalışmanın ana amacı yoğun bakımda tedavi alan hastalarda yapılan kan transfüzyonlarının doku hipoksisinin yaygın bir göstergesi olan laktat ve santral venöz oksijenasyon üzerine etkisinin araştırılmasıdır. Sekonder amaç olarak transfüze edilen kanın depolanma tarihinin doku perfüzyonuna etkisinin araştırılmasıdır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon yoğun bakım ünitesinde yapmış olduğumuz çalışmada yoğun bakımda izlemi sırasında kan hemoglobin değeri <7 g/dl (sepsis hastalarında <9 g/dl) olan hastalara kan transfüzyonu uygulandı ve transfüzyon sonrası otuzuncu ve altmışıncı dakikalardaki laktat, ScvO2, hemoglobin ve hemotokrit değerleri kaydedildi. Transfüze edilen kan ürünlerinin depolanma tarihleri kaydedilerek diğer değerler ile ilişkisi karşılaştırıldı. Çalışmada kan transfüzyonu sonrası doku oksijenasyonun bir göstergesi olan ScvO2 değerinin artması, anaerobik solunumun göstergesi olan laktat değerinin düşmesi ve bu değerlere kanın depolanma tarihinin etkisinin değerlendirilmesi hedeflendi. Çalışmada kan transfüzyonu sonrası kanın depolanma tarihinden bağımsız olarak kaydedilen laktat değerleri ile transfüzyon öncesi laktat düzeyi arasında anlamlı bir düşme saptandı. Transfüzyon sonrası hemoglobin değerlerindeki yükselmenin laktat değerlerinde azalma ile korelasyon gösterdiği belirlendi. Kan transfüzyonu sonrası kaydedilen ScvO2 değerlerinde artışın anlamlı olduğu görüldü. Depolanma tarihi 15 günden az olan kan transfüzyonu sonrası kaydedilen ScvO2 değerinin transfüzyon öncesi kaydedilen değere oranla anlamlı olarak arttığı tespit edildi. Sonuç olarak hemoglobin değeri hedeflenen düzeyin altında kalan hastalarda kan transfüzyonu ile doku perfüzyonunda artmanın göstergesi olarak hemoglobin ve ScvO2 düzeyinde artış, laktat düzeyinde azalma olduğu çalışmamızda desteklenmiştir. Çalışmamızda tespit edilen veriler doğrultusunda hemoglobin artışı ve laktat düşüşü, ScvO2 artışının 30' uncu dakika ve 60' ıncı dakika arasında tedaviyi değiştirecek veya yanlış yönlendirecek oranda farklılık olmadığı saptanmıştır. Doku perfüzyonunu değerlendirmek amacıyla transfüzyon sonrası 30. dakikada örnek alınmasının tedavi protokolününün başarısını yansıtacağı tespit edilmiştir. Kanın depolanma tarihinin perfüzyon kriterleri ile karşılaştırıldığında 15 günden az olan kan transfüzyonu sonrası ScvO2 değerinde anlamlı artış tespit edilmiştir. Ancak çalışmamızda elde edilen verilerin sadece 1Ü kan ürünü replasmanı sonucu kaydedildiğinden istatistiksel olarak anlamlı değişim saptanmasına rağmen klinik olarak anlamlı iyileşme yaratmayacak kadar düşük oranlar tespit edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastaların vazopressör desteği almayan ortalama arteriyel kan basıncı 70 mmHg üstünde olan hastaların alınması sonucunda laktat ve ScvO2 değerleri normal değer aralığına yakın olarak saptanmıştır. Klinik olarak doku perfüzyonu kötü olan ve anaertobik metabolizmanın artış gösterdiği doku oksijen sunumu bozuk hastalara yapılan transfüzyonun farklı sonuçlar ortaya çıkaracağı görüşündeyiz. | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11454/7417 | |
dc.language.iso | tr | en_US |
dc.publisher | Ege Üniversitesi | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.subject | Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.B.D. | en_US |
dc.title | Kritik hastada kan transfüzyonunun laktat ve santral venöz oksijenasyon değerleri üzerindeki etkileri | en_US |
dc.type | Specialist Thesis | en_US |