İki değişik lipid solüsyonunun arteriyel kan gazları ve solunum parametrelerine etkisi
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
ÖZET Çalışmamızda yoğun bakım hastalarında iki gruba farklı lipid içeriği olan TPN solüsyonunu uyguladık. Hastaların arteryel kan gazlarını ve solunum paremetlerini takip ederek, iki farklı lipid içeriğinin solunum sistemine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmamıza Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Yoğun Bakım Kliniği' nde izlenmekte olan 20 yoğun bakım hastası dahil edildi. 15 yaşından büyük, birinci açık veya kapalı, kürarize, volüm kontrol modunda mekanik ventilasyon desteğine ihtiyacı olan, enteral nütrisyon uygulanıp enteral nütrisyona intolerans gelişmesi üzerine total parenteral nütrisyona geçiş endikasyonu olan yoğun bakım hastaları çalışmaya dahil edildi. Trombositopeni, kanama diatezi, KOAH, organ yetmezliği olan, morbid obez, nöromüsküler hastalığı ve lipid metabolizma bozukluğu olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Tüm hastaların kan lipid profili ve hematolojik değerleri olağan sınırlardaydı. Tüm hastaların EKG' si, oksijen satürasyonu pulse oksimetreyle, kan basıncı ise NİBP ile monitörize edildi. Çalışmaya başlamadan evvel venöz kan örneği alınarak hastanın biokimyasal ve hematolojik değerleri, kan lipid profilleri tayin edildi. Hastalar 2-3 ug/kg dozunda midazolam ile sedatize edildi. Kürarizasyon 1 mg/kg bolus dozundan sonra 1 mg/kg/s dozunda vekuronyum bromidle sağlandı. Tidal volüm 6-7 ml/kg, solunum frekansı ise 12-16 olacak şekilde mekanik ventilator parametreleri ayarlanarak kontrole mekanik ventilasyon uygulandı. Arteriyel kan gazı örneği alındı ve kan gazlarının normal sınırlarda olduğu görülerek çalışmaya başlandı. Hastalar her grupta 10 hasta olacak şekilde randomize olarak 2 gruba ayrıldı. 1. gruba, soya yağı kökenli, %100 LCT içeren %20 İntralipide (Fresenius Kabı) infüzyon şeklinde uygulandı. 2. gruba ise, %80 zeytinyağı ve %20 soya yağı kökenli, %50 LCT-%50 MCT içeren %20 ClinOleic® (Baxter) infüzyon şeklinde uygulandı. Her iki hasta grubunda doz 0.5 g/kg olarak tayin edildi. İnfüzyon süresi ise her iki hasta grubunda 8 saat olacak şekilde ayarlandı.Hastaların nabız, ortalama arter basıncı, tepe hava yolu basıncı, ortalama havayolu basıncı, plato basıncı, komplians, Pa02, PaC02 ve Sa02 değerleri infüzyona başlamadan önce ve 4 saat aralarla 16 saat boyunca takip edildi. İstatiksel değerlendirmeler Ege Üniversitesi Bilgisayar Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından yapıldı. Elde edilen veriler, Student's t-testi, ki-kare testi, Fisher's exact test ve repeated meassure ANOVA testi (tekrarlayan ölçümler için varyans analizi) ile değerlendirildi. Sonuçlar ortalama ± standart sapma olarak ifade edildi ve p değerinin 0.05' den küçük olması istatiksel olarak anlamlı kabul edildi. Yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı ve boy açısından gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Her iki grupta da bazal ve çalışma süresince takip edilen hemodinamik veriler açısından istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Her iki grupta da bazal ve çalışma süresince takip edilen mekanik ventilasyon verileri açısından istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Mekanik ventilasyon verileri açısından gruplar içerisinde zamana karşı değişimde de istatiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Her iki grup arteriyel kan gazlan açısından karşılaştırıldığında; Pa02 açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık bulunamadı. Pa02 açısından zamana karşın değişim de her iki grupta istatiksel olarak anlamsızdı (p>0.05). PaC02 'nin bazal değerleri intrahpid grubunda 34.07±2.78 mmHg, ClinOleic grubunda ise 37.75±3.81 mmHg idi (p<0.05). Farklılık alman tüm takiplerde devam etti. Bu farklılık çalışmanın randomizasyonuna bağlandı. PaC02'in zamana karşın değişimine bakıldığında, her iki grupta da bazal değere karşın çalışmanın 8. ve 12. saatlerinde yapılan takiplerinde PaC02 değerinin arttığı, 16. saatte bazal değere yaklaştığı tespit edildi. Zamana göre değişim her iki grupta da benzerdi. Her ki çalışma grubumuzda da lipid solüsyonu infüzyonun sonlarına doğru PaC02 da ılımlı yükselmenin sebebi, muhtemelen lipid solüsyonlarının karaciğerde metabolize olarak karbondioksit üretiminde artışa neden olabilmesidir. Sa02 ise Pa02 gibi gruplar arasında anlamlı farklılık göstermedi. Zamana karşın değişim de her iki grupta istatiksel olarak anlamsızdı (p>0.05).Elde edilen veriler ışığında, pulmoner parankimi normal olan hastalarda LCT ve LCT/MCT solüsyonlarının oksijenasyon ve mekanik vetilasyon parametreleri açısından birbirlerine üstünlüğü olmadığı kanaatindeyiz