Sarkomlu hastalarda edinsel aktive protein c rezistansı
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2010
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Çalışmamızda yeni tanı sarkomlu hastalarda klinik olarak saptanabilen tromboz sıklığını ve eAPCR (tanı ve tedavileri sonrasında) varlığını araştırdık. Bu amaçla 52 hasta (tanı ve tedavileri sonrası dönemde) ve 52 sağlıklı kontrol (yas ve cinsiyet uyumlu) olgusunda ileri dönük olarak nAPCSO ve FV Leiden mutasyonlarına bakarak eAPCR gelişen vakaları saptadık. Ayrıca hastalarda FV ve FVIII düzeylerini belirledik. FVL mutasyonu olan vakalar dışlandıktan sonra bir (% 2.17) hastada klinik olarak saptanan tromboz mevcut iken kontrol grubunda tromboz izlemedik. Tanı sırasında en düşük düzeylerde (% 87.25) olan nAPCSO değerleri tedavi sonrasında (% 94.35) artış göstermesine rağmen kontrol grubuna (% 106) göre anlamlı düşük (sekil 9) bulundu. eAPCR gruplara göre sırasıyla % 13, % 0 ve 4.2 saptandı. Tedavi sonrası (178.1 U/dl) faktör V düzeyleri tanı dönemine (147.5 U/dl) göre anlamlı yüksek bulundu (p< 0.001, sekil 10). Ayrıca tedavi sonrası dönemdeki hastaların FV düzeyleri ile nAPCSO değerleri arasında tersine ilişki (r= -0.38, p< 0.02, sekil 12) ortaya kondu. Tromboz saptanan vakamızda başlangıçta nAPCSO normal düzeyde (% 91) olmasına rağmen tedavi sonrası dönemde belirgin düşmüş (% 79) ancak eAPCR esik düzeyinin altına inmemiştir. Tromboza katkısı olabilecek trombositoz ve lökositoz gibi ek risk faktörleri olmayan ancak dirençli-progresif hastalığı bulunan vakamızda nAPCSO değerlerindeki belirgin düşüşün (eAPCR esiginin altına inilmemiş olsa bile) tromboz yönünden bir katkısı olabileceği düşünülmüştür. Sonuç olarak, sarkomlu hastalarda (a) artmış VTE (% 2.17) sıklığını, (b) literatürde ilk olarak nAPCSO (tedavi sonrası dönemde devam eden) düşüklüğünü, (c) tanı sırasındaki eAPCR oranının (% 13) kontrol grubuna (% 4.2) yüksek olduğunu ve tedavi sonrasında (% 0) kaybolduğunu saptadık. Ayrıca nAPCSO değerlerindeki belirgin düşüşün özellikle ilerleyici hastalığı olan olgularda tromboz yönünden uyarıcı bir faktör olabileceğini düşündük.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
İç Hastalıkları A.B.D.
