Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Vatansever, H. Seda" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Effect of lisinopril on renal tissue damage in unilateral ureteral obstruction in rats
    (Springer, 2012) Karabuga, Ilker; Akbay, Kaan; Turna, Burak; Vatansever, H. Seda; Altay, Baris; Guzel, Elif; Uluer, Elgin Turkoz; Ustun, Guven; Ekren, Fatih; Nazli, Oktay; Muftuoglu, Sevda; Apaydin, Erdal
    In this study, it was aimed to investigate apoptosis in renal injury and the effect of lisinopril in rat model, which constitute unilateral ureteral obstruction. The retroperitoneal ureter was ligated with a 4.0 silk for the experimental model of ureteral obstruction in Wistar albino rats. Untreated group (n = 20) received no treatment. For the lisinopril-treated group (n = 20), 20 mg/kg/day of drug was given orally. Ultrastructural differences were analyzed using electron microscopic technique; apoptotic distribution was analyzed using the TUNEL method. After electron microscopic evaluation, on the 4th and 14th day in the untreated group, edema in the glomeruli, loss of microvillus and apoptotic cells in proximal tubule cells and sclerosis in the glomeruli were detected. On the 4th day in the lisinopril-treated group, the kidney was ultrastructurally normal and a less number of apoptotic cells were only observed on the 14th day. On light microscopic examination on the 4th and 14th day in the untreated group, while the glomeruli were normal in structure, the boundary of the proximal tubule was disrupted and some picnotic cells in both the proximal and collecting tubules were observed. In both 4th and 14th day of the lisinopril-treated group, kidney showed normal structure, although in some places picnotic cells in the collecting tubules were observed. In conclusion, lisinopril was effective and it may prevent early renal damage in the direct obstruction model.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Evaluation of JAK/STAT Signaling Pathway-associated Protein Expression at Implantation Period: An Immunohistochemical Study in Rats
    (2022) Köse, Can; Erışık, Derya; Vatansever, H. Seda; Özbilgin, Kemal; İnan, Sevinç; Kırmaz, Cengiz; Gürel, Çevik
    Objective: The implantation period of gestation is a complex process in which numerous molecular pathways play a role. The Janus kinase/signal transducers and activators of transcription (JAK/STAT) pathway is one of the evolutionarily conserved cascades used to transduce a multitude signals for several biological events such as implantation and uterine receptivity. Previous studies have indicated that the implantation process is disrupted by the lack of proteins involved in this pathway. However, our literature knowledge showed that there is no study evaluated the expression of JAK/STAT signaling pathwayassociated proteins during the implantation period. This study investigated the expression patterns of JAK/STAT signaling pathway-associated proteins in rats by immunohistochemical (IHC) staining according to gestational days. Methods: In this study, thirty Wistar Albino rats weighing 250-300 g, without any problems in their menstrual cycles, were used. The pregnant animals were sacrificed on the 4th, 5th, and 6th days and histochemical and IHC analysis were performed on the uterine tissues taken from these animals. Results: In this study, protein expression of JAK1, JAK2, JAK3, STAT2, STAT3, STAT4, STAT5, and STAT6 belonging to the JAK/STAT pathway was evaluated in the uterine surface epithelium, gland structures, antimesometrial region, cells of the immune system, myometrium, mesometrial region and decidual cells, which are associated with the implantation process. The result of this evaluation reveals that the expression levels of these proteins in the JAK/STAT pathway vary in different days of the implantation period in implantation-related structures. Conclusion: This study indicates that JAK/STAT signaling pathway-associated proteins can function actively in the regulation of the immunological response of the uterus and embryo-uterus interaction during the implantation period in rats. However, the findings obtained from advanced research on JAK/STAT pathway can be used for treating recurrent pregnancy failures and in enhancing assisted reproductive technology.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Farklı doku kökenli mezenkimal kök hücreler ve propolisin diyabetik sıçanlarda oluşturulan deneysel yanık modelinde kullanılması
    (Ege Üniversitesi, 2016) Mansoub, Navid Hosseini; Kabadayı, Hilal; Vatansever, H. Seda; Ercan, Gülinnaz
    Diabetes mellitus (DM), kronik metabolik bir hastalıktır ve özellikle mikrovaskuler komplikasyonlara bağlı kronik yara iyileşmesi problemleri ve buna bağlı oluşan ampütasyonların başlıca nedenlerinden biridir. Diyabetik hastalarda yanık yarası oluştuğunda, enfeksiyon ve ampütasyon gibi önemli komplikasyonların gelişme riski oldukça yüksektir. Bu nedenle diyabetik olguların yanık ve travmalara bağlı yara oluşumu söz konusu olduğunda, hospitalizasyon süresini azaltabilmek ve hastaların hızla iyileştirilmelerini sağlamak amacıyla güncel rejeneratif tıp yaklaşımlarının deneysel diyabet modelleri kullanılarak oluşturulan yanık modelleri üzerinde etkilerinin incelenerek araştırılmasında yarar vardır. Mezenkimal Kök Hücreler (MSCs), yara iyileşmesinin her üç aşamasında da rol oynamaktadır. MSC ayrıca, yara iyileşmesinin enflamatuar aşamasında ve kronik yara durumuna gerilemesini önlemede de etkilidir. MSC'nin en önemli özelliklerinden biri doğrudan enflamatuar yanıtın daha hafif bir düzeyde devam etmesini sağlayacak şekilde etkilemektir. Propolis, dermatolojinin yara iyileşmesi, yanıklar ve eksternal ülserlerin tedavisi, iyileşme zamanının azaltılması, yara kontraksiyonunun arttırılması ve doku tamirinin hızlandırılması gibi birçok alt alanında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, sıçanların yağ dokusu ve kemik iliği eksize edilip, bu dokulardan mezenkimal kök hücreleri sırasıyla Adipoz doku kökenli MSCs (AD-SCs) ve kemik iliği kökenli MSCs (BM-SCs), ayrıştırılarak çoğaltıldı. STZ-diyabetik sıçanlarla oluşturulan propolis uygulanan/uygulanmayan gruplara elde edilen hücreler enjekte edildi. Bu uygulamaların sekonder yanık yara iyileşmesindeki etkisi, sıçanların sırtlarından uygulamayı takip eden 3., 7., 10. ve 14. günlerde biyopsiyle doku örneklerinde çalışılan erken ve geç dönem yara iyileşmesi markerlarının immunohistokimyasal verileri incelenerek değerlendirilmiştir.AD-SCs ve BM-SCs uygulanan gruplarda, kontrol gruba göre büyüme faktörleri (epidermal büyüme faktörü (EGF), dönüştürücü büyüme faktörü (TGF-?1), fibroblast büyüme faktörü-2 (FGF-2) ve vasküler endoteliyal büyüme faktörü (VEGF)) ve kollajen-1 için in situ ekspresyon artışı göründü. Monosit kemoatraktan protein-1 (MCP-1) miktarında ise zamana bağlı değişen bir azalma gözlendi. Propolis uygulanan grupta ise büyüme faktörlerinden sadece FGF-2 ve VEGF de artış gözlenirken, kollajen-1 artışı ve MCP-1 düzeyindeki azalma da diğer gruplardakine benzer şekilde gözlendi. Tüm gruplardan elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde, Mezenkimal kök hücrelerin lokal propolis tedavisi ile beraber verildiği gruplarda iyileşme hızı en iyi gözlenirken, farklı doku kökenlerinden gelen mezenkimal kök hücrelerin etki açısından bir farklılığa yol açmadığı da gözlenmiştir. Yara iyileşmesinde uygulama açısından, yağ dokusu da kemik iliği kadar efektif ve iyi sonuç veren bir kök hücre kaynağı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca propolisin yara tedavisinde adjuvan olarak kullanılmasının yarar sağlayabileceği de çalışma sonuçları ile gösterilmiştir.;Yara İyileşmesi, Yanık Yara, Mezenkimal Kök Hücreler, Propolis, Diyabet, Sıçan.;Wound Healing, Burn Wound, Mesenchymal Stem Cell, Propolis, Diabetes, Rats.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Ruthenium compounds: Are they the next-era anticancer agents?
    (Wiley, 2024) Kavukcu, Serdar Batikan; Ozverel, Cenk Serhan; Kiyak, Nadire; Vatansever, H. Seda; Turkmen, Hayati
    This study focuses on the cytotoxic activity of ruthenium(II) complexes, denoted as Ru1-8, which exhibit coordination with nitrogen (amine and amide), oxygen, and sulfur donor atoms, coupled with aryl and aliphatic wingtips. Specifically, the complexes were evaluated for their impact on the MCF-7 breast cancer cell line. A systematic exploration of various parameters, including solubility, donor atom type, metal number, carbon chain length, aromatic ring presence, and molecular weight, was conducted to discern their influence on cytotoxic activity. The investigation involved assessing the cell viability across five concentrations (100, 50, 25, 10, and 5 mu M) for five distinct monometallic and three bimetallic ruthenium complexes. Notably, Ru3, characterized by an extended carbon chain length (dodecyl) and favorable oil solubility facilitating cellular membrane penetration, demonstrated particularly promising results with the IC50 value of 1.03 mu M. This research underscores the critical role of ligand design in shaping the cytotoxic potential of ruthenium(II) complexes and emphasizes the suitability of the Ru(II) p-cymene complexes, as demonstrated by their robust activity against breast cancer in this specific investigation. Novel Ru(II) arene complexes were prepared. The cytotoxic activities of these complexes were investigated on MCF-7 cell line. The structure-activity relationships for the complexes containing Namine/Namine, Namine/Namide, Namide/Oamide, and Namide/Sthiolate/Sthiolate-chelating ligands were investigated. The promising results were obtained. image
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sıçan adipoz doku kök hücrelerinden farklılaştıran keratinositler ve propolisin diyabetik sıçanlarda oluşturulan deneysel yanık modelinde kullanılması
    (Ege Üniversitesi, 2015) Ercan, Gülinnaz; Vatansever, H. Seda
    Diyabet tüm dünyada en önemli sağlık sorunlarındandır. Diyabetiklerde yara iyileşmesindeki problemler amputasyona kadar gidebilen komplikasyonlara yol açmaktadır. Yağ dokusu mezenkimal kök hücrelerden (MKH) zengin otolog bir kaynaktır. Bu çalışmada Sıçanların yağ dokuları eksize edilip, MKHIer ayrıştırılarak ve çoğaltılarak keratinositlere farklılaştırılmıştır ve ardından termal yanık modeli oluşturulmuş lokal/oral propolis tedavili/tedavisiz STZ-diyabetik sıçanların yanık bölgelerine transfer edilmiştir. Bu hücre uygulamasının sekonder yanık iyileşmesindeki etkisi sıçanların sırtlarından 3..7..14. ve 21. günlerde biopsiyle alınan hücreli/hücresiz implant bölgelerinin doku örneklerinde erken ve geç dönem yara iyileşmesi markırlarının RT-PCR ve immunohistokimyasal verileri incelenerek belirlenmiştir. Yara iyileşmesi processinin izlem sonuçlarına uyumlu bulunan immunohistokimya sonuçlarına göre, keratinosit-benzeri hücreler ve lokal propolis kombinasyonu ile tedavi 3. ve 7. günlerde kollajen-1 azaltarak ve VEGF miktarını arttırarak ve 14. günde de TGFI3I miktarını arttırarak yara iyileşmesini hızlandırdı ve skar oluşumunu önledi. Lokal keratinosit benzeri hücrelerin lokal propolis ile kombinasyonu diyabetik sıçanlarda oluşturulan termal yanıklarda en iyi ve en hızlı yara iyileşmesini sağladı.;Wound healing, burnwound, mesenchimal stem cell, propolis, keratinocyte, diabetes, rat.;Yara iyileşmesi, yanık, mezenkimal kök hücreler, propolis, keratinosit, diyabet, sıçan.

| Ege Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Ege Üniversitesi Rektörlüğü Gençlik Caddesi No : 12 35040 Bornova - İZMİR, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim