Yazar "M. Ziya Alkan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir Cryptosporidiosis olgusunun kinyoun Asit-fast boyası ve polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile takibi(2003) Derya Dirim; Nevin Turgay; M. Ziya AlkanCryptosporidium sp. insanlarda primer olarak intestinal sistem epitelinde intraselliiler, ekstrasitoplazmik yerleşim gösteren ve diareye neden olabilen coccidian bir protozoondur. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde çocuklar, beslenme yetersizliği olanlar ve immun sistemi baskılanmış kişiler bu parazit ile infeksiyona duyarlıdır. Cryptosporidium cinsinin çok sayıda omurgalı konağı infekte eden 20'den fazla türü vardır. Bunlardan memelileri infekte eden ve insanlarda da en sık rastlanan tür C. parvum 'dur. Dört gündür devam eden bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı ve iştahsızlık şikayetleri ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Parazitoloji polikliniğine başvuran 29 yaşındaki bayan olgunun dışkısında nativ - lugol yöntemiyle Blastocystis hominis kistleri ve Kinyoun Asit-fast boyama yöntemi ile Cryptosporidium sp. ookistleri saptanmış ve hastanın dışkısına uygulanan nested PCR yöntemi ile C. parvum'& spesifik bant elde edilmiştir. Hastaya uygulanan 10 günlük trimethoprim-sulfamethoxazole (160 / 800 mg PO) tedavisi sonrası hastanın şikayetlerinin düzeldiği tespit edilmiştir. 10 günlük tedavi sonrası yapılan dışkı incelemesinde parazite rastlanamazken, uygulanan nested PCR yönteminde de spesifik bant tespit edilememiştir.Öğe Fasciolasisin serolojik tanısında Western blotting yönteminin geçerliliğinin araştırılması(2002) M. Ziya Alkan; Metin Korkmaz; Aylin Babaoğlu; Nermin Şakru; Nilüfer Dayangaç; Derya DirimBu çalışmada, parazitolojik ve radyolojik olarak erken ve geç dönem fasciolasis tanısı konmuş hastalara ait serum örnekleri. Western blotting (WB) yöntemi ile incelenmiş ve serum örnekleri tarafından tanınan polipeptid fraksiyonları değerlendirilmiştir. Sonuçlar, hasta serum antikorlarının özellikle düşük moleküler ağırlıklı fraksiyonlardan 5-12, 17, 25-29, 32, 40-43, 58 kDa'luk antijenlerden en az birine yüksek spesilîte gösterdiğini, diğer serolojik yöntemlerle elde edilecek sonuçların doğrulanmasında, WB yönteminin etkin ve güvenli bir test olduğunu ortaya koymuştur.Öğe A New Approach for Determining the Spatial Risk Levels for Visceral and Cutaneous Leishmaniasis related with the Distribution of Vector Species in Western Part of Turkey using Geographical Information Systems and Remote Sensing(2012) M. Kirami Ölgen; Yusuf Özbel; I. Cüneyt Balcıoğlu; Samiye Demir; Fatih Şimşek; Seray Töz Özensoy; Hatice Ertabakla; M. Ziya AlkanLeishmaniasis Türkiye'de visseral ve kutanöz olmak üzere iki klinik formda görülmekte ve bütün ülkeye yayılma eğilimi göstermektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'nin batısında seçilmiş bir çalışma alanındaki verileri kullanarak mekansal risk düzeylerini saptamak için yeni bir model geliştirmektir. Bu leishmaniasis odağındaki entomolojik çalışmalarda visseral leishmaniasis için şüpheli vektörler olan Phlebotomus (Larroussius) neglectus ve P. (Larroussius) tobbi, kutanöz leishmaniasis şüpheli vektör olan P. (Paraphlebotomus) similis'in varlığı ortaya konulmuştur. Yeni risk modeli, bu üç türün dağılımları ile ilişkili olarak yükselti, bakı, Normalize Edilmiş Vejetasyon Indeksi (NDVI), Zenginleştirilmiş Vejetasyon Indeksi (EVI), Yüzey sıcaklığı (LST) gibi coğrafi değişkenlerin tek ve çok değişkenli binary logistik regresyon analizlerinden elde edilen değerler esas alınarak geliştirilmiştir. Yeni modelin sonuçları, leishmaniasis risk düzeylerinin tanımlanmasına izin verecek coğrafi teknolojiler kullanarak şüpheli vektör türlerin potansiyel dağılım alanlarını belirleyip risk haritaları üretmek için kullanılmıştır. Bu haritaların da hastalıkla ilişkili kontrol programlarına rehberlik yapacak faydalı bilgiler sağladığı düşünülmektedirÖğe Seroprevalence of canine visceral leishmaniasis in Kuşadası, Turkey(2005) Töz Seray Özensoy; Nevzat Balcıoğlu; Yusuf Özbel; Hatice Ertabaklar; Nevzat Yıldızlı; M. Ziya AlkanKuşadası ilçesinden 1993 yılından beri insan ve son yıllarda da köpek visseral leishmaniasis olguları rapor edilmektedir. Bölgede köpeklerdeki visseral leishmaniasisin epidemiyolojinin daha iyi anlaşılabilmesi için; (i) Kuşadası'nda rastgele seçilmiş köpeklerde prevalansın saptanması, (ii) hastalığın prevalansı üzerine olgu kontrol çalışmasının etkisinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, 1999 yılında belediye köpek evinden rastgele seçilen 109 köpek IFAT ve rK39 EL1SA testleri ile serolojik olarak taranmıştır. Toplam 10 köpek (% 9,1) testlerin herhangi biriyle seropozitif veya sınırda pozitif olarak bulunmuştur. Bu köpeklerin 5 tanesi uyutulmuş, 3 tanesi kendiliğinden ölmüştür. Sınırda pozitif olan 2 köpek ise her ay serolojik olarak kontrol edilmiştir. Bir yıl sonra ikinci örneklemede 85 köpek (27'si geçen yıldan da test edilen ve 58'i yeni) incelenmiştir. Dört köpeğin (% 4,7) seropozitif veya sınırda pozitif olduğu saptanmıştır. İki seropozitif köpek uyutulurken, sınırdaki iki köpek yine aylık incelemeye alınmıştır. Hastalığın prevalansının % 9,1 'den % 4,7'ye düşmesinin pozitif köpeklerin genel populasyondan uzaklaştırılmasına bağlı olduğu düşünülmüştür.Öğe Taze ve formaldehitle saklanmış dışkı örneklerinde cryptosporidiosisin moleküler tanısı(2009) Dirim Derya Erdoğan; Hande Dağcı; Nevin Turgay; Ulus Salih Akarca; M. Ziya Alkanİnsanlarda diyareye neden olabilen cryptosporidiosisin tanısında genellikle asit-fast boyama tekniği kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemle bazı Cryptosporidium spp. ookistleri boyanmayıp “hayalet benzeri” yapılar oluşturmakta ve değerlendirme deneyimli uzmanlarca yapılabilmektedir. Son yıllarda tanı ve genotiplendirmede yaygın olarak kullanılan PCR tekniği, yüksek sensitivitesiyle geleneksel yöntemlere alternatif oluşturmaktadır. Cryptosporidiosis tanısında taze ve formaldehitle saklanmış dışkı örneklerinde PCR yönteminin etkinliğini araştırmak amacıyla, Ağustos 2001-Ağustos 2003 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Parazitoloji Polikliniğine başvuran ve dışkı incelemeleri sonucunda Cryptosporidium spp. ookistleri saptanan 22 hastaya ait toplam 33 dışkı örneği çalışmaya alınmıştır. 23'ü taze, 10 tanesi ise %10 formaldehit içinde saklanmış olan bu dışkı örneklerine nested-PCR yöntemi uygulanmıştır. Kontrol grubu olarak, 8'i farklı parazitler içeren, 3'ü parazitolojik açıdan negatif olan toplam 11 dışkı örneği alınmıştır. Uygulanan nested-PCR yönteminin taze dışkılarda sensitivite ve spesifitesi %100, formaldehitli dışkılardaki sensitivitesi ise %50 olarak saptanmıştır. Çalışmamızda, cryptosporidiosisin moleküler tanısında saptanan yüksek sensitivite nedeniyle taze dışkı örneklerinin tercih edilmesi gerektiği ve özellikle az sayıda ookist içeren dışkılarda PCR'ın, asit-fast boyama yöntemine alternatif bir tanı yöntemi olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.