Yazar "Tuna, Arzu" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cutaneous Side Effects of Chemotherapy in Pediatric Oncology Patients(Quadrant Healthcom Inc, 2015) Ceylan, Can; Kantar, Mehmet; Tuna, Arzu; Ertam, Ilgen; Aksoylar, Serap; Gunaydin, Asli; Cetingul, NazanÖğe Effectiveness of Online Education in Teaching Breast Self-Examination(Asian Pacific Organization Cancer Prevention, 2014) Tuna, Arzu; Avdal, Elif Unsal; Yucel, Sebnem Cinar; Dal, Nursel Alp; Dicle, Aklime; Ozkan, Arife; Sezgin, Handan; Gumus, Aysun Babacan; Turgay, Ayse San; Degirmenci, MustafaBackground: This research evaluated the effectiveness of an online education model in teaching breast self-examination to university staff and students. Materials and Methods: 1,679 women participated in a breast self-examination online training program. Breast self-examination knowledge evaluation forms developed by Maurer (1997) were used in the research and were evaluated on a 100 point scale. Paired t-test and McNemar's Test statistics were employed. Results: The participants scored an average of 46.5 (14.0%) on knowledge on breast self-examination before training, but 77.4 (11.0%) one month after education and 76.7 (9.52%) after six months. There was a clear significant difference between these knowledge levels (p<0.05). Similarly, while the rate for systematic practice of breast self-examination among women was 30.8% before training it increased to 47.8% afterwards. Again the difference was significant (p<0.05). Conclusions: Online education is an effective method for teaching breast self-examination to women.Öğe Mucocutaneous findings in pediatric patients with bone marrow transplantation(Turkish Soc Dermatology Venerology, 2017) Aksoylar, Serap; Ceylan, Can; Gunaydin, Asli; Ertam, Ilgen; Kantar, Mehmet; Tuna, Arzu; Cetingul, Nazan; Kansoy, SavasBackground and Design: Bone marrow transplantation (BMT) is performed for many malign and non-malign diseases in pediatric patients. Cutaneous signs in transplant patients are usually encountered in the presence of underlying primary diseases or due to the intense conditioning regimens that include chemotherapy and radiotherapy protocols. In this study, it is aimed to define mucocutaneous changes in pediatric patients with BMT. Materials and Methods: A total of 44 patients, in whom BMT was planned between 2010 and 2011, were included in the study. Dermatological examinations were performed at the beginning of the study and were repeated once a week in the first month, once a month in the following 5 months; and once in every 3 months in the last 1.5 years of follow-up. Results: Forty-one patients were completed the study. The mean age of 41 patients was 9.24 years (range: 1-17 years). Of the subjects, 26 (64%) were male and 15 (36%) were female. Dermatological signs, in order of frequency, were mucositis (75.6%), xeroderma (70.7%), alopecia (46.3%), nail disorders (24.3%), inflammatory skin diseases (24.2%), aphthous stomatitis (22%), cutaneous hyperpigmentation (22%), graft versus host diseases (17.1%), infectious diseases (15.5%), and maculopapular rash (4.8%). Conclusion: Dermatological diseases can be frequently observed in BMT patients. Close monitoring of dermatological signs is important to minimize the complications of the treatment in this patient group.Öğe Üniversite öğrencilerinde problemli internet kullanımı, şiddet eğilimi ve bazı demografik değişkenler arasındaki ilişki(2015) Gümüş, Aysun Babacan; Şıpkın, Sevinç; Tuna, Arzu; Keskin, GülserenBu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerini problemli internet kullanımı, şiddet eğilimi ve bazı demografik değişkenler arasındaki ilişkiler yönünden incelemektir. Yöntem: Çalışma bir devlet üniversitesinde öğrenim gören öğrenciler ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya 201'i kadın 174'ü erkek olmak üzere 375 kişi katılmıştır. Veriler Demografik Bilgi Formu, İnternet Bağımlılığı Ölçeği (İBÖ) ve Şiddet Eğilim Ölçeği (ŞEÖ) ile toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, student t testi, ANOVA, Post hoc Tukey HSD testi, pearson korelasyon ve aşamalı hiyerarşik regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Öğrencilerin yaş ortalaması 21.04±1.65 yıl, yaş aralığı 18-28 yıldır. İnterneti bilgi edinme amacıyla kullanan öğrencilerin oranı %82.7, sosyal ve eğlence amacıyla kullananların oranı %78.4'tür. İBÖ puanlarına göre, öğrencilerin %3.7'si problemli internet kullanıcısı, %30.4'ü sınırlı semptom göstermektedir. ŞEÖ puanlarına göre, öğrencilerin %40'ında şiddet eğilimi yüksek, %2.7'sinde çok yüksektir. İBÖ ve ŞEÖ puan ortalamaları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır (r=0.346, p<0.01). İnternet kullanım süresi, şiddet eğilimi, sosyal ve eğlence amaçlı internet kullanımı ve cinsiyet problemli internet kullanımını yordayan değişkenlerdir. Problemli internet kullanımı, arkadaş ilişkileri, anne eğitim süresi, cinsiyet ve internet kullanım süresi ise şiddet eğilimini anlamlı olarak yordamaktadır. Sonuç: Araştırma bulguları, üniversite öğrencilerinin önemli bir bölümünde problemli internet kullanımı riskinin ve şiddet eğiliminin yüksek olduğunu göstermiştir. Elde edilen sonuçların, ilişki bulunan değişkenler açısından, riskli gruplar için gerekli önlemlerin alınmasında ve öğrencilerin bilinçlendirilmesinde yararlı olacağı düşünülmektedirÖğe Vitiligo hastalarında süperoksit dismutaz 1 ve 2 gen polimorfizmlerinin değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2012) Tuna, Arzu; Öztürk, GünseliBu çalışmada yaş ve cinsiyet dağılımları benzer, 101 vitiligo hastası ve 99 kişiden oluşan sağlıklı kontrol grubunda SOD1 ve 2 enzimlerinin polimorfizmi değerlendirilmiştir. · SOD1 35 A/C polimorfizmi için genotip dağılımı açısından karşılaştırıldığında hasta ve kontrol grubu arasında farklılık saptanmamıştır (p=0,277). Gruplar, SOD1 35 A/C polimorfizmi allel dağılımı açısından karşılaştırıldığında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p= 0,214). A alleli hastalarda % 97,52, kontrollerde % 98,98, C alleli ise hastalarda % 2,47, kontrollerde % 1,02 olarak saptanmıştır. SOD1 enziminin antioksidan etkisinin zayıf olması, bu enzimin, hasta ve kontrol grubundaki genotip ve allel frekansının benzer olmasını açıklıyor olabilir. · Hasta grubundaki SOD2 Ala-9Val (C/T) TT genotip sıklığı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptanmıştır (p=0,047, OR=2,075, % 95 Cl=1,008-4,272). Gruplar allel dağılımı açısından karşılaştırıldığında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p= 0,46). T alleli, hastalarda % 76,2, kontrollerde % 62,67, C alleli ise hastalarda % 23,8, kontrollerde % 37,4 olarak saptanmıştır. TT genotipinin varlığı, SOD2 geninin ekspresyonu azaltarak, enzimin mitokondriye taşınmasında sorun yaratmaktadır. Bu durum, vitiligo hastalarındaki azalmış antioksidan aktivitenin nedeni olabilir. Vitiligonun etyolojisi ve tedavisi konusundaki bilinmezliklere yanıt bulabilmek amacıyla çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalarla yeni biyolojik yolakların da tanımlanması mümkün olacaktır. Oksidatif stres ve hastalık ilişkisi çok sayıda uzmanlık alanını ilgilendiren bir çalışma konusudur. Vitiligo da dermatolojide oksidatif stresin en çok tartışıldığı hastalıklardandır. Özyıkım hipotezi ile öne sürülen; oksidatif stres sonucunda melanositlerde toksik bileşiklerin birikimi ve antioksidan mekanizmaların inhibisyonu nedeniyle vitiligolu deride melanosit yıkımı oluştuğunu destekleyen çok sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmada, antioksidan enzimlerden biri olan SOD'ın 2 izoformunun polimorfizmi araştırılmıştır. Günümüze kadar ulaşılabilen ulusal ve uluslararası literatürlerde bu konuda yapılmış çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada, Türk toplumundaki vitiligolu hastalarda SOD 1 ve 2 polimorfizmi değerlendirilmiştir. İleride, farklı etnik toplumlarda, daha geniş katılımlı çalışmalarda elde edilecek verilerin, bu çalışmanın verileriyle kıyaslanması, konu üzerindeki tartışmaları zenginleştirecektir.Öğe Vitiligoda süperoksit dismutaz 1 ve 2 gen polimorfizmlerinin değerlendirilmesi(Ege Üniversitesi, 2012) Tuna, Arzu; Öztürk, GünseliOksidatif stres ve hastalık ilişkisi çok sayıda uzmanlık alanını ilgilendiren bir çalışma konusudur. Vitiligo da dermatolojide oksidatif stresin en çok tartışıldığı hastalıklardandır. Bu çalışmada yaş ve cinsiyet dağılımları benzer, 101 vitiligo hastası ve 99 kişiden oluşan sağlıklı kontrol grubunda SOD1 ve 2 enzimlerinin polimorfizmi değerlendirilmiştir.?SOD1 35 A/C polimorfizmi için genotip dağılımı açısından karşılaştırıldığında hasta ve kontrol grubu arasında farklılık saptanmamıştır (p=0,277). Gruplar, SOD1 35 A/C polimorfizmi allel dağılımı açısından karşılaştırıldığında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p= 0,214). SOD1 enziminin antioksidan etkisinin zayıf olması, bu enzimin, hasta ve kontrol grubundaki genotip ve allel frekansının benzer olmasını açıklıyor olabilir.?Hasta grubundaki SOD2 Ala-9Val (C/T) TT genotip sıklığı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptanmıştır (p=0,047, OR=2,075, % 95 Cl=1,008-4,272). Gruplar allel dağılımı açısından karşılaştırıldığında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p= 0,46). T alleli, hastalarda % 76,2, kontrollerde % 62,67, C alleli ise hastalarda % 23,8, kontrollerde % 37,4 olarak saptanmıştır. TT genotipinin varlığı, SOD2 geninin ekspresyonu azaltarak, enzimin mitokondriye taşınmasında sorun yaratmaktadır. Bu durum, vitiligo hastalarındaki azalmış antioksidan aktivitenin nedeni olabilir.Özyıkım hipotezi ile öne sürülen; oksidatif stres sonucunda melanositlerde toksik bileşiklerin birikimi ve antioksidan mekanizmaların inhibisyonu nedeniyle vitiligolu deride melanosit yıkımı oluştuğunu destekleyen çok sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmada, antioksidan enzimlerden biri olan SOD'ın 2 izoformunun polimorfizmi araştırılmıştır. Günümüze kadar ulaşılabilen ulusal ve uluslararası literatürlerde bu konuda yapılmış çalışma bulunmamaktadır