Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Seda Vatansever" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Chlamydia trachomatis tanısında kullanılan hücre kültürü, hibridizasyon ve direkt flöresan antikor testlerinin karşılaştırılması
    (2011) Elçin Akduman; Talat Ecemiş; Sermet Sağol; Candan Çiçek; Seda Vatansever; Beril Özbakkaloğlu
    AMAÇ: Bu çalışmanın amacı genital Chlamydia trachomatis enfeksiyonlarının tanısında hibridizasyon ve direkt flöresan antikor testlerinin güvenilirliğini araştırmaktır. YÖNTEMLER: Yüz infertil kadından alınan servikal sürüntü örneği hibridizasyon, direkt flöresan antikor testi ve standart tanı yöntemi olan hücre kültür yöntemi ile incelenerek testlerin duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif prediktif değerleri karşılaştırılmıştır. BULGULAR: Örneklerin 11’inde hücre kültürü ile C. trachomatis saptanmıştır. Direkt flöresan antikor testi ile yedi, hibridizasyon testi ile 19 örnek pozitif bulunmuştur. Direkt flöresan antikor ve hibridizasyon testleri için duyarlılık sırasıyla %54,5, %81,8; özgüllük %98,9, %88,8; pozitif prediktif değer %85,7, %47,4; negatif prediktif değer %94,6, %97,5 olarak hesaplanmıştır. SONUÇ: Sonuç olarak C. trachomatis tanısında tek bir yöntemin yeterli duyarlılık ve özgüllüğe sahip olmadığı, alınan sonuçların ikinci bir yöntem ile doğrulanması gerektiği ve hibridizasyon yönteminin diğer yöntemlere oranla hızlı ve etkin olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kısa süreli, yüksek doz büyüme hormonu uygulamasının sıçan kalbinde oluşturduğu değişikliklerin incelenmesi
    (2001) Kemal Özbilgin; Şenol Coşkun; Seda Vatansever; Betül Ersoy; İbrahim Tuğlu; Ayşegül Uysal; Ali Onağ
    Amaç: Büyüme hormonu (BH) sadece çocukluk çağındaki boy uzamasından değil, vücut metabolizmasının düzenlenmesinden ve bir çok organın büyümesinden de sorumludur. Kalp BH'nu uygulamasından en çok etkilenen organdır. Son yıllarda kısa süreli BH'nu uygulamasının bazı kalp hastalıklarının tedavilerinde kullanılabileceği rapor edilmiştir. Ancak bu tip uygulamaların kalp dokusu üzerinde oluşturduğu değişiklikler tam olarak bilinmemektedir. Bu çalışmada kısa süreli, yüksek doz BH'nun kalp kası hücrelerinde ve damarlarında oluşturduğu değişikliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Materyel ve Metod: Bu çalışma için 3 aylık 30 adet wistar sıçan alındı ve 3 eşit gruba ayrıldı. Birinci grubun deri altına, günde tek doz, on gün süre ile 0.3mg/kg/gün BH, ikinci gruba aynı miktarda serum fizyolojik verildi (SF). Üçüncü gruba ise hiçbir işlem uygulanmadı ve kontrol grubu (K) olarak değerlendirildi. Deneyin sonunda hayvanlar sakrifiye edildi ve kalpleri çıkarıldı. Dokular histokimyasal, immünohistokimyasal ve elektron mikroskobik yöntemlerle incelemeler için hazırlandı. Bulgular: Her üç grubun ışık mikroskobik düzeyde incelemesinde, koroner arter hacminde (K:9.7±1.2, SF:9.4±0.9, BH:11.6±1.1 cm3), koroner arter çapında (K:0.64±0.15, SF:0.60±0.17, BH: 0.73±0.014 mm) koroner arter endotel kalınlığında (K: 0.004±0.001, SF: 0.004±0.001, BH: 0.005±0.001 mm) ve koroner arter kalınlığında (K: 0.015±0.004, SF: 0.016±0.003, BH: 0.014±0.004 mm) anlamlı bir fark bulunamadı. İmmünohistokimyasal yöntemlerle, bazal lamina proteinlerinden Laminin ve Kollagen-IV ile yapılan boyamalarda gruplar arasında da farklılık gözlenmedi. Ancak, dokuların elektron mikroskobik incelemesinde kapiller endotel hipertrofisi (K: 9.7±6.5, BH: 26.3±9.8 mm, p<0.0001), kapiller lümeninde daralma (K: 79.7±43.4, BH: 59.4±21.8 mm, p< 0.016) ve perivasküler ödem gözlendi. Sonuç: BH'nun kapiller damarlar üzerinde oluşturduğu ince yapı düzeyindeki değişikliklerin 10. günden itibaren ortaya çıktığı tespit edildi. Bu nedenle BH kullanılan olguların çıkabilecek komplikasyonlar açısından uzun süreli takip edilmesi gerektiği sonucuna varıldı.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Retinol asetat uygulanmasının yenidoğan sıçan akciğerinde doza bağımlı olarak oluşturduğu morfolojik değişiklikler
    (2002) Gülperi Öktem; Hüseyin Aktuğ; Mine Yurtseven; Ayşegül Uysal; Seda Vatansever
    AMAÇ: Retinol asetat yenidoğanın yaşamını devam ettirmesi için gerekli olan bir vitamindir. Akciğerin gelişimini tamamlamasında surfaktan fosfolipid biosentezini kontrol ederek önemli rol üstlenir. Retinol asetatın farklı amaçlar için, değişik dozlarda klinik kullanımı bulunmaktadır. Bugüne kadar yapılmış olan çalışmalar, retinol asetatın farklı dozlarda kullanımının yenidoğan dokuları üzerine etkileri henüz açıklık kazanmamıştır. Biz bu çalışmada gebelik döneminde kullanılan retinol asetatın fetus akciğerlerinde olası histolojik değişikliklerin farklı dozlarda kullanımdan nasıl etkileneceğini mikroskopik düzeyde göstermeyi amaçladık. Maturasyonun belirlenmesi için TipII / TipI pnomosit oranı ve bağ dokusunda bulunan kollajen, elastik liflerdeki farklılıkların morfometrik farklılıkları araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Araştırmamızda 15 gebe sıçan seçildi. Sıçanlar 5'erlik I. Grup, II.grup ve kontrol grubu olmak üzere üç gruba ayrıldı. Kontrol grubuna % 0.9'luk serum fizyolojik, I.gruba 40.000 IU/kg , II.gruba 160.000 IU/kg retinol asetat intraperitoneal olarak uygulandı. Gebeliklerin sonlanması beklenip postnatal 1. gün, yenidoğan sıçanların akciğerleri çıkarıldı. Akciğer dokusu ışık mikroskopi takibine alındı. Morfometrik çalışma için epon bloklardan seri kesitler alındı. TipII / TipI pnomosit oranının gösterilmesi amacıyla Toluidin blue boyası, bağ dokusunda bulunan kollajen, elastik liflerin gösterilmesi amacıyla Verhoeff'un elastik doku boyası uygulandı. BULGULAR: Bulgular blind basis yöntemi ile morfometrik olarak değerlendirildi. Kontrol grubu ve I.grup arasında yapılan sayımda kollajen, elastik lif ve tipII / tipI pnomosit verilerde anlamlı bir farklılık yoktu. Ancak II.grupta, kontrol grubu ve I.gruba oranla, kollajen, elastik lif ve tipII / tipI pnomosit oranında belirgin bir artış saptandı. SONUÇ: Bu retinol asetatın iki ayrı dozda kullanılmasının, fetal akciğer dokusu maturasyonunda, doza bağlı farklı etkiler oluşturduğunu gösterdi. Buna bağlı olarak, klinik kullanımda, erken doğum riski olan hamilelerde, akciğer parankiminde doza bağlı oluşabilecek değişiklikler göz önünde bulundurularak, dikkatle kullanılması gerekliliği gösterildi.

| Ege Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Ege Üniversitesi Rektörlüğü Gençlik Caddesi No : 12 35040 Bornova - İZMİR, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim