Periventriküler lökomalazili olgularda nörolojik ve oftalmolojik bulgular ile difüzyon tensör manyetik rezonans bulgularının karşılaştırılması

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2014

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Giriş ve Amaç: Periventriküler lökomalazi (PVL), özellikle prematüre bebekte görülen iskemik beyaz cevher hasarlanmasıdır. Günümüzde, prematüre ve çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerin yaşama şanslarındaki artışa paralel olarak PVL görülme sıklığı da artmaktadır. Manyetik rezonans görüntüleme gibi duyarlı tekniklerin geliştirilmesiyle PVL saptanma insidansı giderek artmaktadır. Tüm bu gelişmelere rağmen tüm olgular klasik radyolojik tetkiklerle saptanamamaktadır. Bazı olgulara, okul çağında, nörokognitif ve davranışsal sorunlara yol açtığında tanı konulabilir. Bu çalışmada, periventriküler lökomalazili hastalarda nörolojik ve oftalmolojik bulguları ile DTMRG bulguları arasındaki korelasyonun araştırılması amaçlandı. Ayrıca DTMRG bulgularının nörolojik ve oftalmolojik prognoza katkısının olup olmadığı araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Kasım 2012 - Eylül 2013 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nörolojisi ve Yenidoğan Bilim Dalları tarafından izlenilen postkonsepsiyonel yaş üç ay ve altında olan periventriküler lökomalazili olgular alındı. Olguların tümüne yenidoğan yoğunbakım ünitesinde kraniyal USG çekildi. Ultrasonografi ile PVL saptanan ya da şüpheli PVL bulguları olanlara, PKY üçüncü ayda kraniyal MRG çekildi. Çalışma 11 prematüre hasta ve yedi sağlıklı termle tamamlandı. Olguların demografik olarak gestasyonel yaşları, cinsiyetleri, doğum kilosu, doğum asfiksisi veya koryoamniyonit varlığı, mekanik ventilatör ihtiyacı ve süresi, sepsis öyküsü ve anne yaşı kaydedildi. Hastalara sıfır-üç ay arasında iken, üçüncü ve altıncı ayı tamamladığında nörolojik bakıları yapıldı. Ayrıca üçüncü-beşinci ayda ve altıncı ayda oftalmolojik değerlendirme yapıldı. Periventriküler lökomalazi saptanan hastalara ve sağlıklı kontrol grubuna PKY altıncı ayda 3 tesla kraniyal MRG, difüzyon MRG ve Difüzyon tensör manyetik rezonans çekimleri yapıldı. Difüzyon tensör MRG sonuçları ROİ ve TBSS yöntemleri ile değerlendirildi. Olguların nörolojik, oftalmolojik ve radyolojik sonuçları birbiriyle kıyaslandı. Sonuçlar: Hastaların gestasyonel yaşları 26-34 hafta arasında değişmekteydi ve ortalama doğum kilosu 1727 ± 718 gram saptandı. Hastaların dördü kız ve yedisi erkek ( Kız %36,6, Erkek % 63,3). Kraniyal USG ile hastaların yedisinde (%63,3) PVL saptanırken kraniyal MRG'de dokuz olguda (%90) PVL saptandı ve PVL'yi tanımda MRG üstün bulundu. Olguların üçüncü ay nörolojik bakılarında, dokuzunda kas tonusu artışı saptanırken sekizinde DTR canlılığı görüldü. Olguların altıncı ay bakılarında sekiz olguda (%72,7) spastik SF geliştiği görüldü ve spastik diparezinin en sık SF alt tipi olduğu saptandı. Ayrıca üç olgunun kas tonus artışı, DTR canlılığının düzeldiği ve normal nöromotor gelişim gösterdiği görüldü. Prematüre bebeklerde geçici tonus ve refleks değişikliğinin olabileceği ve sonraki aylarda düzelebildiği düşünüldü. Olguların oftalmolojik değerlendirmesinde bir olgu dışında ışık fiksasyonu, ışık ve obje takibi mevcuttu. Flash VEP sonuçları yedi olguda patolojik (%63,3) sonuçlandı ve serebral görsel hasarlanma açısından anlamlı olabileceği düşünüldü. Manyetik rezonans görüntüleme sonuçlarında, hastaların tamamında PVL saptanırken, kontrol grubunun tamamında da normal saptandı. Manyetik rezonans görüntüleme sonuçlarıyla olgular hafif, orta ve ağır olmak üzere üç dereceye ayrıldı. Altı olguda (%54,5) hafif PVL, ikisinde (%18,1) orta PVL ve üçünde (%27,2) ağır PVL saptandı. Difüzyon tensör MRG iki yöntemle değerlendirildi. Free-hand ROİ analizi ile fraksiyonel anizotropi değerleri, korpus kallozumun genu ve splenium kısımlarında, sağ internal kapsül, sol internal kapsül, sağ optik traktüs ve sol optik traktüslerin birçok yerinde ölçüldü ve ortalama değerleri alındı. Fraksiyonel anizotropi değerleri hasta grubunda, kontrol grubuna kıyasla ölçülen tüm alanlarda düşük saptanırken sadece sağ optik traktüste istatistiksel açıdan anlamlı oranda düşüklük görüldü (p: 0.01) (Hastaların sağ optik traktüs FA ortalama değeri: 0,244 ± 0,98, kontrol grubun sağ optik traktüs FA ortalama değeri: 0,42 ± 0,32). Yarı otomatik olarak yapılan TBSS analizi ile FA, AD, RD ve ADC değerleri kıyaslandı. Hasta ve kontrol grubunda tüm beyaz cevherde ölçülen difüzyon parametreleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmadı (p > 0.05). Yorum: Periventriküler lökomalazili olgularda altıncı ayda yapılan nörolojik, oftalmolojik ve radyolojik değerlendirmeler birbiriyle uyumlu bulundu. Bu bulgular periventriküler lökomalazili olguların erken dönemde yapılan görme muayenesinin normal olsa bile serebral görsel hasarlanma olabileceği ve ileri yaşlara kadar dikkatli izlem gerektiğini gösterdi.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Periventriküler lökomalazi, difüzyon tensör manyetik rezonans görüntüleme, ROİ analizi, TBSS analizi, görsel uyarılmış potansiyel., Periventricular leukomalacia, diffusion tensor magnetic resonance, tractbased spatial statistics, region of interest, visual evoked potential., Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.B.D.

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye