Septik prematür bebeklerde plazma GM-CSF ve İL-6 düzeylerinin hematopoezdeki rolü
Küçük Resim Yok
Tarih
1996
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
ÖZET BULGULAR VE YORUM Septik hastalarda hematopoezin regülasyonuyla ilgili çalışmalar, değişik sitokinlerin fizyolojik ve patolojik durumlardaki rolleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu sitokinlerden İL-6 ve GM-CSF'in matür ve prematür yenidoğanların hematopoezinde oynadığı rol konusunda bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. Nötrofil sayı ve fonksiyonlarını artırdığı bilinen rekombinan faktörlerin septik bir organizmadaki etkinliği, sitokin-hücre etkileşiminin bilinmesi ile anlaşılabilecektir. Bu etkileşimi göstermek amacıyla planlanan çalışmamıza 28 septik bebek (Ortalama gestasyon yaşı 32.1 ±2.9 hafta, doğum kilosu 1540±439.6 gr, tanı yaşı 5.8+3.0 gün) ve 9 sağlıklı bebek (Ortalama gestasyon yaşı 32.4+2.6, doğum kilosu 1651+400.4 gr, tanı yaşı 4.2+1.3 gün) alınmıştır. Sepsisli bebeklerde tanı anında ve sepsis sonrası plazma GM-CSF ve İL-6 düzeyleri saptanıp periferik kanda total nötrofil sayısı ve trombosit sayısı ile ilişkisi aranmıştır. Sonuçlar şu şekilde özetlenebilir 1- Septik prematür hastaların % 75'inde (21/28) kan kültürü pozitif bulunmuştur. Bunlardan 19'unda Klebsiella pneumonia, ikisinde koagülaz (-) stafilokok üremiştir. 2- Hastaların %46.4'ü (13/28) sepsis ve komplikasyonları nedeniyle kaybedilmiştir. 3- Periferik kanda total nötrofil sayısı, sepsisli grupta tanı anında, sepsis sonrası ve kontrol grubu değerlerine göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır. Sepsisli grupta periferik kandaki total nötrofil sayısı, % 28 olguda normal (8/28), % 25 olguda nötropenik (7/28) ve % 47 olguda (13/28) nötroflli düzeyinde bulunmuştur. 4- Trombosit sayısı, sepsisli grupta tanı anında, sepsis sonrası ve kontrol grubu değerlerine göre belirgin olarak düşük bulunmuştur. 615- Septik prematürlerde tanı anında plazma GM-CSF düzeyi, sepsis sonrası ve kontrol grubu değerlerine göre yüksek olup bu yükseklik, sitokinin periferde sentezinin artışına bağlanmıştır. 6- Sepsis tanı anında ve sonrasında alınan plazma GM-CSF ile total nötrofil ve trombosit sayısı arasında ilişki kurulamamıştır. Periferik kanda nötrofil sayısı değişiklikleri sitokinin etkisini tam yansıtmayabilir, çünkü GM-CSF nötrofilleri doku aralıklarına ve enfeksiyon bölgesine göndererek nötrofil kinetiğini etkilemektedir. 7-Septik bebeklerde tanı anında plazma İL-6 düzeyleri, sepsis sonrası ve kontrol grubu değerlerine göre belirgin olarak yüksek saptanmıştır. Bu yükseklik, kültür pozitifliği olan grupta daha da fazla idi. Plazma İL-6 yüksekliği, periferde değişik hücrelerden sentezinin artışına bağlanmıştır. 8- Septik hastalarda plazma İL-6 ile trombosit sayısı arasında negatif korelasyon saptanmıştır. Trombositopeniye de yol açan septik tablonun ağırlığı ile İL-6 sentezinin uyarılması megakaryopoez için de bir uyarı olabilir. Çünkü İL-6 megakaryopoeze primer etkili olmamakla birlikte trombosit yapımının son evrelerine etkilidir. Septik bebeklerde bu ilişkinin kök hücre düzeyinde araştırılması gerekmektedir. 9- Tüm hastalarda sepsis tanısı konduğu anda alınan plazma İL-6 ile GM-CSF düzeyleri arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. Bu ilişki özellikle nötrofilik hastalarda belirgin olarak gözlenmiştir. Sepsis durumunda immünolojik uyarılma sonucu açığa çıkan sitokinler, periferde aynı hücreden İL-6 ve GM-CSF'in sentezini uyarmış olabilir, iki sitokin arasındaki ilişki birbirlerinin ekspresyonlannı artırmasına da bağlı olabilir. 6210- Sağlıklı prematürlerde de sitokin düzeyleri ile hematolojik parametreler arasında ilişki saptanmamıştır. 11- Septik prematür bebeklerin çoğunun enfeksiyona karşı uygun nötrofil yanıtı verebildiği gözlenmiştir. Bu yanıtı veremeyen nötropenik sepsisli grupta mortalite oranı yüksek bulunmuştur. Nötropenik olgularımızda plazma GM-CSF düzeyleri, nötrofil sayısı normal olan grubun değerlerine göre çok yüksek bulunmuştur. Periferde artan bu sitokin düzeylerinin kemik iliğini uyarıp uyarmadığı bugün için bilinmemektedir. Bu nedenle hastaları nötropeniden korumak için ekzojen olarak uygulandığında kemik iliğinde myelopoezi etkileyerek nötrofil sayı ve fonksiyonlarını artırdığı bilinen rhGM-CSF'ün verilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. 12- Sepsise bağlı komplikasyon gözlenen ve/veya kaybedilen olgularda tanı anında plazmada hem GM-CSF hem de lL-6'nın diğer olgulara göre daha çok yüksek olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle sepsis tanısı konulduğu anda bu sitokinlerin düzeylerinin enfeksiyonun ağırlığını ve prognozunu gösterebilmesi mümkündür. 13- Klinik ve laboratuvar olarak sepsis düşünülen ancak kültür negatifi iği olan hastalarda da yüksek düzeyde İL-6 saptanması enfeksiyona işaret etmesi açısından anlamlı olup bu hasta grubuna da antibiyoterapi başlanması gerekliliğini ifade etmektedir. Bu durumda İL-6 yenidoğanda sepsis tanısında kriter olarak da kullanılabilir. 14- Bu çalışmada görüldüğü gibi septik prematür yenidoğanlar enfeksiyon etkenine karşı oluşan immünolojik yanıtta rol oynayan sitokinlerden İL-6 ve GM- CSF düzeylerini daha sepsisin erken döneminde arttırabilmektedirler. Plazmada 63yükselen bu sitokinlerin kemik iliğindeki hematopoeze ne düzeyde etkili oldukları kök hücre düzeyinde yapılacak çalışmalarla ortaya konabilir. 64
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases, Granülosit makrofaj koloni stimülan faktör, Granulocyte macrophage colony stimulating factor, Hematopoez, Hematopoiesis, Sepsis, Sepsis, İnterleukin 6, Interleukin 6