İzmir ilinde üniversite ve eğitim araştırma hastanelerindegörev yapmakta olan çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlıköğrencilerinin otizm spektrum bozukluğu hakkında bilgi,tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi

Küçük Resim Yok

Tarih

2023

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Ege Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

ÖZET İZMİR İLİNDE ÜNİVERSİTE VE EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANELERİNDE GÖREV YAPMAKTA OLAN ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI UZMANLIK ÖĞRENCİLERİNİN OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU HAKKINDA BİLGİ, TUTUM VE DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Giriş: Otizm spektrum bozukluğu (OSB) bulguları çocukluk çağının erken döneminde görülmeye başlayan, büyük ölçüde yaşam boyu devam eden bir nörogelişimsel bozukluktur. Son yıllarda görülme sıklığının yükselişi, OSB tanılı olgulardaki en önemli prognostik faktörlerden biri olan erken tanı ve müdahalenin değerini arttırmıştır. Çocuk sağlığı ve hastalıkları, doğumdan itibaren sağlıklı çocuk izlemi veya başka sebepler ile yapılan başvurular esnasında çocuklar ile en çok karşılaşan klinik branştır. Bu nedenle OSB tanısından şüphelenme ve en kısa sürede çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına yönlendirme konusunda büyük önem taşımaktadır. Amaç: Bu çalışmada çocuk sağlığı ve hastalıkları alanında uzmanlık eğitimi alan doktorların OSB ile ilgili bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendirmek amaçlanmıştır. Çocuk sağlığı ve hastalıkları hekimlerinin OSB hakkında farkındalığının arttırılması ve bu yolla şüpheli olguları tespit etmesi, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları birimine yönlendirmesi ve otizme sıklıkla eşlik eden diğer tıbbi durumlar hakkında bilgi sahibi olması çalışmamızın diğer amaçları arasında yer almaktadır. Yöntem: İzmir ilinde çocuk sağlığı ve hastalıkları alanında uzmanlık eğitimi almakta olan doktorlar arasında; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 90 katılımcı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 59 katılımcı, S.B.Ü. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 55 katılımcı, S.B.Ü. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 82 katılımcı olmak üzere toplam 286 katılımcı çalışmaya dahil edilmiştir. Katılımcılara ait demografik veriler, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlık eğitiminde geçirilen süre, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları rotasyonu yapmış olmak, OSB ile ilgili eğitim programına katılmış olmak, OSB tanılı olgu değerlendirme sürecine katılmış olmak, OSB dahil herhangi bir psikiyatrik hastalığa sahip yakına sahip olmak şeklinde klinik bilgiler kaydedilmiştir. Katılımcıların OSB tanısından şüphelenme ve olguları yönlendirme konusunda kendilerine IX güvenlerini ölçen sorular, OSB taraması, birincil, ikincil ve üçüncül düzey koruması ile ilgili bilgileri ölçen, klinik pratikte OSB tanılı olgu ile olan deneyimler hakkında bilgi edinmeye yönelik açık uçlu sorular, OSB gidişatı, komorbid durumlar ve etiyolojisine yönelik sorular ile elde edilen veriler kaydedilmiştir. OSB hakkındaki bilgi düzeyini ölçmeye yönelik Sağlık Çalışanlarının Çocukluk Çağı Otizmi Hakkında Bilgi Anketi (SÇ-OBA) ve OSB'ye yönelik toplumsal tutumu değerlendirmek amacıyla Otizm Spektrum Bozukluğuna Yönelik Toplumsal Tutumlar Ölçeği (OYTTÖ) tüm katılımcılar tarafından doldurulmuştur. Bulgular: Çalışmadaki katılımcıların pediatri uzmanlık eğitimindeki süreleri karşılaştırıldığında %47,2'sinin (n=135) ilk 2 yılı içerisinde, %17,8'sinin (n=51) 2-3 yıl aralığında, %35,0'inin (n=100) 3 yılını tamamlamış olduğu değerlendirilmiştir. Katılımcıların %19,6'sı (n=56) çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları rotasyonunu yaptığını bildirmiştir. Uzmanlık eğitimi sürecinde OSB hakkında eğitime katılma oranı %22 (n=63) iken gönüllü olarak OSB hakkında eğitime katılma oranı %11,2 (n=32) olarak saptanmıştır. Katılımcıların %19,9'unun (n=57) OSB tanısı almış tanıdığının bulunduğu, %30,1'inin (n=86) ailesinde psikiyatrik hastalık öyküsü bulunduğu, %9,1'inin (n=26) ailesinde özel gereksinime sahip birey öyküsü olduğu belirlenmiştir. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen OSB tarama ve takip programları hakkında katılımcıların yalnızca %11,9'unun (n=43) bilgi sahibi olduğu saptanmıştır. OSB'ye yönelik birincil, ikincil, üçüncül düzey koruma hakkındaki sorulara, katılımcıların yaklaşık yarısından çoğunun bilgi sahibi olmaması nedeniyle yanıt vermediği gözlenmiştir. Katılımcıların %54,2'si (n=155) hekimlik deneyimleri boyunca OSB şüpheli olgu ile karşılaştığını belirtmiştir. Şüpheli bulgular arasında en çok gözlemlenen%39,5 (n=113) oranı ile göz temasında kısıtlılık olup, katılımcıların%24,5'i (n=70) sosyal iletişim becerilerinde gerilik, %18,5'i (n=53) tekrarlayıcı davranış kalıpları ve kısıtlı ilgi alanları, %15,4'ü (n=44), %6,6'sı (n=19) adına bakmama, %6,3'ü (n=18) DEHB ile ilgili bulgular, %3,5'i (n=10) irritabilite/agresyon, %1,4'ü (n=4) duyusal hassasiyetleri gözlemlediğini belirtmiştir. OSB tanılı olgularda normal popülasyona göre daha sık gözlenen tıbbi durumlar ve hastalıklar ile ilgili soruya; katılımcıların %26,6'sı (n=76) epilepsi, %36,4'ü (n=104) GİS problemleri, %67,5'i (n=193) beslenme sorunları ve %77,6'sı (n=222) uyku problemleri şeklinde yanıt vermiştir. OSB etiyolojisinde rol oynayan faktörler hakkında katılımcıların %88,1'i (n=252) genetik yatkınlığın, %72,4'ü (n=207=) ileri anne-baba yaşının, % 58,4'ü (n=167) perinatal risk faktörlerinin, %57'si (n=163) teknoloji maruziyetinin, %62,9'u (n=180) çevresel risk faktörlerin yer aldığını düşünmektedir. Katılımcıların %5,9'unun (n=17) aşıların, sırasıyla %41,3 (n=118) ve %42,7 (n=122) oranları ile hatalı ebeveyn yaklaşımları ve X ihmal/istismarın etiyolojide rol oynadığını düşündüğü saptanan sonuçlar arasındadır. Pediatri uzmanlık eğitim süresine göre karşılaştırıldığında, eğitim süresi 2 yılın üstünde olanların, SÇOBA sosyal etkileşim bozukluklarını değerlendiren Alan1, iletişim ve dil gelişimi ile ilgili problemleri değerlendiren Alan 2, tekrarlayıcı davranış kalıplarını değerlendiren Alan 3, OSB etiyolojisi, komorbid tıbbi ve psikiyatrik hastalıkları, başlangıç yaşını değerlendiren Alan 4 ve SÇ-OBA Toplam puanları daha yüksek gözükse de istatiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05). Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları rotasyonu yapmış olan ve yapmamış olan iki grup karşılaştırıldığında ise SÇ-OBA Alan1 (p=0,021), Alan2 (p=0,002), Alan3 (p=0,007), Alan4 (p=0,007) ve Toplam (p=0,000) puanları arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmiş, rotasyon yapmış olan grubun bilgi anketi ile ilgili tüm puanları daha yüksek saptanmıştır. Eğitim süresi 0-2 yıl aralığında olan grup ile 2 yılın üstünde olan iki grubun OYTTÖ Bilgi alt boyutu ve (p<0,05) ve OYTTÖ Toplam puanları (p<0,05) incelendiğinde ise eğitim süresi 2 yılın altında olan grup puanlarının istatiksel olarak anlamlı ölçüde daha yüksek olduğu ve bu grubun OSB'ye yönelik toplumsal tutumunun daha olumsuz olduğu gözlenmiştir. Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları rotasyonu yapmış olan ve yapmamış olan grubun OYTTÖ alt boyut puanları incelendiğinde Bilgi alt boyutu puanları arasında rotasyon yapmamış olan grubun puanları istatiksel olarak anlamlı ölçüde daha düşük saptanarak, bu grubun OSB'ye yönelik daha olumlu toplumsal tutuma sahip olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç: Çalışmamızda çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlık eğitimi alan doktorların OSB hakkındaki bilgi düzeylerinin uzmanlık eğitimindeki süre ile yükseldiği gözlense de bu farklılık istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları anabilim dalında rotasyon yapmış olmak ile OSB hakkında bilgi düzeyi arasında, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları rotasyonu yapanların lehine istatiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlık eğitimindeki sürenin 2 yılın üstünde olması ve çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları rotasyonu yapmış olmak ile OSB 'ye yönelik T.C. Sağlık Bakanlığı tarama programı hakkında bilgiye sahip olunması arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki gözlenmiştir. Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlık eğitim süresi ve çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları rotasyonu yapmış olmak ile OSB'ye yönelik birincil, ikincil, üçüncül düzey koruma gereksinimleri hakkında bilgi düzeyinin ilişkili olduğu saptanmıştır.
ABSTRACT EVALUATION OF KNOWLEDGE, ATTİTUDES AND BEHAVİORS OF PEDİATRİC HEALTH AND DİSEAS SPECİALTY RESİDENTS REGARDİNG AUTİSM SPECTRUM DİSORDER IN UNİVERSİTY AND TRAİNİNG AND RESARCH HOSPİTALS IN İZMİR, TURKEY Introduction: Autism Spectrum Disorder (ASD) is a neurodevelopmental disorder that typically manifests in early childhood and largely persists throughout one's lifetime. The recent increase in its prevalence has highlighted the importance of early diagnosis and intervention, which is considered a crucial prognostic factor for individuals diagnosed with ASD. Pediatrics is the clinical specialty that primarily deals with children, starting from birth and encompassing healthy child monitoring as well as evaluations prompted by various reasons. As a result, suspecting ASD and promptly referring children and adolescents to child and adolescent psychiatrists holds significant importance. Objective: The aim of this study is to assess the knowledge, attitudes, and behaviors of doctors undergoing specialization training in the field of pediatrics regarding ASD. Increasing awareness among pediatricians about ASD, thereby enabling them to identify suspected cases, refer individuals to child and adolescent psychiatry units, and acquire information about medical conditions often associated with autism, constitutes other objectives of our study. Method: Among the doctors undergoing specialization training in the field of pediatrics in İzmir province, a total of 286 participants were included in the study, consisting of 90 participants from Ege University Faculty of Medicine, 59 participants from Dokuz Eylül University Faculty of Medicine, 55 participants from S.B.Ü. Tepecik Training and Research Hospital, and 82 participants from S.B.Ü. Dr. Behçet Uz Children's Diseases and Surgery Training and Research Hospital. Demographic information of the participants, duration of training in pediatric health and diseases, completion of child and adolescent psychiatry rotation, participation in ASD-related educational programs, involvement in the evaluation process of ASD-diagnosed cases, and having a close relative with any psychiatric disorder, were recorded as clinical data. Questions were posed to assess participants' confidence in suspecting ASD and referring cases, ASD screening, knowledge about primary, secondary, and tertiary level protection, and obtaining information about experiences with ASD-diagnosed cases in clinical practice through open-ended questions related to ASD course, comorbid conditions, and XIII etiology. To measure the level of knowledge about ASD, all participants completed the "The Knowledge about Childhood Autism Among Health Workers Questionnaire, KCAHW" and "Social Attitudes Towards Autism Scale, SATA". Findings: When comparing the duration of pediatric specialization training among the participants in the study, it was observed that 47.2% (n=135) completed their training within the first 2 years, 17.8% (n=51) within the 2–3 year range, and 35.0% (n=100) had completed 3 years. Approximately 19.6% (n=56) of the participants reported having undergone a child and adolescent psychiatry rotation. While 22% (n=63) of the participants received formal training on ASD during their specialization period, only 11.2% (n=32) voluntarily attended ASD-related training sessions. Among the participants, 19.9% (n=57) reported knowing someone diagnosed with ASD, 30.1% (n=86) had a family history of psychiatric disorders, and 9.1% (n=26) had a family member with special needs. Only 11.9% (n=43) of the participants were found to have knowledge about the ASD screening and follow-up programs recommended by the Turkish Ministry of Health. Regarding questions about primary, secondary, and tertiary level protection for ASD, many participants refrained from answering due to a lack of knowledge. 54.2% (n=155) of the participants indicated encountering suspected ASD cases during their medical experience. Among the observed suspicious findings, limited eye contact was the most frequently reported at 39.5% (n=113), followed by 24.5% (n=70) reporting deficits in social communication skills, 18.5% (n=53) noting repetitive behavior patterns and restricted interests, 15.4% (n=44) not responding to their name, 6.6% (n=19) observing symptoms related to ADHD, 6.3% (n=18) irritability/aggression, and 1.4% (n=4) sensory sensitivities. In response to a question about medical conditions and illnesses more commonly observed in individuals with ASD compared to the general population, 26.6% (n=76) mentioned epilepsy, 36.4% (n=104) gastrointestinal problems, 67.5% (n=193) feeding problems, and 77.6% (n=222) sleep problems. Regarding factors contributing to the etiology of ASD, 88.1% (n=252) believed in a genetic predisposition, 72.4% (n=207) considered advanced parental age, 58.4% (n=167) mentioned perinatal risk factors, 57% (n=163) considered technology exposure, and 62.9% (n=180) thought environmental risk factors played a role. Additionally, 5.9% (n=17) believed vaccines played a role, while 41.3% (n=118) and 42.7% (n=122) respectively thought incorrect parenting approaches and neglect/abuse contributed to the etiology. When comparing pediatric specialization training duration, no statistically significant difference (p>0.05) was found in the KCAWH scores, including social interaction disorders (Area 1), communication and language development issues (Area 2), repetitive behavior patterns (Area 3), ASD etiology, comorbid medical and psychiatric conditions, and onset age assessment (Area 4). When comparing XIV participants who had and hadn't completed child and adolescent psychiatry rotations, statistically significant differences were found in the KCAWH scores for Area 1 (p=0.021), Area 2 (p=0.002), Area 3 (p=0.007), Area 4 (p=0.007), and Total (p=0.000), with those who had completed the rotation achieving higher scores, indicating more favorable attitudes and greater knowledge. Furthermore, when examining the SATA Knowledge subscale and Total scores, participants with training durations between 0-2 years had significantly higher scores (p<0.05), indicating a less positive societal attitude toward ASD compared to those with more than 2 years of training. Similarly, participants who had not completed a child and adolescent psychiatry rotation had significantly lower scores in the SATA Knowledge subscale (p<0.05), suggesting a more positive societal attitude toward ASD. Results: In our study, although an observed increase in the knowledge levels of doctors undergoing pediatric specialization training regarding ASD was noted in relation to the duration of specialization training, this difference was not found to be statistically significant. An association was found to be statistically significant between having completed a rotation in the Department of Child and Adolescent Psychiatry and the knowledge level about ASD, favoring those who had completed the rotation. Statistically significant relationships were observed between having a pediatric specialization training duration of more than 2 years, having completed a rotation in the Department of Child and Adolescent Psychiatry, and possessing knowledge about the ASD screening program recommended by the Turkish Ministry of Health. The duration of pediatric specialization training and completion of a rotation in the Department of Child and Adolescent Psychiatry were found to be associated with knowledge levels about primary, secondary, and tertiary level protection needs for ASD. Key words: autism spectrum disorder; pediatrics; ASD screening program; primary; knowledge, attitudes and behaviors about ASD; pediatric specialty core curriculum

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Psikiyatri, Psychiatry

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye