Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Terzi, Yiğit" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Antibiyofilm potansiyeline sahip biyosürfaktan üreticisi mayaların izolasyonu, taranması ve moleküler karakterizasyonu
    (Ege Üniversitesi, 2024) Yalçın, Hüsniye Tansel; Terzi, Yiğit; Yaşa, İhsan; Uyar, Ebru; Eren Eroğlu, Asiye Esra
    Sürfaktanlar, sahip oldukları hidrofobik kuyruk ve hidrofilik baş grubu nedeniyle iki faz arasında birikerek yüzey ve arayüzey gerilimini düşürebilen yüzey aktif maddelerdir. Kompleks yapıdaki sentetik sürfaktanların mikrobiyal biyotransformasyonu zor olduğundan, bu kirleticilerin çevrede birikimi canlı sistemlerde toksisiteye neden olmaktadır. Biyosürfaktanlar ise mikroorganizmalar tarafından üretilen ve sentetik sürfaktanlarla eş fonksiyona sahip moleküllerdir. Biyodegredasyona yatkınlığı, düşük toksisitesi ve kimyasal çeşitliliği gibi avantajları nedeniyle biyosürfaktanlara ilişkin çalışmalar ve endüstriyel kullanımı giderek artmaktadır. Antibiyofilm, antimikrobiyal, antiviral aktivite gibi çeşitli biyolojik aktiviteleri de medikal uygulamalardaki potansiyeline işaret etmektedir. 2019’da 1.5 milyar $’ı aşan biyosürfaktanların pazarının, 2020-2026 yılları arasında 2.5 milyar $’a ulaşacağı tahmin edilmektedir. Tüm bu veriler, mikrobiyal kaynaklı yeni biyosürfaktanların araştırılmasındaki gerekliliği vurgulamaktadır. Bu çalışmada, petrol türevleriyle kontamine olmuş toprak örneklerinden antibiyofilm potansiyeline sahip biyosürfaktan üreticisi 48 maya izole edilmiştir. Mayaların biyosürfaktan potansiyelleri; oil displacement assay, drop collapse assay, parafilm M testi, hemoliz testi, CTAB agar testi ve emülsifikasyon indekslerinin (E24) hesaplanmasını içeren tarama testleri ile belirlenmiştir. En iyi sonuçların alındığı maya suşlarının 26S rDNA bölgelerinin D1/D2 domainleri PCR ile çoğaltılmış ve dizi analizi ile moleküler tanılamaları yapılmıştır. Yüzey gerilimini en fazla düşürme kapasitesine sahip olan suşlar Candida parapsilosis BPY-Y45 (33.33±0.29 mN m-1) ve Nakaseomyces glabratus BPY-Y6 (33.5±0.5 mN m-1) olarak belirlenmiştir. Candida parapsilosis BPY-Y45 suşundan elde edilen biyosürfaktan kısmi olarak saflaştırılarak Salmonella typhmurium ve Salmonella epididymitis tarafından üretilen biyofilmler üzerindeki antibiyofilm etkisi kristal viyole yöntemi ve taramalı elektron mikroskobu ile incelenmiştir. Kısmi olarak saflaştırılmış biyosürfaktanın artan konsantrasyonuna (%12, %25 ve %50) bağlı olarak Salmonella typhimurium biyofilmine karşı %60,14, %72,61 ve %89,87 antibiyofilm aktivitesi belirlenmiştir. Benzer şekilde Salmonella epididymitis biyofilmine karşı %87, %94 ve %95 antibiyofilm aktivitesi aynı biyosürfaktan konsantrasyonu kullanılarak belirlenmiştir. Taramalı elektron mikroskobu ile biyofilm yapısında gözlenen deformasyonlar da elde edilen verileri desteklemiştir. Candida parapsilosis BPY-Y45 suşu tarafından üretilen biyosürfaktanın tespit edilen antibiyofilm aktivitesi, farklı Salmonella türlerinin oluşturduğu biyofilmlerle mücadele için potansiyel çevre dostu bir alternatif sunmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Balıklarda vibriozise neden olan Vibrio anguillarum türünün moleküler identifikasyonu, tiplendirilmesi ve antibiyogram taraması
    (Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017) Terzi, Yiğit; Uçar, Füsun Bahriye
    Vibriozis hastalığı, balık çiftliklerinde en sık oranda görülen ve ağır kayıplara neden olan bakteriyel bir hastalıktır. Hastalığın temel etkeni Vibrio anguillarum'dur. Vibrio ordalii ise V. anguillarumun en yakın biyotipidir. Bu nedenle bu iki biyotipi birbirinden ayırt etmek için birden fazla moleküler yöntem kullanmak ve identifikasyonu kesinleştirmek gerekmektedir. Bu çalışmada kullanılan, organizmalar Ege Üniversitesi Su Ürünleri bölümünün stoklarından temin edilmiştir. Bu izolatlar, Vibriozis hastalığına neden olan ve sadece fenotipik tanısı yapılmış olan izolatlardır. Bunların genus ve tür düzeyinde tanılarını kesinleştirmek için moleküler biyolojik yöntemler kullanılmıştır. Bu çalışmaya öncelikle izolatların 16s-rDNA sekans analizleri ile başlanmıştır. Sekanslar Genel ve genus spesifik 16s-rDNA primerleri kullanılarak yapılmıştır. Sekans sonucunda bütün izolatlar vibrio genusuna dahil edilmişlerdir. Vibrio anguillarum ve Vibrio ordalii genotipik olarak %97 nin üzerinde benzerlik göstermektedir. Bu nedenle bu iki türü birbirinden ayırt etmek için groEL gen bölgesinin RFLP 'si yapılmıştır. groEL gen bölgesinin 1117 bp lik kısmı vibrio genusuna spesifik primerler kullanılarak PCR ile çoğaltılmıştır. Çoğaltılan groEL gen bölgesinin tür spesifik restriksiyon enzimleri ile kesimi sonucunda Vibrio anguillarum'a özgü fragmentlerin oluştuğu gözlemlenmiştir. Daha detaylı bir ayırım için groEL gen bölgesi sekanslanmıştır. Elde edilen sekans sonuçlarında bütün izolatlar %99 oranında V. anguillarum olarak belirlenmiştir. Ayrıca groEL'in başka bir bölgesi ve amiB gen bölgesine özgü tür spesifik primerler kullanılarakta tanı doğrulanmıştır. İzolatların tamamı pozitif sonuç vermiştir. Ayrıca bu çalışmada, yukarıda belirtilen ve identifikasyonu yapılan Vibrio anguillarum strainleri ile balık hastalıkları tedavisinde kullanılan genel antibiyotikler antibiyogram taraması ile denenmiştir. Test sonucunda strainlerin tamamı kullanılan antibiyotiklere karşı hassas olarak belirlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Balıklarda vibriozise neden olan Vibrio anguillarum türünün moleküler identifikasyonu, tiplendirilmesi ve antibiyogram taraması
    (Ege Üniversitesi, 2017) Terzi, Yiğit; Uçar, Füsun Bahriye
    Vibriozis hastalığı, balık çiftliklerinde en sık oranda görülen ve ağır kayıplara neden olan bakteriyel bir hastalıktır. Hastalığın temel etkeni Vibrio anguillarum'dur. Vibrio ordalii ise V. anguillarumun en yakın biyotipidir. Bu nedenle bu iki biyotipi birbirinden ayırt etmek için birden fazla moleküler yöntem kullanmak ve identifikasyonu kesinleştirmek gerekmektedir. Bu çalışmada kullanılan, organizmalar Ege Üniversitesi Su Ürünleri bölümünün stoklarından temin edilmiştir. Bu izolatlar, Vibriozis hastalığına neden olan ve sadece fenotipik tanısı yapılmış olan izolatlardır. Bunların genus ve tür düzeyinde tanılarını kesinleştirmek için moleküler biyolojik yöntemler kullanılmıştır. Bu çalışmaya öncelikle izolatların 16s-rDNA sekans analizleri ile başlanmıştır. Sekanslar Genel ve genus spesifik 16s-rDNA primerleri kullanılarak yapılmıştır. Sekans sonucunda bütün izolatlar vibrio genusuna dahil edilmişlerdir. Vibrio anguillarum ve Vibrio ordalii genotipik olarak %97 nin üzerinde benzerlik göstermektedir. Bu nedenle bu iki türü birbirinden ayırt etmek için groEL gen bölgesinin RFLP 'si yapılmıştır. groEL gen bölgesinin 1117 bp lik kısmı vibrio genusuna spesifik primerler kullanılarak PCR ile çoğaltılmıştır. Çoğaltılan groEL gen bölgesinin tür spesifik restriksiyon enzimleri ile kesimi sonucunda Vibrio anguillarum'a özgü fragmentlerin oluştuğu gözlemlenmiştir. Daha detaylı bir ayırım için groEL gen bölgesi sekanslanmıştır. Elde edilen sekans sonuçlarında bütün izolatlar %99 oranında V. anguillarum olarak belirlenmiştir. Ayrıca groEL'in başka bir bölgesi ve amiB gen bölgesine özgü tür spesifik primerler kullanılarakta tanı doğrulanmıştır. İzolatların tamamı pozitif sonuç vermiştir. Ayrıca bu çalışmada, yukarıda belirtilen ve identifikasyonu yapılan Vibrio anguillarum strainleri ile balık hastalıkları tedavisinde kullanılan genel antibiyotikler antibiyogram taraması ile denenmiştir. Test sonucunda strainlerin tamamı kullanılan antibiyotiklere karşı hassas olarak belirlenmiştir.;RFLP-PCR, groEL, amiB, V.anguillarum.;RFLP-PCR, groEL, amiB, V.anguillaru.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sentetik Piretroidlere Genel Bakış
    (2021) Güntay, Onur; Çay, Hürsel; Durusel, Burçin; Terzi, Yiğit
    Zararlılar ile mücadelede yenilikçi, etkili ve çevre dostu yöntemlerin geliştirilmesine karşı duyulan ihtiyaç, artan nüfus ve yetersiz altyapı nedeniyle gün geçtikçe artmaktadır. Günümüzde zararlı mücadelesinde kullanılan en yaygın insektisit gruplarından biri piretroidlerdir. Hızlı etki göstermesi, diğer insektisit gruplarına göre nispeten düşük memeli toksisitesi gibi birçok nedenden ötürü tüm dünyada yaygın olarak tercih edilmektedir. Bu derlemede; piretroidlerin genel özellikleri, kimyasal yapıları, kullanım alanları, etki mekanizmaları ile dikkatsiz ve sık kullanım sonucu ortaya çıkan direnç sorunlarına değinilmiştir. Ayrıca bütün olumlu yönlerine rağmen, piretroidlerin kullanımı sonucu ortaya çıkan ekolojik zararlardan bahsedilmektedir. Piretroidlerin dikkatsizce ve bilinçsizce kullanımı, birçok ekolojik problemi de beraberinde getirmektedir. Doğada biriken bu toksik maddelerin kısa sürede, çevreci ve ekonomik olarak maliyeti düşük bir prosesle ortadan kaldırılması ülkelerin politikası haline gelmiştir. Biyodegredasyon bu alanda alternatif bir çözüm yoludur ve kontamine olmuş bölgelerin iyileştirilmesinde kullanılmaktadır.

| Ege Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Ege Üniversitesi Rektörlüğü Gençlik Caddesi No : 12 35040 Bornova - İZMİR, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim