Yazar "Yaprak, Günseli" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 27
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aktif Gediz grabeninde yer alan Alaşehir/Manisa yöresinde tektonik aktiviteye dayalı radon anomalilerinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2004) Yaprak, GünseliDeprem Tahmini, Radon Anomalisi, Katı-Hal Nükleer İz Kazıma Dedektörleri, Gediz Graben Sistemi, Aktif Faylar.;Depremler, çok sayıda insan kaybına neden olan bir kaç doğal felaketden biridir.Bu nedenle son yıllarda, depremin önceden sezilmesi ile ilgili araştırmalar büyük bir hız kazanmıştır. Önerilen bir çok deprem işareti arasında, toprak gazında ve yer altı sularında radon değişimleri, deprem tahmininde kullanabilecek en önemli jeokimyasal izleyici olarak sınıflandırılmaktadır. Bu çalışmada, deprem ön sezisi için toprak gazı ve yer altı sularındaki radon konsantrasyonları, Gediz Graben sisteminde yer alan Alaşehir Bölgesindeki aktif faylarda sürekli olarak gözlenmiştir. Kasım 2000'de kurulan radon gözlem ağı 42 istasyondan oluşmuştur. Bu istasyonlardan elde edilen iki haftalık entegre toprak gazı radon ölçümleri, Alaşehir fay sisteminde 9 Haziran 2001'de oluşan Mw=3 büyüklüğündeki depremle ilişkili olabilecek değişimler göstermiştir. Deprem öncesinde ve sonrasında F-12, F-10 ve F-2 istasyonlarında gözlenen toprak gazı radon anomalilerinin pik yüksekliği kabaca ortalamanın 3 katı ve süresi birkaç aydır. Proje kapsamında izlediğimiz yeraltı sularında, oluşan depremle ilişkili net bir radon anomalisi saptanamamıştır. Bu anlamda, yeraltı sularında yapılan uzun aralıklı ve kesikli radon ölçümleri, kısa süreli anomalilerin saptanması için uygun olmamaktadır. Ancak, uzun süreli bir anomali durumunda yerin tektonik stresinin arttığını göstermesi açısından bu tip ölçümlerin faydalı olacağının da altını çizmek gerekmektedir. Bu radon gözlem projesinde, radon anomalileri yaz mevsiminde oluşmuştur ve meteorolojik koşullarla değişen sistematik bir ilişki göstermemiştir.;Earthquake prediction, Radon anomaly, Solid-state nuclear track detector,. Gediz Graben System, Active faults.Öğe Aktif Gediz grabeninde yer alan kaynak sularında ve ılıca ortamlarında radon konsantrasyonunun saptanması ve bölgenin doğal radyoaktivite düzeyi ile ilişkilendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2005) Gür, Filiz; Yaprak, Günseli[Abstract Not Available]Öğe Atmosferik radyoaktif depozisyonun 7Be, 137Cs ve 210Pb radyonüklitleri ile izlenmesi(Ege Üniversitesi, 2012) Özdaş, Melek; İnceoğlu, Fadıl; Yaprak, Günseli7Be, 137Cs, Se, atmosferik izleyici, liken, Xanthoria parietina, kömür yakıtlı termik santral, Batı Anadolu.;7Be, 137Cs, Se, atmospheric tracer, lichen, Xanthoria parietina, Coal-Fired Power Plant, Western Anatolia.;Bu çalışmada, Batı Anadolu'da yer alan linyit yakıtlı Orhanel Termik Santrali (OCCP) çevresinde termik santral emisyonuna dayalı radyoaktif ve ağır metal depozisyonu, epifitik liken, "Xanthoria parietina" ile izlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda 2009-2010 dönemi boyunca, termik santral çevresinde, kirletici kaynaktan itibaren baca yüksekliğinin 50 katı büyüklüğünde yarıçaplı bir alan çalışma bölgesi olarak alınmış ve 3x3 km olarak karelajlanarak 34 liken örnekleme yapılmıştır. Bu kapsamda yaklaşık 34 liken örneğinde, 7Be, 137Cs, 210Pbd and 40K radyonüklit aktivite konsantrasyonları gama spektrometrik, doğrudan kömür yakıtlı termik santral emisyonunu yansıtan Hg ve Se gibi gaz kirleticilerin yanı sıra, Cd, Cr, Cu, Ni, Pb, S, V, ve Zn gibi potansiyel hava kirleticiler, Al, gibi kabuk elementleri ve U ve Th gibi radyoelementler ICP-MS tekniği ile analiz edilerek haritalanmıştır. Orhanel Termik Santrali çevresinde radyonüklit ve ağır metal dağılımlarının analizi, kömür yakıtlı termik santral emisyonuna dayalı kirleticilerin kaderinin izlenmesinde,7Be ve Se'un faydalı atmosferik izleyiciler olduğunu ortaya koymuştur.Öğe Ayvacık/Çanakkale Bölgesi toprak örneklerinde gama yayınlayıcı radyonüklitlerin ölçülmesi(Ege Üniversitesi, 2008) Yaprak, Günseli; Çam, N. Füsun; Canbaz, BuketDünya üzerinde birçok alan, toprakların jeolojik ve jeokimyasal yapısı, termal kaplıcaların ve mineral suların içerdiği yüksek radyoaktivite ve/veya teknolojik olarak zenginleşmiş doğal radyoaktivite ve kozmik ışınlar nedeni ile yüksek doğal radyasyon seviyesi göstermektedir. Yüksek seviyeli doğal radyasyon alanları (HLNRA) olarak bilinen bu alanlar radyo korunum açısından oldukça önemlidir. Bu doğrultuda sunulan çalışmada, yüksek radyoaktivite içerdiği bilinen Ezine Çanakkale bölgesi radyolojik risk açısından değerlendirilmiştir. Bu amaçla, granit masifinden 10 granit kayaç, 14 plaj kumu ve 46 yüzey toprağı örneklenmiştir. Yüksek oranda radyoaktif/ağır mineral içerdiği bilinen plaj kumlarında doğal radyonüklit ortalama aktivite konsantrasyonlarının 226Ra için, 232Th için ve 40Kiçin 131 Bqkg-1, 208 Bqkg-1 ve 1279 Bqkg-1 değerlerini aldığı gözlenmiştir. Ezine masifinde karasal radyasyondan kaynaklanan ortalama doz hızı 179 nGyh-1 ve etkin doz eşdeğeri 0.22 mSvy-1 olarak tahmin edilmiştir. Sonuç olarak, bu radyolojik incelemede elde edilen bulgular, çalışma alanının HLNRA sınırı olan 5 mSvy-1'ı aşmadığını ve bölgenin yüksek seviyeli radyasyon alanı olarak karakterize edilemeyeceğini ortaya koymuştur.;Ezine granit/siyenit masifi, Plaj kumları, 238U, 232Th, 40K, Yüksek Seviyeli Doğal Radyasyon Alanları, Doğal Radyoaktif Materyal.;Ezine granit/syenite massif, beach sands, 238U, 232Th, 40K, High Level Natural Radiation Areas, Naturally Occuring Radioactive Materials.Öğe Batı Anadolu graben sisteminde yer alan Simav grabeninde tektonik aktiviteye dayalı radon anomalilerinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2012) Rahman, Can; Yaprak, GünseliBu çalışmada, deprem önsezisi için toprak gazı radon konsantrasyonları, aktif Simav fay hattında LR-115 katı hal nükleer iz detektörleri ile ölçülmüştür. Haziran 2009'da kurulan radon gözlem ağı 24 istasyondan oluşmuştur. Radon gözlem ağında yer alan istasyonlardan elde edilen iki haftalık/aylık entegre toprak gazı radon ölçümleri, Simav fay hattında 2 Mart 2010'da oluşan M=4,2 büyüklüğünde ve diğer birçok küçük depremlerle ilişkili olabilecek değişimler göstermiştir. Batı Simav Grabeninde yer alan F4, F5, F9, F10 ve Doğu Simav Grabeninde yer alan F23 numaralı istasyonlarda, depremlerden önce ve sonra belirgin radon anomalileri gözlenmiştir. Bu radon gözlem projesinde, radon anomalileri meteorolojik koşullarla değişen sistematik bir ilişki göstermemiştir. Elde edilen bu veriler, çalışma alanında tektonik strese daha duyarlı kalıcı radon istasyonlarının oluşturulmasını sağlamıştır.;Simav Graben sistemi, aktif faylar, deprem tahmini, radon anomalisi, katı hal nükleer iz kazıma detektörleri, kalıcı istasyon.;Simav Graben system, active faults, earthquake prediction, radon anomaly, solid state nuclear track detectors, permanent station.Öğe Batı Anadolu termik santralleri çevresinde radyoaktif ve ağır metal kirliliğinin biyomonitötlerle izlenmesi(Ege Üniversitesi, 2007) Erdoğan, M. Nizamettin; Gür, Filiz; Yaprak, GünseliCoal-Fired Power Plant, West Anatolia, biomonitor, epiphytic lichen Xanthoria parietina , trace element, TENORM, natural radionuclides.;Enerji ve çevre sağlıklı yaşam koşullarının korunmasında birbiri ile ilişkili iki temel unsurdur ve bu nedenle, geleceğe yönelik enerji üretim planlarının yapılmasında çevresel faktörlerin ve enerji devamlılığının mutlaka dikkate alınması gerekmektedir. Bu doğrultuda sunulan çalışmada, uzun bir geçmişi olan ve ulusal enerji kaynağı olarak gelecekte de önemini koruyacağı gerçeğinden hareketle, Batı Anadolu Termik Santralleri "Soma, Yatağan, Yeniköy, Kemerköy, Orhaneli, Seyitömer, Tunçbilek ve Çan" çevresinde radyoaktif ve ağır metal kirliliği epifitik liken, "Xanthoria parietina" ile izlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda Ekim 2003-Haziran 2005 dönemi boyunca, her bir termik santral çevresinde, kirletici kaynaktan itibaren baca yüksekliğinin 50 katı büyüklüğünde yarıçaplı bir alan çalışma bölgesi olarak alınmış ve 3x3 km olarak karelajlanarak liken ve toprak örnekleme yapılmıştır. Bu kapsamda, yaklaşık 200 liken örneğinde ICP-MS tekniği (ACME Analitik Laboratuarı/Kanada) ile, doğrudan kömür yakıtlı termik santral emisyonunu yansıtan Hg ve Se gibi gaz kirleticilerin yanı sıra, Cd, Cr, Cu, Ni, Pb, S, V, ve Zn gibi potansiyel hava kirleticiler, Al, Fe ve Sc gibi kabuk elementleri ve K, U ve Th gibi radyonüklitler analiz edilerek haritalanmıştır. Sunulan çalışmanın ikinci adımını oluşturan radyolojik gözlemde, her bir santralin üretimde olan ünitelerinde yanan kömür ve oluşan küller, yaklaşık bir yıl boyunca ardışık periyotlarla sistematik olarak toplanmış ve bu örneklerde gama spektroskopik olarak ölçülen 226Ra, 232Th ve 40K aktivite konsantrasyonlarının bu materyalleri temsil etmeleri sağlanmıştır. Ayrıca bu çalışmada, farklı radyoaktif salınımları olan termik santrallerin çevrede oluşturduğu radyoaktif kirlenme derecesini doğru değerlendirmek ve tesis çevresinde yaşayan insanların maruz kaldığı karasal gama dozunu tayin etmek için yüzey topraklarında doğal radyonüklit aktivite konsantrasyonları saptanmış ve doz dağılım haritaları oluşturulmuştur.;Kömür yakıtlı termik santral, Batı Anadolu, biomonitor, epifitik liken, Xanthoria parietina, ağır metal, TENORM, doğal radyonüklit.Öğe Bergama Sarıcaoğlu bölgesindeki toprak ve kayaçlarda uranyum ve ürünleri arasındaki radyoaktif dengenin saptanması(Ege Üniversitesi, 1990) Yaprak, Günseli; Yener, GüngörGama spektrometresi ile uranyum ölçümleri yapıldığında genelde çalışmalar yüksek enerjili (1.76 MeV) bizmut gaması üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Arazideki uranyum ölçümlerinde yüksek enerji gama emisyonunun kullanımı, düşük enerjili radyasyonun zayıf penetre kabiliyeti ve yüksek back-ground akısından dolayı gereklidir. Düşük enerji gama spektrometresi uranyum ölçümlerinde kullanıldığında klasik sistemden farklı olarak iki avantajı beraberinde getirir. Bunlardan bir tanesi uranyum ürünlerini ve uranyum içeriğini ayrı ayrı ölçmesi, ikincisi ise uranyum ile ürünleri arasındaki radyoaktif denge hakkında bilgi vermesidir. Uranyumun düşük enerji gama spektrumunda (0-200 keV) birçok gama ışını ve dönüşüm x-ışını bulunur ve bu ışınlar bozunma zincirindeki denge durumunun saptanması için kullanılabilir. Th-234 (t1/2 = 24.1 gün) uranyumun ilk bozunum ürünüdür ve daima U-238 ile dengededir. Bu nedenle U-238'in düşük enerji gama spektrumunda görülen 63 keV (Th-234) ile yapılan ölçümler direkt olarak uranyum konsantrasyonunu verir. Bu aktivite ile Ra-226 aktivitesinden gidilerek hesaplanan U-238 aktivitesi karşılaştırıldığında örneğin ve alındığı ortamın dengesizlik miktarı saptanmış olur. Ra-226'nın bozunum ürünü Bi-214'ün 1.76 MeV gaması ile eşdeğer uranyum konsantrasyon hesabına gidilebileceği gibi, Pb-210'un (t1/2 = 22 yıl) düşük enerjili 47 keV gamasından gidilerek de bu hesap yapılabilir. U-238'in ilk bozunum ürünü Th-234 ile son bozunum ürünü Pb-210 arasındaki aktivite oranı uranyum ile ürünleri arasındaki denge durumu için bir göstergedir. Özet olarak, Th-234/Pb-210 =1 ise uranyum ile ürünlerinin radyoaktif dengede olduğu söylenebilir. Bu çalışmada, düşük enerji gama spektrometre sistemi kullanılarak örneklerdeki U konsantrasyonunu direkt olarak veren, Th-234 ile diğer ürünlerin katkı oranlarını incelikle belirleyen bir teknik geliştirilmiştir. Sonuçlar, göz önüne alına arazide, Th-234/Pb-210 dengesinin %1 ile %15 arasında değişen oranlarda uranyum (Th-234) lehine bozulduğunu göstermiştir.Öğe Buldan-Sarayköy, Denizli çevresinde KB/GD uzanımlı graben faylarında depremle ilişkili radon anomalilerinin tanımlanması(Ege Üniversitesi, 2012) İnceoğlu, Fadıl; Yaprak, GünseliBu çalışmada, deprem önsezisi için, aktif Gediz grabeninde yer alan Alaşehir yöresinde 42 istasyondan oluşan radon gözlem ağı kurulmuş (Kasım 2009) ve toprak gazı radon konsantrasyonlarındaki zamansal değişimler LR-115 katı hal nükleer iz detektörleri ile ölçülmüştür. Çalışma boyunca, toprak gazı radonun yanı sıra barometrik basınç, sıcaklık, yağış ve nem gibi meteorolojik parametreler sürekli olarak gözlenmiştir. Radon gözlem ağında yer alan istasyonlardan elde edilen iki haftalık/aylık entegre toprak gazı radon ölçümleri, Alaşehir fay sisteminde 23 Ağustos 2010'da oluşan Mw=2,9 büyüklüğündeki depremle ilişkili olabilecek değişimler göstermiştir. Söz konusu radon anomalilerinin meteorolojik parametrelerle ilişkisi tek yönlü varyans, çoklu karşılaştırma, korelasyon ve regresyon gibi istatistiksel analizler uygulanarak incelenmiş ve depremle ilişkili olabilecek radon anomalileri için istatistiksel sınır; ortalama radon + 1.5v olarak tanımlanmıştır. Elde edilen bu veriler, gerçek tektonik sinyallerle meteorolojik değişkenlerden kaynaklanan gürültü sinyallerinin ayırt edilmesini ve çalışma alanında tektonik strese daha duyarlı kalıcı radon istasyonlarının oluşturulmasını sağlamıştır.;Gediz Graben sistemi, aktif faylar, deprem tahmini, radon anomalisi, meteorolojik parametreler, katı-hal nükleer iz detektörleri(SSNTD), istatistiksel analiz, kalıcı istasyon.;Gediz graben system, active faults, earthquake prediction, radon anomaly, meteorological parameters, Solid-State Nuclear Track Detectors (SSNTD), statistical analysis, permanent station.Öğe Çandarlı Körfezi sedimanlarındaki ağır metal kirliliğinin ve sedimantasyon hızının 210Pb ve 137Cs kronolojisi ile incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2017) Aytaş, Şule; Yaprak, GünseliSunulan çalışmada Çandarlı/Aliağa Körfezi sedimanlarında ağır metal kirliliğinin ve sedimantasyon hızının 210Pb ve 137Cs kronolojisi ile incelenmesi hedeflenmiştir. Elde edilen sonuçlar, son yüzyıl içinde Çandarlı Körfezindeki çevresel değişiklikleri vermesinin yanı sıra gelecek çalışmalar için referans bir veri tabanı oluşturmuştur. Sediment hızı ve ağır metal kirlilik tarihçesinin saptanması için, 2014 yılında Çandarlı Körfezi'nden sediment kor örnekleri toplanmıştır. Son yüz yılda antropojenik girdileri değerlendirmek için, sediment korlarının ağır metal analizleri ve Pb izotopik kompozisyonları saptanmıştır. Elde edilen verilere dayanılarak, Körfezin kirlilik tarihçesi ağır sanayi kurulmadan önceki yıllara göre değerlendirilmiştir. Ağır metal analizleri, Pb izotop bileşenleri ve 210Pb ve 137Cs tarihleme kombinasyonu sedimentteki metallerin uzun vadeli birikimi konusunda önemli kronolojik bilgiler sağlamıştır. Sonuçlar, son 100 yılda Çandarlı/Aliağa Körfezi'nin çevresel değişikliklerinin gerçekçi bir resmini göstermekte olup; gelecek çalışmalar için bir referans veri tabanı oluşturacaktır.;Tarihlendirme; 210Pb;137Cs; Ağır metal; Sediman; Çandarlı/Aliağa Körfezi.;Dating, 210Pb;137 Cs; Heavy metal; Sediment; Çandarlı Gulf/ Aliağa Bay.Öğe Çandarlı Körfezi ve kıyı şeridinde denizel ve karasal bazı örneklerde doğal ve yapay radyoaktivite düzeyinin belirlenmesi(Ege Üniversitesi, 2014) Özel, Erdeniz; Yaprak, GünseliAegean Sea, Çandarlı Gulf, pollution, 210Pb, 137Cs, natural and artificial radionuclides.;Ege Denizi, Çandarlı Körfezi, kirlilik, 210Pb, 137Cs, doğal ve yapay radyonüklitler.;Yoğun yerleşim alanları, endüstriyel bölgeler ve tarımsal arazilerle çevrili olan Çandarlı Körfezinde, mevcut kirleticilerin yanı sıra, yılda 4 milyon gemi giriş çıkışı yapabilecek dünyanın en büyük 10 yük limanından biri tamamlanma aşamasına gelmiştir. Sanayileşme ve çevre sağlıklı yaşam koşullarının korunmasında birbiri ile ilişkili iki temel unsurdur ve geleceğe yönelik sürdürülebilir üretim planlarının yapılmasında çevresel faktörlerin mutlaka dikkate alınması gerekmektedir. Bu doğrultuda sunulan projede, Çandarlı Körfezi ve çevresinde mevcut doğal (238U, 232Th, 226Ra,210Pb, 210Po, 40K, 7Be) ve yapay (137Cs) radyoaktivite seviyesinin belirlenmesi ve Körfez çevresindeki değişiklikler için referans bir veri tabanı oluşturulması hedeflenmiştir.Öğe Çeşitli tip sorbentlerin hazırlanması, Cs ve Sr için sorpsiyon özelliklerinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2004) Tel, Hüseyin; Altaş, Yüksel; Yaprak, GünseliCesium, Strontium, Titanium dioxide, Zirconium dioxide, Kinetics.;Sezyum ve stronsiyumun sorpsiyon kinetiğini incelemek için değişik yüzey özellikleri gösteren iki tip hidrate titanyum dioksit hazırlanmıştır. pH'ın adsorpsiyon kapasitesi üzerindeki etkileri her iki sorbent için belirlenmiş, sezyumun ve stronsiyumun maksimum adsorpsiyon yüzdesinin pH 12' de olduğu görülmüştür. Hidrate titanyum dioksit üzerinde iyon değişim kinetiğinin belirlenmesinde, sezyum iyonlarının sulu çözeltiler ile hidrate titanyum dioksitler arasındaki izotopik değişim hızı radyokimyasal olarak ölçülmüş ve birbirleri ile karşılaştırılmıştır. Type1 ve Type2 titanyum dioksitler için Cs+ iyonunun pH 12' de difüzyon sabitleri partikül difüzyonu kontrolü koşulları altında sırasıyla 2.79x10-11 m 2 .s -1 ve 1.52x10-11 m 2 .s -1 olarak hesaplanmıştır. Stronsiyum iyonlarının sulu çözeltiler ile hidrate titanyum dioksitler arasındaki difüzyon hızı ise benzer koşullarda ancak izotopik olmayan yöntemle belirlenmiştir. Stronsiyum ölçümleri ICP-OES ile yapılmıştır. Type1 ve Type2 titanyum dioksitler için Sr++ iyonunun pH 12' de difüzyon sabitleri partikül difüzyonu kontrolü koşulları altında sırasıyla 1.41x10-10 m 2 .s -1 ve 0.91x10-10 m 2 .s -1 olarak hesaplanmıştır. Ayrıca hidrate zirkonyum dioksit hazırlanmış ve stronsiyum adsorpsiyonunu etkileyen pH, sıcaklık, çalkalama süresi, tane boyutu ve rekabet eden iyonlara karşı selektivite gibi parametreler incelenmiştir. Elde edilen adsorbanlar, ICP-OES, DTA/TGA, FTIR, XRD, Tane Boyutu Dağılımı ve Özgül Yüzey Alanı (BET) analizleri ile tanımlanmış ve karakterize edilmiştir.;Sezyum, Stronsiyum, Titanyum dioksit,Zirkonyum dioksit, Kinetik.Öğe Ege bölgesi kıyı ve tarımsal alanlarında radyosezyum düzeyinin saptanması(Ege Üniversitesi, 2006) Yaprak, Günseli; Ashour, Mohammed; Gür, Filiz; Kumru, Mehmet N.Soil, radiocesium, Aegean Region , radioecology.;Toprak, radyosezyum, Ege Bölgesi, radyoekoloji.Öğe Fethiye bölgesi kıyı çökellerinin kaynağının araştırılmasında radyometrik analizlerin kullanılması(Ege Üniversitesi, 2019) Yaprak, GünseliGranit, volkanik ve metamorfik kayaçların aşınarak (hava ve su etkisiyle) mekanik yolla kıyıya taşınması sonucu oluşan kıyı sedimentleri (plaj çökelleri, dalgalara ve akıntılara karşı direnç gösteren mineral birikintileridir ve bu çökellerin mineralojik ve radyolojik özelliklerinin jeolojik kökeninin yanı sıra jeolojik taşınma ve ayırma işlemlerini yansıttığı öne sürülmektedir. Bu çalışmada, Fethiye Körfezi kıyı çökellerinde (plaj kumları) radyometrik analizler gerçekleştirilerek, kıyı çökellerinin kaynağı ve taşınım proseslerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Plaj kumlarındaki toryum, uranyum ve potasyum gama spektrometre sistemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen eTh/eU ve eTh/K oranları, plaj kumlarının taşınması ve orijini üzerine önemli bilgiler sağlamıştır. Ayrıca, Fethiye Körfezi çevresinde 100 km boyunca, plaj kumlarının örneklenmesi, bu turistik bölgenin radyoaktivite seviyesinin radyolojik risk açısından değerlendirilmesini sağlamıştır.;Sediment/ Plaj Kumu, Radyometrik Analiz, Gama Spektroskopisi, eTh/eU ve eTh/K Oranları, Fethiye Körfezi.;Sediment/ Beach Sand, Radiometric Analysis, Gamma Spectrometry, eTh/eU and eTh/K Ratio, Fethiye Gulf.Öğe Granit ve granodiyorit kayaçlarda ve erozyon bölgelerindeki topraklarda gama spektroskopisi ile uranyum ve toryum analizleri(Ege Üniversitesi, 1988) Yener, Güngör; Yaprak, GünseliEge Bölgesinde Bergama-Kozak (Avunduk, Sarıcaoğlu, Uçkabaağaç ve Duğlu Yolu) yöresinden alınan 350 kayaç ve toprak örneğinde çok kanallı gama spektroskopisi tekniği ile uranyum ve toryum konsantrasyonları saptandı. Araziden alınan toprak ve kayaçlar öğütülerek 100 er gramlık örnekler halinde 100 cc lik PVC kaplara konuldu ve radyum ile radon arasında radyoaktif dengenin sağlanması amacıyla ağızları sıkıca kapatılarak 3 - 4 hafta süreyle bekletildi. Tabii fon, Standard ve örnek gama spektrumları,3 "x3" NaI(TI) sintilasyon detektörü 1024 kanallı puls yüksekliği analizörü ve ilgili elektronik aksesuarın yer aldığı spektrometrede alındı. Spektrumlarda, U - 238 serisinin bozunma ürünlerinden Bi - 214, Th - 232 serisinin bozunma ürünlerinden TI - 208 ve K - 40 radyonüklidlerine ait seçilen gama piklerinin intensitelerinden yararlanılarak bu ürünlerin örnek içindeki aktiviteleri saptandı. Aktivite hesaplamalarında örneklerdeki Th-U-K elementlerinin spektrumlarda birbirilerine yapacakları katkı yine aynı spektrometre ile deneysel olarak saptanan sıyırma (stripping) faktörleri ile birlikte kullanılarak ürün aktivitelerinden, örneklerdeki eşdeğer uranyum ve eşdeğer toryum konsantrasyonları ppm olarak, K aktivitesi de % olarak bulundu.Öğe Karadeniz sedimanlarındaki ağır metal kirliliğinin 210Pb ve 137Cs kronolojisi ile incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2024) Yaprak, Günseli; Sert, İlker; Obhodas, Jasmina; Laptyev, Gennady; Demirel, Ahmet Sinan; Aytaş, SuleSedimentler çevresel değişimleri kaydeden doğal bir arşiv niteliğindedir ve sediment tarihlendirme bu değişimlerin kronolojik olarak değerlendirilmesini sağlar. Son yüzyıl içindeki ekosistem değişikliklerini incelemek için 50 yıldan fazladır sediment korlarının tarihlendirilmesinde 210Pb metodu kullanılmaktadır. 210Pb metodunu doğrulamak için 137Cs bağımsız bir yaş kontrol metodu olarak yaygın şekilde uygulanmaktadır. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir; özellikle Karadeniz'i diğer denizlere bağlayan tek yol olan İstanbul ve Çanakkale Boğazları yoğun gemi trafiğine sahiptir ve çevre kirliliği için yoğun bir risk içermektedir (gemi kazaları, özellikle de petrol taşıyan gemiler). İstanbul Boğazı ve çevresinde bugüne kadar yapılan çeşitli bilimsel çalışmalarda, ağır metal kirliliği ortaya konmakla birlikte; sadece yüzey sedimentleri ile çalışılmış ve şimdiye kadar derin deniz sedimentlerinde 210Pb ve 137Cs ile detaylı bir sediment tarihlendirme yapılmamıştır. Yapılan bu çalışmada İstanbul Boğazı ve Karadeniz açıklığında deniz sedimanlarında ağır metal kirliliği ve sedimantasyon hızı 210Pb ve 137 Cs kronolojisi ile incelenmiştir. Tarihlenen sediment korlarının ağır metal "Cu, Zn, As, Ni, Cr, Sn, Pb" konsantrasyonları; USEPA normlarına, Metal zenginleşme oranları (EF) ve jeo-akümülasyon indeksi kullanılarak değerlendirilmişdir. Bu çalışmada, son 50 yılda İstanbul Boğazı ve Karadeniz kıyılarında çevresel değişikliklerini gösteren ve sürdürülebilir kıyı yönetiminde referans olabilecek veri tabanı üretilmiştir.Öğe Karagöl sediment kollarındaki sediment birikim hızı ile ağır metal kirliliği arasındaki ilişkinin incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2014) Sert, İlker; Yaprak, GünseliBu çalışmada İzmir, Yamanlar Dağındaki Karagöl sediment örnekleri incelenmiştir. 210Pb tekniği kullanılarak tarihleme yapılmıştır. Ağır metal konsantrasyonları ve kurşun izotopları ICP-MS tekniği (ACME Analitik Laboratuvarı/ Kanada) ile analiz edilmiştir. Çalışmada gölün kuzey ve güney kesimlerinde sediment birikim hızları farklı karakterler sergilemektedir. Sediment birikim hızına benzer şekilde ağır metal konsantrasyonlarındaki derinliğe bağlı değişimler de gölün kuzeyi ile güneyi arasında farklılıklar sergilemektedir. Kurşun izotopik ölçümler göl sedimentlerindeki kurşunun litojenik kökenli olduğuna işaret etmektedir.;Kurşun izotopları, 210Pb ile tarihleme, ağır metal.;Lead isotopes, dating via 210Pb, heavy metals.Öğe Kömürdeki doğal radyonüklid içeriğinin farklı ocaklara göre değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2006) Yaprak, Günseli; Çam, N. Füsun; Eren (Kaya), Elif[Abstract Not Available]Öğe Köprübaşı radyoaktif mineral bölgesinde yetişen bitkilerde nötron aktivasyon ile radyoaktif element ve eser element analizleri(Ege Üniversitesi, 1993) Yaprak, Günseli; Yener, GüngörBu çalışmada, Köprübaşı radyoaktif mineral bölgesinde yetişen bitkilerde uranyum ve eser element içerikleri enstrümantal nötron aktivasyon analizi(ENAA) tekniği ile saptanmıştır. Köprübaşında toplanan bitki örnekleri kurutulup kül edildikten sonra kuartz ampullere konarak Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi TR-1 reaktöründe ışınlanmıştır. İncelenen bitkilerde ENAA sonucu; U,Ce,Ba,Cr,La,Sc,Rb,Fe,Zn,Cs,Co,Br,As,N,K elementleri kantitatif, Zr,Tb,Hf,Eu ve Sr elementleri de kalitatif olarak saptanmıştır.Öğe Küçük Menderes Bölgesinde CS-137 dağılımının incelenmesi(Ege Üniversitesi, 2004) Gür, Filiz; Yaprak, GünseliKuzey yarım kürede ciddi bir radyoaktif kontaminasyona neden olan 1986 yılındaki Çernobil nükleer kazasının yanısıra, nükleer materyallerin üretimi, nükleer güç reaktörleri, nükleer yakıt çevrim tesisleri, nükleer atık geri kazanım tesisleri ve nükleer atıklar yerel ve bölgesel ölçekte radyoaktif kontaminasyona yol açmıştır. Çevredeki yapay radyonüklitler arasında 137Cs uzun yarı ömrü ve insanların aldığı efektif doza olan önemli katkısı nedeniyle, radyoekoloji çalışmaları için önemli bir radyonüklittir. Bu nedenle sunulan çalışmada Ege Bölgesi tarım topraklarında 137Cs dağılımının incelenmesi amaçlanmıştır. Küçük Menderes Havzasında 2000 yılı boyunca 105 noktadan toplanan toprak örneklerinde 137Cs aktivitesi ölçülerek radyosezyum kontaminasyon haritası oluşturulmuştur. Küçük Menderes yüzey topraklarında radyosezyum aktivite konsantrasyonunun ortalama 5.7 ± 0.16 Bq/kg ile 0.59±0.04- 23.71±0.33 Bq/kg arasında değiştiği gözlenmiştir.;Soil, radiocesium, Küçük Mendered Basin.;Toprak, radyosezyum, Küçük Mendered Havzası.Öğe Küçük Menderes Havzası tarım topraklarında doğal radyonüklit seviyesinin belirlenmesi(2009) Camgöz, Işık Yasemin; Yaprak, GünseliTarım topraklarındaki uzun yarı ömürlü doğal radyonüklitler, insanların maruz kaldığı dışsal gama dozunu ve gıda zinciri yoluyla insanların maruz kaldığı içsel dozu büyük oranda arttırmaktadır. Bu doğrultuda sunulan çalışmada, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda güvenliği açısından Küçük Menderes Havzası tarım topraklarında doğal radyonüklit dağılımının saptanması ve bölgeye ait radyolojik veri tabanı oluşturulması hedeflenmiştir. Küçük Menderes Havzası tarım topraklarında 2002-2004 boyunca sürdürülen bu radyolojik incelenmede, sistematik olarak toplanan 105 toprak örneğinde doğal radyonüklit aktivite konsantrasyonları HPGe gama spektrometre sistemi ile ölçülmüştür. Tarım topraklarında 226Ra,. 232Th ve 40K aktivite konsantrasyonlarının, sırası ile 17-76 Bqkg-1, 17-51 Bqkg-1 ve 296-1305 Bqkg-1 aralığında değiştiği gözlenmiştir. Çalışma altındaki bölgede, topraklarda ölçülen doğal radyonüklit aktivite konsantrasyonlarına dayalı olarak ortalama karasal gama doz hızı 59 nGyh-1 hesaplanmış ve bu kaynaklardan insanların maruz kaldığı yıllık ortalama etkin doz eşdeğeri 70 µSvy-1 tahmin edilmiştir. Radyolojik risk açısından bu değerlerin literatürde verilen sınır değerleri aşmadığı gözlenmiştir.