Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Arif Aras" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Agresif fibromatozis tedavisinde radyoterapinin yeri
    (2007) Yasemin Bölükbaşı; Serra Kamer; Yavuz Anacak; Arif Aras
    Radyoterapi Agresif Fibromatozis tedavisinde etkili bir tedavi yöntemidir. Bu çalışmada, Ocak 1991- Aralık 2005 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda agresif fibromatozis tanısı ile radyoterapi uygulanan 24 olgunun tedavi sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Olguların 10’u erkek, 14’ü kadın olup, tümör 12 olguda gövde, 12 olguda da ekstremite yerleşimlidir. Olguların 14’ü primer cerrahi sonrası yinelemede eksternal radyoterapi programına alınmıştır. Altı olguya ilk operasyondan sonra adjuvan radyoterapi, iki olguya neoadjuvan radyoterapi ve iki olguya da cerrahi uygulanmadan definitif radyoterapi uygulanmıştır. Medyan 62 ay (5-144) izlem sonrası; 3 olguda lokal yineleme saptanmıştır. Bu olgulardan birine salvaj cerrahi ve ikisine tamoksifen tedavisi uygulanmıştır. Neoadjuvan radyoterapi uygulanan olguların birinde radyoterapi sırasında tümör tamamen kaybolmuştur ve operasyon piyesinde canlı tümör görülmemiştir. Halen 20 olgu sağ ve hastalıksız, 3 olgu progresyon göstermeyen kalıntı tümör ile izlenirken, bir olgu başka bir nedenle kaybedilmiştir. Beş yıllık hastalıksız sağkalım %81 olarak belirlenmiştir. Radyoterapi agresif fibromatozis tedavisinde cerrahi sonrası adjuvan veya cerrahiye izin vermeyen büyük tümörü olan olgularda neoadjuvan amaçlı güvenle etkin uygulanabilen bir tedavi modelidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Duktal karsinoma in situ tanılı olgularda meme koruyucu cerrahi ve adjuvan radyoterapi: Ege Üniversitesi deneyimi
    (2009) Yasemin Bölükbaşı; Senam Demirci; Zeynep Özsaran; Gözde İşcan; Ömür Karakoyun Çelik; Ayfer Haydaroğlu; Arif Aras
    Amaç: Duktal karsinoma in situ (DKİS) tanısı ile meme koruyucu cerrahi ve adjuvan radyoterapi uygulanan olguların özellikleri ve tedavi sonuçları değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Ege Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda Ocak 1991-Aralık 2006 tarihleri arasında DKİS tanısı ile tedavi edilen 46 olgu geriye dönük olarak incelenmiştir. Olguların hepsine meme koruyucu cerrahi uygulanmış olup, adjuvan radyoterapi tüm memeye 50 Gy şeklinde uygulanmıştır. Üç olguya (%10.7) foton, 25 olguya (%89.3) ise elektron ile 10 Gy boost dozu verilmiştir. Bulgular: Olguların medyan yaşı 48 (aralık:16-66) olup, %45.6’sı (21 olgu) mamografi de kitle saptanması üzerine tanı alırken, %50 (23) olgu ele gelen kitle, %2.2’si (bir olgu) ağrı ve %2.2’si (bir olgu) akıntı şikayetleri ile başvurmuştur. En sık görülen yerleşim yeri üst dış kadrandır (%63). Komedo histopatoloji alt grubu 7 olguda (%15.2) saptanmıştır. Cerrahi sonrası olguların 14’ünde (%36.8) mükemmel, 17’sinde (%44.8) iyi, 4’ünde (%10.5) orta ve 3’ünde (%7.9) kötü kozmetik saptanmış olup, radyoterapiden en az 6 ay sonra yapılan değerlendirmede ise bu oranların sırasıyla %34.2 (13 olgu), %47.4 (18 olgu), %10.5 (4 olgu) ve %7.9 (3 olgu) olduğu görülmüştür (kozmetik değerlendirme 38 olguda yapılmıştır) (p=0.564). Medyan takip süresi 100 aydır (aralık:15-204 ay). Beş ve on yıllık hastalıksız sağkalım sırasıyla %95.3, %88.2 olup, 5 ve 10 yıllık genel sağkalım %100’dür. Beş ve 10 yıllık lokal bölgesel yinelemesiz sağkalım sırasıyla %92.7 ve % 90.1’dir. Uzak metastazsız sağkalım oranları ise sırasıyla %100 ve % 88.3 olarak belirlenmiştir. Sonuç: Duktal karsinoma in situ (DKİS) tedavisinde, meme koruyucu cerrahi ardından radyoterapi uygulanması, minimal yineleme riski ve optimal kozmetik sonuç sağlamaktadır
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Lokal ileri evre serviks kanseri tanısı ile radyokemoterapi uygulanan olgularda erken sonuçlar
    (2002) Zeynep Özsaran; Deniz Yalman; Vuslat Yürüt; Arif Aras; Aydın Özsaran; Merih Hanhan; Ayfer Haydaroğlu
    Radyoterapi, lokal ileri evre serviks kanserlerinde standart tedavi yöntemidir. Ancak son yıllarda yapılan prospektif randomize çalışmaların sonuçları radyoterapi ile eşzamanlı kemoterapi uygulamasının yalnız radyoterapiye oranla lokal kontrol ve sağkalım avantajı sağladığını göstermiştir. Bu amaçla Ekim 1999-Aralık 2000 tarihleri arasında serviks kanseri tanısıyla kliniğimizde radyokemoterapi uygulanan 39 olgu erken dönem tedavi yanıtı, lokal kontrol ve yan etkiler açısından değerlendirilmiştir. Evre IB-IVA serviks kanseri tanılı 39 olguya pelvik radyoterapiyle eş zamanlı, haftalık 40 mg/m2 cisplatin uygulanmıştır. Cisplatin uygulaması medyan 5 hafta yapılmış, 32 olguya eksternal ve intrakaviter radyoterapi uygulanırken 7 olguda tümör yanıtının intrakaviter tedavi için uygun olmaması nedeniyle yalnız eksternal radyoterapi uygulanmıştır. Eksternal radyoterapi günlük 1.8 Gy'lik fraksiyonlarla yalnız eksternal radyoterapi uygulanan olgularda toplam 64.8 Gy, eksternal radyoterapi ve brakiterapi uygulanan olgularda ise 50.4 Gy'de orta hat koruması yapılarak toplam 54-59.4 Gy dozlarda uygulanmıştır. Brakiterapi uygulamaları Rotterdam aplikatör seti ile A noktasına toplam 8.5-18 Gy olacak şekilde mikroSelectron-HDR IR-192 cihazı ile gerçekleştirilmiştir. Medyan yaşı 55 olan olguların evrelere göre dağılımı FIGO evreleme sistemine göre %5.1 evre IB, %28.2 evre IIA, %43.6 evre IIB, %7.7 evre IIIA, %12.8 evre IIIB ve %2.6 evre IVA oranında şeklindedir. Histopatolojik değerlendirmede 33 olguda (%84.6) epidermoid karsinom, 1 olguda (%2.6) adenokarsinom, 2 olguda (%5.1) indiferan tümör, 1 olguda (%2.6) malign epitelial tümör saptanmış, 2 olguda (%5.1) ise biopsi sonucu yalnız malign tanısı konulabilmiş, histopatolojik tip belirlenememiştir. Medyan 20 ay takip edilen olguların 4'ünde (%10.3) lokal yineleme, 3 olguda (%7.7) biri kemik, ikisi akciğere olmak üzere uzak metastaz gelişmiştir. Klinik yanıt değeriendirmesinde 30 olguda (%76.9) tam, 8 olguda (%20.5) kısmi yanıt, 1 olguda (%2.6) stabil yanıt saptanmıştır. Radyokemoterapi sırası ve sonrasında kemoterapiye bağlı toksisite oranı %46.2, radyoterapiye bağlı erken toksisite oranı %66.7, geç toksisite oranı %71.8 olup olguların ileri evre serviks kanserlerinde eşzamanlı radyokemoterapi uygulamaları yüksek yanıt oranları ve kabul edilebilir toksisitesi nedeniyle uygun olgularda tercih edilen tedavi yöntemidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Mastektomi sonrası adjuvan radyoterapi: 1494 olgunun değerlendirilmesi
    (2006) Ayfer Haydaroğlu; Serra Kamer; Deniz Yalman; Zeynep Özsaran; Senem Dubova; Arif Aras; Yasemin Bölükbaşı; Rasih Yılmaz
    Amaç: Mastektomi sonrası radyoterapi uygulanan meme kanserli olgularda tedavi sonuçlarının ve prognostik faktörlerin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Ocak 1982-Aralık 2002 arasında adjuvan radyoterapi uyguladığımız 1494 olgu retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Radyoterapi göğüs duvarına ve yüksek risk taşıyan olgularda bölgesel lenfatiklere 1,8-2 Gy günlük fraksiyonlarla medyan 50 Gy dozunda uygulanmıştır. Bulgular: Medyan yaşı 49 olan olguların 22'si (%1,5) evre I, 222'si (%14,9) evre IIA, 421'i (%28,2) evre IIB, 607'si (%40,6) evre IIIA, 174'ü (%11,6) evre IIIB iken 48 olgu (%3,2) Tx veya Nx olmaları nedeniyle evrelendirilememiştir. Medyan 46 aylık (aralık 6-276 ay) izlemde 73 olguda (%4,8) lokal-bölgesel yineleme, 439 olguda (%29,3) uzak metastaz saptanmış, tüm grupta 5 yıllık lokal nükssüz, hastalıksız ve genel sağkalım oranları sırasıyla %94,2, %65,5 ve %82,9 bulunmuştur. Çok değişkenli analizlerde lokal nüksü etkileyen tek prognostik faktör metastatik aksiller lenf bezi sayısı (p=0,029) iken hastalıksız sağkalımı etkileyen faktörler T evresi (p=0,042), nodal evre (p=0,041) ve metastatik aksiller lenf bezi sayısı (p=0,000); genel sağkalımı etkileyen faktörler T evresi (p=0,008), nodal evre (p=0,005), metastatik aksiller lenf bezi sayısı (p=0,001), lenf damarı invazyonu (p=0,004) ve histolojik derece (p=0,042) olarak belirlenmiştir. Sonuç: Çalışmamızda mastektomi sonrası adjuvan RT uygulanan meme kanserli olgularda tümör evresi, nodal evre, evre, metastatik aksiler lenf bezi sayısı , cilt invazyonu, lenf damarı invazyonu gibi prognostik faktörlerin lokal-bölgesel kontrol, hastalıksız ve genel sağkalımı etkilediği saptanmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Meme koruyucu cerrahi sonrası yüksek lokal yineleme riski bulunan meme kanserlerinde HDR brakiterapi boostu: 27 olgunun değerlendirilmesi
    (2003) Zeynep Özsaran; Yavuz Anacak; Serra Arun Kamer; Umar Niang; Deniz Yalman; Mustafa Esassolak; Arif Aras; Ayfer Haydaroğlu
    Meme koruyucu cerrahi ile tedavi edilen meme kanserli olgularda tümör boyutunun büyük olması veya cerrahi sınırda tümör varlığının lokal yineleme riskini arttırdığı ve bu olgularda riskin tümör yatağına daha yüksek radyoterapi dozları verilerek azaltılabileceği düşüncesi He Kasım 1993-Aralık 1996 tarihleri arasında meme koruyucu cerrahi uygulanmış meme kanserli 27 olguda 50 Gy eksternal radyoterapiyi takiben tümör yatağına 15-20 Gy interstisiel HDR brakiterapi boostu uygulanmıştır. T1 ve T2 olguların cerrahi sınırın çok yakın (< 1 cm) veya tutulmuş, T3 olguların ise tümör boyutu büyüklüğü nedeni He tedavi edildiği bu çalışmaya alınan 10 olguda T1, 13 olguda T2 ve 4 olguda T3 tümör saptanmıştır. Başlangıç T evresi T3 olan 13 olgu ve T2 olan 2 olgu 3-4 kür neoadjuvan kemoterapi He tümör küçüldükten sonra öpere edilmiştir. T3 tümörlü 2 olguda ise kemoterapi sonrası cerrahi uygulanmamıştır. Cerrahi sınır 13 olguda tutulmuş veya yakın olarak saptanmıştır. Eksternal radyoterapiden 1 hafta sonra brakiterapi planlanan olgulara çift planda, 7-13 iğne ile implantasyon yapılmış ve microSelectron-HDR cihazı He 3 günde 4-6 fraksiyonda toplam 15-20 Gy verilmiştir. Implantasyon ve tedavi sırasında önemli bir komplikasyon saptanmamış, brakiterapinin meme kozmetiğine olumsuz bir katkısı belirlenmemiştir. Radyoterapinin başlangıcından itibaren medyan takip süresinin 34 ay (aralık 3-93) olduğu çalışmada 4 olguda lokal yineleme, 4 olguda uzak metastaz saptanmış, 5 olgu hastalık yinelemesi nedeni He kaybedilmiştir. Beş yıllık genel sağkalım %81, hastalıksız sağkalım %69.7 ve lokal nükssüz sağkalım %87 olarak bulunmuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Meme koruyucu cerrahi ve radyoterapi uygulanan erken evre meme kanserlerinde lokal kontrol ve sağkalımı etkileyen prognostik faktörler
    (2006) Ayfer Haydaroğlu; Zeynep Özsaran; Özlem Akagündüz; Arun Serra Kamer; Deniz Yalman; Senem Dubova; Arif Aras; Murat Kapkaç; Necmettin Özdemir
    Amaç:Meme koruyucu cerrahi (MKC) ve radyoterapi (RT) uygulanan olgularda tedavi sonuçları ve bu sonuçları etkileyen prognostik faktörlerin değerlendirilmesidir. Gereç ve yöntem: 1990-2002 yılları arasında meme koruyucu cerrahi sonrası radyoterapi gören 365 olgu geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Radyoterapi günlük 2 Gy fraksiyon dozunda tüm meme 50 Gy ve tümör yatağına ek 10-20 Gy, medyan 60 Gy (aralık:50-74) olarak uygulanmıştır. Bulgular: Medyan yaş 47 (aralık: 19-80) olan olguların 166'sı (%45.5) evre I, 180'i (%49.3) evre IIA, 19'u (%5.2) evre IIB olup 347 olguda medyan 13 (aralık:1-44) olacak şekilde aksiller örnekleme/disseksiyon yapılmıştır. En sık görülen histopatoloji (%66.0) invaziv duktal karsinom olarak saptanmıstır. Medyan 68 ay (aralık:5-185) takip edilen olguların 21'inde (%5.8) lokal nüks, 33'ünde (%9.0) uzak metastaz saptanmış, 25 olgu (%6.8) hastalığı nedeniyle kaybedilmiştir. Beş yıllık sağkalım, hastalıksız sağkalım ve lokal kontrol oranları sırasıyla %92.1, %88.4 ve %93.7 olan olgularda sağkalımı etkileyen tek prognostik faktör östrojen reseptörü (ER) negatifliği (p=0.05), lokal kontrolü etkileyen prognostik faktörler ise cerrahi sınır pozitifliği (p=0.01) ve operasyon-radyoterapi arası sürenin 60 günden fazla oluşu (p=0.02) olarak belirlenmiştir. Çok değişkenli analizlerde hastalıksız sağkalımı lenf bezi metastazı varlığının (p=0.05) ve ER negatifliğinin (p=0.03) kötü yönde etkilediği belirlenmiş, lokal kontrol ve sağkalım ile ilişki gösterilmemiştir. Sonuç: Üçyüzaltmışbeş olgunun değerlendirildiği çalışmamızda, ER durumu, cerrahi sınır, lenf bezi metastazı ve radyoterapiye geç başlanması önemli prognostik faktörler olarak belirlenmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Postoperatif radyoterapi uygulanan endometrium kanserli olgularda tedavi sonuçları ve prognostik faktörler: 509 olgunun değerlendirilmesi
    (2004) Arif Aras; Özlem Demir; Ayfer Haydaroğlu
    Ocak 1992-Aralık 2001 tarihleri arasında postopratif radyoterapi uygulanan 509 olgu genel sağkalım,hastalıksız sağkalım ve lokal kontrol oranları ve bu sonuçları etkileyen prosnostik faktörler açısından geriye dönük olarak değerlendirilmiştir.Olguların medyan yaşı 58(aralık:31-83) olup histolojik olarak %88.0'ı adenokarsinom,%6.1'i adenoskuamöz karsinom.%4.3'ü clear cell karsinom,%1.6'ı papillar seröz karsinomdur.Evrelere göre dağılım %65.1 evre I,%17.7 evre II ,%14.6 evre III,%2.8 evre IVa şeklindedir.Tün olgulara 1.8-2 Gy'lik günlük fraksiyonlarda medyan 54 Gy eksternal radyoterapi (RT)sonrasıbrakiterapi uygulanmıştır. Medyan takip süresi 68 ay (aralık 6-141)'dir. Sağkalım analizlerinde Kaplan-Meier yöntemi kullanılmış, tekdeğişkenli analizler için Log-rank, çok değişkenli analizler için Cox regresyon testi yapılmıştır. Beş yıllık genel, hastalıksız ve lokal nüksüz sağkalım oranları sırasıyla %80.5, %85.1 ve %91.2' dir. Tek değişkenli analizlerde lokal kontrolü etkileyen faktörlerin histoloji (p=0.001), evre (p<0.001), histolojik derece (p=0.03), pozitif peritoneal sitoloji (p<0.001) ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Aynı değerlendir¬me genel sağkalım için tekrarlandığında evre (p<0.001), histolojik derece (p=0.014), histoloji (p<0.001), myometrial invazyon (p=0.004), lenfovasküler invazyon (p=0.004), pozitif peritoneal sitoloji (p<0.001)'nin sağkalımı etkileyen faktörler olduğu belirlenmiştir. Çok değişkenli analizlerde histolojik tip (p=0.04) ve evre (p<0.001) sağkalımı belirleyen faktörler olarak belirlenmiş, ancak lokal kontrol için prognostik bir faktör saptanmamıştır. Endomefrium kanserinde postoperatif radyoterapi yüksek lokal kontrol oranları nedeniyle tercih edilen adjuvan tedavi yöntemidir. Tedavi sonuçlarını etkileyen önemli prognostik faktörler ise evre, histolojik derece, pozitif peritoneal sitoloji ve lenfovasküler invazyon olarak belirlenmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Qualty-of-life assessment of applied therapy to breast cancer patients
    (2013) Fatma Sert; Zeynep Özsaran; Erhan Eser; Senem Alanyalı; Ayfer Haydaroğlu; Arif Aras
    Amaç: Uzun sağkalım süresi ile yaşam kalitesi kavramının çok önemli bir yere yerleştiği meme kanserli hastalarda; adjuvan radyoterapi sonrasında uygula- nan hormonal tedavinin yaşam kalitesine etkisini gerçekçi veriler ışığında ele almaktır. Yöntem ve Gereçler: Ocak 2007 ile Aralık 2009 tarihleri arasında Ege Üniversite- si Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda meme kanseri tanısı ile adjuvan radyoterapi uygulanan hastalar değerlendirilmiştir. Hastaların yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde FACT-G v4 ve FACT-ES v4 kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların vücut kitle indeksleri, obezite sınırı olan 30 değeri kullanılarak değerlendirilmiştir. Sosyal iyilik skorunda iyileşme ile vücut kitle indeksinin >30 olması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır (p=0,028). Eşlik eden (ko-morbid) hastalığı olmayan ve en az bir tane ko-morbid hastalığa sahip olanlar şeklinde gruplandırılarak yapılan değerlendirmede; herhangi bir ko-morbid hastalığı olmayan grubun fonksiyonel iyilik skorlarının istatistiksel açıdan anlamlı seviyede yüksek olduğu görülmüştür (p=0,018). Hormonal te- davi alan hastaların 1. kontrollerinde endokrin alt skala skorlarında belirgin bir düşüklük olduğu görülmüştür. Bu düşüklük 2. kontrolde yükselmiş ancak bazal değerlendirmedeki skorlara ulaşmamıştır (p=0,000 hepsi için). Sonuç: Meme kanseri tanısı, uygulanan tedaviden bağımsız olarak yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu göz önüne alındığında; hastalara tanı sonrası ve/veya tedavi öncesinde psikolojik destek sağlanması önemlidir. Uygulanan tedavinin şekli ve hastanın sosyodemografik verileri yaşam kalitesine etki eden önemli faktörlerdir. Yaşam kalitesini araştırmak; hastaların, has- talığa ve tedavilerine uyumları açısından önemlidir. Meme kanseri gibi uzun yaşam beklentisi olan olgularda yaşam kalitesinin hastalığın prognozuna, hastanın tedaviye uyumu ve inancına etkisinin değerlendirilmesi amacı ile daha geniş örneklem grubuna sahip, çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmalar sonucunda daha ayrıntılı ve net bilgiler elde edilmesi mümkün olacaktır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Radyoterapi ile tedavi edilen jinekolojik tümör tanılı olgularda alt üriner sistem enfeksiyonları ve ilişkili bulgular
    (2008) Serra Kamer; Özlem Akagündüz; Zeynep Özsaran; Mustafa Esassolak; Arif Aras
    AMAÇ Jinekolojik tümör tanısı ile radyoterapi uygulanan hastalarda, tedavi öncesi ve tedavi sırasında ortaya çıkan alt üriner sistem bulguları ve enfeksiyon riskleri değerlendirildi. GEREÇ VE YÖNTEM Jinekolojik malignite tanısı ile pelvik radyoterapi programına alınan 45 olgu tedavi öncesi ve tedavi sı rasında genitoüriner bulguları, tam idrar tetkiki ve idrar kültürü ile değerlendirildi. BULGULAR Radyoterapi öncesi 4 olguda kültür ile tanımlanan idrar yolu enfeksiyonu saptandı; tedavi sırasında 7 olguda kültür ile kanıtlanan idrar yolu enfeksiyonu belirlendi. Tedavi öncesi 5 olguda dizüri yakınması saptandı; tedavi sonrası yapılan değerlendirmede 40 olguda semptomatik derece 1-2 dizüri kaydedildi. Tedavi sırasında gelişen dizüri, lökoüri ve idrar yolu enfeksiyonu gelişimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. SONUÇ Jinekolojik tümörü olan olgularda tedavi sırasında idrar yolu enfeksiyonu tanısı için en etkili yaklaşım idrar kültürü ile değerlendirmedir. Bu olgularda idrar yolu enfeksiyonu gelişme riski düşük olması nedeni ile radyoterapi sırasında rutin proflaktik antibiyoterapi önerilmemektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sıçan germ hücrelerinde radyasyona bağlı apoptoz ve amifostin ile ilişkisi
    (2004) Karakoyun Ömür Çelik; Arif Aras; Dilek Tuğan; Mine Hekimgil; Deniz Yalman; Mustafa Esassolak; Ayfer Haydaroğlu
    Amaç: Testis dokusu, iyonizan radyasyona en yoğun apoptotik yanıt veren dokulardan biridir. Amifostin kanser ilaçları ve radyasyonun yan etkilerini önleyen bir ajandır. Bu çalışmada amifostinin, radyasyona maruziyet sonucu sıçanların testiküler germ hücrelerinde meydana gelen apoptotik ölümler üzerindeki etkisi TUNEL (terminal deoxynucleotidyl transferase-mediated dUTP-biotin nick and labelling assay) yöntemi kullanarak değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntemler: Ortalama ağırlıkları 250 gr olan 34 adet erişkin Sprague-Dawley cinsi erkek sıçan çalışma gruplarında 12'şer adet, kontrol grubunda 10 adet olmak üzere toplam 3 gruba ayrılmıştır. Radyasyon Theratron 780-C Co60 teleterapi cihazı ile tüm batın ve testislere 2 Gy olarak verilmiştir. Birinci gruptaki sıçanlara sadece radyasyon, ikinci gruptaki sıçanlara radyasyondan 15 dk. önce 200 mg/m2 amifostin intraperitoneal olarak uygulanmış, kontrol grubundaki sıçanlara ise ne radyasyon ne de amifostin uygulanmıştır. Sıçanlar radyasyondan 10 hafta sonra histolojik ve immun-histokimyasal değerlendirme için sakrifiye edilmiştir. Apoptozun saptanmasında TUNEL (terminal deoxynucleotidyl transferase-mediated dUTP-X nick end labelling assay) yöntemi kullanılmıştır. Histolojik değerlendirmelerin ardından Apoptotik İndeks (Aİ) yüzdeleri, hazırlanan her bir kesitte rastgele odaklanan 10 ayrı seminifer tübülün değerlendirilmesiyle elde edilmiştir. Bulgular: Kontrol grubundaki normal seminifer tübüllerde düşük oranlarda gözlenen apoptoz, spontan apoptoz olarak değerlendirilmiş olup bu grupta ortalama Aİ oranı %1.8'dir. Radyasyon verilmesinden on hafta geçmiş olmasına rağmen 2 Gy sonrasında her iki çalışma grubunda da yoğun apoptotik yanıtlar gözlenmiştir. Ortalama Aİ oranları sadece radyasyon uygulanan grupta %42, radyasyon öncesinde amifostin uygulanan grupta %37 olarak hesaplanmış olup iki çalışma grubunun Aİ'leri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Sonuç: Radyasyondan 15 dk. önce intraperitoneal olarak verilen amifostin, sıçanlarda radyasyonun indüklediği germ hücresi apoptozuna karşı bir koruyuculuk göstermemektedir.

| Ege Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Ege Üniversitesi Rektörlüğü Gençlik Caddesi No : 12 35040 Bornova - İZMİR, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim