Yazar "Fatma Sert" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Can carotid-sparing radiotherapy approaches replace with conventional techniques for the patients with T1 glottic laryngeal cancer?(2012) Fatma Sert; Çelik Karakoyun; Mustafa Adnan EsassolakAmaç: T1N0 glottik larenks kanseri tedavisinde çeşitli radyoterapi teknikleri arasında karotis arterlerinin maruz kaldıkları dozlar karşılaştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Bilgisayarlı tomografi (BT) kullanılarak beş hasta simüle edildi. T1N0 glottik larenks kanseri için klinik (KHV) ve planlanan hedef volümler (PHV) oluşturuldu. Karotis arterleri ve spinal kord için planlanan risk volümleri (PRV) çizildi. Her hasta için iki boyutlu radyoterapi (2DRT), üç boyutlu konformal radyoterapi (3DCRT) ve basit yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) şeklinde üç planlama yapıldı. Planlanan hedef volümlerin %95’den fazlası tanımlanan dozu (2.25 Gy günlük fraksiyon dozundan 62.25 Gy toplam doz) aldı. Bulgular: Üçü sağ ikisi sol vokal kord yerleşimli beş T1 glottik kanserli olgunun tedavi planları karşılaştırıldığında, karotislerin koruması en iyi basit karotis koruyucu IMRT tekniği ile sağlandı. 2DRT, 3DCRT ve IMRT tekniklerine ait karotis ortalama V35, V50 ve V63 değerleri sırasıyla; %70, %47, %35; %55, %15, %5 ve %28, %6, %0 bulundu. V35, V50 ve V63 arasında yapılan istatistiksel karşılaştırmada, 2DRT ve IMRT için anlamlı değerler saptandı. Spinal kord dozu hiçbir planda 45 Gy’i aşmadı. Her üç planlama tekniğinde uygunluk indeksi arasında anlamlı fark saptanmadı ve homojen doz dağılımı elde edildi. Sonuç: Erken evre glottik larenks kanserli hastalarda karotis arterlerinin maruz kaldığı radyasyon dozunu IMRT’nin azaltabildiğine şüphe yoktur.Öğe Glioblastoma Hastalarında Deksametazon Kullanı- mının D Vitamini Seviyesi ve Kas-Eklem Ağrısı ile İlişkisi(2017) Fatma Sert; Dilek Küpeli; Yavuz Anacak; Serra KamerAmaç: Glioblastoma (GBM) primer beyin tümörlerinin 2/3'ünü oluşturmaktadır. Tedaviye uyumu arttırmada ve semptomları önlemede glukokortikoidler, antiepileptik tedaviye ek olarak sıklıkla yararlanılan ilaç grubudur. Deksametazon genellikle tanıda, tümör ilişkili vazojenik ödemi azaltmak amacı ile başlanır. Deksametazon kullanımının uzaması durumunda hipokalsemi, hipopotasemi ve 25- Hidroksi Vit-D seviyelerinde azalma ve ağrı kesicilere dirençli kas-eklem ağrıları ortaya çıkmaktadır. GBM tanılı hastalarda deksametazon kullanımı ile gelişen 25-Hidroksi Vit-D eksikliği ve tamamlayıcı 25-Hidroksi Vit-D tedavisinin kas-eklem ağrılarının yönetimine etkisini objektif veriler eşliğinde araştırmaktır.Yöntem: Kliniğimize GBM tanısı ile Ocak 2014 ile Aralık 2014 tarihleri arasında tedavi edilmiş 44 hastanı kas-eklem ağrı seviyeli VAS (visual analog scale) kullanarak sorgulanmış, D vitamini ile ilişkisi değerlendirilmiştir. Tamamlayıcı D vitamini tedavisi sonrası yapılan VAS skalası başlangıç değerlendirmesi ile karşılaştırılmıştır. Dahil edilen hastaların ortanca yaşı 54 olup, 16 (%36.4)'sı kadın, 28 (%63.6)'i erkektir.Bulgular: Tamamlayıcı 25-Hidroksi Vit-D tedavisi öncesi ortanca 25-Hidroksi Vit-D seviyesi 19,5 nmol/L olarak saptanmıştır. VAS değerlendirmesine göre hastaların ağrı seviyeleri ortanca 9 olarak derecelendirilmiştir. Tamamlayıcı 25-Hidroksi Vit-D tedavisi sonrasında ortanca 25-Hidroksi Vit-D seviyesi 89 nmol/L olarak saptanmış olup tamamında minimum istenen 50 nmol/L seviyesine ulaşılmıştır. VAS skorları ortanca 3 seviyesine gerilemiştir. 25-Hidroksi Vit-D seviyesi ne kadar düşükse VAS skorlarının da istatistiksel olarak anlamlı seviyede düşük olduğu saptanmıştır (p=.034).Sonuç: Deksametazon tedavisi, GBM hastalarının destek tedavisinde önemli bir role sahiptir. Deksametazon kullanımının 25-Hidroksi Vit-D seviyesinde azalmaya ve sonuç olarak kas gelişim problemleri ile birlikte kas-eklem ağrılarına neden olmaktadır. olgularda 25-Hidroksi Vit-D seviyesinin bakılması ve gerekli ise minimum 1800 IU olacak şekilde takviyesi önerilir.Öğe Lokal ileri evre serviks kanserlerinde yoğunluk ayarlı radyoterapi ve volumetrik ayarlı ark tedavinin dozimetrik karşılaştırılması(2018) Berna Nalbant; Fatma Sert; Emin Tavlayan; Nezahat Olacak; Zeynep ÖzsaranAmaç: Radyokemoterapi lokal ileri evre serviks kanserinin tedavisinde standart yaklaşımdır. Amacımız, serviks kanseri tedavisinde modern tekniklerden yoğunluk ayarlı radyoterapi (YART) ve volumetrik ark terapi (VMAT) tekniklerini dozimetrik olarak karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde tedavi edilmiş 10 lokal ileri evre serviks kanseri hastasının bilgisayarlı tomografi (BT)’leri kullanılmıştır. Hastalarda gross tümör hacmi (GTV), klinik tümör hacmi (CTVtm) ve lenf nodları (CTV lenf nodu) ve komşu risk altındaki organları konturlanmıştır. CTVtm ve CTV lenf nodlarına 1.5 cm sınır verilerek tedavi hacimleri oluşturulmuştur. Total doz 50.4 Gy olacak şekilde günlük 1.8 Gy fraksiyon dozu ile tedavi planlamaları yapılmıştır. İki teknik, Doz volüm histogramı, homojenite indeks (HI), konformite indeks (KI), monitör ünit (MU), segment sayısı değerlendirmeleri yapılmıştır. Bulgular: İnce bağırsak için, 40 Gy doz alan hacim yüzdeliğinin YART tekniğinde medyan değeri %14.24 iken, VMAT tekniğinde %11.28 olarak hesaplanmıştır (p=0.022). VMAT tekniğinde %12.39 olarak hesaplanan femur başları 30 Gy doz alan hacim değerleri, YART tekniğinde ortanca değeri %7.80 olarak bulunmuştur (p=0.007). VMAT tekniği istatistiksel anlamlı seviye kısa sürede tamamlanırken, fraksiyon başına MU değeri anlamlı olarak fazla bulunmuştur. Her iki tedavi tekniğinin de HI ve KI değerleri açısından aralarında farklılık gösterilememiştir. Sonuç: Hasta konforuna ve cihaz performansına açısından VMAT tekniğinde kısa tedavi süresi avantaj olarak görülmektedir. Kliniğimizin mevcut cihaz durumuna göre her iki tedavi modeli de kullanılabilir.Öğe Qualty-of-life assessment of applied therapy to breast cancer patients(2013) Fatma Sert; Zeynep Özsaran; Erhan Eser; Senem Alanyalı; Ayfer Haydaroğlu; Arif ArasAmaç: Uzun sağkalım süresi ile yaşam kalitesi kavramının çok önemli bir yere yerleştiği meme kanserli hastalarda; adjuvan radyoterapi sonrasında uygula- nan hormonal tedavinin yaşam kalitesine etkisini gerçekçi veriler ışığında ele almaktır. Yöntem ve Gereçler: Ocak 2007 ile Aralık 2009 tarihleri arasında Ege Üniversite- si Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda meme kanseri tanısı ile adjuvan radyoterapi uygulanan hastalar değerlendirilmiştir. Hastaların yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde FACT-G v4 ve FACT-ES v4 kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların vücut kitle indeksleri, obezite sınırı olan 30 değeri kullanılarak değerlendirilmiştir. Sosyal iyilik skorunda iyileşme ile vücut kitle indeksinin >30 olması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır (p=0,028). Eşlik eden (ko-morbid) hastalığı olmayan ve en az bir tane ko-morbid hastalığa sahip olanlar şeklinde gruplandırılarak yapılan değerlendirmede; herhangi bir ko-morbid hastalığı olmayan grubun fonksiyonel iyilik skorlarının istatistiksel açıdan anlamlı seviyede yüksek olduğu görülmüştür (p=0,018). Hormonal te- davi alan hastaların 1. kontrollerinde endokrin alt skala skorlarında belirgin bir düşüklük olduğu görülmüştür. Bu düşüklük 2. kontrolde yükselmiş ancak bazal değerlendirmedeki skorlara ulaşmamıştır (p=0,000 hepsi için). Sonuç: Meme kanseri tanısı, uygulanan tedaviden bağımsız olarak yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu göz önüne alındığında; hastalara tanı sonrası ve/veya tedavi öncesinde psikolojik destek sağlanması önemlidir. Uygulanan tedavinin şekli ve hastanın sosyodemografik verileri yaşam kalitesine etki eden önemli faktörlerdir. Yaşam kalitesini araştırmak; hastaların, has- talığa ve tedavilerine uyumları açısından önemlidir. Meme kanseri gibi uzun yaşam beklentisi olan olgularda yaşam kalitesinin hastalığın prognozuna, hastanın tedaviye uyumu ve inancına etkisinin değerlendirilmesi amacı ile daha geniş örneklem grubuna sahip, çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmalar sonucunda daha ayrıntılı ve net bilgiler elde edilmesi mümkün olacaktır.