Otoimmün hepatitte başlangıçtaki klinik ve histolojik bulgular ile tedavi sonrası prognoz ve hastalık komplikasyonları arasındaki ilişki

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2014

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

GİRİŞ VE AMAÇ: Otoimmün hepatit (OİH); sıklıkla kadınlarda görülen, hipergamaglobülinemi, otoantikor pozitifliği, portal plazma hücre infiltrasyonu ve interface hepatit ile karakterize, uzun süreli immünsüpresif tedavi gerektiren karaciğerin kronik inflamatuvar bir hastalığıdır. OİH’ te tanı sırasındaki biyokimyasal, histolojik ve klinik parametreler ile prognoz ve komplikasyonlar arasındaki ilişki net olarak açıklanmamıştır. İmmünsüpresif tedavinin süresi, tedavi kesilmesi öncesi histolojik değerlendirme gerekliliği ve hastalığın prognozu konusunda çeşitli görüşler bildirilmiştir. Bu nedenle bu çalışmada kliniğimizde OİH tanısı almış hastalarda başlangıçtaki klinik, biyokimyasal ve histolojik bulgular ile tedavi sonrası prognoz, hastalık komplikasyonları ve histolojik bulgular arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçladık. Ayrıca uygulanan tedavi ile remisyona giren hastalarda tedavi kesim süresi, tedavi kesilmesi sonrası relaps gelişimi ve elde edilen bulguların literatürdeki çalışmalar ile karşılaştırılması amaçlandı. MATERYAL VE METOD: Çalışmaya Ege Üniversitesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Gastroenteroloji Kliniği Hepatoloji polikliniğinden izlenmiş veya izlenmekte olan 81 tip 1 otoimmün hepatitli hasta dahil edildi. Hastaların tanı ve takiplerindeki klinik ve laboratuvar verileri dosyaları taranarak retrospektif olarak incelendi. Karaciğer biyopsi örnekleri çeşitli patolojik kriterlere göre yeniden değerlendirildi. Elde edilen veriler ile hastalığın prognozu, hastalık komplikasyonları ve histolojik bulgular arasındaki ilişkiler incelendi. BULGULAR: 81 hastanın 39(% 48)’ inde biyokimyasal remisyon sağlandıktan sonra ortalama 41.4 ± 23.6 ay daha immunsüpresif tedavi verildikten sonra tedavi kesildi. Kontrol biyopsisi yapılan 32 hastanın Hastaların 25(% 64)’ ünde tedavi kesimi öncesinde histolojik remisyon kanıtlandı. Tedavi kesilen hastaların yaşı 54+14 ve E/K oranı: 4/35 olarak saptandı.Hastaların 15 (% 38)’ inde median 19(4-48) ayda relaps gelişti. Yaş ve cinsiyet relaps gelişimi ile ilgili bulunmadı. Relaps gelişen ve gelişmeyen hastalarda sırasıyla bazal globulin değeri 4.21 ± 0.9 ve 3.43 ± 0.76, p: 0.009 ve trombosit değeri 287 ± 101x103/µl ve 207± 61x103/µl, p: 0.006 bulundu. Remisyonda olan hastalarla kıyaslandığında relaps gelişen hastalarda tanı anındaki karaciğer dokusu histolojik incelemesinde fokal nekroz ve duktüler reaksiyonun daha yaygın olduğu (fokal nekroz %57’ e karşılık % 100, p: 0.033 ve duktüler reaksiyon % 4’ e karşılık % 50, p:0.013), ALT normalleşme süresinin daha uzun olduğu ((median 2(1-12) aya karşılık median 4(2-35) ay, p: 0.037) saptandı. OİH tanısıyla takip edilen 81 hastanın 25 (% 30.8)’ i kortikosterid tedavinin azaltılması sırasında ALT yükselmesi görülen tedavi bağımlı olarak değerlendirildi. Bu hastaların ortalama yaşı 52+18, erkek/kadın oranı 1/24 iken, tedaviye iyi yanıtlı olan hastaların ortalama yaşı 55+13, erkek/kadın oranı 8/48 saptandı, yaş ve cinsiyet açısından anlamlı farklılık saptanmadı. Tedaviye bağımlı olan 25 hastanın 6’ sında prednizon tedavisi sırasında 3 kezden fazla alevlenme izlendi. Bu hastaların ≤ 3 kez alevlenme yaşayan hastalar ile kıyaslığında yaş ortalamalarının daha genç olduğu (56.6+16’ a karşılık 37+15, p:0.02), alternatif tedavi ajanlarına geçilme oranının daha yüksek olduğu (budenofalk % 5.3’ e karşılık % 50, p: 0.031; mikofenolat mofetil % 0’ a karşılık % 33, p: 0.05). Tedaviye bağımlı hastalarda alevlenme sayısı ile ASMA pozitifliği ilişkili bulundu ( % 27.8’ e karşılık % 80, p: 0.056).Tedaviye bağımlı hastalarda, iyi yanıtlı hastalara kıyasla, 6 ay içinde ALT düzeyinin normalleşme oranının daha düşük olduğu (% 69.6’ a karşılık % 88.5, p: < 0.046), tedavinin 6. ayındaki ALT, AST ve globülin düzeylerinin daha yüksek olduğu (sırasıyla p: < 0.0001, p: 0.009, p: 0.028), prednizon idame dozunun daha yüksek (8.05 ± 4.8 mg/gün’ e karşılık 4.98 ± 2.2 mg/ gün, p: 0.016) ve prednizon tedavi süresinin daha uzun ( 44 ± 29 aya karşılık 27 ± 22 ay, p: 0.013) olduğu, AZA yan etki görülme sıklığının daha yüksek olduğu (% 8.3’ e karşılık % 29, p: < 0.05) ve bu hastalarda AZA doz redüksiyonunun daha yaygın olduğu ( % 20’ ye karşılık % 43, p: < 0.05) saptandı. Takipte median 27 (6-168) ayda tedaviye bağımlı olan hastalarda iyi yanıtlı hastalara kıyasla KC hastalığında progresyon oranı daha yüksek saptandı (% 14.3’ e karşılık % 36, p: 0.027). SONUÇ: Çalışmamızda otoimmün hepatit prognozu ve tedavi rejimi ile ilgili yapılan değerlendirmeler ışığında biyokimyasal, klinik ve histolojik olarak remisyona girmiş hastalarda tedavi kesilmesinin denenebileceği ancak takip eden sürede bu hastalarda relaps gelişebileceği saptandı. Çalışmamızda relaps gelişim oranının düşük(% 38) olmasının tedavi kesilmesi ile ilgili sıkı kriterlerin gerekliliği ve ALT normalleştikten sonra uzun süre tedavi verilmesi ile ilgili olabileceği düşünüldü. OİH’ li hastalarda tedavi kesilmesi öncesinde bazal biyopsi bulgularının ve ALT normalleşme süresinin değerlendirilmesi gerektiği ancak histolojik yanıt değerlendirilmesi amaçlı kontrol karaciğer biyopsisi yapılamayabileceği düşünüldü. Relaps gelişen ve tedaviye bağımlı olan hastalarda globulin, trombosit, AST, ALT düzeylerinin inflamatuvar aktivite ile ilgili olabileceği saptandı. Ayrıca tedaviye bağımlı hastalarda biyokimyasal remisyon iyi yanıtlı hastalara kıyasla daha geç olduğu, bu hastalarda kortikosteroid idame dozunun ve AZA yan etkileri ile AZA intoleransının daha yüksek olması nedeniyle budesonid ve ilerleyici karaciğer hastalığı olanlarda MMF veya siklosporin gibi diğer immunosupresif ilaçların kullanılabileceği düşünüldü. Ancak alternatif ajanlar kullanımı ile ilgili geniş hasta popülasyonlu ve uzun süre takipli çalışmalara gereksinim vardır.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Otoimmün hepatit, alevlenme, relaps., İç Hastalıkları A.B.D.

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye