Meme kanserinde kemoterapi alan hastalarda bilgilendirmenin stres düzeyine etkisi

Küçük Resim Yok

Tarih

2016

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

GİRİŞ VE AMAÇ: Meme kanseri dünyada kadınlar arasında en sık görülen malign tümör olup, kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık %30.0' unu oluşturmaktadır. Ülkemizde ise tüm kanserlerin %24.1' ini, meme kanserinin oluşturduğu bildirilmektedir. Teşhis sonrası 5 yıllık sağ kalım oranının %75 olması itibariyle en iyi yaşam süresine sahip kanser türlerinden biri olması, beraberinde hastaların bu süreçteki yaşam kalitesini ve emosyonel stres gibi psikososyal faktörleri göreceli olarak daha ön plana çıkarmaktadır. Bu faktörlerin, kişinin aile ve sosyal yaşamını önemli ölçüde değiştirebilmesi nedeniyle meme koruyucu cerrahi gibi tedavi modaliteleri gündeme gelmiştir. Literatürde, meme kanseri tanısı konulan hastalarda beden imajında, kendilik kavramında, emosyonel, davranışsal durumunda, aile dinamiğinde, hasta ve ailesinin rollerinde değişimlerin olabileceği vurgulanmakta ve kemoterapi gibi sıklıkla uygulanan zorlu tedavi süreçlerinde hastaların psikolojik desteğe ve içinde bulundukları durumla ilgili olarak bilgilendirilmeye daha çok ihtiyaç duydukları belirtilmektedir. Bu verilerden yola çıkarak bu çalışmada, tıbbi onkoloji kliniğine başvuran ve meme kanseri tanısıyla kemoterapi alan hastalarda bilgilendirmenin stres düzeyine etkisi incelenmiştir. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışma, 2012 yılında 4 aylık sürede İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Kliniği' ne başvuran ve meme kanseri nedeniyle kemoterapi alan hastalarda, bilgilendirmenin stres düzeyine etkisini incelemek amacıyla tanımlayıcı ve yarı-deneysel olarak planlanmıştır. Verilerin toplanmasında, Tanıtıcı Bilgi Formu, Stresle Baş Etme Tarzları Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanmış eğitim kitapçığı kullanılmıştır. Düzenlenen anket formundaki soruların ilk 5 tanesi hastayı tanıtıcı nitelikte olup yaş, medeni durum, eğitim durumu, çalışma durumu ve sosyal güvence gibi kişisel bilgilerini içermektedir. Son 6 soru ise tanı ve tedavi süreci ile ilgili bilgileri içermektedir. Tanıtıcı bilgi formu toplamda 11 sorudan oluşmaktadır. V BULGULAR: Hastaların 155 tanesi deney ve 155 tanesi kontrol grubu olmak üzere çalışmaya toplam 310 hasta dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastaların %78.7' si (n=244) evli olup, %21.3 ' si (n=66) bekardır. Hastaların %70.0' ının (n=217) bildiği bir tanısı olduğu, %30.0' ının (n=93) ise tanısıyla ilgili bilgisi olmadığı görülmüştür. Hastaların %65.8' ine (n=204) tanısıyla ilgili önbilgilendirme yapıldığı, %34.2' sine (n=106) ise önbilgilendirme yapılmadığı saptanmıştır. Bilgilendirilenlerin %74.8' inin (n=232) hekim, %25.2' sinin (n=78) hemşire tarafından bilgilendirildiği tespit edilmiştir. Hastaların %1.0' ının (n=3) opere edildiği, %99.0' ının (n=307) ise opere edilmediği görülmüştür. Eğitim alan ve almayan bireyler arasında sosyal destek arama puanları medyan değerleri arasında anlamlı bir fark bulunmazken (p=0.299), gruplar arasında kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım, kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici yaklaşım puanları medyan değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuştur (sırasıyla p=0.02, p=0.001, p=0.000, p=0.035 ). Eğitim alan bireylerin kendine güvenli yaklaşım ve iyimser yaklaşım puanları medyan değerleri eğitim almayan bireylerden daha yüksek bulunurken kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici yaklaşım puanları medyan değerleri ise daha düşük bulunmuştur. Kemoterapi sürecinde bilgilendirilen hastaların kendine daha çok güvendiği ve daha iyimser bir yaklaşıma sahip olduğu görüldü. SONUÇ: Meme kanserli bireylerin tedavi yaklaşımında biyo-psiko-sosyal modelin benimsenmesi ve hastanın bütüncül ele alınması oldukça önem arz etmektedir. Çalışmamızda, kemoterapi sürecinde yapılan bilgilendirmenin hastaların kendine olan güvenlerini artırdığı ve daha iyimser bir yaklaşım geliştirmelerine yardımcı olduğu tespit edildi. Çalışma sonuçlarıyla zorlu tedavi sürecinde hastaların ihtiyaç duyduğu bu desteğin özellikle hemşireler olmak üzere tüm sağlık ekibi tarafından sunulmasının önemi ortaya koyulmuştur
INTRODUCTION: In the world, breast cancer is the most common malign tumor and includes about thirty percent of all cancer types seen in women. Also it has been reported that, twenty four percent of all cancer cases is breast cancer in our country. Five years survival rate is about 75% and thereby psycho-social factors like life quality and emotional stress are reatively becomes more prominent in this period. Modalities like breast-conserving surgery has become a current issue because these factors may change patients' lives dramatically in their family relationships or in social environments. Changes in body image, self concept, emotional and behavioral status and role reversals in family dynamics are stated in breast cancer diagnosed women in the literature. So, this patients need more informing procedures and psychologic support within tough chemotherapy procedures. Due to these reasons we aimed to evaluate the effect of informing on stress levels in breast cancer patients who undergo chemotherapy. METHODS: This study is performed in 2012 with 310 patients who undergo chemotherapy with diagnosis of breast cancer in Izmir Ataturk Research and Training Hospital Medical Oncology Clinics and planned as a descriptive and quasi-experimental study. Introductory Information Form, Stress Coping Preference Scale and Training Manual are used for data collection. First five questions examine personal descriptive data like age, marital status, educational background, working and social security status and last 6 questions examine diagnostic and therapeutic information. RESULTS: Study group consisted of 310 patients including 155 experimental and 155 control cases. %78.7 of the cases (n=244) were married. %70.0 of patients (n=217) were aware and %30.0 of patients (n=93) weren't aware of their diagnosis. %65.8 of the patients (n=204) were informed and %34.2 of the patients (n=106) were not informed about their diagnosis and condition. Only 3 patients (%1) were operated. VII There were no significant difference (p=0.299) between informed and non informed group about social support seeking points median values, but there were there were statistically significant differences between study groups about self confident approach, optimist approach, unconfident approach and submissive approach points median values (p=0.02, p=0.001, p=0.000, p=0.035 respectively). Informed patients had higher points in self confident approach and optimist approach and non informed patients had higher points in unconfident approach and submissive approach. Definetely, informed patients who undergo chemotherapy felt more confident and hopeful about their condition (r=0.229 – 0.172). There were positively correlation between training and confidence/hopefulness. CONCLUSION: Multifeceted approach to treatment of breast cancer patients is quiet important and bio-psycho-social model should be accepted. Our results showed that informing interventions during chemotherapy period increase self confidence and helps the patients to be more hopeful about their situation and the future. The study showed the importance of this supportive interventions made by nurses and other health care team.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Hemşirelik, Nursing, Onkoloji, Oncology, Psikiyatri, Psychiatry, Antineoplastik ajanlar, Antineoplastic agents, Hasta eğitimi, Patient education, Hemşireler, Nurses, Meme neoplazmları, Breast neoplasms, Neoplazmlar, Neoplasms, Stres, Stress, Stres yönetimi, Stress management

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye