Homosistein ve asimetrik dimetilarjinin ilişkisinde diğer değişkenlerin rolü

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2008

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Türkiye ve dünya verileri, halen tüm ölüm nedenleri içinde koroner kökenli olanların önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Koroner arter hastalığının (KAH) oluşmasında rolü olduğu bilinen klasik risk faktörleri bu hastalığın patogenezinin % 50’sinden daha azını açıklayabilmektedir. Son yıllardaki araştırmalar KAH’lığının fizyopatolojisinde yeni risk faktörlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Son dönemlerde tespit edilen yeni risk faktörlerinden en önemlileri homosistein ve asimetrik dimetilarjinin (ADMA)’dır. Yapılan deneysel ve klinik çalışmalarda plazma homosistein, ADMA ve endotelyal disfonksiyon arasında güçlü bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Hiperhomosisteinemi esnasındaki azalmış nitrik oksit (NO) biyoyararlanımının anahtar mediyatörünü artmış ADMA düzeylerinin olabileceği vurgulanmaktadır. ADMA ve homosistein arasında birkaç potansiyel ilişkiden bahsedilmektedir. Bu potansiyel ilişki mekanizmaları için bazı hipotezler ortaya atılmış olsa da hiperhomosisteinemide ADMA’nın nasıl arttığı kesin olarak bilinmemektedir. Glomerular filtrasyon hızı düşüklüğü, kalp yetmezliği, inflamasyon, hipertansiyon, insülin dienci, LDL-kolesterol ve trigliserid yüksekliği, sigara içilmesi, obezite durumlarında ADMA’nın yüksek olduğu bildirildiğinde, hiperhomosisteinemideki ADMA yüksekliğinde bu değişikliklerin rolünün ne olduğu sorusu akla gelmektedir. Buradan yola çıkarak planladığımız çalışmamızda KAH olgularında homosistein ve ADMA düzeylerinin ilişkisi, ADMA düzeylerinin ilişkisi, ADMA değerlerinin yukarıda belirtilen değişkenlerden, koroner aterosklerozun şiddeti ve yaygınlığı ile KAH’lığının medikasyonunda sık kullanılan ilaçlardan etkilenip etkilenmediği ve homosistein-ADMA ilişkisinde tüm bu değişkenlerin rolü aydınlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda, ADMA, ELISA, homosistein; kompetitif immunoassay, N-terminal pro B-type natriüretik peptide(proBNP) ve insülin; elektrokemilüminesans immunoassay, nitrat; nitrat redüktaz ile enzimatik, t. Kolesterol, LDL-kol., HDL-kol., trigliserid, glukoz, kreatinin, hs-CRP testleri klinik biyokimya laboratuarında kullanılan rutin yöntemlerle ölçüldü. Glomerüler filtrasyon hızının öngörüsünde Modification of Diet in Renal Disease (MDRD) eşitliği, insülin rezistansının belirlenmesinde Homeostasis Model Assessment as an Index of Insulin resistance (HOMA-IR) eşitliği ve koroner aterosklerozun yaygınlığı ve şiddetinin belirlenmesinde Gensini skorlama sistemi kullanıldı. Çalışmaya katılan 75 KAH olgusu homosistein düzeylerine göre düşük (≤13.0 µmol/L), orta (13.1-16.9 µmol/L) ve yüksek (≥17.0 µmol/L) olmak üzere 25’er kişilik üç tertile ayrıldı. Olguların demografik ve klinik değişkenlerinin tertiller arası dağılımına bakıldığında; sadece tip II DM’lu hasta oranının tertillerdeki dağılımında anlamlı bir farklılık olduğu (düşükten yüksek tertile doğru sırasıyla % 40, % 20, % 8) (p=0.024) ve bunun ile ilişkili olarak oral antidiyabetik kullanım oranında tertiller arasında anlamlı (p=0.009) bir dağılım farkının olduğu görüldü. Homosistein konsantrasyonlarında her üç tertil arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülürken (p<0.05), ADMA konsantrasyonlarında bu tertillerden düşük (0.55±0.17 µmol/L) ile orta (0.68±0.06 µmol/L) ve düşük ile yüksek (0.75±0.17 µmol/L) olanlar arasında anlamlı farklılık saptandı (p<0.05). Olguların diğer laboratuar değişikliklerinde yalnızca MDRD-eGFR değerlerinde düşük (80±15.5 ml/dk/m2) ile yüksek (69.6±17.5 ml/dk/m2) tertiller arasında anlamlı bir farkın olduğu saptandı (p<0.05). Olguların diğer laboratuar değişkenlerinden yalnızca MDRD-eGFR değerlerinde düşük (80±15.5 ml/dk/m2) ile yüksek (69.6±17.5 ml/dk/m2) tertiller arasında anlamlı bir farkın olduğu saptandı (p<0.05). Homosisteimn; ADMA (r=0.404, p<0.001), pro- BNP (r=0.267, pz0.001) ve kreatinin (r=0.482, p<0.001) ile pozitif korelasyon gösterirken, MDRD-eGFR ile (r=-0.399, p<0.001) negatif korelasyon gösteriyordu. Tüm demografik, klinik ve homosistein dışındaki laboratuar değişkenlerinin tertillerin ADMA konsantrasyonları üzerine etkisinin anlamlı olmadığı görüldü. Bu değişkenlere göre düzeltme yapıldığında tertillerin ADMA ortamları arasındaki anlamlı farklılığın korunduğu ve ADMA ile homosistein arasındaki ilişkinin devam ettiği belirlendi. Bu bulgulara göre KAH olgularında plazma ADMA konsantrasyonlarını etkileyen en önemli faktör plazma homosistein konsantrasyonlarıdır. Ancak ADMA ile homosistein ilişkinin daha kapsamlı araştırılması için bu tür çalışmaların daha büyük hasta gruplarıyla yapılması uygun olacaktır.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Biyokimya A.B.D.

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye