Restoratif dişhekimliği'nde air-abrazyon tekniğinin uygulanması
dc.contributor.advisor | Pişkin, Beyser | |
dc.contributor.author | Ayla Karadibak, Yeşim | |
dc.date.accessioned | 2015-02-10T08:43:06Z | |
dc.date.available | 2015-02-10T08:43:06Z | |
dc.date.issued | 2001 | |
dc.department | Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü | en_US |
dc.description.abstract | G. V. Black' in yaklaşık 100 yıl önce tanımladığı kavite prensiplerinin çoğu günümüzde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak son yıllarda adheziv restoratif maddelerin bulunması ve geliştirilmesi ile mümkün olduğu kadar az madde kaybıyla ve ağrısız olarak yapılan preparasyon teknikleri öne çıkmaya başlamıştır. Biz de yeniden güncelleşen daha az madde kaybı oluşturan ve ağrısız bir yöntem olarak bilinen air-abrazyon ile kavite preparasyonu tekniğini konvansiyonel yöntemle karşılaştırmak amacıyla bir dizi çalışma yaptık.Çalışmamızın ilk bölümünde klinik uygulama için posterior dişlerinde simetrik, semptomsuz fissur çürükleri olan, ağız hijyeni iyi ve sistemik bir rahatsızlığı olmayan 50 hasta çalışma kapsamına alındı. Her hastada hem air-abrazyon tekniği hem de konvansiyonel yöntemle olmak üzere ikişer adet Sınıf I kaviteler hazırlandı. Kavite preparasyonu öncesinde işlem yapılacak dişlerin elektrik vitalometre değerleri saptandı. Kavite preparasyonlarını takiben, hastaların işlem sırasında hissettikleri ağrı şiddetini saptamamıza yardımcı olması amacıyla, Huskisson Görsel Eşleştirme Skalası' nda hissettikleri ağrı şiddetini işaretlemeleri sağlandı. Posterior kompozit restorasyon yapılan dişlerin elektrik vitalometre değerleri tekrar saptandı. Hastalar belli periyotlarla kliniğimize çağrıldı ve her iki yöntemle preparasyon yapılmış dişlerin elektrik vitalometre değerleri saptandı. Daha sonra her iki yöntem için elde edilen VAS değerleri, eşleştirilmiş örnekler için t- testi yöntemine göre, vitalite değerlerinin istatistiksel analizleri de tekrarlı ölçümler için varyans analizi ve sonrasında ikili karşılaştırmalar için Duncan testi ile istatistiksel analizi yapılarak değerlendirildi. VAS değerlerinin istatistiksel olarak değerlendirilmesi sonucunda air-abrazyon tekniğinin, konvansiyonel yönteme göre daha az ağrı oluşturduğu saptanmıştır. Her iki yöntemle hazırlanan dişlerin ortalama elektrikli vitalometre değerlerini karşılaştırdığımızda iki yöntem arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. İki yöntemde kontrol zamanlarında oluşan farklılıklar benzerdir. Başlangıç vitalite değerleri ile sonraki kontrol değerlerinden; sonraki, ikinci hafta, ikinci ay ve üçüncü ay değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmakla birlikte, başlangıç değerleri ile birinci ay değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır. Bu rakamsal farklılıklar olmasına rağmen klinik bulgularımızda herhangi bir patolojiye rastlanmamıştır.Çalışmamızın ikinci bölümünü oluşturan air-abrazyon tekniği ve konvansiyonel yöntemle in vitro olarak hazırlanan kavite yüzeylerindeki değişiklikleri SEM ile inceledik. Air-abrazyon tekniğiyle hazırlanan ve asit etch uygulanmayan örneklerde oldukça fazla debris ve smear benzeri bir tabakaya rastlanırken air-abrazyon ve asit etch uygulanmış örneklerde yer yer debrislere rastlanmış ve smear benzeri tabakanın tamamen ortadan kalktığı, dentin tubüllerinin çaplarının arttığı ve düzensiz bir görünüm aldıkları görülmüştür. Bu gruptaki örneklerde mine prizmalarının korları ve mine- dentin sınırı net olarak görülmüştür. Ayrıca air-abrazyon uygulanan örneklerde kavo-surface marjinlerin yuvarlaklaştığı görülmüştür. Konvansiyonel yöntemle hazırlanan ve asit etch uygulanmayan örneklerde mine ve dentinde frez izlerine rastlanmıştır. Bu gruptaki örneklerde çamurumsu bir görüntüye sahip smear tabakasına rastlanırken konvansiyonel yöntemle hazırlanan ve asit etch uygulanan örneklerde bu tabakanın tamamen uzaklaştırıldığı ve dentin kanallarının açığa çıktığı görülmüştür. Çalışmamızın üçüncü bölümünde ise air-abrazyon ve konvansiyonel yöntemle in vitro olarak hazırlanan kavitelere uygulanan restorasyonlarla kavite duvarları arasındaki mikrosızıntı değerlerinin karşılaştırılması amacıyla asit uygulanarak ve uygulanmadan hazırlanan örnekler, yansıtmalı ışık mikroskobu le incelenerek üç bağımsız araştırmacı tarafından skorlandı ve bu skorların, istatistiksel analizi, Mann Whitney U testi ve Bon Ferroni düzeltmesi kullanılarak saptandı. İstatistiksel analiz sonuçlarına göre, anlamlı olarak en az mikrosızıntı, air-abrazyon+asit etch grubundaki örneklerde görülmüştür. Mükrosızıntı çalışmasında dikkatimizi çeken örneklerin kompozit- adheziv- mine- dentin uyumunu SEM ile incelediğimizde asit etch uygulanan, air-abrazyon ve konvansiyonel yöntemle hazırlanan örneklerde, restorasyon maddesi ve kavite arasındaki uyumun oldukça iyi olduğu görülmüştür.Sonuç olarak; air-abrazyon tekniği ağrısız bir kavite preparasyon tekniği olup, konvansiyonel yöntemle karşılaştırıldığında mikrosızıntı açısından değerlendirildiğinde asit etch uygulanarak kullanıldığında anlamlı olarak daha sızdırmazdır. Air-abrazyonla kavite preparasyonu sırasında daha az madde kaybı oluşması, hastaların daha az ağrı duyması, hazırlanan yüzeylere asit etch uygulandığında kompozit rezinlerin kavite kenarlarına adaptasyonu için uygun yüzey oluşturması, dolgu maddesi ile kavite arasındaki adaptasyonun iyi olmasına bağlı olarak mikrosızıntının anlamlı olarak az olması bu tekniğin avantajları olarak sayılabilir. | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11454/625 | |
dc.language.iso | tr | en_US |
dc.publisher | Ege Üniversitesi | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.subject | Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı | en_US |
dc.title | Restoratif dişhekimliği'nde air-abrazyon tekniğinin uygulanması | en_US |
dc.type | Doctoral Thesis | en_US |