Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Sevil, Ümran" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Abdominal histerektomi sonrası refleksolojinin iyilik haline etkisi
    (Ege Üniversitesi, 2016) Öztürk, Ruşen; Sevil, Ümran
    Araştırma, abdominal histerektomi ameliyatı sonrası uygulanan refleksolojinin, ağrı, anksiyete, yorgunluk, gevşeme ve memnuniyet düzeyleri üzerine etkisini belirlemek amacı ile randomize kontrollü deneysel olarak yapılmıştır. Araştırma, Eylül 2013-Eylül 2014 tarihleri arasında, Ege Üniversitesi Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı yoğun bakım ünitesi ve jinekoloji servisinde yatmakta olan, abdominal histerektomi operasyonu geçirmiş kadınlara uygulanmıştır. Araştırmanın örneklemini, seçim kriterlerine uyan 32'i uygulama, 31'i kontrol olmak üzere toplam 63 kadın oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında; hasta tanıtım formu, post operatif günlük izlem formu, durumluluk ve sürekli kaygı envanteri (Spielberger State- Trait Anxiety InventorySTAI), ağrı, yorgunluk şiddetinin, gevşeme ve memnuniyet düzeylerinin değerlendirilmesinde "visiual analog skalası" kullanılmıştır. Araştırmada verilerin analizinde; frekans, yüzde, pearson kikare ve fisher'ın kesin ki-kare testi, tekrarlayan ölçümlerde varyans analizi, Bonferroni düzeltmeli t testi, Friedman Varyans Analizi, Bonferroni düzeltmeli wilcoxon işaretli sıralar testi, bağımsız gruplarda t testi, Mann Whitney U Testi kullanılmıştır. Refleksoloji uygulama grubundaki kadınlara üç gün süre ile her bir ayağa 10'ar dakika olmak üzere, belirlenmiş alanlara toplam 20 dakika olacak şekilde uygulanmıştır. Kadınlara uygulama öncesi (0.dakika), uygulamadan hemen sonra (30. dakika) ve uygulamadan yarım saat sonra değerlendirme ölçekleri uygulanarak (60.dakika), ağrı, durumluluk anksiyete, yorgunluk, gevşeme ve memnuniyet düzeyleri değerlendirilmiştir. Herhangi bir girişim de bulunulmayan kontrol grubundaki kadınların, ameliyat sonrası 1., 2. ve 3.günde uygulama grubunda belirtilen şekilde aynı saatlerde, ağrı, anksiyete, yorgunluk, gevşeme ve memnuniyet düzeyleri değerlendirilmiştir. Kadınların sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımı incelendiğinde; kadınların yaş ortalamasının 47.23±4.71 yıl olduğu, uygulama grubunda yer alan kadınların %31.2'sinin ortaokul/ lise mezunu olduğu, %78.1'inin evli olduğu, kontrol grubundaki kadınların %38.7'sinin ortaokul/ lise mezunu olduğu, %77.4'ünün evli olduğu saptanmıştır. Uygulama grubundaki kadınların %59.4'ünün "Miyom+Menoraji" tanısı aldığı ve %81.3'üne "TAH+BSO" yapıldığı, kontrol grubundaki kadınların %51.6'sının "Miyom+Menoraji" tanısı aldığı ve %80.6'ına "TAH+BSO" yapıldığı saptanmıştır. Araştırmada, üç günlük izlem sonucunda, refleksoloji uygulamasından hemen sonra (30.dakika) ve refleksolojiden uygulamasından yarım saat sonrasında (60.dakika), ağrı, yorgunluk, durumluluk anksiyete puan ortalamalarında, uygulama ve kontrol grubu arasında anlamlı farklılık olduğu ve uygulama grubunda kontrol grubuna göre anlamlı ölçüde azalma olduğu saptanmıştır (p<0.05). Belirtilen sürelerde, gevşeme ve memnuniyet puan ortalamalarında da, uygulama ve kontrol grubu arasında anlamlı fark olduğu, uygulama grubunun gevşeme ve memnuniyet düzeylerinin kontrol grubunda göre anlamlı ölçüde arttığı saptanmıştır (p<0.05). Sonuç olarak, ayak refleksolojisinin, abdominal histerektomi olmuş kadınlarda, ağrı, anksiyete, yorgunluk düzeylerinde azalmaya, gevşeme, memnuniyet düzeylerinin artmasını sağladığı ve bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05). Dolayısıyla, abdominal histerektomi sonrası uygulanan, ayak refleksolojisinin yoğun bakım ve jinekoloji servislerinde yatan kadınların, ameliyat sonrası iyilik halini artıran etkili bir hemşirelik girişimi olduğu saptanmıştır.;Refleksoloji; Abdominal Histerektomi; Ağrı; Hemşirelik.;Abdominal hysterectomy; Nursing; Pain; Reflexology.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Doğum sonrası fonksiyonel durum envanterinin geçerlilik güvenilirlik çalışması
    (2007) Özkan, Sevgi; Sevil, Ümran
    Bu araştırma, Doğum Sonu Fonksiyonel Durum Envanteri’nin (ISFAC) Türk kadınları için geçerlik ve güvenilirliğini ölçmek üzere planlanmıştır. Denizli İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı toplam 21 sağlık ocağı arasından, yöre halkının sosyo-ekonomik düzeyleri göz önünde bulundurularak basit rastgele örneklem yöntemi kullanılarak seçilen üç farklı sağlık ocağına kayıtlı 191 doğum yapmış kadın, araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak; annelerinin sosyo-demografik ve diğer değişkenlerin özelliklerini belirleyen soru formu ve Doğum Sonrası Fonksiyonel Durum Envanteri kullanılmıştır. Cronbach’s Alpha iç tutarlılık güvenilirliği ev içi faaliyetlerde 0.83, sosyal ve toplumsal faaliyetlerde 0.66, bebek bakım sorumluluklarında 0.68, öz bakım faaliyetlerinde 0.53, mesleki faaliyetlerde 0.67, toplam IFSAC katsayısı ise 0.75 olarak bulunmuştur. Madde- ölçek arasındaki ortalama korelasyon 0.28- 0.54 arasında iken, ölçek- toplam ISFAC puanları arasındaki korelasyon 0.22 - 0.79 olarak bulunmuştur. Test-tekrar test güvenilirliği toplam IFSAC puanı için 0.99, ölçekler için 0.91 ile 0.99 arasında belirlenmiştir. Ölçekler arası korelasyon oranlarının ise -0.13 ile 0.58 arasında değiştiği saptanmıştır. Evlilik süreleri, doğum sayıları, sosyal destek alma durumları, yaşadıkları yer, gebeliklerini planlama durumları, bebeklerini besleme metotları ile doğum sonrası fonksiyonel durumları arasında ilişki belirlenmiştir. Ayrıca içinde bulunulan doğum sonrası hafta sayısı artıkça kadınların fonksiyonel durumlarında da artış belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; Doğum sonrası fonksiyonel durum envanterinin geçerli ve güvenilir olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde doğum sonrası fonksiyonel durumun tanılanması ve fonksiyonel durumu etkileyen faktörlerin belirlenmesi, kadınlara bütüncül yaklaşımla bakım verilmesine ve doğum sonrası döneme adaptasyonlarına olanak sağlayacaktır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Factors Affecting Perceived Stress and Self-Care Agency Pregnant Women
    (2019) Can, Hafize Öztürk; Akmeşe, Zehra Baykal; Koçak, Yeliz Çakır; Öcalan, Dilek; Dal, Nursel Alp; Sevil, Ümran
    …
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Functional Status of Women and Their Partners after Childbirth
    (2018) Özkan, Sevgi; Türkücü, Sinem Göral; Kayhan, Özlem; Ak, Pınar Serçekuş; Sevil, Ümran
    The aim of this study is to define the changes within the social dimension of the functional status of women and their partners in the months following the birth of their child. A total of 90 participants were included in the study (45 women and 45 partners). Data were collected in two steps via face-to-face interviews. the first step involved administration of a personal information form and the functional status inventories to the women and their partners between the postpartum sixth and eighth weeks. the second step involved re-administration of the same functional status inventories to the women and their partners in the postpartum sixth month. Results from the examination of the functional status of the women and their partners in the postpartum second and sixth months showed that there was a significant increase in the areas of household activities (p=0,000), social and community activities (p=0,000) and self-care activities (p=0,000) for the women in the sixth month; similarly, for the fathers, household activities (p=0,008), social and community activities (p=0,003) and child care activities (p=0,007) rose in the sixth month. Furthermore, the study found that certain sociodemographic variables had an effect on functional status (p=0,000). It is important that nurses and/or midwives support parents during the pregnancy process, particularly during the transition into their new roles as women and their partners, and help prepare them for the changes to occur as they enter into this new period of life.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Gebe masajının gebe ve fetus üzerine etkisi: RANDOMİZE KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA
    (Ege Üniversitesi, 2018) Sevil, Ümran
    Amaç: Çalışma gebe masajının gebe ve fetus üzerine etkisini saptamak amacı ile gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Çalışma, bir üniversite hastanesinin Obstetri Polikliniği'ne I. trimester tarama testi sonuçlarının değerlendirilmesi için gelen, infertilite öyküsü ve yüksek riskli gebeliği olmayan, 20-35 yaş, primipar gebeler ile gerçekleştirilen randomize kontrollü deneysel bir çalışmadır. Katılımcılar paralel karşılaştırma gruplarına tek merkez tarafından rasgele atanmıştır. Çalışmanın örnek seçim süreci CONSORT kriterlerine göre uygulanmış, çalışmanın uygulandığı merkezden tahsis edilen kayıtlara permütasyon yöntemi ile blok randomizasyon yapılmıştır. Veri toplama sürecinde körleme yöntemi uygulanamamış sadece veri analizinde uygulanmıştır. Çalışmaya uygunluğu değerlendirilen 430 gebeden 46'sı randomize edilmiş, kontrol grubu için 17, gebe masajı grubu için 13 gebenin verileri analiz edilmiştir. Çalışmanın gücünün %90-99 ve etki büyüklüğünün 0.52-1.89 arasında olduğu, gruplardaki örnek sayılarının yeterli olduğu saptanmıştır. Çalışmanın bağımsız değişkeni gebe masajı uygulaması, bağımlı değişkenleri maternal ve fetal iyilik hali, gebenin genel iyilik hali algısı, prenatal bağlanma düzeyi, prenatal distres düzeyi, biyofizik profil (BFP) ve gebe masajı memnuniyet düzeyidir. Etik kurul ve kurum izinleri alındıktan sonra, araştırmacı gebe masajı eğitimlerini tamamlamış, gebelerin bilgilendirilmiş gönüllü onamlarını aldıktan sonra çalışma uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Uygulamalar çalışma kapsamında oluşturulan masaj ofisinde gerçekleştirilmiştir. Rutin gebelik izlemleri devam eden gebelere; kontrol grubunda 30. ve 34. gebelik haftalarında elektronik fetal monitörizasyon (EFM), BFP, yaşamsal bulgular, fetal kalp atım hızı (FKH) değerlendirmesi yapılmış ve Gebe Tanıtım Formu, Görsel Kıyaslama Ölçeği (GKÖ), Prenatal Bağlanma Envanteri (PBE), Prenatal Distres Ölçeği (PDÖ) uygulanmıştır. Gebe masajı grubunda 30-34. haftalar arası beş hafta boyunca her hafta, haftada bir kez, 60 dk derin doku ve İsveç masajı yöntemlerini içeren gebe masajı uygulanmıştır. Uygulamalar esnasında gebelere özgü tasarlanmış Yan Yatış Pozisyon Alma Sistemi kullanılmıştır. İlk görüşmede gebe masajı öncesi ve son görüşmede gebe masajı sonrası kontrol grubundaki gibi tüm formlar ve ölçümler uygulanmıştır. 31-33. gebelik haftalarında da masaj öncesi ve sonrası GKÖ ve diğer ölçüm verilerinin değerlendirilmesi yapılmıştır. Ayrıca her gebe masajı sonrası Görsel Analog Hasta Tatmini Skalası (GAHTS) ile memnuniyet düzeyi ölçülmüştür. Çalışma sürecinde uygulamaya bağlı herhangi önemli bir yan etki oluşmamıştır. Veri toplama aşamasının tamamlanma kararı PASS programı ile yapılan güç analizi ile belirlenmiştir. Çalışma verilerinin çözümlenmesi ise SPSS 16 programı ile gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Çalışma sonucunda; maternal ve fetal sağlık göstergelerinin kontrol ve gebe masajı grubunda ilk ve son görüşmelerde gruplar içi ve gruplar arası anlamlı olarak benzer olduğu saptanmıştır (p>0.05). Çalışmanın başlangıcında grupların sosyodemografik ve ölçek puanları açısından anlamlı olarak benzer oldukları saptanmıştır (p>0.05). Çalışmanın sonunda ölçek puanları açısından her iki grup arasında anlamlı fark olduğu (p<0.05) ve kontrol grubunun ilk görüşme ve son görüşme ölçek puanları arasında anlamlı değişme olmadığı saptanmıştır (p>0.05). Gebe masajı grubunda ilk görüşme ve son görüşme ölçek puanları değerlendirildiğinde gebenin genel iyilik halinin ve prenatal bağlanma düzeyinin anlamlı bir şekilde arttığı, prenatal distres düzeyinin anlamlı bir şekilde azaldığı (p<0.05) ve BFP düzeyinin çalışma sürecinde anlamlı bir şekilde hep iyi düzeyde olduğu saptanmıştır (p>0.05). Ayrıca her gebe masajı öncesi ve sonrası gebenin genel iyilik halinin anlamlı olarak iyi yönde artış gösterdiği (p<0.05) ve gebelerin gebe masajından memnuniyetlerinin %99 olduğu saptanmıştır. Sonuç: Çalışmanın birincil sonucu gebe masajının fetusa ve gebeye zarar vermediği, kadınların genel iyilik halini belirgin bir şekilde arttırdığı, prenatal bağlanmayı arttırdığı ve prenatal distresi belirgin bir şekilde azalttığıdır. İkincil sonuçlar ise gebelerin ilk uygulamadan son uygulamaya kadar tüm masajlardan memnuniyetlerinin oldukça yüksek olduğudur. Bu uygulamanın bölgesel ya da tüm vücut masajı şeklinde doğuma hazırlık sınıfları ve gebe polikliniklerinde hizmet veren ebe ve hemşireler tarafından öğrenilerek rutin gebelik hizmetleri içinde verilmesi önerilmektedir. Hatta ebe ve hemşirelerin masaj merkezlerinde gebe masajı uygulamaları için istihdam edilme imkanlarının sağlanması, ülkemizde bu uygulamanın öncelikle oluşturulup sonra geliştirilmesi için çalışma bulgularından yola çıkılarak eğitimlerin düzenlenmesi önerilmektedir. Gebe masajının yüksek riskli gebelik ve fetus üzerine etkisini saptamaya yönelik araştırmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.;Gebelik; Masaj Terapi; Fetus; Prenatal; Distres; Ebe; Hemşire.;Pregnancy; Massage Therapy; Fetus; Prenatal; Distress; Midwife; Nurses.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Gebelerde doğum ve postpartum döneme ilişkin endişeler; Bir ölçek geliştirme ve validasyon çalışması
    (2008) Kitapçıoğlu, Gül; Yanıkkerem, Emre; Sevil, Ümran; Yüksel, Derya
    Bu çalışmanın amacı, kadınların doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin endişelerinin belirlenmesidir. Kesitsel ve analitik olarak planlanan bu çalışma Manisa'da bir sağlık ocağı bölgesinde yaşayan 203 gebe ile Haziran 2006-Ocak 2007 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Veriler iki bölümden oluşan soru formuyla toplanmıştır. Birinci bölüm kadınların sosyo-demografik özelliklerini içeren soru formu, ikinci bölüm araştırmacılar tarafından geliştirilen doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin endişeler ölçeğinden oluşmaktadır. Doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin endişeler ölçeğinin geçerlilik ve güvenilirlik analizi yapılmıştır. Faktör analizinde varimax rotasyon sonucu 10 faktör elde edilmiştir. Geçerlilik analizinde çoğul uzman görüşü ve faktör analizi, güvenilirlik analizinde Cronbach alpha bakılmıştır. İstatistiksel paket programı kullanılarak veriler değerlendirilmiştir. Sağlık çalışanlarının gebe kadınlara gebelik, doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin endişelerini ve hissettiklerini sorması çok önemlidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Gebelik öncesi danışmanlık
    (2005) Çoban, Ayden; Şirin, Ahsen; Sevil, Ümran; Saruhan, Aynur
    Üreme çağındaki tüm kadınlar gebeliğe ilişkin risk faktörleri açısından değerlendirilmelidir. Riskli kadınlarda gebelik öncesi danışmanlık, fettis ve anne için varolan hastalığın potansiyel ve aynı zamanda bu hastalığın tedavi risklerini de ele almalıdır. Gebelik öncesi danışmanlık, bilinen riskler için bakımın planlanması, potansiyel gebelik risklerinin tanınması ve azaltılmasında gebelik planlayan çiftlere bir fırsat tanır ve doğum öncesi bakımdan erken dönemde yararlanılmasını sağlar. Hemşireler gebelik öncesi danışmalıkta kadınları yönlendirmede uygun tarama, eğitim, uygulama ve bakım sağlamadan sorumlu, güvenilir, eğitimli, yetenekli profesyonel kişi lerdir. Gebelik öncesi danışmanlığın amacı doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası anne ve fetal sağlığın optimal durumda olması için girişimlerde bulunarak fiziksel ve emosyonel sağlıklı aileler geliştirmektir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İnfertilite sonrası gebelikte algılanan gelişimsel stresin öz bakım gücüne etkisi
    (2023) Öcalan, Dilek; Koçak, Yeliz Çakır; Dal, Nursel Alp; Akmeşe, Zehra Baykal; Can, Hafize Öztürk; Sevil, Ümran; Gün, Semra
    Amaç: Araştırmanın amacı, infertilite tedavisi sonrası gerçekleşen gebeliklerde algılanan gelişimsel stresin öz bakım gücüne etkisini belirlemektir. Yöntem: Kesitsel tipte yapılan çalışmada, infertilite tedavisi alarak gebe kalan 90 kadın araştırmaya katılmıştır. Araştırmada Birey Tanıtım Formu, Algılanan Stres Ölçeği ve Öz Bakım Gücü Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Gebelerin yaş ortalaması 30.76±4.29, gebelik haftası ortalaması 13.61±11.71, alınan infertilite tedavi sayısı ortalaması 2.17±1.44, toplam gebelik sayısı ortalaması 1.26±0.55’dir. Kadınların %95.6’sının primer infertilite tanısının olduğu, kadınların %70’inin herhangi bir işte çalışmadığı, %44.4’ünün ilköğretim mezunu olduğu ve %64.4’ünün gelirinin giderine eşit olduğu saptanmıştır. Algılanan Stres Ölçeği toplam puan ortalaması 25.73±5.36, Öz Bakım Gücü Ölçeği toplam puan ortalaması 104.60±15.25’dir. Algılanan Stres Ölçeği toplam puanları ile Öz Bakım Gücü Ölçeği toplam puanları arasında negatif yönlü anlamlı ilişki vardır (r=-0.385, p=0.000). Sonuçlar: İnfertilite tedavisi sonrası gebelerin algıladıkları gelişimsel stres ve öz bakım gücü orta düzeydedir. Kadınların algıladıkları stres düzeyi arttıkça, öz bakım gücü düzeyi azalmaktadır. İnfertilite tedavisi sonrası gebelerin algıladıkları stresi azaltmak, öz bakım gücünü arttırmak için, destekleyici ve bütüncül bir bakım yaklaşımı önerilmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kadınlarda Jinekolojik Muayeneyi Engelleyen Psikososyal Faktörler
    (2017) Daşıkan, Zeynep; Sevil, Ümran
    Jinekolojik muayene, üreme sağlığı ve cinsel sağlığınkorunması için düzenli olarak yapılması gereken birdeğerlendirmedir. Yapılan çalışmalarda her üçkadından birisinin düzenli jinekolojik muayeneolduğu, diğerlerinin ise genelde bir şikâyetiolduğunda muayeneye gittiği belirtilmektedir.Kadınların üreme sağlığına karşı olumsuz tutum vedavranış geliştirmesine, düzenli jinekolojik muayeneolmasını engelleyen psikososyal etmenler vardır. Buetmenler; kadının yetiştirilme tarzı, katı dini ve ahlakiinançlar, geleneksel kadın cinsel rolü, bekâret venamus faktörü, cinsel eğitimsizlik ve bilgisizlik, cinseltaciz ve şiddet, mahremiyet ve utanma duygusu,anksiyete ve korku, sağlık profesyonellerinin tutumve davranışları, hekimin cinsiyeti alt başlıkları altındasunulmuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Laktasyonu Arttıran Yöntemler: Hipnoemzirme
    (2021) Sevil, Ümran; Kilci, Şeyma
    Anne sütü bebekler için en uygun, doğal ve ideal besindir, hem anne hem de bebek mortalite ve mobiditesini azaltmaktadır. Ancak bazı durumlar (kaygı, yorgunluk, stres, ağrı gibi) annelerde laktasyonu olumsuz etkilemektedir. Özellikle son dönemlerde annelerin sütüm yetecek mi düşüncesi bilinçaltına olumsuz mesaj göndererek laktasyonu etkileyebilmektedir. Laktasyonu artırmaya yardımcı farklı non-farmakolojik yöntemler (meme ucu stimülasyonu, meme masajı, ılık duş alma, memeye ılık kompresler uygulama, süt arttırıcı bitki çayları vb) bulunmaktadır. Annelere hem laktasyonu artırmak hem de sakin ve rahat bir duruma ulaşmalarında yardımcı olmak için yapılabilecek bir başka non-farmakolojik yöntem de hipnoemzirmedir. Hipnoemzirme, doğum sonrası annede var olan enerjiyi kullanmak için doğal bir çabadır, böylece emzirme süreci güvenli ve sorunsuz bir şekilde gerçekleşir. Pozitif olumlamalar bilinçaltına yerleştirildiğinde, günlük yaşamı ve eylemleri otomatik olarak etkileyecek, böylece annelerin özgüveni de artacaktır. Emzirme sırasında olumlu davranışlar sergilemek, beslenme sırasında sakin ve rahat hissetmek kadar önemlidir. Hipnoemzirme, annelerin gevşemesine, sakinlik elde etmesine, kan basıncı ve kalp atımını azaltmaya ve nefes alma faaliyetlerini yavaşlatmaya yardımcı meditasyon şeklinde gevşeme tekniklerinden biridir. Yumuşak ve hafif dokunuşlar, vücut için sakinleştirici bir etki sağlar ve pozitif olumlamalar ile laktasyonun başlamasına ya da artmasına yardımcı olur. Hemşireler emzirmenin başlatılması ve sürdürülmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle hem süt üretiminin arttırılması hem de anne memnuniyeti açısından hipnoemzirmenin kliniklerde kullanılması önerilmektedir. Yapılan çalışmalarda hipnoemzirme yöntemi, oksitosin ve endorfin masajı ile birlikte yapıldığında, anne sütünün miktarını daha da arttırmıştır. Hipnoemzirme tekniği son yıllarda büyük ilgi görmüş ve kullanımı giderek artmaya başlamıştır. Ancak sağlık çalışanları arasında bu yöntemlerin kullanımı istenilen düzeyde değildir. Bu derleme hipnoemzirmenin tanıtılması, geliştirilmesi ve klinik araştırmalarla destelenerek uygulamalarda kullanılması amacıyla yapılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Obstetrik Becerilerin Geliştirilmesinde Gerçekliğe Yakınlığı Yüksek Doğum Simülatörü Kullanımının Hemşirelik Öğrencilerinin Memnuniyet ve Performansı Üzerine Etkisi
    (2019) Atan, Şenay Ünsal; Şatır, Duygu Güleç; Öztürk, Ruşen; Kavlak, Oya; Saruhan, Aynur; Güneri, Sezer Er; Sevil, Ümran
    Amaç: Araştırma, obstetrik tanılama uygulamaları kapsamında gerçekliğe yakınlığı yüksek doğum simülatörü ile yapılan eğitimin, öğrencilerin obstetrik beceri uygulamalarına ve memnuniyet düzeylerine etkisinin incelemesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Yarı deneysel tipte gerçekleştirilen araştırmanın örneklemini 90 öğrenci oluşturdu. Araştırmada girişim grubundaki öğrenciler gerçekliğe yakınlığı yüksek doğum simülatörü ile (n=47), kontrol grubundaki öğrenciler ise yüksek teknoloji içermeyen basit düzey maketler (n=43) kullanılarak, gebe ve lohusanın fizik muayenesini gerçekleştirmek üzere obstetrik beceri eğitimine alındı. Araştırma verilerinin toplanmasında; Obstetrik Tanılama Klinik Beceri Rehberi, Eğitim Yöntemlerinden Memnuniyet Anketi ve Mesleksel Beceri Laboratuvarı Geribildirim Formu kullanıldı. Araştırmadan elde edilen sosyo-demografik veriler Statistical Package for Social Science for Windows Version 15.0 paket programı kullanılarak sayı ve yüzde dağılımları ile değerlendirildi. Gruplar arası karşılaştırmalarda Independent Sample T Testi, MannWithney U Testi ve Ki-Kare Testi kullanıldı. Bulgular: Girişim grubundaki öğrencilerin kontrol grubuna göre obstetrik beceri puan ortalamaları anlamlı oranda daha yüksek bulundu. Gruplar arasında eğitim yönteminden memnun olma durumları açısından anlamlı farklılık saptanmadı. Girişim grubundaki öğrenciler ‘laboratuvar fizik ortamının uygunluğu, malzemelerin yeterliliği ve laboratuvar uygulamalarının teorik/kuramsal bilgi ile uyumu’ maddelerine daha olumlu yanıt verdi. Girişim grubundaki öğrencilerin %81’i, kontrol grubundaki öğrencilerin %58’i laboratuvar uygulamasını yeterli buldu. Sonuç: Gerçekliğe yakınlığı yüksek doğum simülatörü kullanımında öğrencilerin laboratuvar becerileri daha yeterli ve laboratuvar çalışmalarına yönelik geribildirimleri daha olumludur. Üniversitelerde hemşirelik öğrencilerinin klinik uygulamalar öncesi mesleksel beceri laboratuvar çalışmalarında, simülatörlerin yaygın şekilde kullanımı önerilebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Obstetrik Becerilerin Geliştirilmesinde Gerçekliğe Yakınlığı Yüksek Doğum Simülatörü Kullanımının Hemşirelik Öğrencilerinin Memnuniyet ve Performansı Üzerine Etkisi
    (2019) Atan, Şenay Ünsal; Şatır, Duygu Güleç; Öztürk, Ruşen; Kavlak, Oya; Saruhan, Aynur; Güneri, Sezer Er; Sevil, Ümran
    …
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Simülasyona dayalı eğitim yönteminin kadın sağlığı ve hastalıkları hemşireliği klinik beceri uygulamalarına etkisinin incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, 2016) Sevil, Ümran; Ünsal Atan, Şenay
    Araştırma, obstetrik tanılama uygulamaları kapsamında mevcut beceri laboratuvarı ortamında simülasyona dayalı eğitim yönteminin, klinik becerileri uygulamalarına etkisinin incelenmesi amacıyla yarı-deneysel bir araştırma olarak yapılmıştır. Araştırma, Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Beceri Laboratuvarı'nda gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini, 2014-2015 öğretim yılında Hemşirelik Fakültesi 2. sınıfta okuyan ve Obstetrik Tanılama uygulamalarının öğrenildiği Hemşirelik ve Sağlık II dersinin, Hasta ve Hastane Ortamı II modülüne devam eden 380 öğrenci oluşturmuştur. Örneklemini ise belirtilen dersin modülüne devam eden toplam 90 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada girişim grubuna 47 öğrenci, kontrol grubuna ise 43 öğrenci alınmıştır. Girişim grubundaki öğrenciler "Gerçekçi üst teknolojili interaktif hasta simülatörü NOELLE S575 simulasyon maketi" ile, kontrol grubundaki öğrenciler ise yüksek teknoloji içermeyen basit düzey maketler kullanılarak gebe ve lohusanın fizik muayenesini gerçekleştirmek amacıyla rutin beceri eğitimine alınmıştır. Öğrencilere yönelik, araştırmacı tarafından gerçekleştirilen klinik beceri değerlendirmelerinde, girişim grubundaki öğrencilerin %85.1'i yeterli, kontrol grubundaki öğrencilerin %46.6'sı yeterli olarak değerlendirilmiştir. Öğrencilerin beceri düzeyleri arasında yapılan ki-kare analizi sonucunda istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin laboratuvar geribildirimleri değerlendirildiğinde, girişim grubundaki öğrencilerin %80.9'u, kontrol grubundaki öğrencilerin %58.1'i laboratuvar değerlendirmelerini yeterli olarak değerlendirmiştir. Girişim ve kontrol grubundaki öğrencilerin laboratuvar geri bildirim değerlendirmeleri arasında yapılan ki-kare analizi sonucunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Araştırma sonucuna göre gerçekçi üst teknolojili interaktif hasta simülatörü kullanılarak eğitim alan öğrencilerin klinik becerileri daha yeterli ve öğrencilerin laboratuvar çalışmalarına yönelik geribildirimleri daha olumludur. Lisans düzeyinde eğitim veren üniversitelerde hemşirelik öğrencilerinin klinik uygulamalar öncesi laboratuvar çalışmalarında simülasyona dayalı eğitimi yaygın şekilde kullanmaları önerilmektedir.;Simülasyon, Beceri Eğitimi, Öğrenci.;Simulation, Skill Training, Student.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Standartlara dayalı verilen hemşirelik bakımının bakım kalitesine ve hasta memnuniyetine olan etkisnin incelenmesi
    (Ege Üniversitesi, 2005) Ertem, Gül; Sevil, Ümran
    [Abstract Not Available]

| Ege Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Ege Üniversitesi Rektörlüğü Gençlik Caddesi No : 12 35040 Bornova - İZMİR, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim