Evre 4 küçük hücreli dışı akciğer kanserinde kemoterapi yanıtı ve prognozun değerlendirilmesinde apelinin yeri
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2013
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Giriş: Akciğer kanseri sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel olarak 1985'ten itibaren dünya genelinde en sık görülen kanser türü haline gelmiştir. Her hastanın kemoterapiden aynı yararı görmeyeceği göz önüne alınırdığında hangi hastaların hangi kemoterapi rejiminden daha çok yarar göreceğini veya hangi hastaların prognozlarının daha kötü bir seyir gösterebileceğini öngörebilmek önem taşımaktadır. Bu amaçla son yıllarda akciğer kanseri prognozunun ve tedavi yanıtının öngörülebilmesinde moleküler belirteçlerin kullanım etkinliği, üzerinde çok çalışılan konulardan biri haline gelmiştir. Amaç: Kemoterapi verilen evre 4 KHDAK olgularında tümör dokusunda apelin ekspresyonu ile genel sağkalım ve progresyonsuz sağkalım ilişkisinin değerlendirilmesi ve kemoterapi direncinin ortaya konması için tedavi yanıtlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. İkincil amaçlar ise kemoterapi yan etkileriyle apelin pozitifliği arasındaki ilişkinin saptanması; bunun yanı sıra günlük pratikte bireysel kemoterapi seçiminin yapılabilmesi için bronkoskopik olarak elde edilen küçük tümör örneklerinde immünohistokimyasal olarak apelin düzeyinin belirlenmesinin uygulanabilirliğini değerlendirmektir. Gereç ve yöntem: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı{nda 2004-2011 yılları arasında izlenen, doku biyopsisi ile KHDAK tanısı alan ve kemoterapi uygulanan olgular retrospektif olarak incelenmiştir. Tanı anında alınan bronkoskopik biyopsi örneklerine immunohistokimyasal inceleme yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen olguların yaş ortalaması 59.0 ± 9.2'dir. Olguların % 82.7'si (67 olgu) erkek, % 17.3'ü (14 olgu) kadındır. Tanı dağılımına bakıldığında 30 olguda (% 37) skuamöz hücreli karsinom, 20 olguda (% 24.7) adenokarsinom, 31 olguda (% 38.3) ise alt tip ayrımı yapılamayan KHDAK saptanmıştır. Tüm hastalara kemoterapi uygulanmış, 51 olguya (% 63) ise izlemlerinin herhangi bir döneminde metastaz, atelektazi ya da vena kava süperior sendromu sebebiyle palyatif radyoterapi uygulanmıştır. En çok tercih edilen birinci hat kemoterapötik rejim sisplatin/karboplatin + gemsitabin (39 olgu, % 48.1) kombinasyonudur. Apelin ekspresyonu değerlendirildiğinde 30 olguda (% 37) apelin pozitifliği saptanmamış; 21 olguda (% 25.9) 1(+), 20 olguda (% 24.7) 2(+), 10 olguda (% 12.3) ise 3(+) saptanmıştır. Apelin pozitifliği ile genel sağkalım, altı aylık ve bir yıllık sağkalım arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p değerleri sırasıyla 0.05, 0.74, 0.63). Ayrıca uygulanan kemoterapiler ya da yan etkiler açısından da anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Genel sağkalımın apelin pozitifliği saptanan olgularda apelin pozitifliği saptanmayan olgulara göre daha kısa olduğu görülmüştür (p=0.05). Gelişen hematolojik toksisiteler ile apelin pozitifliği karşılaştırıldığında yan etki derecesi ile apelin pozitifliği arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Ayrıca literatürde belirtildiği şekilde 0,+1 ve +2,+3 olgular karşılaştırılmış; fakat iki grup arasında tüm parametreler açısından istatistiksel bir anlamlılık gözlenmemiştir. Sonuç: Bu çalışma ile bir anjiogenik faktör olan apelinin prognostik bir faktör olarak kullanılabilirliğine dair anlamlı bir sonuç elde edilmemiştir. Bu konuda daha geniş olgu sayısına sahip çalışmalara ihtiyaç vardır.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Göğüs Hastalıkları A.B.D.