Yazar "Ünsel Bolat, Gül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Metilfenidat kullanan hastalarda plazma/idrar düzeyi ritalinik asit düzeyi ve CES geni polimorfizmi ilişkisi(Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Ünsel Bolat, Gül; Gönül, Ali SaffetPsikostimülanlar, uluslararası kılavuzlarda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) için ilk basamak tedavi olarak önerilmektedir. Farmakogenetik kılavuzlara göre doz ayarlaması, tedaviye yanıt vermeyen hastaların yönetiminde ve yan etkileri olan hastaların yönetiminde önemlidir. Ancak bu kılavuz ve FDA onaylı farmakogenetik test imkanı DEHB tedavilerinde sadece atomoksetin için mevcuttur. FDA onaylı bir psikostimülan olan metilfenidat esas olarak karboksilesteraz-1 (CES-1) tarafından hidrolize edilir ve inaktif metaboliti olan ritalinik aside dönüşür. Bu çalışmada, metilfenidat tedavisi altındaki çocuklarda CES1 geni p.G143E (rs71647871) varyantının kan/idrar metilfenidat ve ritalinik asit düzeyleri üzerindeki etkisini belirlemeyi amaçladık. Psikiyatrik tanılar DSM-5-TR tanı ölçütlerine göre konulmuştur. Güçler ve Güçlükler Anketi ve Klinik Global İzlenim Ölçeği değerlendirilmiştir. CES1 geni G143E varyantı Yeni Nesil Dizi Analizi (NGS) kullanılarak analiz edilmiştir. Kan ve idrardaki metilfenidat ve ritalinik asit düzeyleri Sıvı Kromatografisi/Tandem Kütle Spektrometresi (LC/MS-MS) kullanılarak analiz edilmiştir. DEHB tanısı konmuş 100 hastadan alınan kan ve idrar örnekleri üzerinde biyokimyasal ve genetik analizler yapılmıştır. DEHB örneklemimizde p.G143E (c.428G>A) varyantının sıklığı %4 olarak bulunmuştur. Çalışmamızda, CES1 geni p.G143E varyantının çocuklarda kan metilfenidat, kan ritalinik asit, idrar metilfenidat ve idrar ritalinik asit düzeylerini anlamlı olarak etkilemediğini bulduk. CES1 geni p.G143E taşıyan hastalarımızın klinik parametreleri, hastalık şiddeti ve yan etkileri diğer olgulardan anlamlı farklılık göstermemiştir. CES1 geni ve metilfenidat ile ilgili az sayıda çalışma vardır ve genellikle yetişkinlerde veya sağlıklı gönüllülerde yapılmıştır. Çalışmamızda, CES1 geni p.G143E varyantı ile metilfenidat metabolitleri veya çocuklar için klinik parametreler arasında istatistiksel anlamlılık bulunmamıştır. DEHB tanılı çocuklarda CES1 gen varyantlarının MPH tedavisi üzerindeki etkisini araştıran takip çalışmalarına ihtiyaç vardır.Öğe Yavaş bilişsel tempo (sluggish cognitive tempo-sct)ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde diffusion tensor ımaging (dtı) görüntüleme bulgularının araştırılması(Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2017) Ünsel Bolat, Gül; Ercan, Eyüp SabriGiriş: Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dünya genelinde okul çağı çocuklarında %3-5 prevelansı ile en sık görülen psikiyatrik bozukluklardan birisidir (Polanczyk ve ark., 2015). SCT (Sluggish Cognitive Tempo-Yavaş Bilişssel Tempo); hayale dalıp gitme, uyanık kalmada zorlanma, enerjide düşüklük, kendi dünyasında yaşama, şaşkın görünümde olma gibi klinik belirtiler gösteren bir bilişsel uyarılma ve uyanıklık bozukluğudur. Daha önce SCT, DEHB'nin bir alt tipi olarak düşünülmüş olsa da yapılan son araştırmalar ayrı bir bozukluk olduğunu desteklemektedir. Amaç ve Yöntem: Çalışmamızın amacı SCT (Yavaş Bilişsel Tempo) ve komorbid DEHB tanılı olguların difüzyon tensör görüntüleme (DTG) bulgularını sağlıklı kontrollerle karşılaştırmaktı. Çalışmamıza 18 SCT-DEHB-Bileşik Tip, 24 SCT-DEHB-Dikkat Eksikliği Baskın Tip ve 24 sağlıklı kontrol olgusu dahil edilmiştir. DTG parametreleri olan Fraksiyonel anizotropi (FA), Aksiyel, radiyal ve mean diffüzyon (AD, RD, MD) parametrelerini elde edebilmek için tüm beyin beyaz madde yolaklarını değerlendiren Tract Based Spatial Statistics yöntemini kullandık. Ana hipotezimiz SCT olgularının DTG parametrelerinin sağlıklı kontrollere göre farklı çıkacağı yönündeydi.. Bulgular: Difüzyon Tensör görüntüleme bulguları açısından SCT komorbid DEHBDEB olgularında sağ ve sol serebral pedinkül, sağ ve sol internal kapsülün anterior ve posterioru, sağ forniks olmak üzere istatistiksel olarak anlamlı FA artışı tespit edilmiştir (P<0,05). SCT ve DEHB-BT olgularında kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05). Tartışma: Çalışmamız SCT komorbid DEHB hastalarının sağlıklı kontrol grubu ile difüzyon tensor görüntüleme bulgularının karşılaştırıldığı ilk çalışmadır. Özellikle SCT semptomlarının baskın olduğu olguların seçildiği örneklem grubumuzda bu alanların SCT' ye özgü alanlar olabileceğini düşündürmektedir. DEHB olgularındaki yüksek oranda bildirilen SCT komorbiditesinin göz önüne alınmamasının DEHB ve DTG çalışmalarında elde edilen tutarsız sonuçlara etkisi olmuş olabilir