Üniversite hastanesi çalışanlarında bel ağrısı prevalansı ve ilişkili risk faktörleri

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2010

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Bu araştırmada, E.Ü.T.F Hastanesi çalı anlarında bel ağrısı sıklığının belirlenmesi, bel ağrısına yol açabilecek risk faktörlerin değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için yapılacak çalışmalara öncülük etmesi amaçlanmıştır. Çalışmada herhangi bir örneklem seçme yöntemi kullanılmadı. Hastane idaresi ve yerel etik kurul onayı alındıktan sonra hastane çalışanlarında gerçekleştirildi. Çalışmaya veri toplama süresinde raporlu, izinli olmayan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 1000 hastane çalışanı alındı. Araştırmaya 18-67 yaş arası doktor, hemşire, radyolog, anestezi teknisyeni, fizyoterapist, eczacı, memur, personel, psikolog, diyetisyen ve diğer çalışanlar dahil edildi. Çalışma grubundaki hastane çalışanlarında daha önce bel ağrısı geçirenlerin oranı %54.5 iken, daha önce hiç bel ağrısı geçirmeyenlerin oranı %45.5 olarak bulunmuştur. Bel ağrısının %32.9’u akut, %14.1’i subakut, %7.5’u kronik olduğu saptanmıştır. Erkeklerde bel ağrısı görülme sıklığı %52.5 kadınlarda ise %55.8’dir. Bel ağrısı tarif edenlerde son 12 ayda 24 saati geçen bel ağrısı prevalansı %72.1 iken, son 24 saatte bel ağrısı yaşayanların prevalansı %30.3, halen devam eden bel ağrısı prevalansı %38.5 olarak bulunmuştur. Bel ağrısının mesleklere göre dağılımına bakıldığında doktorlarda %51.4, hemşirelerde %54.6, personellerde %58.3, memurlarda %49.4, teknisyenlerde (anestezi, radyoloji, diğer) %61.2, diyetisyen-eczacı-laborant-fizyoterapistpsikologların birlikte alındığı grupta ise %55.6 olarak bulunmuştur. Çok değişkenli analizler sonucunda; bireysel risk faktörlerinden BKI, medeni durum, sigara kullanımı, kadınlarda gebelik ve doğum sayısı, fiziksel ve emosyonel stres, spor, kronik hastalık, uyku problemi ve ailesel yatkınlık ile bel ağrısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Çok değişkenli analizler sonucunda; mesleksel risk faktörlerinden çalışılan birim, meslekte deneyim yılı, çalışırken oturma, hasta transferinde bulunma, çalışma şartlarından memnuniyet ve iş memnuniyeti ile bel ağrısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Bel ağrısının işine bağlı olduğunu düşünenlerin oranı %61.3 olarak bulunmuştur. Bel ağrısı nedeniyle işe gelememe oranı %21.1 olarak saptanmıştır. Bel ağrısı nedeniyle rapor alma oranı %16.7 olarak görülmüştür. Bel ağrısı nedeniyle iş değişikliğinde bulunma oranı %4.4 bulunmuştur. Bel ağrısı olanlarda tedaviye yönelimlerine bakıldığında doktora başvurma oranı %46.1, ilaç kullanma oranı %90.8 olarak bulunmuştur. Kullanılan ilaçların sıklığına bakıldığında NSAII kullananların oranı %29.1, parasetamol %42.6, kas gevşetici %71.1 olarak bulunmuştur. Doktora başvuranlarda gittikleri kliniklere bakıldığında beyin cerrahisi %71.7 ile en sık başvurulan klinik olarak bulunmuştur. Bel ağrısı olanlarda tetkik yaptıranların oranı %41.5 olmuştur. Yapılan tetkiklerin dağılımına bakıldığından MR görüntülenenler %21.7 ile en sık yapılan tetkik olarak bulunmuştur. Akut, subakut ve kronik bel ağrısında Oswestry puan dağılımı sırayla 21.36 (±13.1), 29.2 (±14.7), 35.4 (±14.4) bulunmuştur. Akut, subakut ve kronik bel ağrısında VAS puan dağılımı sırayla 5.1 (±1.7), 5.8 (±1.6), 6.8 (±1.7) bulunmuştur. Bel ağrısı, sağlık çalı anları arasında giderek artan, iş gücü ve performans kaybına neden olabilen bir semptomdur. Bu sonuçlar göz önüne alınarak sağlık çalışanlarında bel ağrısı konusunda koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi gerekmektedir.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Hastane çalışanı, bel ağrısı, risk faktörleri, tedavi., Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.B.D.

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye