2010-2017 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi iç hastalıkları yoğun bakım ünitesinde yatan geriatrik hasta (>65 yaş) populasyonunda mortalite belirteçlerinin retrospektif olarak incelenmesi
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2017
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Giriş: Dünyada ve ülkemizde yaşlı popülasyon oranları her geçen yıl artış göstermektedir. Geriatrik yaş grubundaki hastaların YBÜ‟lerinde takipleri sırasında karşılaşılan sorunlar, halen daha sağlık politikalarının başta gelen sorunlarından birisidir (194-195). Dünya nüfusunun artması ile birlikte insanların yaşam sürelerin uzamasının sonucu, yoğun bakımlara da yansımıştır. Yoğun bakımda bakılan yaşlı hasta sayısı artmıştır. Erişkin Yoğun Bakım Ünitelerinde yatan hastaların önemli bir kısmını ileri yaştaki hastalar oluşturmaktadır (194). Bu hastalarda mortalite öngörücülerinin saptanmasının ve olası erken önlemlerin alınmasının, hem bu hastalardaki hastane yatışları hem de bu hastaların sonlanımları üzerine olumlu etki sağlayacağı açıktır. Amaç: 2010-2017 yılları arasında, iç Hastalıkları Anabilim Dalı Yoğun Bakım Ünitesi‟nde yatan geriatrik hasta popülasyonunda, demografik verilerin, yatış nedenlerinin ve hasta sonlanımlarını belirleyen faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu sonuçlarla elde ettiğimiz veriler ışığında, ileride yatacak olan hastaların ve hastalığın gidişatı hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla çalışma başlatılmıĢtır. Daha sonraki çalışmaların planlanmasında yol gösterici bir araştırma olması da amaçlanmıştır. Amacımız, iç Hastalıkları Yoğun Bakımda sınırlı yatağa sahip ünitemize yatışı yapılan 65 yaş ve üstü hasta grubunun demografik verilerinin, yatış nedenlerinin ve hasta sonlanımlarını belirleyen faktörleri incelemek ve bu durumlar ile mortalite arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Bulgular: Hastaların %46‟sı (n: 503) erkek, %54‟ ü (n: 593) kadın, hastaların yaş ortalaması 77,2 ± 7,1 yıl olarak saptandı. Çalışmamızda tüm geriatrik hastaların ortalama yatış süresi 7,7 ± 6.0 gün, 80 yaĢ üstü hastalarda ise 8.0±7.2 olarak saptandı. Takipte hastaların %24,0 „u sonlanım noktası olan ölüm gerçekleşti. Çalışma hastalarının (n= 262) mortalite sebeplerine baktıldığında; 134 hastanın sepsisten, 103 hastanın kardiyovasküler nedenlerden, 13 hastanın ARDS (Akut VII Respiratuvar Distres Sendrom) ve 2 hastanın ise gastrointestinal kanamadan kaybedildiği saptandı. Çalışma populasyonunda DM tanılı hasta sayısı 443 (%40.5), KKY tanılı hasta sayısı 513 (%56.1), ABY tanılı hasta sayısı 402 (%36.7), KBY tanılı hasta sayısı 213 (%19.5), GİS hastalığı olan 84 (%7.7), malignite dışı Hematolojik hastalığı olan hasta sayısı 44 (%4.0), Romatolojik hastalığı olan hasta sayısı 27 (%2.5), Endokrinolojik hastalığı olan hasta sayısı 63 (%5.8) olarak saptanmıĢtır (Tablo 3). Mortalite oranında azalmayla beraber taburculuk oranınında yıllara göre arttığı, ortalama taburculuk oranı %46.9 olduğu belirlendi. Çalışmaya alınan 80 yaş ve üstü hastaların mortalite ve taburculuk oranları sırasıyla %26.3 ve %46.8 olarak saptandı. Bazal NLO (Nötrofil/Lenfosit oranı) değeri yaşayanlarda (n: 826) 11.38±11.71, ölenlerde (n: 256) 16.78±17.60 olarak ölçüldü. Hem univarite (p=0.000), hem de multivarite (p=0.000) analizinde istatistiksel anlamlı bulundu. [OR: 1.02 (1.01-1.03)]. (Tablo 22). Çalışma hastalarında izlemde NLO‟ nun azalması ya da aynı kalmasının, artmasına oranla mortaliteyi %59 azalttığı saptandı (p<0,001). Çalışma hastalarında izlemde MPV‟ nin azalması ya da aynı kalmasının, artmasına oranla mortaliteyi %57 azalttığı saptandı. [OR: 0,43 (0.31-0.59, ( p<0,001)]. Bunun dışında çalışma popülasyonumuzda literatürle uyumlu olarak hasta verilerinin çok değişkenli regresyon analizi yapılarak CRP, albumin ve HD alınmış olmanın bağımsız mortalite öngörücüsü olduğu belirlendi. Sonuç: İzlemdeki NLR/O ve MPV değişimi, geriatrik yoğun bakım hastalarında bağımsız mortalite öngörücüsü bir parametre olarak kullanılabilir. Bu retrospektif çalışma, literatürde, bu hasta sayısında, malignite, kemoterapi ve erken ölümler göz ardı edildiğinde, bu büyüklükteki ilk çalışmadır.