Yazar "Uçar, Aygül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ALAŞEHİR (SÜLÜN MUSLU PAŞA) HAMAMI(2018) Uçar, Aygül; Çakmak, Şakir; Uçar, HasanAlaşehir, Batı Anadolu’da önemli yerleşimlerden biridir. Hristiyanların Anadolu topraklarında kurduğu ilk yedi kiliseden biri olarak tarihe geçen kent, Osmanlı Dönemi’nde Türk-İslam özellikli çeşitli yapı türleriyle ön plana çıkmıştır. Bu yapılardan biri olan Alaşehir (Sülün Muslu Paşa) Hamamı, Osmanlı mimarisinin zenginliğini yansıtması yanında, Alaşehir’de geçmişten günümüze ulaşabilmiş tek hamam oluşu açısından da oldukça değerlidir. Osmanlı hamam mimarisinin genel özelliklerini taşıyan Alaşehir (Sülün Muslu Paşa) Hamamı, kadınlara ve erkeklere ayrı hizmet verecek şekilde, çifte bir hamam olarak tasarlanmıştır. Her iki bölümün de sıcaklığı haçvari, üç eyvanlı, iki halvet hücreli plan şemasına sahiptir. Günümüzde kadınlar bölümü kullanılmayan hamamın erkekler bölümü çeşitli eklemeler nedeniyle özgün plan şemasından uzaklaşmaya başlamaktadır.Öğe Alaşehir (Sülün Muslu Paşa) Hamamı(2018) Uçar, Aygül; Çakmak, Şakir; Uçar, HasanAlaşehir, Batı Anadolu’da önemli yerleşimlerden biridir. Hristiyanların Anadolu topraklarında kurduğu ilk yedi kiliseden biri olarak tarihe geçen kent, Osmanlı Dönemi’nde Türk-İslam özellikli çeşitli yapı türleriyle ön plana çıkmıştır. Bu yapılardan biri olan Alaşehir (Sülün Muslu Paşa) Hamamı, Osmanlı mimarisinin zenginliğini yansıtması yanında, Alaşehir’de geçmişten günümüze ulaşabilmiş tek hamam oluşu açısından da oldukça değerlidir. Osmanlı hamam mimarisinin genel özelliklerini taşıyan Alaşehir (Sülün Muslu Paşa) Hamamı, kadınlara ve erkeklere ayrı hizmet verecek şekilde, çifte bir hamam olarak tasarlanmıştır. Her iki bölümün de sıcaklığı haçvari, üç eyvanlı, iki halvet hücreli plan şemasına sahiptir. Günümüzde kadınlar bölümü kullanılmayan hamamın erkekler bölümü çeşitli eklemeler nedeniyle özgün plan şemasından uzaklaşmaya başlamaktadır.Öğe İzmir - Hilal Semti Geleneksel Konut Dokusunda Cephe Tasarımı ve Süsleme(2018) Uçar, Aygül; Bubur, RüçhanZengin tarihi birikime sahip olan İzmir, yüzyıllar boyu farklı kültürler için bir çekim merkezi olmuştur. Osmanlı Dönemi'nin başlarında küçük bir sahil kasabasını anımsatan kent Sanayi Devrimi ve sonrasında yaşanan gelişmeler nedeniyle ekonomik olarak hızla büyümüş, çeşitli etnik grupların yaşamayı tercih ettiği bir yerleşime dönüşmüştür. İzmir - Aydın Demiryolu ile İzmir - Kasaba (Turgutlu) Demiryolu hattının kesişim alanında kalan ve yoğunluklu Rum nüfusun yaşadığı semt olan Hilal içinde barındırdığı konutlarıyla İzmir'in geleneksel dokusunu bütünlemektedir. İnşa tarihli örneklerin 1901 ile 1905 tarihlerini yinelemesi bölgedeki yapılaşmanın 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başlarında yoğunlaştığını ortaya koymaktadır. Yapılan alan araştırmaları sonucunda semtte yer alan konutların ortak bir gelenek doğrultusunda inşa edildikleri anlaşılmaktadır. Cephenin yaklaşık 1/3'ünü kaplayan giriş açıklığının bulunduğu yer ve açıklıktan ulaşılan dağılım mekanı olarak tasarlanmış hol dikkate alınarak yapılan tipoloji çalışmasında konutlar "yan hollü" ve "orta hollü" olmak üzere iki ana grupta toplanmıştır. Söz konusu alandaki parsellerin sokağa bakan cephelerinin genellikle dar olması yan hollü konut tipinin sıkça tekrarlanmasına ve dolayısıyla bu gruba ait örneklerin çok sayıda olmasına neden olmuştur. Konutlar genel olarak iki ana başlık altında değerlendirilmiş olsalar da kat sayısı ve katların işlevi dikkati alındığında her iki gruba ait çeşitli alt başlıklar oluşturulmuştur. Cephedeki pencere - kapı açıklıkları, kat yükseklikleri gibi detayların belirli oranlar dahilinde tasarlanmasına rağmen, konutların süslenmesindeki detaylar ortak bir gelenekten ziyade, kişisel beğenileri ön plana çıkarmış, yapılara birbirlerinden farklı kimlik kazandırmıştır. Konutların dış cephe süslemelerinde çoğunlukla kullanılan taş malzeme, iç cephelerde yerini ahşap, alçı, çini/seramik, tavan resmi, kalem işi, metal ve karosiman gibi çeşitli malzeme ve tekniklerle oluşturulan süslemelere bırakmıştır. Bu çalışmada, İzmir'in Hilal semtindeki geleneksel konutlar cephe kurgusu, inşa malzemesi ve süsleme özellikleri dikkate alınarak incelenmiş, bunların günümüz halleriyle belgelenerek tanıtılması hedeflenmiştir.Öğe İzmir - Hilal Semti Geleneksel Konut Dokusunda Cephe Tasarımı ve Süsleme(2018) Uçar, Aygül; Bubur, Rüçhan…Öğe KIRIM BAHÇESARAY’DAN HANSARAY ALTIN ÇEŞME(2020) Uçar, Aygül; Ersoy, BozkurtTürk-İslam sanatına ait etkilerin kuzeyde ulaştığı son noktalardan biri olan Kırım’ınBahçesaray kenti Osmanlı etkili yapılarla dikkati çekmektedir. Kırım Hanlığı’na başkentlik yapan bu kentte, hanlığın sarayı olan Hansaray bulunmaktadır. Mimari kuruluşu bakımından Topkapı Sarayı’nın küçük bir benzeri olan Hansaray, süslemeleriyle de Osmanlı etkilerini yoğun olarak yansıtmaktadır. Hansaray’ın inşasında İstanbul’dan getirilen mimar ve sanatçıların çalıştırılması, Osmanlı’nın merkezi İstanbul’daki motiflerin Kırım Hanlığı’nın merkezi Bahçesaray’a taşınmasına sebep olmuştur. Hansaray’ın II. Avlusundaki Taşlık, buda bulunan iki çeşmesiyle özel bir mekandır. Bu çeşmelerden biri olan Altın Çeşme, temel tasarımı, cephe düzeni ve süslemeleriyle Osmanlı çeşme mimarisinin Lâle Dönemi üslubu özelliklerini taşımaktadır. Bu çalışmada Hansaray Altın Çeşme’nin temel tasarımı,cephe düzeni ve süslemeleriyle tanıtılması, Osmanlı çeşme mimarisi içerisindeki yerinin saptanması amaçlanmıştır.Öğe Kırım Bahçesaray'daki Türk-İslam eserlerinde süsleme(Ege Üniversitesi, 2009) Uçar, Aygül; Ersoy, BozkurtKaradeniz’in kuzeyinde yer alan Kırım farklı kültürlere ev sahipliği yapmış önemli bir bölgedir. Kırım’da sanat ve mimari, Türk-Moğol ve Altın Orda Devleti’nden gelen zengin kültürel değerler üzerinde Osmanlı ve Rus etkili olarak gelişmiştir. Kırım Hanlığı’nın merkezi olan Bahçesaray, kültürlerarası etkileşimin en yoğun yaşandığı yerdir. Bahçesaray topraklarında Türk-İslam dönemine ait çok sayıda cami, han, türbe, medrese, saray gibi mimari eser yer almaktadır. Bu eserler mimarileri ve süsleme özellikleri açısından Sanat Tarihi için oldukça önemlidirler. XV. yüzyıl başlarından XIX. yüzyıl sonlarına kadar tarihlendirilen mimari yapılarda süsleme taş, ahşap, kalem işi, nakışlı cam (vitray), alçı, çini ve malakari olmak üzere yedi alt başlıkta toplanmaktadır. Bunlar arasında taş ve boya ile yapılan süslemeler motif bakımından daha zengindir. Bahçesaray mimari yapıların bazılarında silmeler dışında herhangi bir süsleme elamanı olmamasına karşın bazılarının duvar, taçkapı, kapı, minare, mihrap gibi unsurları geometrik, bitkisel, yazı, figürlü ve sembolik süslemeler, silme ve manzara tasvirleri ile süslenmiştir. Sonuç olarak Kırım Bahçesaray’da günümüze ulaşan mimari eserlerdeki süslemelerin Türk-İslam süsleme sanatının gelişimine ilişkin önemli örnekler oldukları saptanmış, Türk süsleme sanatının gelişimine katkıda bulunduğu anlaşılmıştır.Öğe Şuşa Yukarı Gövher Ağa Camii(2023) Uçar, Aygül; Kurban, VefaEski bir Türk kenti olan Şuşa Azerbaycan’ın önemli kentlerinden biridir. Kent doğal güzellikleri yanında günümüze ulaştırdığı Türk-İslam özellikli mimari eserlerle de dikkati çekmektedir. Kentte, Karabağ Hanlığı Dönemi’nde çok sayıda cami, çeşme, türbe, hamam gibi farklı türde yapı inşa edilmiştir. Ermeni işgali nedeniyle bu yapıların büyük bir kısmı tahrip edilmiş, yakılmış ve yıkılmıştır. 27 Eylül 2020-10 Kasım 2020 tarihleri arasında 44 gün süren savaşın Azerbaycan zaferiyle sonuçlanmasıyla kent yeniden Azerbaycan’ın bir parçası haline gelince kentteki yapıların restorasyon ve korunması çalışmalarına başlanmıştır. Şuşa Yukarı Gövher Ağa Camii de restorasyon çalışmalarında ilk sırayı almıştır. Şuşa’daki en eski ve en dikkat çekici yapı olan Yukarı Gövher Ağa Camii, Türk-İslam sanatının Azerbaycan’daki önemli temsilcilerinden biridir. Cami çeşitli zamanlarda aynı yerde dört kez yeniden inşa edilmiştir. Dördüncü yapı, günümüzde de varlığını sürdüren 1883-85 tarihli cami olup Gövher Ağa tarafından Kerbelâyi Sefi Han’a inşa ettirilmiştir. Yapı bir medrese ile bir hazireden oluşan külliye içinde yer almaktadır. Bir bodrum kat üzerine inşa edilen cami, kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı bir harim, kuzeyinde üç birimli bir son cemaat yeri ve son cemaat yerinin iki köşesinde son cemaat yerinin beden duvarları üzerinde yükselen iki minareden oluşmaktadır. Yapının doğu ve batı cepheleri iki katlı düzenlenmiştir. Harimin üzeri eş büyüklükte 12 birime ayrılmış, bu birimlerden ortada kalan ikisi birer kubbe, diğer birimleri ise haç tonozla örtülmüştür. Kerbelâyi Sefi Han’ın inşa ettiği yapıların genel karakterinin izlendiği yapı özellikle minarelerini bezeyen tuğla süslemeleriyle de önemlidir. Bu makalede, Şuşa’daki Yukarı Gövher Ağa Camii’nin plan ve süsleme özellikleri açısından tanıtılması, yapının Türk-İslam mimarisi içindeki yerinin saptanması hedeflenmektedir.Öğe Süsleme tasarımı açısından İzmir konutlarında döşeme karoları(Ege Üniversitesi, 2013) Uçar, Aygül; Ersoy, Bozkurt19. yüzyıl ortalarında Fransa'da üretilen süslemeli döşeme karoları ticaret yoluyla Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyaya yayılmıştır. İstanbul, İzmir, Mersin gibi liman kentlerinde yaşayan Levanten aileler aracılığıyla Osmanlı coğrafyasında da kullanım alanı bulan bu dekorasyon elamanı karosiman adıyla tanınmıştır. Döşendikleri mekanları nemden koruyarak çabuk temizlenebilir hijyenik mekanlar yaratan karosimanlar kısa bir sürede günün modası haline gelmiştir. Karosimanlar, okul, hastane, kütüphane gibi kamusal yapılar yanında konutlarda da geniş bir kullanım alanı bulmuştur. İzmir konutlarında hem cephelerin, hem de zeminlerin dekorasyonunda yer alan bu süsleme elemanı farklı form, renk, motif, süsleme tasarımları ve kullanım yerleri açısından İzmir konutlarına kimlikli ve ayrıcalıklı bir görünüm kazandırmıştır.Öğe Terk edilmiş eski bir Osmanlı köyünden geriye kalanlar: Eski Ürkmez Köyü(Ege Üniversitesi, 2024) Uçar, Aygül; Uçar, Hasan; Arlı, Levent Efe; Özkan Tekneci, ZeynepEski Ürkmez Köyü, Ürkmez Barajı'nın inşası nedeniyle boşaltılarak kaderine terk edilmiştir. Cumhuriyet Dönemi öncesine kadar Türk ve Rum nüfusun yan yana yaşadığı bir yerleşim olan köyde cami, çeşme, konut gibi farklı türde yapılar inşa edilmiştir. Ayrıca caminin haziresinde çok sayıda Osmanlı Dönemi mezar ta#ı bulunmaktadır. Osmanlı yerleşiminin mimari kimliğini yansıtan bu eserler baraj havzası içerisinde kalarak yağışın bol olduğu kış mevsiminde, barajın büyük ölçüde dolması sebebiyle sular altında kalmakta ve hızla yok olmaktadır. Osmanlı sanatının bir bütün olarak anlaşılabilmesi hem kent merkezlerindeki hem de kırsal kesim yerleşimlerindeki eserlerin incelenmesiyle mümkündür. Bu çalışmayla kendine has karakterini genel olarak koruyan Eski Ürkmez Köyü'nde cami, çeşme, okul gibi farklı türde yapılar ve caminin haziresindeki çok sayıda Osmanlı Dönemi mezar taşının belgelenerek tanıtılması hedeflenmektedir.Öğe TİRE KUTU HAN KAZISI BEYLİKLER VE OSMANLI DÖNEMİ SERAMİKLERİ(2018) Uçar, Hasan; Uçar, AygülTire, Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmış bir kenttir. O dönemde Türkİslam yerleşimine dönüşmeye başlayan kentin gelişimi Osmanlı Dönemi’nde hızlanmıştır. Tire’de o tarihlerde inşa edilen ve özgünlüklerini büyük ölçüde koruyarak günümüze ulaşan çok sayıda mimari yapıdan biri de, Osmanlı şehir içi hanlarının özgün niteliklerini taşıyan ve Osmanlı ticaret hayatının önemli bir parçası olarak yüzyıllarca işlevini sürdürmüş olan 1429 tarihli Kutu Han’dır. Yakın geçmişte hanın avlu ve ahır bölümünde restorasyona yönelik kazılarda hem Beylikler hem de Osmanlı dönemlerinin özelliklerini yansıtan çok sayıda seramik gün yüzüne çıkartılmıştır. Her iki döneme ait kırmızı hamurlu seramiklerin tanıtım ve değerlendirmeleri makalemizin içeriğini oluşturmaktadır. Buluntular kronolojik olarak sınıflandırıldığında; 14. yy.-15. yy’ın ilk yarısına tarihlendirilenler ile 18-19. yy.’lara tarihlendirilenler sayıca fazladır. Bu iki dönem arasına tarihlendirilen seramikler ise oldukça sınırlıdır. Yaklaşık 600 yıllık döneme yayılan seramikler sırlı ve sırsız olmak üzere iki ana grupta değerlendirilmiştir. Sırlı seramikler içerisinde astar bezemeli seramiklerin tamamı Osmanlı Dönemi’ne; sıraltı boya bezemeli seramikler ise her iki döneme aittirler. Tek renk sırlı seramikler içerisinde Beylikler Dönemi ve Osmanlı Dönemi açık formlu kaplar sır rengi bakımından benzerlik gösterseler de, özellikle kaide formları ve yükseklikleri bakımından farklıdır. Beylikler Dönemi’ndeki yüksek halka kaideler diğer dönemde görülmezken, Osmanlı Dönemi tek renk sırlı tabak/çanak/kâselerinin iç yüzlerindeki konsantrik halkalar, dönemleri için karakteristiktir. Aydınlatma araçlarından şamdan ve kandil parçaları da, 18- 19. yy. örneklerinden farklılık göstermez. Sırsız seramikler de iki dönemden örnekler içerir. En dikkat çekici buluntular testilerdir. Osmanlı Dönemi örnekleri oldukça sadedir; Beylikler Dönemi testileri ise buluntular arasında özel yere sahiptir. Buluntular, Aydınoğulları ve Osmanlı Dönemi seramiklerinin bu bölgedeki dağılımı hakkında ipuçları vermektedir.Öğe Tire Kutu Han Kazısı Beylikler ve Osmanlı Dönemi Seramikleri(2018) Uçar, Hasan; Uçar, AygülTire, Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmış bir kenttir. O dönemde Türkİslam yerleşimine dönüşmeye başlayan kentin gelişimi Osmanlı Dönemi’nde hızlanmıştır. Tire’de o tarihlerde inşa edilen ve özgünlüklerini büyük ölçüde koruyarak günümüze ulaşan çok sayıda mimari yapıdan biri de, Osmanlı şehir içi hanlarının özgün niteliklerini taşıyan ve Osmanlı ticaret hayatının önemli bir parçası olarak yüzyıllarca işlevini sürdürmüş olan 1429 tarihli Kutu Han’dır. Yakın geçmişte hanın avlu ve ahır bölümünde restorasyona yönelik kazılarda hem Beylikler hem de Osmanlı dönemlerinin özelliklerini yansıtan çok sayıda seramik gün yüzüne çıkartılmıştır. Her iki döneme ait kırmızı hamurlu seramiklerin tanıtım ve değerlendirmeleri makalemizin içeriğini oluşturmaktadır. Buluntular kronolojik olarak sınıflandırıldığında; 14. yy.-15. yy’ın ilk yarısına tarihlendirilenler ile 18-19. yy.’lara tarihlendirilenler sayıca fazladır. Bu iki dönem arasına tarihlendirilen seramikler ise oldukça sınırlıdır. Yaklaşık 600 yıllık döneme yayılan seramikler sırlı ve sırsız olmak üzere iki ana grupta değerlendirilmiştir. Sırlı seramikler içerisinde astar bezemeli seramiklerin tamamı Osmanlı Dönemi’ne; sıraltı boya bezemeli seramikler ise her iki döneme aittirler. Tek renk sırlı seramikler içerisinde Beylikler Dönemi ve Osmanlı Dönemi açık formlu kaplar sır rengi bakımından benzerlik gösterseler de, özellikle kaide formları ve yükseklikleri bakımından farklıdır. Beylikler Dönemi’ndeki yüksek halka kaideler diğer dönemde görülmezken, Osmanlı Dönemi tek renk sırlı tabak/çanak/kâselerinin iç yüzlerindeki konsantrik halkalar, dönemleri için karakteristiktir. Aydınlatma araçlarından şamdan ve kandil parçaları da, 18- 19. yy. örneklerinden farklılık göstermez. Sırsız seramikler de iki dönemden örnekler içerir. En dikkat çekici buluntular testilerdir. Osmanlı Dönemi örnekleri oldukça sadedir; Beylikler Dönemi testileri ise buluntular arasında özel yere sahiptir. Buluntular, Aydınoğulları ve Osmanlı Dönemi seramiklerinin bu bölgedeki dağılımı hakkında ipuçları vermektedir.