Yazar "Deniz Yalman" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Another Reason to Omit Induction Radiotherapy: Save It for Last ( AUTHORS’ REPLY )(2016) Deniz Yalman…Öğe Lokal ileri evre serviks kanseri tanısı ile radyokemoterapi uygulanan olgularda erken sonuçlar(2002) Zeynep Özsaran; Deniz Yalman; Vuslat Yürüt; Arif Aras; Aydın Özsaran; Merih Hanhan; Ayfer HaydaroğluRadyoterapi, lokal ileri evre serviks kanserlerinde standart tedavi yöntemidir. Ancak son yıllarda yapılan prospektif randomize çalışmaların sonuçları radyoterapi ile eşzamanlı kemoterapi uygulamasının yalnız radyoterapiye oranla lokal kontrol ve sağkalım avantajı sağladığını göstermiştir. Bu amaçla Ekim 1999-Aralık 2000 tarihleri arasında serviks kanseri tanısıyla kliniğimizde radyokemoterapi uygulanan 39 olgu erken dönem tedavi yanıtı, lokal kontrol ve yan etkiler açısından değerlendirilmiştir. Evre IB-IVA serviks kanseri tanılı 39 olguya pelvik radyoterapiyle eş zamanlı, haftalık 40 mg/m2 cisplatin uygulanmıştır. Cisplatin uygulaması medyan 5 hafta yapılmış, 32 olguya eksternal ve intrakaviter radyoterapi uygulanırken 7 olguda tümör yanıtının intrakaviter tedavi için uygun olmaması nedeniyle yalnız eksternal radyoterapi uygulanmıştır. Eksternal radyoterapi günlük 1.8 Gy'lik fraksiyonlarla yalnız eksternal radyoterapi uygulanan olgularda toplam 64.8 Gy, eksternal radyoterapi ve brakiterapi uygulanan olgularda ise 50.4 Gy'de orta hat koruması yapılarak toplam 54-59.4 Gy dozlarda uygulanmıştır. Brakiterapi uygulamaları Rotterdam aplikatör seti ile A noktasına toplam 8.5-18 Gy olacak şekilde mikroSelectron-HDR IR-192 cihazı ile gerçekleştirilmiştir. Medyan yaşı 55 olan olguların evrelere göre dağılımı FIGO evreleme sistemine göre %5.1 evre IB, %28.2 evre IIA, %43.6 evre IIB, %7.7 evre IIIA, %12.8 evre IIIB ve %2.6 evre IVA oranında şeklindedir. Histopatolojik değerlendirmede 33 olguda (%84.6) epidermoid karsinom, 1 olguda (%2.6) adenokarsinom, 2 olguda (%5.1) indiferan tümör, 1 olguda (%2.6) malign epitelial tümör saptanmış, 2 olguda (%5.1) ise biopsi sonucu yalnız malign tanısı konulabilmiş, histopatolojik tip belirlenememiştir. Medyan 20 ay takip edilen olguların 4'ünde (%10.3) lokal yineleme, 3 olguda (%7.7) biri kemik, ikisi akciğere olmak üzere uzak metastaz gelişmiştir. Klinik yanıt değeriendirmesinde 30 olguda (%76.9) tam, 8 olguda (%20.5) kısmi yanıt, 1 olguda (%2.6) stabil yanıt saptanmıştır. Radyokemoterapi sırası ve sonrasında kemoterapiye bağlı toksisite oranı %46.2, radyoterapiye bağlı erken toksisite oranı %66.7, geç toksisite oranı %71.8 olup olguların ileri evre serviks kanserlerinde eşzamanlı radyokemoterapi uygulamaları yüksek yanıt oranları ve kabul edilebilir toksisitesi nedeniyle uygun olgularda tercih edilen tedavi yöntemidir.Öğe Lokal ileri evre serviks kanserlerinde radikal radyoterapi sırasında Bcl-2 apoptotik indeksinde gözlenen değişiklikler(2006) Serra Kamer; Deniz Yalman; Zeynep Özsaran; Ayfer Haydaroğlu; Necmettin Özdemir; Aydın ÖzsaranAmaç: Radyasyona bağlı apoptoz çeşitli hayvan deneylerinde ve hücre kültürü çalışmalarında gösterilmiştir. Spontane veya radyasyona bağlı apoptozun mekanizması tam olarak aydınlatılamamış olmakla beraber, radyasyonun apoptozu indükleyerek etki ettiği bilinmektedir. Radyoterapinin erken dönemlerinde apoptozun hızlı artış gösterdiği olgularda radyoduyarlılığın yüksek olduğu düşünülebilir. Bu çalışmanın amacı; lokal ileri evre serviks kanserli olgularda radyoterapinin erken dönemlerinde apoptotik indekste meydana gelen değişimleri ve bunun tedaviye yanıt ile ilişkisini değerlendirmektir. Yöntem: Ege Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği'nde Evre HB lokal ileri evre serviks kanseri tanısı ile radikal radyoterapi uygulanan 10 olgunun tedavi öncesi ve 9 Gy radyoterapi sonrası alınan "punch" biyopsi materyallerinde Bcl-2 apoptotik indeksi immunhistokimyasal olarak değerlendirmeye alınmıştır. Bulgular: Olguların medyan yaşı 47'dir (aralık: 40-77). Üç olgu tedavi yanıtının yetersiz olması nedeniyle sadece eksternal radyoterapi alabilirken 7 olguya intrakaviter brakiterapi de uygulanmıştır. Performans durumu ve böbrek fonksiyon testleri uygun olan 5 olguya radyoterapi ile eşzamanlı haftalık 40mg/m2 dozunda cisplatin verilmiştir. Medyan 38 aylık takip sonrası (aralık: 10-53 ay) 2 olguda 3. ve 17. aylarda uzak metastaz, 1 olguda 21. ayda lokal yineleme tespit edilmiştir. Bu olgular hastalık progresyonu ile kaybedilmiştir. Olguların 9'unda tedavi öncesi alınan biyopsi örneğinde Bcl-2 boyanması saptanmıştır. Apoptotik indeks; boyanma yoğunluğuna göre (%33'den fazla veya az) göre (+), (++) olarak derecelendirilmiştir. 3 olguda tedavi sonrası boyanma paterninde tedavi öncesine göre azalma izlenirken, 6 olguda tedavi öncesi ve sonrası apoptotik indekste değişim gözlenmemiştir. Tedavi öncesi Bcl-2 boyanma özellikleri ve hastalık progresyonu arasındaki korelasyon incelendiğinde; boyanma göstermeyen ve (+) boyanma özelliği gösteren olguların (++) boyanma, özelliği gösteren olgulara göre daha sık yineleme ettikleri yönünde zayıf bir korelasyon tespit edilmiştir (p:0,3 , r: 0,37). 9 Gy radyoterapi sonrası apoptotik indeks oranında düşme izlenen ve değişim gözlenmeyen olgular hastahk yinelemesi yönünden değerlendirildiğinde; apoptotik indeksinde değişme gözlenmeyen olgularda yineleme oranlarının yüksek olduğu yönünde zayıf bir korelasyon tespit edilmiştir (p.0,2,r: 0,42). Sonuç: Serviks kanserinin radyobiyolojisi ve moleküler biyolojisi hakkında bilgilerimizi arttırmak yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine öncülük edecektir. Aynı evre ve histolojideki, tümörlerde bile prognoz farklı olmaktadır. Tedavi sonuçlarını iyileştirmek için radyoduyarh veya radyodirençli alt grupların belirlenmesi gereklidir. Bu çalışmada radyoterapi sırasında bcl-2 apoptotik indeksinde gözlenen değişiklikler serviks kanserinde duyarlılığı belirlemede yardımcı olmamıştır; ancak bu konuda daha fazla sayıda hasta içeren daha ileri çalışmalar yapılmalıdır.Öğe Mastektomi sonrası adjuvan radyoterapi: 1494 olgunun değerlendirilmesi(2006) Ayfer Haydaroğlu; Serra Kamer; Deniz Yalman; Zeynep Özsaran; Senem Dubova; Arif Aras; Yasemin Bölükbaşı; Rasih YılmazAmaç: Mastektomi sonrası radyoterapi uygulanan meme kanserli olgularda tedavi sonuçlarının ve prognostik faktörlerin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Ocak 1982-Aralık 2002 arasında adjuvan radyoterapi uyguladığımız 1494 olgu retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Radyoterapi göğüs duvarına ve yüksek risk taşıyan olgularda bölgesel lenfatiklere 1,8-2 Gy günlük fraksiyonlarla medyan 50 Gy dozunda uygulanmıştır. Bulgular: Medyan yaşı 49 olan olguların 22'si (%1,5) evre I, 222'si (%14,9) evre IIA, 421'i (%28,2) evre IIB, 607'si (%40,6) evre IIIA, 174'ü (%11,6) evre IIIB iken 48 olgu (%3,2) Tx veya Nx olmaları nedeniyle evrelendirilememiştir. Medyan 46 aylık (aralık 6-276 ay) izlemde 73 olguda (%4,8) lokal-bölgesel yineleme, 439 olguda (%29,3) uzak metastaz saptanmış, tüm grupta 5 yıllık lokal nükssüz, hastalıksız ve genel sağkalım oranları sırasıyla %94,2, %65,5 ve %82,9 bulunmuştur. Çok değişkenli analizlerde lokal nüksü etkileyen tek prognostik faktör metastatik aksiller lenf bezi sayısı (p=0,029) iken hastalıksız sağkalımı etkileyen faktörler T evresi (p=0,042), nodal evre (p=0,041) ve metastatik aksiller lenf bezi sayısı (p=0,000); genel sağkalımı etkileyen faktörler T evresi (p=0,008), nodal evre (p=0,005), metastatik aksiller lenf bezi sayısı (p=0,001), lenf damarı invazyonu (p=0,004) ve histolojik derece (p=0,042) olarak belirlenmiştir. Sonuç: Çalışmamızda mastektomi sonrası adjuvan RT uygulanan meme kanserli olgularda tümör evresi, nodal evre, evre, metastatik aksiler lenf bezi sayısı , cilt invazyonu, lenf damarı invazyonu gibi prognostik faktörlerin lokal-bölgesel kontrol, hastalıksız ve genel sağkalımı etkilediği saptanmıştır.Öğe Meme koruyucu cerrahi sonrası yüksek lokal yineleme riski bulunan meme kanserlerinde HDR brakiterapi boostu: 27 olgunun değerlendirilmesi(2003) Zeynep Özsaran; Yavuz Anacak; Serra Arun Kamer; Umar Niang; Deniz Yalman; Mustafa Esassolak; Arif Aras; Ayfer HaydaroğluMeme koruyucu cerrahi ile tedavi edilen meme kanserli olgularda tümör boyutunun büyük olması veya cerrahi sınırda tümör varlığının lokal yineleme riskini arttırdığı ve bu olgularda riskin tümör yatağına daha yüksek radyoterapi dozları verilerek azaltılabileceği düşüncesi He Kasım 1993-Aralık 1996 tarihleri arasında meme koruyucu cerrahi uygulanmış meme kanserli 27 olguda 50 Gy eksternal radyoterapiyi takiben tümör yatağına 15-20 Gy interstisiel HDR brakiterapi boostu uygulanmıştır. T1 ve T2 olguların cerrahi sınırın çok yakın (< 1 cm) veya tutulmuş, T3 olguların ise tümör boyutu büyüklüğü nedeni He tedavi edildiği bu çalışmaya alınan 10 olguda T1, 13 olguda T2 ve 4 olguda T3 tümör saptanmıştır. Başlangıç T evresi T3 olan 13 olgu ve T2 olan 2 olgu 3-4 kür neoadjuvan kemoterapi He tümör küçüldükten sonra öpere edilmiştir. T3 tümörlü 2 olguda ise kemoterapi sonrası cerrahi uygulanmamıştır. Cerrahi sınır 13 olguda tutulmuş veya yakın olarak saptanmıştır. Eksternal radyoterapiden 1 hafta sonra brakiterapi planlanan olgulara çift planda, 7-13 iğne ile implantasyon yapılmış ve microSelectron-HDR cihazı He 3 günde 4-6 fraksiyonda toplam 15-20 Gy verilmiştir. Implantasyon ve tedavi sırasında önemli bir komplikasyon saptanmamış, brakiterapinin meme kozmetiğine olumsuz bir katkısı belirlenmemiştir. Radyoterapinin başlangıcından itibaren medyan takip süresinin 34 ay (aralık 3-93) olduğu çalışmada 4 olguda lokal yineleme, 4 olguda uzak metastaz saptanmış, 5 olgu hastalık yinelemesi nedeni He kaybedilmiştir. Beş yıllık genel sağkalım %81, hastalıksız sağkalım %69.7 ve lokal nükssüz sağkalım %87 olarak bulunmuştur.Öğe Meme koruyucu cerrahi ve radyoterapi uygulanan erken evre meme kanserlerinde lokal kontrol ve sağkalımı etkileyen prognostik faktörler(2006) Ayfer Haydaroğlu; Zeynep Özsaran; Özlem Akagündüz; Arun Serra Kamer; Deniz Yalman; Senem Dubova; Arif Aras; Murat Kapkaç; Necmettin ÖzdemirAmaç:Meme koruyucu cerrahi (MKC) ve radyoterapi (RT) uygulanan olgularda tedavi sonuçları ve bu sonuçları etkileyen prognostik faktörlerin değerlendirilmesidir. Gereç ve yöntem: 1990-2002 yılları arasında meme koruyucu cerrahi sonrası radyoterapi gören 365 olgu geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Radyoterapi günlük 2 Gy fraksiyon dozunda tüm meme 50 Gy ve tümör yatağına ek 10-20 Gy, medyan 60 Gy (aralık:50-74) olarak uygulanmıştır. Bulgular: Medyan yaş 47 (aralık: 19-80) olan olguların 166'sı (%45.5) evre I, 180'i (%49.3) evre IIA, 19'u (%5.2) evre IIB olup 347 olguda medyan 13 (aralık:1-44) olacak şekilde aksiller örnekleme/disseksiyon yapılmıştır. En sık görülen histopatoloji (%66.0) invaziv duktal karsinom olarak saptanmıstır. Medyan 68 ay (aralık:5-185) takip edilen olguların 21'inde (%5.8) lokal nüks, 33'ünde (%9.0) uzak metastaz saptanmış, 25 olgu (%6.8) hastalığı nedeniyle kaybedilmiştir. Beş yıllık sağkalım, hastalıksız sağkalım ve lokal kontrol oranları sırasıyla %92.1, %88.4 ve %93.7 olan olgularda sağkalımı etkileyen tek prognostik faktör östrojen reseptörü (ER) negatifliği (p=0.05), lokal kontrolü etkileyen prognostik faktörler ise cerrahi sınır pozitifliği (p=0.01) ve operasyon-radyoterapi arası sürenin 60 günden fazla oluşu (p=0.02) olarak belirlenmiştir. Çok değişkenli analizlerde hastalıksız sağkalımı lenf bezi metastazı varlığının (p=0.05) ve ER negatifliğinin (p=0.03) kötü yönde etkilediği belirlenmiş, lokal kontrol ve sağkalım ile ilişki gösterilmemiştir. Sonuç: Üçyüzaltmışbeş olgunun değerlendirildiği çalışmamızda, ER durumu, cerrahi sınır, lenf bezi metastazı ve radyoterapiye geç başlanması önemli prognostik faktörler olarak belirlenmiştir.Öğe Sıçan germ hücrelerinde radyasyona bağlı apoptoz ve amifostin ile ilişkisi(2004) Karakoyun Ömür Çelik; Arif Aras; Dilek Tuğan; Mine Hekimgil; Deniz Yalman; Mustafa Esassolak; Ayfer HaydaroğluAmaç: Testis dokusu, iyonizan radyasyona en yoğun apoptotik yanıt veren dokulardan biridir. Amifostin kanser ilaçları ve radyasyonun yan etkilerini önleyen bir ajandır. Bu çalışmada amifostinin, radyasyona maruziyet sonucu sıçanların testiküler germ hücrelerinde meydana gelen apoptotik ölümler üzerindeki etkisi TUNEL (terminal deoxynucleotidyl transferase-mediated dUTP-biotin nick and labelling assay) yöntemi kullanarak değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntemler: Ortalama ağırlıkları 250 gr olan 34 adet erişkin Sprague-Dawley cinsi erkek sıçan çalışma gruplarında 12'şer adet, kontrol grubunda 10 adet olmak üzere toplam 3 gruba ayrılmıştır. Radyasyon Theratron 780-C Co60 teleterapi cihazı ile tüm batın ve testislere 2 Gy olarak verilmiştir. Birinci gruptaki sıçanlara sadece radyasyon, ikinci gruptaki sıçanlara radyasyondan 15 dk. önce 200 mg/m2 amifostin intraperitoneal olarak uygulanmış, kontrol grubundaki sıçanlara ise ne radyasyon ne de amifostin uygulanmıştır. Sıçanlar radyasyondan 10 hafta sonra histolojik ve immun-histokimyasal değerlendirme için sakrifiye edilmiştir. Apoptozun saptanmasında TUNEL (terminal deoxynucleotidyl transferase-mediated dUTP-X nick end labelling assay) yöntemi kullanılmıştır. Histolojik değerlendirmelerin ardından Apoptotik İndeks (Aİ) yüzdeleri, hazırlanan her bir kesitte rastgele odaklanan 10 ayrı seminifer tübülün değerlendirilmesiyle elde edilmiştir. Bulgular: Kontrol grubundaki normal seminifer tübüllerde düşük oranlarda gözlenen apoptoz, spontan apoptoz olarak değerlendirilmiş olup bu grupta ortalama Aİ oranı %1.8'dir. Radyasyon verilmesinden on hafta geçmiş olmasına rağmen 2 Gy sonrasında her iki çalışma grubunda da yoğun apoptotik yanıtlar gözlenmiştir. Ortalama Aİ oranları sadece radyasyon uygulanan grupta %42, radyasyon öncesinde amifostin uygulanan grupta %37 olarak hesaplanmış olup iki çalışma grubunun Aİ'leri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Sonuç: Radyasyondan 15 dk. önce intraperitoneal olarak verilen amifostin, sıçanlarda radyasyonun indüklediği germ hücresi apoptozuna karşı bir koruyuculuk göstermemektedir.