Making climate change personal: A comprehensive analysis of the role of narratology in communicating climate change through climate memoirs
Küçük Resim Yok
Tarih
2024
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Global climate change is the quintessential example of the risks faced by contemporary world society. Posing a threat to ecosystems, non-human species, biodiversity, as well as humanity, climate change is a global challenge that requires immediate action. The phenomenon of climate change has been referred to as slow violence by Rob Nixon, a global matter that is not immediately visible or tangible, whereas Timothy Morton has defined it as a hyper-object that is dispersed across time and space. Hence, the extent of this global phenomenon is vast, and the risks it entails are equally far-reaching, affecting both human and nonhuman entities equally. The phenomenon of climate change is primarily driven by the activities and decisions of human beings, who often fail to recognize the direct impact of their actions on the environment. This includes activities such as deforestation, excessive carbon emissions, and unsustainable land use practices. As a result, the ecological balance is disrupted, leading to global climate shifts and their associated consequences. The gradual impact of human activities and the inability to observe the immediate consequences of the climate crisis make it challenging for individuals to fully comprehend this global phenomenon. In the Anthropocene era, which places humanity at the center, it is crucial to communicate that climate change is a humane problem and to raise people9s awareness about this global challenge. In this context, it is evident that the utilization of the narratives provided by literature will play a pivotal role in elucidating the multifaceted dimensions of this global problem and conveying its potential consequences to the general public. With this study, it is suggested that the narratives can facilitate comprehension of issues that are otherwise difficult to grasp and that this approach may prove beneficial in the context of climate change communication. In light of the aforementioned considerations, this thesis will analyze a selection of climate memoirs from American literature, drawing on the principles of the eco-narratology genre. It is argued that life writing can offer an affective landscape, establishing climate communication in a climatically changing world and identifying this global problem. The objective of this thesis is to persuade those who deny the existence of climate change that this global problem has a personal impact by presenting first-hand accounts of individuals whose lives are affected by climate change. This thesis examines the function of climate memoirs in fostering a sense of empathy in readers, underscoring the urgency of addressing the current climate crisis. Consequently, this thesis serves as a cautionary message for humanity, urging us to heed the warnings of nature in the Anthropocene era, a period characterized by human dominance over the natural world.
Küresel iklim değişikliği, çağdaş dünya toplumunun karşı karşıya olduğu risklerin en önemli örneğidir. Ekosistemler, insan dışı türler, biyolojik çeşitlilik ve insanlık için bir tehdit oluşturan iklim değişikliği, acil eylem gerektiren küresel bir sorundur. İklim değişikliği olgusu Rob Nixon tarafından yavaş şiddet, hemen görülemeyen veya elle tutulamayan küresel bir mesele olarak adlandırılırken, Timothy Morton bunu zaman ve mekâna yayılmış bWr hiper-nesne olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla, bu küresel olgunun kapsamı çok geniştir ve içerdiği riskler de aynı derecede geniş kapsamlı olup hem insan hem de insan olmayan varlıkları eşit derecede etkilemektedir. İklim değişikliği olgusu, temel olarak, eylemlerinin çevre üzerindeki doğrudan etkisini çoğu zaman fark edemeyen insanoğlunun faaliyetleri ve kararları tarafından yönlendirilmektedir. Buna ormansızlaşma, aşırı karbon emisyonları ve sürdürülebilir olmayan arazi kullanım uygulamaları gibi faaliyetler de dahildir. Sonuç olarak, ekolojik denge bozularak küresel iklim değişikliklerine ve bunların sonuçlarına yol açmaktadır. İnsan faaliyetlerinin kademeli etkisi ve iklim krizinin anlık sonuçlarının gözlemlenememesi, bireylerin bu küresel olguyu tam olarak kavramasını zorlaştırmaktadır. İnsanlığı merkeze alan Antroposen çağında, iklim değişikliğinin bir insani sorun olduğunun anlatılması ve insanların bu küresel sorunla ilgili farkındalıklarının artırılması büyük önem taşıyor. Bu bağlamda, bu küresel sorunun çok yönlü boyutlarının aydınlatılmasında ve olası sonuçlarının kamuoyuna aktarılmasında edebiyatın sunduğu anlatılardan yararlanmanın önemli bir rol oynayacağı aşikardır. Bu çalışmayla, anlatıların başka türlü anlaşılması zor olan konuların kavranmasını kolaylaştırabileceği ve bu yaklaşımın iklim değişikliği iletişimi bağlamında faydalı olabileceği önerilmektedir. Yukarıda belirtilen hususlar ışığında bu tez, eko-anlatı türünün ilkelerinden yararlanarak Amerikan edebiyatından bir iklim anısı seçkisini analiz edecektir. Yaşam yazımının, iklimsel olarak değişen bir dünyada iklim iletişimi kurarak ve bu küresel soruna çözümler belirleyerek daha gerçekçi bir bakış açısı sunabileceği savunulmaktadır. Bu tezin amacı, iklim değişikliğinin varlığını inkâr edenlere, hayatları iklim değişikliğinden etkilenen bireylerin birinci elden anlatılarını kullanarak bu küresel sorunun kişisel bir sorun olduğunu aktarmaktır. Bu tez ile, iklim hatıratlarının okuyucularda empati duygusu uyandırmadaki ve mevcut iklim krizinin aciliyetini vurgulamadaki rolü tartışılmaktadır. Sonuç olarak, bu tez insanlık için uyarıcı bir mesaj niteliği taşımakta ve insanın doğal dünya üzerindeki hakimiyetiyle karakterize edilen Antroposen çağında doğanın uyarılarına kulak vermemiz için bizi teşvik etmektedir.
Küresel iklim değişikliği, çağdaş dünya toplumunun karşı karşıya olduğu risklerin en önemli örneğidir. Ekosistemler, insan dışı türler, biyolojik çeşitlilik ve insanlık için bir tehdit oluşturan iklim değişikliği, acil eylem gerektiren küresel bir sorundur. İklim değişikliği olgusu Rob Nixon tarafından yavaş şiddet, hemen görülemeyen veya elle tutulamayan küresel bir mesele olarak adlandırılırken, Timothy Morton bunu zaman ve mekâna yayılmış bWr hiper-nesne olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla, bu küresel olgunun kapsamı çok geniştir ve içerdiği riskler de aynı derecede geniş kapsamlı olup hem insan hem de insan olmayan varlıkları eşit derecede etkilemektedir. İklim değişikliği olgusu, temel olarak, eylemlerinin çevre üzerindeki doğrudan etkisini çoğu zaman fark edemeyen insanoğlunun faaliyetleri ve kararları tarafından yönlendirilmektedir. Buna ormansızlaşma, aşırı karbon emisyonları ve sürdürülebilir olmayan arazi kullanım uygulamaları gibi faaliyetler de dahildir. Sonuç olarak, ekolojik denge bozularak küresel iklim değişikliklerine ve bunların sonuçlarına yol açmaktadır. İnsan faaliyetlerinin kademeli etkisi ve iklim krizinin anlık sonuçlarının gözlemlenememesi, bireylerin bu küresel olguyu tam olarak kavramasını zorlaştırmaktadır. İnsanlığı merkeze alan Antroposen çağında, iklim değişikliğinin bir insani sorun olduğunun anlatılması ve insanların bu küresel sorunla ilgili farkındalıklarının artırılması büyük önem taşıyor. Bu bağlamda, bu küresel sorunun çok yönlü boyutlarının aydınlatılmasında ve olası sonuçlarının kamuoyuna aktarılmasında edebiyatın sunduğu anlatılardan yararlanmanın önemli bir rol oynayacağı aşikardır. Bu çalışmayla, anlatıların başka türlü anlaşılması zor olan konuların kavranmasını kolaylaştırabileceği ve bu yaklaşımın iklim değişikliği iletişimi bağlamında faydalı olabileceği önerilmektedir. Yukarıda belirtilen hususlar ışığında bu tez, eko-anlatı türünün ilkelerinden yararlanarak Amerikan edebiyatından bir iklim anısı seçkisini analiz edecektir. Yaşam yazımının, iklimsel olarak değişen bir dünyada iklim iletişimi kurarak ve bu küresel soruna çözümler belirleyerek daha gerçekçi bir bakış açısı sunabileceği savunulmaktadır. Bu tezin amacı, iklim değişikliğinin varlığını inkâr edenlere, hayatları iklim değişikliğinden etkilenen bireylerin birinci elden anlatılarını kullanarak bu küresel sorunun kişisel bir sorun olduğunu aktarmaktır. Bu tez ile, iklim hatıratlarının okuyucularda empati duygusu uyandırmadaki ve mevcut iklim krizinin aciliyetini vurgulamadaki rolü tartışılmaktadır. Sonuç olarak, bu tez insanlık için uyarıcı bir mesaj niteliği taşımakta ve insanın doğal dünya üzerindeki hakimiyetiyle karakterize edilen Antroposen çağında doğanın uyarılarına kulak vermemiz için bizi teşvik etmektedir.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Climate change, climate change communication, econarratology, climate memoirs., İklim değişikliği, iklim değişikliği iletişimi, ekonaratoloji, iklim hatıratları.