Adenomyozis uteri sıklığı, ilişkili risk faktörleri ve hastalığın semptomları ile histopatolojisi arasındaki ilişkinin araştırılması
Küçük Resim Yok
Tarih
2004
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/closedAccess
Özet
ÖZET AMAÇ:Kliniğimizde çeşitli nedenlerle histerektomi uygulanmış hastalarda adenomyozis sıklığını, adenomyozisli olgularda epidemiyolojik özellikleri, adenomyozisin yatkınlık oluşturduğu düşünülen klinik ve patolojik durumları, adenomyozisin neden olduğu düşünülen belirti ve bulguları değerlendirmeyi amaçladık. YÖNTEM:Kliniğimizde Ekim 2003 ve Nisan 2004 tarihleri arasında adneksler dahil yada hariç olarak abdominal, vaginal yada laparoskopik olarak histerektomi uygulanmış 298 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Histerektomi sonucu elde edillen uteruslar ağırlıkları tespit edilerek Ege Üniversitesi patoloji Ana Bilim Dalında değerlendirilmiştir. Adenomyozis saptanan olgular çalışma grubu ve geri kalan olgular kontrol grubu olarak epidemiyolojik, klinik ve patolojik özellikler bakımından karşılaştırıldı. Ayrıca adenomyozis tanısı konan olgularda infîltrasyon derinliği ve hastalığın yaygınlığı belirlenerek, etkileri incelendi. BULGULAR:Adenomyozis sildiğinin, %36,2 oranında olduğu bulundu. Çalışmaya dahil edilen olgular arasında çalışma ve kontrol grupları arasında yaş bakımından ististiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Adenomyozisli hastalarda kontrol grubuna göre gonadotropik hormon etkilerine maruziyet süresi ile ilişkili olarak üreme dönemi süresi istatiksel olarak anlamlı fazla bulundu (p<0,05). Çalışma grubu olgularında sekonder dismenore ve disparoni istatistiksel olarak anlamlı biçimde daha yüksek sıklıkta izlendi (p<0,05). Çalışma grubu olgularında menstruel düzensizlik istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte daha sık izlendi buna paralel olarak anemi ve operasyon öncesi kan transfüzyon ihtiyacı da yine çalışma grubunda yer alan olgularda daha sık izlendi (p<0,05). Sigara içiminin, uterusa yapılmış tıbbi girişim öyküsünün adenomyozisli olgularda istatistiksel olarak daha fazla olduğunu bulduk (p<0,05). Nullipar olgular istatistiksel olarak anlamlı şekilde çalışma grubunda kontrol grubuna göre daha yüksek oranda bulundu (p<0,05). Her iki grupta da en sık eşlik eden jinekopatoloji myoma uteri olarak bulundu, bu bakımdan, iki grup arasındaistatistiksel anlamlı fark bulunmadı. Adenomyozili olgular arasında hastalığın yaygınlığı ve infiltrasyon derinliğinin istatistiksel olarak anlamlı şekilde ilişkili oldukları saptandı (p<0,05). Bu iki parametrenin sekonder dismenore (p<0,05), disparoni, menoraji-metroraji (p<0,05) gibi klinik semptomlarla, geçirilmiş sezeryan, gebelik tahliyesi gibi uterin girişimlerle ilişkili olduğu bulundu. SONUÇ:Adenomyozis nadir görülen bir patoloji değildir. Uterus myometriumunda endometrial bez ve stromal yapılardan oluşan adenomyotik odakların yaygınlığı ve bulundukları infiltrasyon derinliği hastalığın şiddetini belirliyor görünmektedir. Yaygın ve derin tutulumlu olgularda menstruel siklus bozuklukları, dismenore, pelvik ağrı, anemi gibi semptomlar ve myoma uteri, endometrial hiperplazi gibi patolojik durumlar daha sık görülmektedir. Tam ve tedavide histerektomi dışı alternatif yöntemlerinin geliştirilmekte olması ve oluşturduğu klinik ve patolojik etkiler, özellikle infertilite ve erken gebelik kayıpları ile ilişkisi nedeni ile gelecekte daha yoğun araştırılan bir konu olacak gibi görünmektedir
Açıklama
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler
Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology